Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Alkan

Usta

  • Konuyu başlatan "Alkan"

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

1

11.06.2005, 19:45

Ölüm anında Risale-i nurun yetişmesi

Aşağıdaki yazı,Trabzon temsilcimiz Niyazi Yıldırım Bey tarafından gönderilmiştir ve ölümden dönen birçok kişi tarafından yaşanmış hâdiselerin değişik bir örneğini teşkil etmesi bakımından dikkat çekicidir. Yazısını, kendisine teşekkür ederek yayınlıyoruz.



1989 yılında geçirdiğim bir trafik kazası sonucunda koma halinde hastaneye kaldırılmıştım. Yanımda bulunan eşim vefat etmiş, beni kontrol eden doktor, kan deryası içinde kalan vücudumda bir hayat emaresi göremediğinden, bana da ölü raporu vermişti. O akşamki TRT haber bülteninde, kazada ölen kişilerin arasında benim de ismim bulunuyordu.

Daha sonraları ölmediğim anlaşılmış ve üç gün devam eden koma halinden sonra kendime gelmiştim. Fakat duyma ve düşünme duygularımın dışındaki bütün fonksiyonlarımı kaybettiğimi hissediyordum. Ölmekten çok Cenâb-ı Hakk’a hesap verememekten korkuyor ve boğazım sıkılmış gibi sık sık nefes alıyordum.

Ruhumu teslim etmekte olduğumu zannederken, nereden geldiğini anlayamadığım bir ses, benimle konuşmaya başladı. Ve ne için bu kadar korktuğumu sordu. Sebebini söylediğimde, aynı ses:

-Korkacak hiçbir şey yok, dedi. Tamamen asılsız ve hurafe şeylere inandırıldığın için böyle sıkıntı çekiyorsun. Allah ve âhiret günü diye bir şey yok ki sıkıntısı olsun. Sana bunların boş şeyler olduğunu ispat edeceğim. Eğer beni tasdik edersen, hiçbir sıkıntı ve endişen kalmadığını göreceksin.

-Peki hemen anlat ve beni bu sıkıntıdan kurtar, dedim.

O ses:

Biliyorsun ki bitkiler ve hayvanlar ömürlerini tamamladığında toprak olurlar. Sen o ağaçların veya hayvanların senin gibi endişe duyup korktuklarını gördün mü? Elbette hayır. Çünkü yeniden dirilme veya hesaba çekilme diye bir şey olmayacağı için, onların da bu tür şeylerden endişesi yoktur. Sen de o boş şeyleri kafandan atarsan gör bak nasıl rahat edeceksin!...

Bu sözleri işittikten sonra sıkıntım daha da arttı. “Acaba dediği gibi inkâra sapsam rahatlar mıyım?” diye düşünüyor, fakat kalp ve ruh gibi latifelerimin bu inkârı kabule yanaşmadıklarını hissediyordum.

Birden, daha evvel okuduğum veya dinlediğim imânî bahisler bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmeye başladı. O ses’e hitaben:

-Beni yalan ve cerbeze ile aldatmak istiyorsun, dedim. Ama ben, o dediğin bitki ve hayvanlardan farklı olarak akıl sahibiyim ve bu yüzden yaptıklarımdan mesûlüm. Sen beni onlarla nasıl bir tutabilirsin? Hem bir iğne ustasız, bir resim ressamsız, bir köy muhtarsız olamazken, bu kusursuz kâinatın bir sahibi ve yaratıcısı olmaz mı? Ve bütün kâinatla birlikte beni de mükemmel şekilde yaratan Rabbim, beni hesaba çekmeyerek başıboş bırakır mı?”

Evet Risale-i Nur sohbetlerinde dinlediğim ve okuduğum her şey, içinde bulunduğum karanlık dünyamı aydınlatmaya başlamıştı. Biraz sonra o ses tamamen susmuş ve bana cevap veremez hâle gelmişti. Daha sonra kendime gelmiş ve arkadaşlarımın anlattıklarına göre dışarıdaki ezan sesini duyup namaz kılmak istemişim.

