Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

06.01.2011, 14:56

Hür Adam ve İ'lânât

Risaletü'n-Nûr'un kitapları birbirine tercih edilmez. Herbirinin kendi makâmında riyaseti var. Ve bu zamanı tenvîr eden bir mucîze-i mânevîye-i Kur'âniyedir.(Kastamonıu Lâhikası - Mektup No:4)"

Bu cümle Üstadımıza ait. Ben de âcîzane diyorum ki Risâle-i Nûr hizmetleri de birbirine tercih edilmemeli. Çünkü her bir hizmetin durumuna ve konumuna göre riyâseti ve konumu vardır. Bu hizmetler birbirine alternetif ve rakîb hizmetler değil, birbirine tekmil eden hizmetler olmalıdır.

Meselâ her daim düşünürüm,Sözler gibi Risâle-i Nûr külliyatını güneşi mesâbesindeki bir eserin sonundaki Konferans ne ifâde eder bizler için? Acaba Üstad tarafından bu konferans önemine binâen mi oraya konuldu yoksa öylesine mi?Elbette ki Üstadımız çok ehemmiyet verdiği külliyatının Sözler ve Gençlik Rehberi eserlerinin sonlarına bu konferansları bizlere hem numûne-i imtisâl hem de mihenk olması açısından koydurmuş diyebiliriz.

Hem Üstadımızın "Ara sıra sinemaya ibret için gittiğimden...(Yirmi Altıncı Lem'a )" cümlesi ve Külliyatın değişik yerlerinde sinema misalini kullanması gösteriyor ki bunlar hakîkate vesîle olabilecek birer vasıta ve metoddur. Madem Üstadımız ihmâl etmemiş bir de müsbet tarzda istimâl edebiliriz.

Hem meselenin bir başka boyutu da i'lânât. Bu noktadan da Üstadımız şu îzâhatı yapmıştır."Bu zamanda Nûrlarla hizmet-i îmâniye, her tarafta i'lânâtla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celb etmekle olur.(Lem'alar,2005,s:581)"

Bir başka nokta da matbûât âlemi ile neşriyat meselesidir ki buna da Bedîüzzamân Hazretleri şu ifâdelerle işâret etmiştir."Bu defa yeni hurufla Asâ-yı Mûsâ'yı tab etmek niyetimiz, ihtiyarımız olmadığı halde, tecavüz vaziyeti Risâle-i Nûr'a veriliyor gibidir. Bu hâdisenin ehemmiyetli bir hikmeti şu olmak gerektir:

Risâle-i Nûr, bu mübârek vatanın mânevî bir halâskârı olmak cihetiyle, şimdi iki dehşetli mânevî belâyı def etmek için matbûât âlemiyle tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim.

O dehşetli belâdan birisi: Hıristiyan dinini mağlûp eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı, bu vatanı mânevî istilâsına karşı Risâlei'n-Nûr, sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'ânî vazîfesini görebilir ve âlem-i İslâmın bu mübârek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ithamlarını izâle etmek için matbûât lisânıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtâr edildi.(Emirdağ Lâhikası (1) - Mektup No: 62 ) "

Ben de âcizâne Hür Adam filmine gitmeyi bu noktalardan değerlendirmek istedim ve filme gideceğim inşâallah.

Nasılki Risâle-i Nûrların ilânatına mahkemeler birer vesîle ve ilânat olmuş ise bu tür faaliyetler de vasîle ve ilânat olur ümîdindeyim.

Meselâ Üstadımızın Barla'da eserlerin büyük bir kısmının telifi esnasında talebelerinde 20 at isteyip Isparta'ya doğru hareket etmesi fiilî bir i'lânât duâsıdır diye inanıyorum. Ondan sonra Eskişehir hapsi ve gazetelerde, radyolarda haberler ve gelişen hadiseler mâlûm.

Öyleyse bir hizmet bir hizmete engel olmamalı, ancak biliyoruz ki en ehemmiyetli hitmetler de merkezden mûhite, enfüsten afaka, dershaneden diğer toplum kademelerine geçilmesi tarzında olmalıdır. Çünkü bu hem adetullah hem de sünnetullahtır. Hamdolsun bunun şuuru ve tatbîkatı içersindeyiz.

Selam ve duâ ile...
http://feyzinur.blogspot.com/2011/01/ris…-ve-ilanat.html

Bu konuyu değerlendir