Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

25.07.2008, 15:26

Günahları eriten ateş: Tövbe



“Tövbe-i nasuh nedir? Günahlardan uzak durmanın ve tövbenin makbul yaşı var mıdır?”


Dünyanın öyle baş döndürücü kıskaçları ve tuzakları var ki, insanın, Allah’a sığınmaktan, ehl-i iman lehine “imdat!” demekten ve mağfiret istemekten başka hiçbir çaresi kalmıyor. Çünkü bütün kıskaçlar, bütün tuzaklar, şeytanın yolumuz üzerindeki duraklarından ve tezgâhlarından başka bir şey değildir.

Kötü yollara ve günahlara karşı duyarlı olmak, uzaklaşmaya çalışmak, bunu gündemimizin ilk sıralarına almak ve bu uğurda gayret sarf etmek şüphesiz amellerimizin en hayırlılarındandır. Bediüzzaman Hazretleri bu tahribât, sefahet ve cazibedar hevesât zamanında davranışlarımızda temel hareket noktamızın şerleri def etmek ve günahları terk etmek olduğunu beyan eder ve takvanın tanımını buna göre yapar. Bediüzzaman’a göre takva, yüreğimizde Allah korkusunu duyarak kötülüklerden ve günahlardan kaçınmaktır. Bunu başarmak ise, zamana, yere, çevreye, isteğimize, niyetimize, duâmıza ve temâyülümüze doğru orantılı gayretlerimize bağlıdır. Binlerce günahın kendiliğinden hücumda bulunduğu bu zamanın ağır şartlarında, Bediüzzaman’a göre: 1- Az bir salih amel, çok hükmündedir. 2- Farzları yapan, günahlardan kaçınan kurtulur. 3- Bir haramın terki vaciptir ve bir vacibi işlemek çok sünnetlere tercih edilir. 4- Az bir amel göstererek yüzlerce günahı terk etmekle, yüzlerce vacip işlenmiş olur. 5- Böylece takva namıyla ve günahlardan kaçınmak niyetiyle hareket etmek, bu zamanda salih ameldendir.1

Bu zamanda tövbe, bu beş maddeden geçiyor. Tövbe-i Nasuh budur. Gerçek ve içten tövbe! Sadık kalınan ve ölüm gelinceye kadar istikamet içinde olunan tövbe!

Tövbede makbul olan yaş değil, baş değil, tövbe için adım atmak ve muvaffak olmaktır. Yaşın hiç mi hiç önemi yoktur. Henüz gençliğimizin baharında da yaşıyor olabiliriz. Kırkında veya altmışında da yaşıyor olabiliriz. Tövbe etmek için ne yirminci yaş erkendir; ne de altmışıncı yaş geçtir! Yaşadığımız, nefes alıp verdiğimiz, dünya gemisinin seyahatinde göz karartan bir hızla ilerlediğimiz, Azrail’in (as) henüz kapımızı gelip çalmadığı her an ve her saniye; günahlardan vazgeçmek için, pişmanlık için, Allah’a sığınmak için, tövbe için, arınmak için en bulunmaz fırsattır, en vazgeçilmez zaman dilimidir, en elde edilmez rahmet saniyeleridir!

Az sonra hangi tecellînin bizi kuşatacağını... Az sonra ölüm meleğinin kapımızı çalıp çalmayacağını... Az sonra, şu an elimizde bulunan sayısız fırsatları kaçırıp kaçırmayacağımızı... Bilebiliyor muyuz?

Biz hep dünlerin ve bu günlerin aynasında, yarınların hayalleriyle yaşıyor ve avunuyoruz! Yarınlar sadece hayal dünyamızı süsleyen birer kurgu senaryoları! Dünyanın gayr-i meşrû zevkleri bize onun için cazip geliyor. Ya yoksa! Ya yarın bizim için yoksa?

Ancak uhrevî istikbal, ebedî hayat ve öldükten sonra yeniden diriliş, herkes için, Kur’ân’ın taahhüdü altındadır! Daimî Cennet, Kur’ân’ın müjdesidir! Cehennem, Kur’ân’ın uyardığı akıbettir! Bunları yok sayabilir miyiz?

Günahlardan kendimizi alıkoymak için, bizi günahlara sürükleyen sebepler üzerinde yoğunlaşmamız lâzım. Gençlik sarhoşluklarına hemen son vermeli ve helâl daireye dönmelidir. Söz gelişi nikâhlanmak etkin ve kesin bir çözüm neden olmasın? Ve meselâ, günahlarla uğraşmaktansa; nikâhlanmanın önünde—kendi şartlarımıza göre—var olduğu düşünülen engelleri aşmak için çaba sarf edilse daha isabetli olmaz mı? Çok sıradan sebeplerle nikâh ve evlilik geriye bırakılıyor; diğer yandan günahların maneviyâtımızı alıp götürmesine ya sadece seyirci kalınıyor, ya da böyle tek yanlı ıztıraplarla psikolojik bir yıkım ve tahribat içine giriliyor. Kendimize yazık ediyoruz.

Günahlardan sakınmak için, içinde bulunduğumuz çevreyi sorgulamamızda da yarar vardır. Bizi günahlara sürükleyip giden ve bize günahları mubah gösteren bir çevre veya arkadaş grubumuz varsa; onların içinde bulunmaya devam ettiğimiz sürece işimiz zor demektir. Biz yine günahların ıztırabını tek başımıza çekmek zorunda kalırız. Her defasında da günahkâr olduğumuz hissi dünyayı bize dar eder. Altında eziliriz. Bu durumda ilk yapacağımız şey, bu grup ile aramıza mesafe koymak ve kendimize yalnızca Allah’a kulluğu önemseyen yeni bir arkadaş grubu bulmak olacaktır. Daha sonra inşallah eski arkadaşlarımızın da elinden tutarız.

Günahları elimizin tersiyle itecek bir çözüm her zaman vardır ve aslında bize çok yakındır. Biz yeter ki Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmeyelim ve Allah’a, mutlaka, Allah’a sığınalım!

Dipnotlar:

1- Kastamonu Lâhikası, s. 110

http://www.fikih.info/

"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

2

25.07.2008, 15:59

tövbe etmekten vazgeçmeden tövbe ettim yeter diyerek kendimize güvenden ihlasla her daim tövbe edenlerden oluruz inşaAllah.

Allah razı olsun.
''Ey gönül!Canına üflenen nefhayla yan da kavrul!Amma lale gibi ol ki;halinden sadece ''yar'' haberdar olsun.''

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

3

25.07.2008, 22:36

Amin ecmain kardesim...
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

4

25.07.2008, 22:37

[img:669:506]http://img447.imageshack.us/img447/3136/affetallahim18or.gif[/img]
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

5

31.07.2008, 15:30

Yazıcı meleklerden kulun sağ tarafındaki iyilikleri yazar.

Sol tarafındaki melek sağ taraftakinin emrindedir.

ınsan bir iyilik işlediği vakit, hemen sağ taraftaki melek on sevap yazar.

Fakat (hemen helallaşılmayan kul hakları hariç) bir günah işlendiğinde sağ taraftaki melek sol taraftaki meleğe- ki bu yazmak istediği halde-

yazmayı bırak, altı saat bekle, belki pişman olur, Allah'a tevbe istiğfar eder;

eğer tevbe ve istiğfar etmezse bir günah olarak yaz, diye söyler




(Suyûtî, Cem'u'l-Cevamı' 6624 nolu hadis, ed-Dürri'l-Mensur, ilgili âyetlerin tefsiri, V, s. 47, Mısır, 1314; Ali el-Muttekî, Kenzu'l Ummâl, 10192, 10212 nolu hadisler, Lakkanî, şerhu Cevhereti't- Tevhid, Mısır, 1375/1955, s.210
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

duygu

Profesyonel

  • "duygu" bir kadın

Mesajlar: 966

Konum: istanbul

Meslek: ev hanımı

Hobiler: hat ve ebru sanatı, tasarım, araştırmak ve farklılık.ney çalmak

  • Özel mesaj gönder

6

05.08.2008, 12:31

Allah razı olsun canlar. muhabbetiniz bol olsun :çiçek:
Sus gönlüm...
Seni senden daha iyi bilen, Rabbinin hükmü vuk'u buluncaya kadar sus
...

7

06.08.2008, 23:37

Tevbemiz az o yüzden rahmet-i ilahi kalbimize nazar etmiyor. Rabbim hakiki gözyaşlarıyla secdeleri ıslanan kullardan eylesin inşaAllah. Âmin.
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir