[img:146:200]http://www.yeniasya.com.tr/2007/10/07/resim/15a.jpg[/img]
“Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle ve ihlâslatövbe edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla beraber olan mü’minleri utandırmaz. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları, önlerini ve arkalarını aydınlatır. Onlar da ‘Ey Rabbimiz! Bizim nurumuzu tamamla, bizi bağışla, senin her şeye gücün yeter’ diye duâ ederler.”
(Tahrim, 66:8 )
AÇIKLAMASI:
Tövbe, Allah’a iman eden ve Allah’ın azabından korkanların bir günah işledikleri zaman kalben pişmanlık duymalarıdır. şayet dilde “Estağfurullah” dediği halde kalben pişmanlık duymuyorsa o gerçekten tövbe değildir. Hz. Ali (ra) bir bedevinin “Ey Allah’ım senden bağışlamanı diliyorum ve sana tövbe ediyorum” dediğini işitti.
Ona “Ey Adam! Dil çabukluğu yalancıların tövbesidir” dedi. Adam döndü ve “Öyle ise tövbe nedir?” diye sordu. Hz. Ali (ra) “Tövbenin altı özelliği vardır: Geçmiş günahına pişmanlık duymak, farzları iâde ve kaza etmek, mazlumun hakkını vermek, düşmanlarla helâlleşmek, bir daha ona dönmemeye azmetmek, nefsini günah içinde büyüttüğün gibi Allah’a itaatte eritmek ve nefsine günahların zevkini tattırdığın gibi itaatin de acısını tattırmaktır” dedi.1
Tövbenin nasıl olması gerektiğini yüce Allah şöyle tarif eder: “Allah’ın kabul edeceği tövbe, bilmeden günaha girip de tez elden pişman olup tövbe edenlerin tövbesidir. Yoksa kötülüklere devam edip ölüm gelip çatınca ‘Ben şimdi tövbe ettim’ diyenlerin tövbesi değildir. ”2
Yüce Allah mü’minlere “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle ve ihlâsla tövbe edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla beraber olan mü’minleri utandırmaz” buyurur. Burada “Tövbe-i Nasuh” ifadesi anlamlıdır. Tövbe-i Nasuh, içtenlikle ve ihlâsla yapılan bir tövbe demektir.
Peygamberimize (asm) soruldu: “Ey Allah’ın Resulü, Tövbe-i Nasuh ne demektir?” Peygamberimiz (asm) cevap verdiler: “Kulun yapmış olduğu günaha pişmanlık duyarak Allah’a özrünü arz ederek sonra da sütün memeye dönmediği gibi onun da günahına bir daha dönmemesidir” buyurdular.3
Yüce Allah, tövbe edenlerin günahlarını örter ve affeder. Yarın hesap gününde meleklerin, tüm insanların ve peygamberlerin huzurunda göstererek utandırmaz. Bu husus, âyet-i kerimede “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle ve ihlâsla tövbe edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla beraber olan mü’minleri utandırmaz” buyrularak ifade edilmiştir. Bunun mefhum-u muhalifi şudur: “Tövbe etmeyen ve günahı sıkılmadan işleyenleri Allah tüm melekler ve insanlar huzurunda göstererek rezil eder” demektir.
Tövbe eden mü’minlere günahlarını affetmekle beraber “Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları, önlerini ve arkalarını aydınlatır.” Bu da Allah’ın tövbe edenlere mükâfatıdır. Mü’minler bu mükâfatı gördükleri zaman şöyle diyeceklerini de yüce Allah bizlere haber vermektedir:
“Ey Rabbimiz! Bizim nurumuzu tamamla, bizi bağışla, senin her şeye gücün yeter’ diye duâ ederler.
Dipnotlar:
1- Kenzu’l-Ummal, 2:3808
2- Nisa, 4:17–18 3- Suyuti, Tefsir, 8:227
http://www.yeniasya.com.tr/2007/10/07/ramazan/default.htm
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"
