Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

25.12.2008, 00:09

Evet ey Hıristiyanlar

Robert MıRANDA

Evet ey Hıristiyanlar!





Evet ey Hıristiyanlar! Müslümanlar da Hz. ısa’nın döneceğine inanır

Yeni Asya’nın web sitesinden yazılarımı takip eden bir çok Hıristiyan okuyuculardan mailler aldım. Mailler genelde son yazmış olduğun Kurban Bayramı ve Noel kıyaslamasıyla ilgili makalemle ilgili görüş ve düşüncelerini belirtmek isteyen samimi kişilerden gelmişti.

Özellikle makalemde dikkatlerini çeken nokta, Kur’ân-ı Kerim’de de Hz. ısa Aleyhisselâm’ın dünyaya geri dönüp Allah’ın emirlerini yerine getireceğinin belirtildiği meselesiydi.

Mail yazan Hıristiyanlardan biri burada “Hazreti ısa’nın dünyaya dönünce Müslüman olacağını” kastedip etmediğimi sormaktaydı.

Bu soru üzerine epey düşündüm. Sonra farkına vardım ki; dünya genelinde Hıristiyanların çoğu Müslümanların Hz. ısa’ya (as) ne denli saygı duyduğu ve değer verdiği hakkında hiç bir bilgiye sahip değildi. Hıristiyanların çok azının Hz. ısa ve ıslâm konusunda yeterli bilgisi vardı ve ne yazık ki bir çoğu tam aksine bu konuda yanlış bilgilere ve yönlendirmelere maruz kalmıştı.

Biz Müslümanlar Kur’ân-ı Kerim’in Allah’ın sözü olduğuna inanmaktayız. Bu sebeple, eğer Kur’ân-ı Kerim’de Hz. ısa’nın (as) ölmediği ve dünyaya geri geleceği belirtiliyorsa, bizler buna gönülden inanır ve onun kesin dönüşünü bekleriz. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (asm) bizlere Hz. ısa (as)’nın dönüşü ile ilgili oldukça detaylı bilgiler vermiştir. Onun dünyaya geri dönüp, beraberinde huzur, adalet ve mutluluk getireceğini ve Hıristiyan ve Müslümanları bir din ve ahlak üzerinde birleştireceğini belirtmiştir. Bu Allah’ın vermiş olduğu bir söz olup, gerçekleşeceğine dair en ufak bir şüphe bulunmamaktadır. “Ey Îsâ! Seni öldürecek olan, onlar değil Ben’im. Seni Kendi nezdime yükseltecek, seni inkârcıların içinden kurtarıp temize çıkaracak ve sana tâbi olanları ta kıyamete kadar kâfirlere üstün kılacak olan da Ben’im. Sonra hepinizin dönüşü Bana olacak. Ben de aranızda ihtilâf ettiğiniz konularda hükmümü vereceğim.” (Kur’an, 3:55).

Yine Kur’an’da ısa’nın (as) “..Allah’ın elçisi ve sözünden daha fazlası olmadığı...” belirtilmiştir. (Kur’an, 4:171). Hz. ısa’nın (as) dönüşüyle aynı Allah’a inanan Hıristiyan ve Müslümanlar arasındaki anlaşmazlıklar ortadan kalkacak, aynı ahlâkî değerlere sahip olacaklar ve Kur’ân’ın söylediği gibi “sevgide birbirine başkalarından daha yakın olan bu insanlar” (Kur’an, 5:82) arasındaki kırgınlıklar tamir olacak ve dünyanın bu iki büyük dinî topluluğu birleşecektir.

Bu birliktelik Allah’ın kulları arasında karşılıklı saygı ve doğruluk ile sağlanacaktır. Hz. ısa’nın (as) dünyaya dönüşüyle bir araya geleceğiz, çünkü Allah, Hz. ısa’nın (as) kendi elçisi ve sözü olduğunu buyurmaktadır. Bundan sonra ise ıslâmiyet’in tek gerçek din olduğunu hep beraber kabul etmiş olacağız.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Risale-i Nur eserlerinde Hz. ısa’nın (as) ahirzamanda vücud olarak dünyaya döneceğini ve din karşıtı ideolojiler ve materyalist ve tabiatçı felsefelere karşı koyacağı ve onları red edeceğini belirtir. Hıristiyanlık günümüzde içermiş olduğu yanlış inançlar, sapkın düşünceler ve mitlerden temizlenecek ve böylece Kur’ân’ın belirttiği Hz. ısa’nın (as) dönüşüne uygun hale gelecek. Bediüzzaman bu düşüncelerin Hz Peygamber’in ifadeleriyle örtüştüğü ve Allah’ın sözlerini de tasdik ettiğini belirtir ve bunların kesin olarak gerçekleşeceğini ifade eder.

ışte görüyorsunuz sevgili Hıristiyan dostlarım, biz Müslümanlar, Hz. ısa’nın dönüşünü büyük bir inanç ve umutla beklemekteyiz. Onun dönüşü şüphesiz dünyaya büyük bir huzur ve barış getirecektir. Birleşmiş topluluklar sayesinde, insan eliyle gerçekleşen savaşlar sebebiyle meydana gelen yıkım ve ölümler son bulacak ve insanoğlu sonunda barış ve huzurun manasını olması gerektiği gibi anlayacaktır.

TERCÜME: UMUT YAVUZ

25.12.2008

E-Posta: rmiranda@wi.rr.com

2

25.12.2008, 20:26

yazana değil yazdırana bakacan. Allah sayılarınızı artırsın.işte hz. isa arayanlara, onun mürüdi, talebesi

3

30.12.2008, 22:23

Robert MıRANDA

ısrail ve Filistin





Amerika Birleşik Devletleri yönetimi Orta Doğu insanları üzerinde yol açtığı kıyıma göz yummaya ve yokmuş gibi davranmaya devam ediyor.

Bush yönetimi uygulamış olduğu dış politika ile Müslüman dünyada Amerikan değerlerinden ziyade temelde Amerikan politikalarına karşı yükselen bir anti-Amerikancılığın doğmasına yol açtı.

Son günlerde Gazze şeridi’nde yükselen yeni şiddet dalgası ise, Amerikan yanlısı Arap hükümetlerinin ısrail’i kınayan açıklamalarına rağmen kesinlikle halkları karşısında zor duruma düşmelerine sebep olacaktır. Birleşik Devletlerin bu şiddeti durdurma konusundaki duyarsızlığı ve çaresiz tavrı Orta Doğu’da onun müttefiki olan ülkelerdeki hükümetleri halklarıyla karşı karşıya getirecektir.

Hamas’a karşı uygulanan bu şiddet yükseldikçe, Amerikan yanlısı Arap ülkelerinin vatandaşlarının kendi hükümetlerine karşı kuşkulu tavırlarının artacağı ve onları alaşağı etmek isteyecekleri düşüncesi, bu noktadan sonra Obama yönetiminin de endişe duyacağı bir mesele olacaktır.

Amman’da yer alan Ürdün Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi analistlerinden Muhammed Mısrî konu ile ilgili şu beyanatta bulundu: “Bu olaylar gün geçtikçe ısrail ve ABD ile sıkı ilişkileri bulunan ve Amerikan stratejisi ve dış politikasını destekleyen Arap rejimlerini rahatsız etmeye başlamıştır. Arap ülkelerinin sokaklarında öfke yükselmektedir. Onlar, olayı sanki Mısır gibi ülkelerin Gazze’ye saldırılmasına yeşil ışık yakmış gibi yorumlamaya başlamışlardır.”

Obama daha evvel acilen yeni barış çabalarının başlatılmasına gerek duyduğunu ve Amerikan politikasının ıslâm ile ilişkisine yeni bir soluk getirmek amacıyla 1,5 milyar mensubu bulunan Müslüman dünyasına bir konuşma yapmak istediğini belirtmişti.

ısrail’in son günlerde başlattığı kan dökme dalgası Obama’nın Müslümanlara hitabında kullanacağı her kelimeyi gölgeleyebilir. Çünkü şu anda Gazze’de başgösteren şiddet Müslümanların kulaklarında yüksek sesle çınlamaktadır. Bugün masum Müslüman çocuk ve kadınların öldürülmesi Müslümanlara her şeyi bütün çıplaklığı ile anlatmaktadır.

Bush yönetiminin yıllar içinde oturttuğu Amerikan stratejisi ve hedefleri, sadece ve sadece Amerika’nın petrol çıkarlarının ve ısrail devletinin korunmasına odaklanmıştı. Bu politika yüzündendir ki, ısrail büyük bir rahatlıkla Filistinlilere karşı stratejik saldırılarına devam etmiş ve uzun vadede bölgede barışı imkânsız kılacak hareketlerde bulunmasına imkân sağlanmıştır.

Bu son saldırılar kat'î bir şekilde bölgede barış görüşmelerinin baltalanmasına ve tamamen durmasına yol açacaktır.

