Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.12.2010, 14:59

Derdin Dermanı

İmansız kalmayan dermansız kalmaz
Derdim çoktur hangisine yanayım?” diye dert yanıyor şair. Kim bilir neler yaşıyor, neler çekiyor olmalı ki, böyle feryat ediyor. Hastalık, yoksulluk, yalnızlık, hasretlik, sevdiklerinden ayrı kalma, geçmişte yaşanan acılar, gelecekten duyulan kaygılar, âciz bir varlık olan insan için hep birer derttir. Bütün bunlar bir anda insanın zayıf omuzlarına yüklenirse, elbette böyle feryat ettirir. İnsan bir de derdinin çok büyük olduğunu düşünür ve ümitsizliğe düşerse, “Çekemem bu derdi gönül seninle” diye, acıklı bir türkü tutturur.



Ama merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbimiz, kullarının omuzlarına taşıyamayacağı bir yükü koymaz. İnsanı derdi ile başbaşa bırakmaz. Dert vermişse, dermanını da yaratmış, bir kenara koymuştur. İnsana düşen, bu dermanın nerede olduğunu bulmak ve nasıl elde edileceğini bilmektir. Feryatla, isyan ve nisyanla dertlere derman bulunmaz.
Aradığımız şeyi bulmak için doğru yerde aramak gerekir. Nasreddin Hoca’nın samanlıkta kaybettiği yüzüğünü avluda aradığı gibi ararsak, aradığımızı hiçbir zaman bulamayız. Derdimize derman ararken, öncelikle derdi veren Makama başvurmalıyız. Çünkü derdi de, dermanı da, hayrı da, şerri de O yaratmıştır. Her şey O’nun tezgâhından çıkmıştır, O’nun dükkânında yer almıştır. Hastalandığımız zaman doktora gitmek yerine avukata başvurursak, derdimize çare bulamayız. Doktorun verdiği reçeteyi eczane yerine bakkala ibraz edersek, elimiz boş döneriz.
Dert çekenler ve derde maruz kalanlar sadece insanlar değil ki. Hayvanlar da bir takım musîbetlere maruz kalıyor, hastalanıyorlar. Ama insanlar gibi feryat edip ağıtlar yakmıyorlar. Cenâb-ı Hakk’ın kendileri için yarattığı dermanı bulup kullanıyorlar, şifa buluyorlar. Kedilerin kendi kendilerini katarakt ameliyatı yaptığını duymayan yok gibidir. Gözünden rahatsız olan hayvancık, sevk-i İlâhî ile gider, göz hastalıkları için yaratılmış olan bitkiye sürer, gözündeki perdeyi kaldırır.
Bir kedinin gözü için derman yaratan, şifa halk eden Rabbimiz, insanın derdini dermansız bırakır mı hiç? Elbette bırakmaz ve bırakmamıştır. Herhangi bir derde müptelâ olan bir insan da, Şâfî isminden istimdat ederek derman ararsa, mutlaka dermanını bulacaktır. Çaresi olmayan tek dert, ölüm olarak bilinir, ama ölümün de çaresi vardır. O da yine ölmekten geçer. Zira ölümden sonra ölümsüz bir hayat başlayacaktır. Böyle inanan ve bu inançla yaşayan insan, ölüme de çare bulmuş olmanın huzuru ile ölümü bekler.
İnsanın “çok derdim var” diye şikâyet etmesi, derde deva olmadığı gibi, aksine devaya da mani olur. Doktora giden birisine doktor “Ne şikâyetin var?” diye sorar. Şuurlu ve inançlı bir hasta, “Doktor, ben şikâyet etmeye gelmedim, derdime derman aramaya geldim. Benim şöyle şöyle bir derdim var, ama ben biliyorum ki bu derdi veren dermanı da vermiştir. Bu derman acaba sizin bildiğiniz bir yerde mi diye size geldim. Sizde değilse, başka bir yerdedir. O zaman da başka yerlerde aramaya devam ederim.” şeklinde konuşur.
Hasta derdinden şikâyetçi olmaz. Zira dertler, hastalıklar ve musîbetler, insanın misafiridir. Gelirler, bedenimizde ve ruhumuzda bir süre konaklayıp giderler. Gelirken de günahlara kefaret gibi çok değerli bir hediye ile gelirler. İnsan böyle bir misafirden şikâyetçi olur mu hiç?
Bir çok derdin dermanı derdin içinde gizlenmiştir. İnsan oraya dikkatli baksa, maruz kaldığı musîbetlerin hikmetini düşünse, hayatın hastalıklarla, musîbetlerle saflaşıp terakkî ve tekâmül edeceğini anlasa, derdi binden bire iner. Daha sonra da o musîbet vazifesini yapar gider. Elemler gider, lezzetler kalır.
Ey derdinden şekvâ eden dertli!
“Rabbine dönüp: ‘Benim çok büyük bir derdim var’ deme”
“Derdine dönüp: ‘Benim çok büyük bir Rabbim var’ de”
Derdinden dert yanan, kalbini kontrol etsin, imanı zayıflamış olabilir. Zira imansız kalmayan, dermansız kalmaz.
27.12.2010
Abdil YILDIRIM
abdilyildirim26@hotmail.com

Bu konuyu değerlendir