Başımdan geçen bu hâdiseyi sizlere anlatmamın sebebi, iman hakikatlerine ne kadar muhtaç olduğumuzu ifade etmek içindir. Çünkü son nefeste iman ile kabre girmek ve onu cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirerek inşaallah ebedî saadeti kazanmak, tamamen bu hakikatlerin elde edilmesine bağlıdır.

şeytanın, ölüm anındaki insanlara musallat olduğunu, onları inkâra saptırmak için akıllarına vesvese verdiğini ve bu yüzden kuvvetli bir imana sahip olunması gerektiğini bütün kardeşlerim biliyordur. Fakat ben bizzat yaşadığım bu hadiseyi Zafer Dergisi kanalıyla bütün inananlara duyurmayı bir vazife bildim. ınşaallah bir alâmet-i gurur olmamıştır.







2005-06-06
Zafer Araştırma Gurubu

2

11.06.2005, 20:17

Bir ara gördüğüm bir rüyamda, bir dış ses, Kur'an'ı kötülüyor, bu dandik kitap, inanma diyordu, vesveseler veriyordu. Ben ise ne güzel kitap, niye çamur atıyorsun vs. bi şeyler dedim, ardından uyanmıştım.

Orada risalelerden öğrenilen hakikatlerin ölüm anında vesvese veren şeytana çok güzel cevap olacağı aklıma geldi. Çünkü bu sahne, gargara (yani sekerat) anında da olabilir, Allah muhafaza şeytana mağlub olunabilirdi.

şeytanı hafife almamak gerek, adı üstünde, "aldatıcı şeytan", şeytan-ı racim 'in şerrinden, duyan ve bilen Allah'a sığınırız...

19.Söz, 19.Mektub, 25.Söz, 23.Lem'a , 10.Söz gibi ehemmiyetli risaleleri okumamız lazım. inşa'Allah anlayarak okuruz.

Daha kısa yolu yok mu, beni zorlama diyenlere belki şunu tavsiye ederim:

ıkinci şua

"Allahu Ehad" ism-i âzamına dair yedinci nükte-i âzam ve altı ısm-i âzamın altı nüktesinin yedincisi.
ıhtar: Bu risale benim nazarımda çok mühimdir. Çünkü, içinde çok mühim ve ince olan esrar-ı imaniye inkişaf ediyor. Bu risaleyi anlayarak okuyan adam imanını kurtarır inşaallah.

Devamı için
http://www.risaleinurenstitusu.org/index…=Sualar&Page=11
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Alkan

Usta

  • Konuyu başlatan "Alkan"

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

3

11.06.2005, 20:26

selamın aleykum

Ya bazen benimde baya oluyor ruyamda boyle saçma sapan şeyler goruyorum...bazen risalelerden bolumu birilerine okuyorum.. ama risale konusunda ruyamda vermedi ama başladığım zamanlar kalbime çok vesvese veriyordu... okuma zaten anlamıyorsun.... daha bir suru ilk başlarda vardı onem vermemeye başladım gerçekten hepsi sonmeye başladı....

bir de küçükken(12-23) bir keramet mi artık bilemiyorum ruyamda cennetin kapısını goruyordum baya büyük altın işlemeleri olan sonra yanıma dayım geldi bana kırmızı bir kutunun içinden anahtar verdi....o haldeyken uyandım...

sonra yıllar geçti dayımdan Sözler kitabını aldım..bunu da hiç unutmam risalelerin bir kerameti olsa gerek....

4

12.06.2005, 00:53

maşa'Allah güzel bir rüya,
belki o anahtar cennetin anahtarıdır, kırmızı kutudan aldığın hani :wink:

Allahümme'dhılne'l-cennete mea'l-ebrar, Allaım bizi iyilerle birlikte Cennete dahil eyle...
amin amin amin
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir