Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.11.2010, 11:22

Davud-i İskenderî

Hayatı hakkında fazla bilgi verilmemesine rağmen “Aman ya Rabbi” diyerek etkilenip okuduğum nasihatleri sizlerle paylaşmadan edemedim. Davud-i İskenderî Hazretleri kalbe öyle tesir edecek sözler buyurmuş ki, onun zamanında kendisinden duyanlar ne hâl almışlardır, merak ediyorum doğrusu. İşte kısa bir bilgi ve kalbe tesir eden sözleri:
***
İskenderiyye’de yetişen Maliki mezhebi fıkıh âlimlerinden ve evliyanın büyüklerinden. İsmi, Davud bin ömer bin İbrahim eş-Şazili el-İskenderi olup, künyesi Ebu Süleyman’dır. Kaynak eserlerde doğum tarihine rastlanmamaktadır. 733 (M.1333) senesinde İskenderiyye’de vefat etti. Vefatı için kaynaklarda başka tarihler de bildirilmiştir.
Malikî mezhebi âlimlerinin önde gelenlerinden ve Kur’ân-ı Kerim’de medhedilen “râsih ilimli” âlimlerin büyüklerinden oldu. Bilhassa fıkıh, tefsir, hadis, nahiv, beyan ve diğer ilimlerde ve evliyâlık yolunda derecesi çok yüksek idi. Çeşitli ilimlere dair çok kıymetli eserler tasnif etmiştir.
Davud-i İskenderî’nin buyurduğu kıymetli sözlerden bazıları şunlardır:
“Dünyada en çok şaşılacak şey, kişinin sevdiğini bırakıp başka birinin kapısına sığınması ve ondan birşey beklemesidir.”
“Allahü Teâlâ’nın muhabbetinden bir zerreyi, bin yıllık ibadete değişme! Çünkü, ‘Kişi sevdiği ile beraberdir’ buyurulmuştur.”
“İnsanlar iki kısımdır. Birinci kısım, dünya ile uğraşanlar olup, onu imar etmeye çalışır. Onun yolunun esası dünya ile uğraşmaktır. İkinci kısım, ma’na âlemi ile, mânevî işlerle uğraşan kimseler olup, bunlar matluba (Allahu Teâlâ’ya) kavuşmak, O’nu taleb etmek arzusuyla yanarlar. Bütün gayretleri bunun içindir.”
“Yaptığın bütün ibadetlerde gayen, sadece kendisine ibadet ettiğin Allahu Teâlâ’ya yakınlık olsun. Hatta bu gaye, ecir ve sevaptan daha önce olmalı. Allahü Teâlâ’ya yakın olmak nimeti ele geçince, öyle sevaplar, öyle ecirler gelir ki, anlamak, hesap etmek mümkün olmaz.”
“Kalp üç çeşittir. Birincisi; arazi, yani yeryüzüne bağlı olan kalp ki, her an şeytanın aldatması ve azdırmasına karşı tehlikededir. İkincisi; semâvî kalp ki, bu arazi kalp kadar olmamakla beraber, şeytan, zayıf halini yakalayıp buna da saldırabilir. Üçüncüsü; arşî kalp olup, şeytan ve diğer mahluklardan hiçbirisi buna zarar veremez.”
“Sen şu anda bulunduğun dünyada ebedî kalacak değilsin. Bâkî olan ahiret yurduna da henüz ulaşmış değilsin. Bu hâl karşısında sana düşen odur ki, kendisine çok yakın olduğun, senin her halini gören, duyan ve bilen zâta (Allahu Teâlâ’ya) yönelesin.”
“Allahu Teâlâ, nefsiyle mücadele eden mü’min kulunu, son nefesinde muhafaza eder. İslâm üzere ölmeyi ona nasib eder”
“Öyle bir kimse ile arkadaş ol ki, onda maddeye temâyül edecek bir kalp bulunmasın.”
“Kendisinden ilim ve edep öğrendiğin Üstada hizmet, babaya hizmetten önce gelir. Çünkü baba, senin bu birkaç günlük keder ve sıkıntı âlemine gelmene vesile oldu. O kıymetli Üstad ise, seni sefa âlemine, yüce âleme yükseltmekte, ebedî saadetine vesile olmaktadır”
“Kâmil kişi odur ki, dış cephesi ile iç âlemini örtmesini bilir.”
“Bir kimse sana, nefsânî hazinesinden birşeyler vermek isterse, onu sakın kabul etme. Bir kimse ki, sana akıl hazinesinden birşey vermek isterse, bunu içindeki hikmet nuru ile mukayese et! Arzuna göre ister al, ister reddet. Bir kimse ki, sana kalp hazinesinden birşey vermek isterse, sakın ola ki onu reddetme! Hemen kabul et. Hatta fazlasını vermesini, arttırmasını iste! Şayet birgün gayb âlemi hazinesinden birşey dağıtana rastlarsan, sakın onu kaçırma! İyi bil ki en büyük hazine odur.”
“Kadir Gecesi, o senenin kalbidir. İman dolu bir kalp de, içinde bulunduğu cesedin kadir gecesidir”
“Nefse, Kelime-i tevhid anahtarının ‘Lâ: Hayır, yok, olamaz’ kelimesi ile öyle bir gem vurulmuştur ki, böylece batıl olan davalarından ve isteklerinden vazgeçip, ümidini kessin.”
Rahmetullâhi Aleyh
Kaynak: İslam âlimleri ansiklopedisi, c. 10 ARZU KONAN

Bu konuyu değerlendir