şimdi her iki taraftan da kan oluk oluk akmaya devam edecek. Tıpkı onlarca yıldır aktığı gibi... Amerika Birleşik Devletleri kendi çıkarlarına yönelik politikasını devam ettirdiği sürece ve kendi ekonomik çıkarlarını her şeyden önde tuttuğu müddetçe, Filistinlilerin dramlarına gerçek çözümler bulmak mümkün olmayacaktır.

ısrail’i yönetenlere göre intihar saldırılarını ve roketleri durdurmanın yolu bütün askerî güçlerini kullanmaktır... Kesinlikle bu saldırılar ve yeni koruma noktaları oluşturulması sınırın öte tarafında rahatça hareket eden direnişçilerden bir kaçını yakalamalarına ve engellemelerine imkân sağlayacaktır.

Ama ey ısrail, masum kadın ve çocukların hunharca öldürülmesi de ne oluyor?

TERCÜME: UMUT YAVUZ

31.12.2008

E-Posta: rmiranda@wi.rr.com

4

07.01.2009, 11:01

Robert MıRANDA

Siyonist ve Neo-conlar Filistin devletini mayınlıyor





Gazze’de olup bitenlerin tarihi ve Arap-ısrail ilişkilerinin durumu sadece iki taraftan akan kanlardan ibaret değil, ayrıca Amerika Birleşik Devletlerinin ekonomik çıkarlarının ve ısrail’in toprak sevdasının bu durumda büyük payı vardır.

Öyleyse Siyonistler tarafından yapılan bu vahşice katliâmları durdurmak için en önce ısrail’in Filistin idaresini kontrol altında tutmaya çalışmaya bir son vermesi ve ısrail devletinin Arap topraklarına doğru genişleme sevdasından vazgeçmesi gerekmektedir.

Siyonist ve neo-conların üzerinde çalışmaya devam ettiği başka başka planlar da var tabiî ki, sözgelimi Barack Obama’nın da ısrail’i desteklemeye devam etmesini sağlamak ve ısrail’in şu anda işgali altında bulundurduğu topraklarda bir daha bir Filistin devletinin teşekkülünü asla mümkün kılmamak gibi... Askerî endüstride söz sahibi olan Birleşik Devletler’deki Neo-conlar, son 30 yıldır bölgedeki gerilim ve çatışmalardan kendi paylarına düşen kâr payının Obama tarafından kesilmesini istememektedirler.

Amerikan neo-conları, Obama’nın, ABD’nin ısrail’e olan kayıtsız şartsız desteğinde bir aksama veya gerilemeye yol açtığını hissettikleri her noktada tepesine binip onu azarlamaya hazır bir şekilde beklemektedirler. ısrail’in Filistin’e karşı yapmış olduğu son vahşice saldırı Obama’yı koltuğuna yerleşmeden bu konuda bir karar vermek zorunda bırakacaktır. Eğer ısrail’e şimdi yeşil ışık yakarsa, onun Müslüman dünyasına söyleyeceği sözlerin en az George W. Bush’unkiler kadar bile geçerliliği olmayacaktır ve ayrıca bu yeşil ışık, Obama’nın da bölgedeki neo-con/siyonist işgali ve düzenine gönüllü bir şekilde destek vereceğinin bir sinyali ve belirtisi olacaktır.

ABD’li neo-conların Siyonist çevrelere olan ilgi ve sevgisi ısrail devletinin çıkarlarından ziyade ABD’nin kendi çıkarları ile daha bağıntılı bir ilişkidir. Bu ilişki daha çok ısrail’e satılan ve milyar dolarlık getiri elde edilen silâh satışlarıyla alâkalıdır.

Diğer yandan eğer ısrail şu anda yürütmüş olduğu askerî ve siyasî duruşuna ısrarla devam edecek olursa, Müslümanlar bütün Orta Doğu’da Amerikan malı ürünlere geniş kapsamlı bir boykot ile cevap vermek durumundadırlar, bu öyle bir global boykot olmalıdır ki Güney Afrika’yı apartheid emellerinden vazgeçiren boykot gibi etkili olmalıdır. Bu ekonomik boykot aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri’ni Siyonistlerin kontrolündeki ısrail’e olan kayıtsız şartsız desteğini bitirmeye zorlayacaktır.

Washington’daki politikaları doğrudan etkileyen ve yönlendiren Amerika’nın ekonomik devleri bilhassa askerî ve silâh sanayiinin, henüz ısrail’in Filistinlilere olan harekâtını kınayan herhangi bir açıklamasına rastlanmamıştır. Bilâkis Hewlett-Packard ve Microsoft gibi yüksek teknoloji sektöründeki Amerikan şirketleri yıllar içinde ısrail’e olan yatırımlarını büyük oranda arttırmışlar ve devletin ve askeriyenin yüksek teknolojiye ulaşmasını sağlamışlardır.

