Muhabbet Fedâileri

Allah (C.C);ya giden bir yol bulduğunda kendine hiç durma sakın sende gir bu gönül meclisine. Bu mecliste neler var? Dersen eğer. İyi dinle bak neler varmış. Aradaki farkları gör ve anla artık.
*Gözlerin dünyevi zevklere daldığı, gönüllerin sadece hırsa büründüğü, adeta göçebe olan insanoğlunun dünya bakidir dediği bir anlayışa sen öyle bir cevap vereceksin ki onlar bile şaşıracaklar:
Dünya gelip geçicidir. Ahiret yurduna gitmeden önce uğradığımız bir gölgeliktir, baki olan ahirettir diyeceksin.
*Daha bugün geçmeden yarın ne yerim diye düşünen cimrilere karşı şöyle bir hasbihal edeceksin:
Bize rızkı veren kimdir?
Cevap olarak mutlaka şunu söylerler:
Elbette Allah(C.C).
Sen onlara şu cevabı vereceksin:
Madem ki, rızkı veren Yaradan, Yoktan var eden Allahu Allah Azze ve Celledir. Siz kimin malını kimden saklıyorsunuz. Allah Azze ve Celle'nin verdiği mal ve mülk onun yolunda harcanmayacak ta kimin yolunda harcanacak?
*Cihadın manasını bilmeyen insanlara karşıda şöyle bir tutum sergileyeceksin:
Siz dünyaya neden geldiğinizi unutmuş evlerinizde yan gelip yatmaktasınız, çağın cihat anlayışını yani kalemler savaşını bırakmış, ilim öğrenmeyi bir kenara bırakmış vakitlerinizi boşa geçirmektesiniz. Oysa bu yolda öyle bir cihat var ki, bu cihada melekler bile katılmış, fakat siz onu anlayamamışsınız. Vakti boşa geçirme, boşa geçen zaman asla geri gelmez bunu unutma,diyerek hasbihal edeceksin.
*Diğer yandan günah batağına batmış, dünyevi zevkler gözünü kör etmiş, dünyaya öyle bir dalmış ki ölüm kavramını unutmuş insanlara şunu söyleyeceksin:
Dünya ahiretin tarlasıdır. Fakat bakıyoruz da bu tarlayı kötü tohumlar ekmiş, adeta kaktüs tarlasına çevirmişsiniz. Ölüm kavramını unutmuşsunuz. Fakat şunu bilmelisiniz ki, günde en az birkaç kere okunan sela sesleri size ölümü hatırlatmaya yetmemiş? Ama şunu unutmayın ki, o selalara karşı takındığınız umursuz tavrı bakalım ailenizden, akrabanızdan, dostlarınızdan birinin selasını işittiğinizde gösterebilecek misiniz?
Anlaşılan o ki, nefsinin esiri olmuş, dünyalık zevkler peşinde koşmaktasınız. Şunu unutma ki hesap günü geldiğinde şu sözü söyleyeceksin: Bir şans daha, ne olur bir şans daha.Bu sözlerle birlikte umutsuzluk içerisine bürüneceksiniz ve gözlerinizden boşalan yaşlar dünyadakinden on kat daha fazla olacak.

N.Serkan DAĞLI

Hani yanlız kaldığın zaman sanki hayat hep öyle devam edecekmiş gelir.Fakat içinde bulunduğun gönül meclisine baktığında şöyle,Arşı Ala-ya bir çift göz ilişir; Rahmani'r Rahim diyerek.Elhamdülillah dersin Allah Zülcelalin vermiş olduğu dostlara,yoldaşlara,gönüldaşlara...Hep bir boşluk yakalamaya çalışırya şeytan işte o anda gönül meclisinden bir muhammet fedaisi çıkarak şöyle der:Euzübillahimine şeytanirracim.(Şeytanın kötülüklüklerinden Allaha sığınırım)Zincirin halkaları gibi birbirine sımsıkı bağlanmış bir kervan düşünürsün.Bu kervan; Rasulullah Kervanıdır.Onun yolundan giden onun yaşayışını,ahlakını kendi hayatında yaşamaya çalışan yani sürekli ehli sünnet anlayışı ile ilerleyen bir kervan.Kervanın az olması o işe dair ayrı bir hikmet-i nurdur.Eğer bu azlığı yanlış yol olarak algılarsan gaflete düşmüş olursun.Allah (C.C.) Rızasını gözeten bir avuç insan gönüllerini fethetmeye çalışırsın.Her türlü zorluğa rağmen,her türlü kine,nefrete,fesatlığa inat yoluna devam edersin.Hatta mifak tohumları ekmeye çalışanlara inat davana daha çok bağlanırsın ve daha fazla sahip çıkarsın.Çünkü çok iyi bilirsin ki bu dava şahsa indirgenemeyecek kadar büyük olan islam davasıdır.
N.Serkan Dağlı
alacam_yeniasya@hotmail.com

Gönüllerin Allah(C.C) diyerek çoştuğu,aciz bedenlerin Allah(C.C) diyerek koştuğu,iman nurunun Hz.Muhammed Aleyhisselatu Vesselam diyerek alevlendiği bir aya girdik inşaallah.Bir yandan bereketi bolluğu görecek bir yandan da sağnak sağnak yağan nurların hikmetinden faydalanacağız.İnsan kalbinin attığını biliyor ve vücudundaki bütün organların işlevini yerine getirdiğini biliyor fakat göremiyor, nurda böyledir işte mümin nurun varlığını bilir ve onun hikmetinden yararlandığını hisseder fakat göremez.Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi;''Nur el ile tutulmaz,parmakla avlanmaz.Nur ancak basiret nuru ile avlanabilir.Eğer hırs dolu ve maddeden ibaret olan eli uzatsan ve maddi mizanlarla tartmaya kalksan,sönmesede gizlenir.Çünkü nur maddede hapse razı olmadığı gibi,kayda da girmez.Kesif olan maddeyi kendine malik ve seyyid kabul etmez.''Yani nurların inkişaf ettiğini görmek için ilk önce maddeden arınacağız.Tabi ki kendimizi dünyadan soyutlamayacağız ama günün,ayın belli zamanlarında kendimizi maddeden arındırarak maneviyata vereceğiz.Nasıl ki damarlarda akanın su değil kan olduğunu biliyorsak kalbinde saat gibi tik tak diyerek değil Allah(C.C) diyerek attığını bileceğiz.Müminin iman basamaklarını dünya zevklerinden ödün verdiği sürece çıktığınıunutmayacağız.Hayatta herşeyden ödün vereceğiz ama; Muhabetullah'tan,İlahi Kelimetullahtan,Evliyaullahtan,Enbiyaulllahtan asla ödün vermiyeceğiz.Fani dünyada yaşadığımız sürece ne samimiyetten ödün vereceğiz nede takva yolunda attığımız adımlardan ödün vereceğiz.Unutmamamız gereken önemli bir konu var ki gerçekten büyük önem arz ediyor o konu;''Biz Hüsnü Zan Fedaileriyiz,Biz ''Muhabbet Fedaileriyiz.''Bu mevzular içimize öyle işlemiş ki artık şahdamar bile etkisiz kalır bunların yanında.Bu dava her zaman söylediğimiz gibi bir şahısa indergenemeyecek kadar büyük kurtuluş olan İslam davasıdır.Ya bu davanın içinde bulunup her türlü maddi manevi herşeyimizi ortaya koyacağız Hz.Ebubekir(R.A) gibi yada bu davaya sahip çıkmayarak kendi hazin sonumuzu hazırlayacağız.Bu yol nefis yolu,hazan yolu değil bu yol Allah(C.C)'ya giden takva yolu,Bu yol Resulullah'a giden Ehl-i Sünnet yolu.Ve bir mısra ile yazımızı sonlandıralım.Çekmemek mümkünmüdür,Hüzün dolu o günleriSevmemek mümkünmüdür,Hakkı candan sevenleri.
N.Serkan DAĞLI
alacam_yeniasya@hotmail.com