Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.11.2010, 11:26

“Yeni bilim,” vahyin dilini anlayabilecek mi?

:risaleokumak: “Yeni bilim,” vahyin dilini anlayabilecek mi?

<IMG align="left" src="http://www.yeniasya.com.tr/2010/11/27/resim/kainatinhecesi.jpg" />
Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin “modern” Kur’an tefsiri Risâle-i Nur Küliyatı’ndan “Sözler” kitabında yer alan “tahavvülât-ı zerrât” (zerrelerin değişimi) mevzuunu esas alan bir şerh çalışması.
Öncelikle belirtelim ki, “Takdim”de verilen bilgiler, kitabın gayesini anlamamız bakımından mühim: “Kendi varlığını anlamlandırmak maksadıyla yola çıkan insanın aklına ilk takılan ‘Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum?’ gibi önemli soruların cevabını bulabilmek için, araştırmaya önce ‘zerre’den başlanması gerekmektedir; çünkü zerre, varlığın en temel yapı taşı, parçalanamayan en küçük birimidir. / ‘Kuantum Dilinde Kâinatın Hecesi,’ Bediüzzaman Said Nursî’nin ‘Sözler’ isimli eserinde yer alan ‘Otuzuncu Söz’ün İkinci Maksad’ı olan ‘tahavvülat-ı zerrât’ı, yani zerrelerin bir hâlden başka bir hâle geçmesi ve bu sırada yapılarında meydana gelen değişimi ve dönüşümü konu almaktadır. Bu, atom veya atom altı parçacıklar olabilir; hangi ismi verirseniz verin, ‘zerre’ sıfatını karşılayacak ‘maddenin en küçük birimi’dir.” (s. 7)
“Ön söz” mahiyetindeki “Başlarken” başlıklı yazıda ise müellif, eserin ehemmiyetini şöyle özetliyor:
“Kitabın anlaşılması, zerrenin anlaşılmasıyla çok yakından ilgilidir. Bu yüzden, varlıkla alâkadar her ferdin hayatında zerrenin tahavvülünü anlayabilmenin, dolayısıyla ‘tahavvülat-ı zerrât’a muhatap olabilmenin büyük bir önemi vardır. Bu bakış açısından süzülen varlık, kendini değil, Yaratıcısını ifade edecek ve bunun sonucunda insan asıl gayesini ve gerçek kimliğini idrak etmiş olacaktır. Bu süzgeçten geçtiğinde varlık ve onunla ilgili işleyişler; madde ve hayatın tanımı, iyi ve kötü, mutluluk ve hüzün gibi kelimelerin anlamı değişecek, belki aslî boyutuna dönüşecektir.” (s. 12)
Eserde, Kur’ân-ı Kerim’den bir âyetin (Sebe’ Sûresi, 34:3) tefsiri olan malum bahis, (Üstad’ın başka risâlelerinden de faydalanmak suretiyle) cümle cümle ya da paragraf paragraf izah edilmiş—mânâ yüklü renkli resimlerle “süslenen” tam 34 yazı… (Şerhlerin öncesinde, ilgili risâlenin mevzuubahis kısmından parçalar var.) Anlayacağınız, bir kitabın bir risâlesinin küçük bir mevzuunun “açıkla(n)ması,” işbu kitabı netice vermiş!
Doğrusu, bırakınız orijinal bahsi, onun açıklaması olan, mercek altına aldığımız bu eseri ilk ve tek okumayla bile anla(t)makta zorlandığımızı itiraf edebiliriz!
Ne(ler) anladığımızı sonraya bırakarak, önce, mevzuyu açıklaması bakımından pek mânâlı bazı bölüm başlıklarını verelim: *”Âlemin Kapısı ve Noktada Özeti: Zerre,” “Zerreler ‘Bismillah’ Der,” “Tahavvülat-ı Zerrat, Kalem-i Kudret’in Yakınındadır,” “Zerre, Kudret Kalemi’nin Ucudur,” “Her Şey O’nu Övüp O’nu Tesbih Eder,” “Tahavvülat, Ayinelik Şevkinin Tezahürüdür,” “Zerrelerle Kâinat Genişliğinde Bir Hikmet Dokunur,” “Hakikatte Zerre ve Kâinat Birdir,” “Zerre Hayatla, Hayat İmanla Nurlanır,” “Zerrenin Hikmeti Varlıkla Bilinir,” “Zerre, Kâinatı Hikmetle Dokur…”
Peki, bu eserden anladığımız ne(ler) mi?
Belki şu(nlar) olabilir:
Kendimiz dâhil her şeyi içinde bulunduran, Kudret Kalemi’nden çıkma “el yazması bir kitap gibi olan” (s. 29) kâinat, zerrelerden meydana geliyor. Tabiî ki burada “zerre” deyip geçmemek lâzım! Atomu teşkil eden çekirdek ve onun çevresinde dönen elektronlar ile çekirdekteki nötron ve protondan da daha küçük olan, her biri “bütün esmayı içine alan bir sandukça” (s. 26) hükmündeki zerrelerin mahiyeti (teknik ya da felsefî, fark etmez) ilmî olarak hâlâ tam anlaşılabilmiş değildir; vahyin diline kulak verilmezse bundan sonra da anlaşıl(a)mayacak gibi...
İşte, Üstad’ın tefsir(ler)i bu noktada ehemmiyet arz ediyor. Bediüzzaman, özelde bu bahiste genelde tüm külliyatında, “yaratıcı” fikrini kabul etmeyen, hattâ inkâr eden materyalistlerin kâinatın yaradılışını tesadüflere bağlayan bütün fikrî istinatlarını tabir caizse “bombardıman” ediyor! Elbette bununla kalmıyor ve zerrelerin tahavvülatından hareketle, kâinatta tüm var ya da “yok” oluşların Allah’ın (cc) planı/programı, “işleri/işleyişi” olduğunu ispat ve ilân ediyor. Tabii ki anlayabilene…
Şimdi mevzumuzu, yine pek manalı bir iktibasla bağlayalım: “Zerrelerin hareketi, varlığın anlamı açısından büyük önem arz etmektedir. Çünkü varlıkta zerrelerden müteşekkil bir dış görünüş hâkimdir. Bu da varlığın anlamlandırılmasında zerreyi merkezî bir konuma getirmektedir. Sonsuz bir güzelliğin göz kamaştırıcı parlaklığı ve şiddeti ile, görünmez hâle gelmişliğini zerrelerle gölgeleyip insanlığın görebileceği hâle getiren İlahî Kudret’in bu anlamda şuur sahipleriyle iletişim ortamıdır zerreler âlemi…” (s. 12)
Ve küçük notlarımız (sırayla):
* Söyleyeceğimiz biraz da “müellifin üslubu”yla ilgili olabilir; fakat hakikaten, bazıları sayfalarca tutan uzun paragrafların varlığı dikkati dağıtıyor, dolayısıyla anlamayı zorlaştırıyor gibi.
* Ehemmiyetsiz redaksiyon hatalarıyla karşılaştık. Örnek 1: 9 no’lu dipnot (s. 35) yarım kalmış. Örnek 2: 18 no’lu dipnota dayalı iktibas (s. 42) nerede bitiyor, belirsiz.
* Fazla dipnot yok gerçi, hattâ bir kısmı ilave bilgi ve geniş iktibaslar ile mücehhez; ama yine de bibliyografyanın olmayışı dikkat çekiyor. Bazı dipnotlarda ise kaynakların sayfa no’su yok; ki bunlardan nakil yapmak isteyen müdakkiklerin zorlanacağı kesin…
Sonuç olarak, mühim bir mevzuda gayet kesif izahlar yapılan, birkaç okumada da olsa çözümlenmeyi hak eden, altı çizilecek satırlarla dolu mühim bir eser.
KUANTUM DİLİNDE KÂİNATIN HECESİ
(Tahavvülat-ı Zerrat Şerhi)
Yazan: Hakan Yalman (Eser: Bediüzzaman Said Nursî) Sayfa Sayısı: 240 Ebatları: 13,5x21 cm Türü: Şerh Yayınlayan: Yeni Asya Neşriyat Yayın Tarihi: Haziran 2005 (ikinci baskı)
ORHAN GÜLER
orhanguler66@hotmail.com

Bu konuyu değerlendir