Massachusetts Institute of Techology’den Profesör Noam Chomsky bu konuda şunları söylüyor: “Politika üzerinde etkisi olan Amerika’daki şirketler, son durumdan oldukça tatmin olmuş görünüyorlar. Bunun önemli bir göstergesi son zamanlarda Intel, Hewlett-Packard ve Microsoft gibi firmaların ve diğer lider teknoloji firmalarının ısrail’e olan yatırımlarını arttırma kararlarıdır.”

Chomsky, ısrail ve ABD arasında askerî ve istihbarat ilişkilerinin oldukça sağlam ve güçlü olduğunu ifade ederek, bunun da “ısrail’den çok Amerika’nın kendi çıkarı için” olduğunu ve aslında “Amerikan vatandaşlarının çoğunluğunun iki devletli bir uluslar arası konsensüsü ve ısrail ve Filistin’e yapılan yardımların eşitlenmesini desteklediğini” belirtiyor.

Chomsky’e göre, Suudi Arabistan’ın bölgenin siyasî yapısı hakkında geniş kapsamlı bir planı mevcut. Chomsky, Suudi Arabistan’ın planının iki devletin milletlerine şu an ateş altındaki bölgelerde barış ve güvenlik içinde yaşama hakkı tanıdığını ifade etmektedir. Chomsky’e göre bu plan, Arap devletleri ve Avrupa da dahil bütün dünya tarafından da desteklenmektedir. Gelin görün ki böylesi bir plan sadece ve sadece Amerika Birleşik Devletleri tarafından red edilmektedir. Peki neden?

Çünkü Siyonistler işgal ettikleri topraklarda bir daha bir Filistin devletinin kurulmasına rıza göstermemektedirler ve bilâkis Arap topraklarına doğru yayılmayı istemektedirler. Bunun yanında da Amerikan Silâh Sanayii Orta Doğu’da barış içinde bir ortamı çıkarlarına uygun bulmamaktadır. ışte bütün herşey bu sebeple yaşanmaktadır.

TERCÜME: UMUT YAVUZ




Zionists and the Neo-cons Undermine Palestinian

Statehood



The history behind what is going on in Gaza and the situation between the Arabs and the Israelis is not only awash in blood from both sides, it’s tied to United States economic interests and Israeli land expansion.




So, to end this murderous campaign by the Zionists, Israel needs to stop trying to control the Palestinian leadership and Israel needs to stop expanding into Arab lands.



There are other schemes the Zionists and neo-cons have mobilized upon, and that is to make sure that Barack Obama will support Israel and Israel alone by ensuring that a Palestinian State does not exist within the occupied territories now under Israeli assault. The neo-cons in the United States , those who have interests in the Military Industrial Complex, on the other hand, do not want Obama to stop the profits being reaped by the violence taking place in the region over the past three decades.




The American neo-cons are lining up to verbally berate Obama if he fails to guarantee that the United States will support Israel unconditionally. Israel ’s current military actions against the Palestinians forces Obama to make a decision on Israel before he is sworn into office. If he gives Israel the green light now, his words to the Muslim world will hold as much creditability as George W. Bush; it will almost certainly signal to the rest of the world that Obama is willing to continue the neo-con/Zionist campaign of expansion over security in the territories.




US neo-cons have had a love affair with the Zionists for reasons that relate more to the US than to Israel . This affair is strongly tied to the weapons sold to Israel —Billions of dollars worth each year.




If the Israelis are given the nod to proceed with its current military policy, Muslims must respond with an economic boycott of American-made products all across the Middle East—a global boycott reminiscent to that which took place against South Africa to end apartheid. This economic boycott will force the United States to end its unconditional support of the Zionists in control of Israel .




The corporate community (especially the Military Industrial Complex) of the United States , which dominates policy development in Washington , has yet to register an official public statement condemning Israel ’s action against the Palestinians to date. American corporations in the high-tech industry such as Hewlett-Packard, and Microsoft have increased investment to Israel over the years giving their government and military forces access to high-tech economy.




Noam Chomsky, an Institute Professor emeritus and professor emeritus of linguistics at the Massachusetts Institute of Technology, states that “the corporate sector in the US , which dominates policy formation, appears to be quite satisfied with the current situation. One indication is the increasing flow of investment to Israel by Intel, Hewlett-Packard, Microsoft, and other leading elements of the high-tech economy.”




