“Dünya hayatı ancak bir oyundan, eğlenceden, gelip geçici bir süsten, aranızda bir övünmeden ibarettir.” (Hadid Sûresi: 20)
“Dünya hayatı ancak bir oyun ve oyalanmadır.” (En’am Sûresi: 32)
“Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş-göz hareketleriyle alay edenlerin vay haline. (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder. Hayır! And olsun ki o, Hutameye atılacaktır. Hutamenin ne olduğunu bilir misin? Allah’ın (c.c), tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalplerin tâ üstüne çıkan ateşidir. Onlar (bu ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar ve o vaziyette o (ateş) üzerlerine kapatılmıştır.” (Hümeze Sûresi: 1-9)
Zeyd b. Halid Cüheyni’nin (ra) anlattığına göre:
Allah Resulü (asm), Hudeybiye’de geceleyin yağmış olan yağmurdan sonra kendilerine sabah namazı kıldırdı. Namaz bitince yüzünü cemaate döndürdü ve:
“Bilir misiniz, Rabbimiz ne buyurdu?” diye sordu.
“Allah ve Resûlü en iyi bilendir” dediler. Allah Resûlü:
“Allah şöyle buyurdu: ‘Kullarımdan kimi bana iman etmiş, kimi de kâfir olarak sabahladı. Her kim ‘Allah’ın ihsanı ve rahmetiyle üzerimize yağmur yağdı’ dediyse işte o, Bana iman etmiş, yıldıza iman etmemiştir. Her kim de ‘şu, şu sebeplerle üzerimize yağmur yağdı’ dediyse işte o, Bana değil, yıldızlara iman etmiştir’” buyurdu. (Sahih-i Müslim)
Bu hadis-i şerifte vurgulandığı gibi nimetlerin sahibinin dünyevî sebepler değil, Rabbimiz olduğunu bilmeliyiz. şu an sahip olduklarımız numune ve gölgelerdir. Asılları ve menbaları Cennetedir. Kesinlikle dünya için dinimizi (ibadetleri) terk etmemeliyiz.
“Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Dünyada servet sahibi olmak, rüyada define bulmaya benzer. Dünya malı nesilden nesile aktarılarak dünyada kalır.” (Mevlânâ)
“Para yığmakla yükseleceğini sanma! Duran su, fena kokar. Bağışlamaya ve infak etmeye çalış. Akan suyun yardımına Allah (c.c) göklerden yağmuru gönderir, sel gönderir, onu kurutmaz. Akıllı insanlar, mallarını öbür âleme giderken beraberinde götürürler. (Yani önceden Allah (c.c) yolunda infak ederler.) Ancak cimrilerdir ki hasretini çekerek burada bırakır giderler.” (şeyh Sadi)
Günümüzde en büyük manevî tehlike, ahireti bildiği ve iman ettiği halde dünyayı ahirete tercih etme hastalığıdır. ınsanların arzularını kamçılayan moda ve lüks yaşamaya özendiren tv dizileri ve reklamları, devamlı insanların ihtiyaçlarını tahrik etmektedir. Sonu gelmez bu ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar, maalesef ibadetlerini yapamamaktadır. Ömür sermayesi de gayrimeşrû denebilecek bu ihtiyaçların karşılanmasında tüketilmektedir.
Halbuki Peygamberimiz, savaşta bile namazı terk etmediği gibi bazı geceler ayakları şişinceye kadar namaz kılardı.
“Eyvah aldandık. şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur. Bir rüya gibi geçti. şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider”
(Bediüzzaman)
Erdoğan AKDEMıR
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"