Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

13.08.2004, 21:41

Onk. Dr. Haluk Nur Baki'den gerçek bir hatıra;

Onk. Dr. Haluk Nur baki'den gerçek bir hatira;

Ben, 40 yillik bir kanser uzmani olarak maddeyi asan sayisiz olayla karsilastim ve bunlari, o olaya sahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arsiv yaptim. Bunlardan 1976 yilinda yasanmis bir olayi size nakletmek istiyorum:

Kanser hastanesinde bashekimken Serap adinda genç bir hanim hastam vardi. Bu hastam gögüs kanserine yakalanmis ve tedavi için yurt disina gitmek istemesine ragmen, bazi formaliteler sebebiyle o imkâni bulamamisti. Serap'i
özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altina aldim. Ve kisa bir süre sonra da iyilestigini gördüm. Ancak Serap'in da bütün diger kanserliler gibi ilk 5 yillik süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir is kadini olan Serap,
4 yil kadar sonra 1 ihale için Izmir'e gitmek istedi. Kis aylarinda oldugumuz için uçakla gitmesi sartiyla kabul ettim.

Maalesef bilet bulamamis ve benden habersiz bindigi otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar
mahsur kalmis. Dönüsünden kisa 1 süre sonra kanser, kemik ve akcigerine yayildi. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastaligin akcigerdeki tezahürü sebebiyle de devamli olarak oksijen cihazi kullaniyor ve söyledigi her kelimeden sonra agzini o cihaza
yapistirarak nefes almak zorunda kaliyordu. Evine gittigim gün, yine güçlükle konusarak:

--''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size... Darginim.'' ''Niçin?" diye sordum.

--"Siz... Dindar bir insanmissiniz. Niçin bana da, ALLAH 'i, ölümü, ahreti anlatmiyorsunuz?"
Dini inançlarinin çok zayif oldugunu bildigim için bu teklifi karsisinda oldukça sasirdim. O'nu üzmemeye çalisarak:

--"Doktora ulasmak kolaydir'' dedim. ''Parayi bastirdin mi istedigine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalisin..." Konusmaya mecali olmadigindan "Ben o istegi duyuyorum" manasinda basini
salladi.Artik ümitsiz bir tibbi tedavinin yani sira, ebedi hayatin ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz baslamis ve dersler "hizlandirilmali ögretime" dönmüstü. Anlattigim iman hakikatlerini bütün ruhuyla mezcediyor
ve arada bir soru soruyordu. Vefatina bir hafta kala:

--"Doktor bey,'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?"

--"Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i sahadet sana uzun gelir. O ani fark edince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter." O, haliyle tebessüm ederek yine basini salladi. Çok istirabi oldugu için Serap'a sürekli morfin yapiyor ve O'nu uyutmaya çalisiyorduk. Ben, bir is seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüsümde annesi telefon
ederek:

--"Serap, bir haftadir morfin yaptirmiyor."
Dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok istirap çekiyor. Hemen eve gittim ve igne yaptirmamasinin sebebini
sordum. Aldigim cevabi hala unutamiyor ve hatirladikça ürperiyorum.

--"Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanir ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?

Iste Serap, böyle bir hanimdi. Bu arada benden istihareye yatmami ve eger birkaç gün daha ömrü varsa son günü uyanik kalacak sekilde morfin yaptirilmasini rica etti. Ben hiç âdetim olmadigi halde cuma gününe rastlayan o gece
istihareye yattim ve Serap'in acizligi hürmetine sandigim sali gününe kadar yasayacagina dair isaret sezdim.
Ertesi gün O'na:

--"Hiç korkma!" dedim. "Igneyi vurdurabilirsin. Ve
Serap bir veda niteligi tasiyan bu görüsmemizde son sorusunu da sordu:

--"Doktor bey... Azrail bana nasil görünecek?"

--"Kizim," dedim. "O bir melek degil mi? Hiç merak etme, sana yakisikli bir prens gibi gelecektir.

" Sali günü Serap'in agirlastigi haberini alinca hemen eve gittim. Ancak vefatina yetisememistim. Ailesi tam manasiyla perisandi. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanim akrabasi ayaktaydi ve beni görünce yanima gelerek:

--"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yasandi!"

Dedi ve devam etti:

- Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazini atti ve "yataktan kalkmasi imkânsiz" denmesine ragmen kalkarak abdest aldi, iki rekât namaz kildi.Bütün ev halki hayretten donup kaldik. Ve kelime-i sahadet getirerek vefat
etmeden biraz önce de:

--"Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediginden de güzelmis!

Yahoo group e mail'den alinti

Selam Sevgi ve Dua ile




www.ihya.org forumdan alıntıdır


Dr.Haluk Nur Baki hakkında pek fazla bilgi bulamadım
şu linke bir bakın
http://www.damlayayinevi.com.tr/yazar.asp?id=6


Haluk Nur Baki'yi bilenlerin bildikleri kadarıyla anlatmalarını rica etsem?

2

14.11.2007, 01:49

Allah rahmet etsin..ölümüyle arkasından ağlatan nadir insanlardandı..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir