Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

22.03.2005, 09:20

şaban Döğen - Canileri yola getiren hakikat

şaban DÖğEN

Canileri yola getiren hakikat




ınsanlığın en dert yandığı konuların başında anarşi ve terör geliyor. Tedavi yolunda da genelde bataklığı kurutma yerine sinekleri öldürme nevinden geçici tedbirler alınır. Anarşi ve terörün baş düşmanı olan, asayişi temin için en etkili çareyi getiren Risale-i Nur bunu yüzlerce, binlerce uygulamayla hakkıyla başarmış bir Kur’ân tefsiridir.

şimdi biz bu yazımızda Afyon hapishanesinde yaşanan, henüz hayatta olan ve Vahşi şaban ismiyle tanınan talebesinin anlattığı ilginç bir örneği anlatmak istiyoruz. Afyon mahkemesinde bu seçkin Kur’ân tefsirlerini okudukları için öldürülüp kim vurduya gitsin diye Üstadın ilk talebelerinden biri olan Hüsrev’i, en az cezası elli sene olan canilerin bulunduğu bir koğuşa atarlar. ıçeri girdiğinde selâm verir. Ama ne selâmını alır, ne ilgilenir, ne de yer ve yatak verirler. “Kimsin, Necisin? Niçin girdin? Geçmiş olsun” diye soran da olmaz. Üç gün soğuk betonda yatmak zorunda kalır. Bu arada namazlarını bir köşeye çekilip kılmaktadır. Koğuşun yüz elli sene ceza almış reisi olan efesi namaz kıldığını görünce yanına gelir “Hoca mısın sen?” der.

“Yok, ama namaz kılarım.”

Gururlu ve kibirli bir eda ile, “Bir sual sorsam bilir misin?” der. O da, “Bilirsem söylerim. Söyle buyur” diye karşılık verir.

“Ben on sekiz tane adam yaktım. On beş tane öldürdüm. şunları, şunları yaptım. Yapmadığım kötülük kalmadı. Allah beni affeder mi?”

Gelin böyle bir adama siz cevap verin. Hem öyle cevap verin ki hem adamı kızdırmasın, doğruyu söylemiş olun, hem de onu bu vahşî ruh hâlinden kurtarın.

Risale-i Nurdan aldığı ferasetle Hüsrev, “Kardeşim, şuraya otur. Ben sana cevap vereceğim. Nerelisin sen?” gibi sorularla ona cevap vermeye çalışmış.

“Karadenizliyim.”

“Karediniz’i gördün mü?”

“Gördüm.”

“Karediniz’e bir damla su konulsa çoğaldığı anlaşılır mı?”

“Hayır.”

“Peki, bir damla su alınsa azaldığı belli olur mu?”

“Olmaz.”

“Kardeşim, Cenâb-ı Hakkın öyle mağfiret, merhamet, şefkat denizleri, bahr-ı ummanları vardır ki senin işlediğin günah onun yanında bir damla kadar bile olmaz. Eğer sen sıdk ile, sadakatle, bir daha yapmamak şartıyla tövbe, istiğfar etsen, beş vakit namazını kılsan Cennetin ortasına bile gidersin. Lâ taknatû bin *** Burada bir harf hatası yapmış internet ortamına geçiren personel galiba. "bin" değil "min" olacak *** rahmetillah (Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez).”

Heyecanlanan cani arkadaşlarına bağırır: “Arkadaşlar ben Cennete girdikten sonra sizler haydi haydiye girersiniz.”

Hapishanenin bir köşesinde boruya tıkalmış bir musluk bulunmakta, su ihtiyaçlarını oradan karşılamaktadırlar. Oranın önüne bir battaniye gerdirip ‘Haydi ardakaşlar hepiniz gusül abdesti alacaksınız. Birlikte namaza başlıyoruz. Hocamız da imamımız olsun’ diye seslenir.

Mümkün mü birisi karşı çıksın. Sırayla yıkanırlar. Sonra da, “Geç hocam, sen imamsın. Bizler de cemaatiz” der ve birlikte namaz kılarlar.

Bakalım bundan sonra hapishanede neler oluyor.

22.03.2005

E-Posta: sdogen@ttnet.net.tr

Kaynak

Sonraki yazıda Denizli hapishanesindeki - tevafuka bak, dünkü sohbette bu konuşuldu - bir eski katilden bahsediliyor olabilir. Bakalım ne çıkacak... O eski katil de 3 - 4 kişiyi öldürmüş, dünkü sohbette abinin anlattığına göre bir de kafasını ya da kafalarını kesmiş, sonradan Nurcu olmuş, efe ve sözü geçtiği için dışarıdan risaleler için divit, mürekkeb, kağıt vs vs. sağlamış, bir gün yatağının altında tahtakurusu bulmuş, gelmiş ve sormuş "Üstad'ım bunu öldürsem günah olur mu?" . Nerde gözünü kırpmadan adam öldüren kişi, nerede tahtakurusu hakkında korkan kişi.

Hz.Peygamber aleyhissalatu vesselam gelmeden önce o civarın içtimaii hayatı belliydi, kısa süre zarfında her biri şimdiki medenilerden medeni ve onlara medeniyet dersi verecek Ashab-ı Kiram'ı yetiştirdi. Eski hallerini görmeye yürek dayanmayan insanlar insanlığın yıldızları oldular. Belki; Risale-i Nur'un kerameti olarak risalelerde, bu asırda, o devirde Hz.Peygamber aleyhissalatu vesselam'ın mü'minleri ıslahına vesile olan nurun bir lem'ası var.

ınsanların büyük kısmı ehl-i tahkik değildir. Ama ehl-i tahkik olsun olmasın baktığı zaman insaf sahibiyse bu kerameti görür. Allahu a'lem bissavab, belki; Allah'ın rahmet ve merhamet eseri olarak doğru yol üzere olanlara böyle haller ihsan ediliyor ki ehl-i tahkik olsun, isterse ami olsun, doğru yolu bulması kolaylaşsın. Herkesin alim olması, allame olması, muhakkikin-i asfiyadan olması kolay mı?

Allah bize ve cümle mü'minlere istikamet versin;
ve hizmette muhlis ve sadakatli eylesin... amin..

2

28.03.2005, 09:53

Yukarıda bahsettiğim sabıkasında 3-4 cinayet olan , sonradan tevbe edip Nurcu olan Hünkar Süleyman lakablı abiyle ilgili bir yazı. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim, orjinal hatıralar.... (:D, yani ilk defa okuyanlarınız ve duyanlarınızın sayısı çok olacak)

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=2243
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir