Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Muhammed

Moderatör

  • "Muhammed" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Muhammed"

Mesajlar: 1,122

Konum: The Collection of Risale-i Nur

Meslek: The Collection of Risale-i Nur

Hobiler: The Collection of Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

1

29.11.2009, 10:40

Allah'a dönüş /Merhum Şaban Döğen



Kim kendine ait bir eşyanın elinden çıkmasını, başkalarının eline geçmesini ister? Hangi üretici elde ettiği ürünleri başkalarına kaptırır?

Kâinatın Sahibi de kâinatın ürünü olan insanları, yaptıkları kullukları yönelişlerini Kendine değil de başkalarına çevrilmesini hiç istemez. Zâten bu Tevhid hakikatine de zıttır. Birlik ikilik, ortaklık kabul etmez.

Kâinatta neye baksak bu gerçekle yüz yüze geliriz. Başımızdan geçen hadiselerde de aynı gerçek kendini gösterir. Allah, kullarının ibadetini başkalarına kaptırmaz, kulun bütün yönelişlerinin Kendine olmasını ister. Günde beş vakit namazda kırk defa okumamızı istediği Fatiha’da, bu arzunun, “Ancak Sana ibadet ederiz ve ancak Senden yardım dileriz” şeklinde yaptırdığı duada da bunu fiilen ve lisanen dile getirmez miyiz?

Zaman zaman fert veya milletçe maruz kaldığımız bir kısım musibetlerde de Kendine yöneltme vardır. Musibet ânında hatalarımızı anlayıp Ona yönelmez miyiz? Diğer zamanlara göre Onu daha çok hatırlamaz, yalvarıp yakarmaz mıyız? Çıkılacak kapının sadece Onun kapısı, meded dilenecek dergâhın sadece Onun dergâhı olduğunu anlamaz mıyız? Kula düşen, yakışan da böyle bir anda bu gerçekle iç içe olmasıdır. “Merayı tecavüz eden koyun sürüsünü çevirmek için çobanın attığı taşlara musab [hedef] olan bir koyun, lisan-ı haliyle, ‘Biz çobanın emri altındayız. O bizden daha ziyade faydamızı düşünür. Mâdem Onun rızası yoktur, dönelim’ diye kendisi döner, sürü de döner.

“Ey nefis! Sen o koyundan fazla âsi ve dâll [sapık] değilsin. Kaderden sana atılan bir musibet taşına maruz kaldığın zaman, İnnalillâhi ve innaileyhi râciun’ [Biz Allah’tan geldik ve Ona dönücüleriz] söyle ve merci-i hakikiye dön, imana gel, mükedder olma. O seni senden daha ziyade düşünür.Acaba ülkemizin yaşadığı bu son sel felâketinde nice hikmet, ders ve ibretleri yanında bu gerçeği milletçe hissetmeli değil miyiz?

Musibetler rastgele, kendi kendilerine olup biten hadiseler değildir ki, üzüntüye kapılıp ah vah edelim. Rahim ve Kerim bir Rabbimiz var. Önemli olan herşeyde olduğu gibi bu hususta da Kaderin Elini görebilmek. Acaba bu yolla vermek istediği dersleri alabiliyor muyuz? Hepsinden önemlisi Ona yönelip halimizi Ona arz edebiliyor muyuz? Onun himmet ve yardımını isteyebiliyor muyuz? Herşeyin anahtarı Onun Elinde, herşeyin hazinesi Onun yanında olduğunu, her meselenin Onun emri ve izniyle halledileceğini, Onu bulduğumuzda herşeyi bulabileceğimizi, Onu bulamadığımızda ancak başımıza bela bulacağımızı tam hissedebiliyor muyuz?

Masumları şehitliğe yükselten, mallarını sadaka hükmüne getiren bir musibet hiç mânâsız mıdır? Dünya ebedî değil ki, sadece güzellikleri isteyelim. Önemli olan sonucun lehimize olması. Eğer sonuçta kazançlı isek, başımıza gelen herşey bizim için bir rahmet olur. Elimizdekiler nimet bile olsa, sonuçta bize kazanç sağlamayacaksa, asıl musibet budur işte.

Daima Onun rahmet, mükâfât ve hayrını istemekten başka elimizden ne gelir ki?



--------------------------------------------------------------------------------
1. Mesnevi -i Nuriye, s. 102.
Şaban Döğen, Yeni Asya, 28 Mayıs 1998.
Bismillahirrahmânirrahîm

" Dedim:''Çok yalnızım.”
Dedi: “Ben sana çok yakınım
.”


Bakara: 186 Ayeti Kerime

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

2

02.12.2009, 13:53




“Ey nefis! Sen o koyundan fazla âsi ve dâll [sapık] değilsin. Kaderden sana atılan bir musibet taşına maruz kaldığın zaman, İnnalillâhi ve innaileyhi râciun’ [Biz Allah’tan geldik ve Ona dönücüleriz] söyle ve merci-i hakikiye dön, imana gel, mükedder olma. O seni senden daha ziyade düşünür.

Daima Onun rahmet, mükâfât ve hayrını istemekten başka elimizden ne gelir ki?

O´dan geldik O´na dönecez..

Mekani Cennet olsun abimizin...Bu dersleriyle hanesine durmadan sevaplar yazilacak insaallah kendisi olmasada artik..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Bu konuyu değerlendir