Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

04.07.2005, 18:03

Hiç..

Hiç

Hiç kelimesini herkes kendine göre anlar ve anlatır. Cümleyi olumsuz yapar, bir şeyin değeri ve varlığı olmamak manasında kullanılır.


ınsan hiç olmadığı gibi, insanın yaptığı şeyler de hiç değildir. Yaratılmış her şeyin gayesi, hedefi vardır. Lüzumsuz, gereksiz bir şey yok. Boş kaplar hacim tuttuğu için o da varlıktır.

Eğer bir insan “Ben hiçim.” dese, oradaki “ben” kelimesine dikkat etmeli. Ben, ene, enaniyet. Enaniyet tarlasında dikenler büyüse de, müspette de çok iyi gelişmeler olmuştur. Hem “hiçim” diyor, hem de “ben” diyerek ağırlığını koyuyor.

Ey insan, sen kainat kitabını okuyorsun. Din seninle var; ilim, sanat seninle. Gökte uçan, gemilerle okyanusları geçen, bir tarafta cehenneme, diğer yanda cennete yol bulan insan nasıl “ben hiçim” diyebilir! Hiçlik kelimesi mana yükünü taşırken, yokluk da onunla yarışmaktadır. Sıfır rakamının önüne hangi sayıyı koysanız onun değeri birdenbire artar; 100 (yüz) gibi. Allah’ın sıfatları her şeyi kuşattığı için değersiz bir şey yok.

Allah’ın yarattıklarında kötülük yoktur. ınsanın yaptığı işlerde kötülük olabilir. Alkol faydalıdır, sanayide kullanılır. ınsan onu içince zararlı olur. Gübre pistir, meyveler ve sebzeler gübre ile gelişir. Fırtınalar havayı temizler, çiçekler onunla dölleşir. Dikenli ağaçlar, diğerlerinin fedaileridir. Meyve vermeyenler odun olur, diğerleri yaşar. Allah’ın yarattıklarında kötülük yoktur.

Ölüm, dünyanın ağır işlerinden terhistir. Yeryüzü çatısız bir fabrikadır. Ölümle paydos borusu çalınır, herkes ücretini almaya gider. Ölmemenin çaresi, doğmamaktır. Uzun ömürlü nice kimse vardır ki ölümü mumla arar. Her yolcunun bir çantası vardır; dünyadan ahirete giden yolcular acaba ne götürür?

Ölüm, öyle bir anahtardır ki, dünya lambasını söndürdüğü anda ahiret lambasını yakar. Ölen hemen ahirete çıkar. Bu dünyayı yaratan, bir başka âlem de yaratmış, ona ahiret diyoruz.

Birkaç kere öldük öldük dirildik: Ruhlar âleminde öldük, annemizin vücudunda dirildik. Annemizin vücudunda öldük, dünyada dirildik. Allah hepimize uzun ömür versin; dünyada ölüp ahirette dirileceğiz. Her zaman ölü gıdalar yiyip diri diri geziyoruz. Ölmüş gıdaları vücudumuzda dirilten Allah, ölmüş insanları da diriltecek. Uyuyan insanlar rüya ile dolaşırken, ölen insan da dolaşır. Allah’ın yarattıklarında kötülük yoktur. Ölüm kötü olsaydı, peygamberler, asfiyalar, evliyalar ölür müydü? Selahaddin Eyyûbi, Hıristiyanlara hitap ederken “Sizin dünyayı sevdiğiniz kadar ahireti seven askerlerimle karşınıza çıkacağım.” demiştir.

Amma bir sır da var ki; “Ölmeden evvel ölünüz!” buyurulmuş. Yani haramlarda ölün, helallerde dirilin.

Helal daire keyfe kâfidir, harama girmeye gerek yoktur. Sünnet-i seniyye kalesine giren kurtulmuştur.

Od ile bizi korkutma vaiz çün canımız

Oda yanmaya mutad eyledi...

şair diyor ki: “Ateşle bizi korkutma vaiz. Çünkü yanmaya alıştık.” En büyük ateş ıslamiyet’ten uzak kalmaktır. Nasıl ki makineler, tarifnamesine uygun çalıştırılırsa, insanın tarifnamesi de Kur’an’dır. Çünkü insanı yaratan Allah ıslamiyet’i göndermiştir. Her şey nizam içindeyken insan sormalıdır: “Benim nizamım nedir?”

Hekimoğlu ısmail

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir