Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

20.06.2005, 23:32

Yanmazsan Yakamazsın

GÜNLER AKIP GıDERKEN, akıp giden günlerin iç dünyama bıraktığı bazı dersler, kısa cümleler halinde ruhuma nakşolur kimi zaman. Meselâ, bir zaman için, kendime "Suçlama, dinle!" demiş durmuşumdur. Sonra, "Sınanmamış sevgilere güvenme!" günleri gelmiştir. Peşisıra, "ıman mesleği nefis teslim olunca kolay, ama nefsin teslim olması zor bir meslektir" deyip düşündüğüm günler...


ışte, son birkaç ayda en çok tekrarladığım cümle ise, bu yazının başlığını oluşturuyor. Ehl-i dinin, otuz yıl önce rüyasında bile görmediği imkânlara ve rakamlara ulaştığı, otuz yıl önce hayal bile edemediği yetişmiş kabiliyetlere sahip olduğu bir vasatta gözlenen hâl-i pürmelâlimizin ruhumdaki izdüşümü, gariptir, özetini bu cümlede bulmuştur: Yanmazsan, yakamazsın!


Zannımca, bugünkü halimizin en iyi özetlerinden biri, gerçekten budur: Yanmazsan, yakamazsın!

Zira, itiraf edelim, her birimiz, dinin şu veya bu derece uzağında olanları, yaşamadığımız bir ıslâm’a çağırıyoruz; yaşadığımız hal ise, pek de davete değer bir nitelik arzetmiyor.


Ebu Bekir’in (r.a.) sıdkını anlatarak insanlara ıslâm’ı anlatıyor; ama o sıdkı kendi hayatımıza taşımaktan uzak duruyoruz. Ömer’in (r.a.) adaletini tebliğ konusu yapıyor; ama o adaleti kendi işlerimizde uygulamaktan kaçınıyoruz. Kudüs yolunda deveye kölesiyle nöbetleşe binen Ömer’i anlatıyor; ama geçelim nöbetleşmeyi, işçimizi aramıza ve arabamıza almaktan haya ediyoruz. Kırk yamalı halife Ömer dilimizden geçiyor; ama hayatımızdan ve bilhassa elbise dolabımızdan geçemiyor. Osman’ın (r.a.) kulluğa pek de güzel yakışan hilmi de, Ali’nin (r.a.) yüzü ilahî marifete dönük ilmi de ağzımızda dolanıyor, ama dünyevî şeylere tahsis edilmiş kalb hanelerimizde onlara verecek bir yer kalmamış bulunuyor. Muhacirîn’in ‘Allah’ın arzındaki en sevgili yer’den hicretini, bu hicretin ne derece zor bir tercih olduğunu biliyor; ama, ‘televizyonlu oda’dan ‘televizyonsuz oda’ya, ‘üç çeşit yemek’ten ‘tek çeşit’e hicreti dahi beceremiyoruz. Ensâr’ın neyi varsa yarısını Muhacirîn’e vermesindeki îsar ve fedakârlık derecesini takdir ediyor; ama yirmidört saatin iki saatini olsun imanî bir bahsin talimine tahsis edemiyor, keza Ensâr’ın yaptığının yarısının yarısının yarısını dahi feda etmeye razı olamıyoruz. Ne Abdurrahman b. Avf misali zenginleriz, ne de Ebu Zer-i Gıfarî misali fakirler...


Onlar, Erkam’ın evinde toplandığı günlerde, kırk kişiydiler. Kelimenin tam anlamıyla yandılar. Rablerinin rızası yolunda nefsin taleplerinden, toplumun ve çağın baskısından, iktidar sahiplerinin korkusundan yılarak nem almadılar. Hak Olan’ın hak yolunda hakkıyla yandılar; yanlarında olanı da muhabbetullah kıvılcımıyla tutuşturdular. Erkam’ın evindeki kırk kişi, on sene içinde, hakkın en azılı düşmanlarından bir kısmının dahi hakka teslim olduğunu gördü. Yandılar; yakabildiler.


Bizler ise, üstlerinde "Vasati 40 çöp" yazan kibrit kutularını biriktirerek, sonra da "şu kadar kibritimiz oldu" diye övünerek Rabbimizden ‘fütuhat’ bekliyoruz.


Bilmiyoruz ki, yanmayı göze almayan bir milyar kibrit çöpü, yanmaya razı olan tek bir kibrit çöpünün ulaştığı fütuhata ulaşamayacaktır. Yanmayan, yakamayacaktır.


Bir anlayabilsek...

Metin Karabaşoğlu

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

2

21.06.2005, 00:53

selamın aleykum

Allah razı olsun...gerçekten oyle hayatımıza geçiremiyoruz çünkü Üstad ın dediği gibi hayatı dünyeviye ağırlaşmış onceden insanlar 3-4 şeye ihtiyaç duyarken şimdi 100 şeye ihtiyaç duymaya başlamış haliyle hepimiz fakir olmuşuz.. artık cep telefonumuz son model(renkli kameralı) olmayınca Allah a şükür etmiyoruz Bu ne ki diyoruz Fe SübhanAllah......

gözümüzü toprak doyurcak şimdi bakıyorumda ne kadar çok şeye sahibim ama doğru dürüst şükretmiyorum....

neyse laf kalabalığı ettim selametle

3

21.06.2005, 01:05

Allah razı olsun, kasemle söylüyorum, okurken tüylerim diken diken oldu.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

4

23.06.2005, 13:11

aynen :(
şükür..şükür..şükür RABBıMıZE binlerce şükürler olsuun

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

5

23.06.2005, 20:32

Metin ağabeyime aynen katılıyorum ve bununla birlikte ahirzamanda ne kadar onlara benzeme imkanımız var acaba diye kendime soruyorum???

şartlara sığınmak mazeret olur. şartları görmezden gelmek hayalcilik olur. Peki bunun ortası nedir???
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir