Muhabbet Fedâileri

Hiç düşündünüz mü,
günlük hayatta kimleri örnek alıyorsunuz?








Bilindiği üzere toplum hayatında iki türlü yaşayış örneği vardır. Siz
bunlardan hangisini örnek alıyor, hayatınızı hangisine göre düzenliyorsunuz?
Bediüzzaman Hazretleri'nin ifadesiyle:


-Ekalliyet-i müsrife'ye göre mi yaşıyorsunuz, yoksa ekseriyet-i mukteside'ye
göre mi hayatınızı tanzim ediyorsunuz? Örneğiniz hangisi?


Şayet israfçı azınlığa özeniyor, onların israf dolu haram helal ayırmayan
hayatını örnek alıyorsanız ömür boyu şikâyetçi olursunuz hayatınızdan. Çünkü
israfçı azınlığın üst sınırı yoktur. Hangi israflı hayata ulaşsanız, onun da
ötesinde bir başka israflı hayatı göreceksiniz. Böylece başkalarının israflı
hayatına imrene imrene tüketeceksiniz ömrünüzü.. Kaldı ki, israfçıların
tekerlemesi:


-Ver Allah'ım ver, kulun haram helal demez yer! şeklinde gelişir.


Siz böyle de diyemezsiniz . Siz ancak:


-Ver Allah'ım ver, kulun sadece helal yer! diyebilirsiniz.. Öyle olunca siz
haram helal tanımayan ekalliyet-i müsrife'ye uymaz, sadece helalle yaşamayı
hedef alan ekseriyet-i mukteside'yi örnek alırsınız. Efendimizin
ifadesiyle:' Aleyküm bisevadil azam!'. Size sevadı azama tabi olmak yakışır.
Yani halk çoğunluğunun yaşadığı iktisatlı, israfsız hayata..


Konuya ait bir misal:


Bir gün mescidin avlusunda bir sepet turfanda hurma ikram edilerek:-
Buyur ya Resulallah taze hurma! derler. 'Komşularımız da şu anda böyle taze
hurma yemeye başladılar mı?' diye sorar.


-Hayır, derler, büyük çoğunluk henüz turfanda hurmaya kavuşamadı,
bahçemizdeki turfanda hurmayı tadasınız diye önce size getirdik.


O sırada yolda oynayan çocukları işaret ederek buyurur ki:


-Götürün bu çoğunluğun yemediği turfanda hurmayı şu çocuklar yesin.
Ben der, çoğunluğun yemediğini yemem, giymediğini de giymem, onların üstünde
yaşama örneği de vermem. Ne zaman konu komşu herkes turfanda hurma yemeye
başlar, işte o zaman benim de komşularımızla birlikte taze hurmadan yemeye
gönlüm razı olur. 'Sevad-ı azama uymak gerekir' diyerek mütevazı yaşayan
çoğunluğa uymayı tercih eder.


Bir mütevazı yaşama misali de O'nun halifesi Hazret-i Ömer'den verelim.



Hep iktisatlı hayatı tercih eden halifenin huzuruna giren dostu Ahnef
bin Kays, mütevazı sofrasını görünce sormaktan kendini alamaz da der ki:


-Ey müminlerin emiri, halife olduğunuz halde de mi tek çeşit yemekle
yetiniyorsunuz?


-Elbette der, tek çeşit yemekle yetiniyorum. Çünkü der, benden önceki halife
Ebubekir de tek çeşit yemekle yetiniyordu. Onun örnek aldığı Allah Resulü de
tek çeşitle yetiniyordu.. Şöyle devam eder :


-Bizler örneklerini şaşırmayan kimseleriz. Sen bu soruyu örneklerini
şaşıranlara, kim gibi yaşayacaklarını bilemeyenlere sor! Şu uyarıyı da ekler
sözlerine:


-Ey Ahnef unutma! der, sofradaki helal ise hesabı var, haram ise azabı!..


Bütün bunlara rağmen israfçı azınlığı örnek alan ailelerin de çıkacağını
haber veren Efendimiz'in şu hatırlatması da fevkalade düşündürücüdür. Buyurur
ki:


-Öyle bir zaman gelecek ki, aile reisinin felaketini hanımı ve çocukları
hazırlayacaktır. İhtiyaç olmayan şeyleri (israfçı azınlığı örnek aldıklarından
dolayı ) ihtiyaç sanıp isteklerini çoğaltacaklar, helal kazançla bunca
istekleri karşılamaya gücü yetmeyen baba ve aile reisi de haram kazanca
yönelmeye kendini mecbur sanacak. Böylece çocukları babalarının, hanımları da
kocalarının harama yönelme felaketini hazırlamış olacaklar!.


Bütün bu uyarıcı örneklerden sonra baştaki sorumuzu bir daha
sorabilir miyiz?


- Günlük hayatta yaşantınızı kime göre
düzenliyorsunuz? İsrafçı azınlığa göre mi, iktisatçı çoğunluğa göre mi?. Aile
olarak kararı siz verecek, tercihi siz yapacaksınız. Bizden sadece sizi
düşündürmesi.

Ahmet ŞAHİN