Chomsky points out that military and intelligence relations remain very strong between Israel and the United States “for reasons that relate more to the US than to Israel”, and that “a large majority of Americans support the international consensus on a two-state settlement, and even call for equalizing aid to Israel and the Palestinians.”




Saudi Arabia produced a highly praised plan for political settlement, according to Chomsky. Chomsky said the Saudi Arabia plan guarantees the rights of every state in the nation to exist in peace and security within secure and recognized borders in the areas now under fire. The plan, according to Chomsky, was supported by the entire world, including the Arab states, the PLO, Europe, and Eastern Europe, and Canada . It was rejected however by the United States . Why?




Because it’s not in the interest of the Zionists to have a Palestinian State established in the occupied territories when Israel is expanding into those lands. And it’s not in the interests of the United States Military Industrial Complex to have a peaceful region in the Middle East .

07.01.2009

E-Posta: rmiranda@wi.rr.com

5

13.01.2009, 23:32

Amerikan medyası duyarsız ve tarafgir

Robert MıRANDA

Amerikan medyası duyarsız ve tarafgir





Binlerce Amerikalı protestocu Washington’da, ısrail’in Siyonist ordusunun öncülük ettiği sivil katliâmına karşı yürüyüş ve gösteriler düzenlerken, Amerikan medyası Gazze şeridi’nde süregelen kıyıma dair haberleri doğru şekilde yansıtmayarak, Amerikalıların Bush yönetimine karşı bu duruşunu görmezden gelmeye devam etmektedir.

Geçtiğimiz hafta sonunda “Bırakın Gazze Yaşasın” adı altında yapılan gösteriler onbinlerce insanın, ısrail’i, uluslar arası hukuku ihlâl ettiği, kadın ve çocukları öldürdüğü gerekçesiyle kınamasına ve Filistinlilere karşı Bush yönetiminin takındığı politikaları da kınamasına sahne oldu.

ANSWER (Savaşları Durdurmak ve Irkçılığa Son Vermek ıçin şimdi Harekete Geç Koalisyonu) adlı kuruluşun üyesi ve düzenlenen protesto gösterilerinin organizatörlerinden olan Bill Hackwell, göstericilerin dondurucu soğuğa ve yağmura rağmen Amerikan halkının Siyonistlerin yaptığı zulme karşı olduğunu haykırmak için üç saate yakın süre yürüyüş yaptıklarını ifade etti.

Bu gösterilerin benzeri, Washington’un yanı sıra Los Angeles ve San Fransisco’da yaklaşık 10 bin göstericinin katılımıyla gerçekleşti.

Washington’daki gösteriler kapsamında Beyaz Saray’ın önünde aralarında eski başkan adaylarından Ralph Nader ve eski Kongre üyesi Cynthia McKinney’in de bulunduğu bazı etkili kişiler tarafından kadın ve çocukların öldürülmesini kınayan bazı konuşmalar yapıldı. Geçtiğimiz ay, McKinney’in ve bir grup uluslar arası barış aktivistinin de içinde bulunduğu bir gemi Gazze’ye insanî yardım götürmeye çalışırken ısrail donanmasına ait gemiler tarafından taciz ateşine tutulmuştu.

Amerikan medyası şu anda Gazze’de olan bitenlere karşı gereken ilgi ve alâkayı gösteremedi.

Filistinlilere karşı uygulanan katliâm ise devam ediyor. şu ana kadar 900 civarında Filistinlinin hunharca öldürüldüğü haberi geldi.

ısrail’in katliâmı sürerken, Amerikan halkı ise ne yazık ki HAMAS ve ısrail saldırıları hakkında yanlış ve çarpıtılmış medya raporlarıyla kandırılıyorlar..

Amerika’da, büyük holdinglerin elinde bulunmayan bağımsız medya ise büyük şirketlerin kontrolündeki medyaya kıyasla ısrail’in Gazze’de verdiği “büyük savaşa” karşı daha eleştirel bir tavır takınabiliyor ve bu konuda makaleler ve haberler neşredebiliyorlar.

Amerika’daki en büyük neo-con medya ağı Fox News’tir. Son saldırıları yansıtış biçimi de yine Siyonist kampanyasını destekler mahiyette oldu. Fox medya kuruluşu büyük ölçüde konservatif ve neo-konservatif bir yapılanmaya ve tamamıyla ısrail lehinde bir görüşe sahip. Genellikle, Fox’ta çalışanlar kendilerine ısrail’den ve Siyonistler ile ilişkisi bulunan kaynaklardan gelen haberleri hiçbir harfine dokunmadan olduğu gibi yayınlıyorlar yani Amerikan haber merkezlerinde tenbel habercilik hüküm sürüyor.

Sıklıkla bu tür Amerikan medyasından, işgal edilen bölgelerde yaşayan Yahudi yerleşimcilerin kendilerini orada istemeyen Filistinlilere karşı savunmalarıyla ilgili haberler duyarsınız. Hiçbir zaman da bu haberlerde Yahudilerin yerleşmek istediği bu toprakların aslında Filistinlilere ait olduğunu ve buraları işgal etmenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 242 nolu kararına aykırı olduğunu duymazsınız.

Bu kararda aynen şöyle denilmektedir: “Orta Doğu’da kalıcı ve adil bir barışın sağlanması ancak şu sayılacak iki şartın yerine getirilmesiyle mümkün olabilir: 1- Son karışıklıklar sırasında ısrail askerlerinin işgal ettiği bölgelerden geri çekilmesi, 2- Bütün iddiaların ve savaş ilânatlarının feshi...”

ısrailliler, işgal edilen topraklarda Yahudi yerleşimcileri iskân ederek Filistinlilerin haklarına tecavüz etmektedirler. Ancak Amerikalıların Fox haberlerinden duydukları tek şey HAMAS’ı suçlayıcı ve ısrail’e roket attığı için bütün sorumluluğun onlarda olduğunu gösteren haberler olmaktadır. Fox’un Amerikalılara söyledikleri gerçekten çok uzak şeylerdir. Her ne kadar ısrail’e bir takım roketlerin atıldığı doğru ise de, bunların HAMAS ile ne denli ilgisi olduğu muammadır. HAMAS, Filistinlilerin demokratik bir seçimle başa gelmiş hükümetidir. Bazı şahıs ve oluşumların ısrail tarafına roket atması ise ısraillilerin işgal edilen bölgelere illegal bir şekilde yerleşme isteklerinin bir sonucudur. Eğer yasa dışı yerleşime son verirseler, roket saldırıları kendiliğinden duracaktır.

Çoğunlukla büyük şirketlerin elinde bulunan Amerikan’ın kartel medyası gerçekleri anlatmak ve yanlışı doğrudan ayırt etmek misyonlarında oldukça başarısız olmuşlardır.

TERCÜME: UMUT YAVUZ

14.01.2009

E-Posta: rmiranda@wi.rr.com

6

14.01.2009, 08:43

Hemde nasil tarafgirler,vicdansizlar...
Abi menfaat uzerine donen siyaset canavardir hakikati tam izhar olunuyor.Allah muhafaza...

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

7

14.01.2009, 09:45

Allah razı olsun

8

27.01.2009, 23:14

ısrail’in Siyonist savaş suçluları yargılanmalı

ısrail’in Siyonist savaş suçluları yargılanmalı





Filistin’in işgal edilmiş bölgelerinde kadın ve çocuklara karşı son zamanların en vahşice saldırılarını gerçekleştiren ısrail’in Siyonist liderleri dünya toplumunun Filistin katliamına gösterdiği tepkiyi hissetmiş olmalılar.

1300 dolayında insan öldürüldü ve bunların 400’ü çocuktu... Bu bilânço ısrail’i yöneten Siyonist liderlerin insan hayatına verdiği önemin bir göstergesi aslında. Trajik olan bir başka rakam ise Siyonistlerin bu saldırganlığı neticesinde 5000’in üzerinde insanın yaralanması oldu.

şimdi ısrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni dünya medyasının karşısına çıkıp olayı istediği gibi çarpıtabilir ve Siyonistlerin işine geldiği şekilde anlatabilir. Fakat Siyonistlerin gizlemek istediği gerçek gün gibi ortadadır ve gizlenemez. ısrail ordusu yüzlerce çocuğu katletmiştir. Böylesi bir askerî güç için savunmasız bir çocuğu acımasız kurşunlarla katletmek ne gurur verici bir muzafferiyet!

Dünya şimdi, karanlık odalarında Filistinli insanlara karşı bir soykırım ve yok etme planları yapan ısrail Dışişleri Bakanı ve onun katil Siyonist liderlerinin söylemlerine inanacak değildir. Gerçekte, barış yanlısı Yahudi vatandaş, grup ve organizasyonların bir kısmı da dahil olmak üzere bütün dünya topyekûn Siyonistlerin Gazze politikasına karşı birleşmiş ve karşı durmaktadır.

Hatta Venezuela ve Bolivya gibi ülkeler ısrail’in Gazze saldırıları sonrasında ısrail devletiyle bütün diplomatik ilişkilerini durdurmuştur.

Aslında Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez ve Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’in aldığı bu karar Siyonistlerin Gazze’de yaptığı katliâmları savunmada ne kadar zayıf düştüklerinin açık bir göstergesidir.

Siyonistler Gazze’de yaptıklarını savunmaya devam ettikleri sürece, aslında yerli halkı yok ederek bütün Filistin’in kontrolünü almak istediklerini ve eğer Filistinliler direnmeye devam ederse, işgal edilmiş bölgelerde tek bir Filistinli kalmayana dek, daha fazla saldırıp daha fazla insanı katletmeyi planladılarını göstermiş oluyorlar.

Bir başka deyişle, Siyonistlerin 400 Müslüman çocuğu öldürme gerekçesi, aslen Müslümanlara ait olan işgal edilmiş bölgelerdeki Müslüman varlığını soykırım yoluyla temizlemek ve yok etmektir.

Amerika Birleşik Devletleri hükümeti Bush yönetimi altında olduğu süre zarfında, Siyonistlere hep sadık kalmıştır. Hatta ısrail ordusunun kadın ve çocukları öldürdüğü ve askerî harekât sırasında fosfor bombası kullandığı güçlü delillerle ispat edildiği zaman bile bu sadakatinden taviz vermemiştir.

Siyonistlerin bu gerçekleri nasıl örtbas ettiklerine gelince, sahneye ısrail Başbakanı Ehud Olmert’in sözcüsü Mark Regev çıkıyor. Regev BBC’ye verdiği mülâkatta, “Gazze’de ısrail’in saldırıları sırasında kaç çocuğun öldüğü netlik kazanmamıştır. Bunlardan kaçının bizim saldırılarımız sırasında, kaçının Hamas tarafından öldürüldüğü belli değildir” demektedir.

Siyonistler çocuk ölümlerini Hamas’la ilişkilendirmek istiyor gibi görünmekte.

Yakında böyle giderse, Siyonistler, ısrail tanklarını, saldırı helikopterlerini, ısrail ordusunu ve savaş jetlerini bütün Müslümanları öldürmek amacıyla Gazze’ye gönderme konusunda da Hamas’ı suçlayacak.

Siyonistler aslında bütün şüphe ve soruları kendi başlarından def etmek için güzel bahaneler uydurup duruyorlar. Meselâ sürekli Hamas’ı suçlayarak, Siyonistler dünya kamuoyu nazarında soykırım yapma hakkı kazanabileceklerini ümit ediyorlar. Ama insanları kendi topraklarında güç kullanarak atmayı marifet bilen Siyonistlerin bu politikaları onların gerçek katiller olduklarına yeterli delil olacaktır.

Dünya, bu katliâmların hesabını ısrail’in Siyonist liderlerinden sormalıdır.

Çocuklar şimdi adalet için ağlıyor! Kadınlar adalet için yalvarıyor! Bütün insanlık adalet için haykırıyor!

Filistin Müslümanlarına uygulanan soykırım son bulsun!

TERCÜME: UMUT YAVUZ

28.01.2009

E-Posta: rmiranda@wi.rr.com

9

07.02.2009, 11:26

şimdi Obama’yı zorlama zamanı

Robert MıRANDA

şimdi Obama’yı zorlama zamanı





Amerikan başkanlık seçimi, Barack Obama’yı kaderine doğru taşıyan bir tren yolculuğu oldu. Yani Başkan Obama kendisini Washington’a, başkanlığa doğru götüren bir trene bindi diyebiliriz. Obama, “Trenin düdüğünü duyan ve daha güzel bir hayatı hayal eden çocuk içindir bizim mücadelemiz” demişti bir konuşmasında. Tren yolculuğu Obama’nın Beyaz Saray’a tarihî yolculuğunu sembolize eden bir metafor oldu. Bu tren Amerika’yı öyle bir zamana götürüyordu ki; orada Amerika’nın siyah insanları beyazlarla aynı okullarda eğitim görebiliyor ve aynı mağazalardan alış veriş yapabiliyordu.

60 kadar yıl önce, Amerikan apartheid rejimi sona ermesine erdi ancak, o dehşetli günlerin hatıraları hâlâ Amerika’nın siyah ailelerinin zihinlerinde tazeliğini koruyor.

Harry Belafonte Amerika’daki siyahların saygın ve meşhur bir lideridir. Onun Birleşik Devletler’deki ırkçılıkla ilgili düşünceleri oldukça kapsamlı ve bir o kadar da keskindir. Belafonte bir televizyon programında eski başkan Franklin D. Roosevelt’in eşi Eleanor Roosevelt tarafından kendisine anlatılan bir hikâyeyi aktarıyordu. Eleanor Roosevelt’in anlattığına göre, Başkan Roosevelt bir gün siyahların efsanevî sendika yöneticisi ve sivil hakları savunucusu A. Philip Randolph’ü çağırtarak kendisine “ulus hakkında ve zencilerin kötü vaziyeti hakkında” neler düşündüğünü sordu.

Hikâyenin devamında, Belafonte diyor ki, “Başkan Roosevelt’in Randolph’ün anlattığı sorunlara karşılık verdiği cevap şu şekildeydi: Biliyorsun Bay Randolph, bu gece söylediklerinin hepsini iyice dinledim ancak daha fazla buna tahammül edebileceğimi sanmıyorum. Dediklerinin hepsinde senle hemfikirim, bütün bu yanlışları düzeltmek için kapasitemi sonuna kadar kullanacağıma ve gücümü ve iktidarımı bu uğurda sarfedeceğime emin olabilirsin. Fakat şimdi senden tek bir şey istiyorum, Bay Randolph, dışarı çık ve beni bunları gerçekleştirmem için zorla.”

Franklin D. Roosevelt’in, Bay Randolph’a “dışarı çık ve beni bunları gerçekleştirmem için zorla” demesi onun ileri görüşlülüğü ve ferasetinin bir göstergesi. Başkan bu konularda elinin kolunun bağlı olduğunu biliyordu. Biliyordu ki, yerleşik apartheid sistem, apartheid rejimin sona erdirilmesine asla izin vermeyecekti. Başkan Roosevelt biliyordu ki, Amerika şehirlerinde, 1960’larda ve 1970’lerde olduğu gibi eylemler ve sosyal hareketlilik patlak vermediği sürece, Amerikan apartheid rejimi sonsuza kadar devam edebilirdi.

Obama ise bir iki haftadır görev başında. Müslüman dünyasına uzun süredir beklenen mesajlarını verdi ve görünüyor ki herkes barış ve huzura ulaşma hususunda çalışmaya gönüllü. Obama’nın sözleri oldukça etkileyici ve derindi ancak bu konuşmalardaki tek eksik dünyayı bu noktalara sürükleyecek dinamizm ve tetikleyicilerin kimler ve neler olacağıydı.

“Beni yapmaya zorla”, Başkan Roosevelt’in Bay Randolph’a söylediği sloganıydı. Obama da Müslüman dünyaya, hükümetinin onları dinlemeye hazır olduğunu söylüyor.

O halde onu yapmaya zorlamalıyız! Mücadele bu olmalı!

Müslüman liderler birleşmeli ve Filistinli Müslümanların soykırıma uğratılmasına son vermek için onları zorlamalı. Müslüman liderler birleşmeli ve Siyonistlerin dünyayı yönetmesine bir son vermeli. Dünya insanları Amerika Birleşik Devletleri’ni doğru ilkeler ve değerler üzerine hareket ettirip Gazze’deki Siyonist barbarlığına bir son verdirebilir.

Venezuela , Bolivya ve Türkiye şimdiden liderliklerini ortaya koydular ve ısrail’e insan hayatına saygı duyması gerektiğini ve bu konuda sorumluluklarını hatırlattılar.

Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos Zirvesi’nde yaptığı çıkış, Birleşik Devletler’deki bütün Müslümanları gururlandırmıştır. Amerika’daki Türk topluluğu da Başbakan Erdoğan’ı gösterdiği liderlik örneği ve sessiz Gazzelilerin sesi olduğu için alkışladı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin, Siyonistlerin kontrolündeki ısrail’in katliâmlarını durdurması ve Yahudi liderlerine diplomasi ve devlet adamlığının gereklerini göstermesine zorlamak için daha fazla diplomatik çabalara ihtiyaç vardır.

Müslüman hükümetler birleşerek dünyayı Siyonistlerden hesap sormak için harekete geçirebilir.

şimdi Obama’yı insan hakları bayrağını göndere çekmesi için zorlama zamanıdır!

şimdi Obama’yı Gazze’nin katledilmiş çocuk ve kadınları için adaleti sağlamaya zorlama zamanıdır!

Onu, bunları yapmaya zorlayın!

TERCÜME: UMUT YAVUZ

04.02.2009

E-Posta: rmiranda@wi.rr.com

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir