Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

09.03.2008, 01:29

cahiliyeye dönüş <kadın>

cahiliyeye dönüş

bir kadının ve bir erkeğin ayrı ayrı vazîfeleri vardır. bunlar adam akıllı taksim edilerek, uygulanınca ortaya <<aile>> çıkar. din tamâmen bir tarafa (hâşâ) dursun, alelâde bir türk ailesinde bile, binlerce yıldır vâr olan örf ve âdetler vardır. milyonlarca türk evinde, din ile alâkalı birtek oruç olmasına rağmen, anneler aslâ dapdaracık ve açık giyinmez, herhangi bir erkekle alışverişten ayrı olmak üzere konuşmaz ve hayâtındaki yegâne derdi evlatları ve kocasından başkası olmazdı. işte bu noktadır ki, türk milleti binlerce yıldır aynı varlığının korumuş ve bütün dünyâya da yayılmış olmasına rağmen, her yerde “türk” olarak kalmıştır.

fakat son yirmi-otuz senede, bütün dünyâyı saran <<milletleri soysuzlaşdırma ve köleleşdirme>> rüzgârları, bizi de etkilemiş, ingiliz ve yehûdinin kurarak, bütün devletlere soktuğu sistemler, bu çekirdek âileyi parçalamağa başlamıştır. 1970’lerden 1999’a kadar 20bin ilâ 30bin arasında seyreden boşanma rakkamları; 2000-2001-2002-2003-2004-2005 yıllarında 100binlere ulaşmış ve her sene 100’er bin çift, yaptıkları evliliklerini bitirme kararı alarak mahkemelere hücûm etmişlerdir. 1980 senesinde amerikanın yaptırdığı 80’ ihtilâliyle türk gençliği futbol ve magazine, paparazzi ve televolelere, amerikan ve birezilya dizilerine ma’ruz bırakılarak, beyinleri boşaltılmıştır. bu sâyede bir ânda sarsıntıya uğrayan millî ve ma’nevî şuûr, yerini, baba-oğul kopukluğuna, ana-kız anlaşmazlığına ve nesiller arası çelişmelere bırakmıştır. yazarlar, gazeteciler, romancılar, film yapıcıları ; genç kızlara ve evli kadınlara resmen şu şekilde seslenmeğe başlamışlardır :

<< serbest olarak yaşanan evlilik dışı ilişkiler, aşklar, tecrübeler, filörtler ( ya’ni zi’nâ ) bir ahlâk suçu değildir ! nâmûs demek, ille de bekâret veyâ nikâha bağlılık demek değildir ! ( seyyid kutub )>> işte, nice hikâye, roman, dizi filim ve filimlerin mevzu’ları, milyonlarca muhtelif haftalık dergiler, gazete, makaale, karikatür, mizâh ve tiyatro eserinin temel gâyesi ; genç kızlara bu fikri telkin etmektir. bu sâyede kafası karışan nesiller için artık âileyi âile yapacak olan unsûrlar tamâmen anlaşılamaz ve yaşanamaz şey’ler hâline gelmekde, <<özgür kadın>> için hayâtın gâyesi “yuvası ve âilesi olmaktan çıkarak ; sözde kariyer mes’elesi hâline gelmekdedir. bunun üzerene ısrârla giden siyonist ve düşmanı medya ve para gücü, hükûmetleri de bu yöndeki cereyânların önündeki engelleri kaldırmak yolunda sevk etmekdedir. ecevit, anap ve mhp hükûmeti zamânında, 12 yaşından evvel kız çocuklarının kurân-ı kerîm öğrenmeleri resmen yasaklanmış, genç nesillerin tesettürlü ve karma olmayarak eğitim alabildikleri tek müesseseler olan imam hâtiblerin orta kısımları kapatılmış, tahsil gören 600 bin talebe, bir karar netîcesinde 50 bin’e düşürülmüştür. bundan sonra, bin yıllık türk-islâm menşe’li kelimelere de yasak getirilerek, yüzlerce kelime dilimizden tahliye edilmiş, hattâ bu yasaklı kelimelerden onlarcası, “istiklâl marşı-mızı” da vurmuştur. artık türkçede << kadın (bayan), hanım (bayan), karı-koca (eş), âile reisi (yok), şeref (onur), zina (flört), ihanet (kaçamak), oro…luk (çapkınlık), sahipsizlik (özgürlük), cahiliye (modérnlik), çıplaklık (moda), >> gibi kelimeler kalmamış, bunların yerine, tamâmen farklı bir (dünyevî) zihniyetin mahsülü olan, uyduruk kelimeler konulmuştur. meselâ, âile kurmaktan ve nikâhtan uzak; gönül eğlendirmek, gezmek-tozmak için bir erkekle gezen bir kadına ne denir türkçede? (kaltak, sürtük, yosma, âşufte vs..) yeni türkçede ne deniyor? (sevgili, aşkım, flörtüm vs..) demek ki, “dil gitti mi, millet de gider!”(miş) müslüman türk anaları, hanımefendiler gider.. <<özgür bayanlar>> gelir. bunlardan doğacak yeni “alçalan türk nesli” elbette artık ingiliz evlâdı gibi düşünecek, fransız çocuğu gibi davranacak ve alman oğlu gibi yaşayacaktır.

âile, bir milletin temel taşı olunca ve de bu âile yuvası, karı-koca arasındaki “vazîfe taksimâtı” esâsına dayalı olunca, yeni nesli korumak ve yetiştirmek bu âilenin en mühim vazîfesi olunca, işte bu millet, medenî bir millettir. işte bu tarzda ve islâmî usûlün murâkabesi ( controllé ) altında olan bir âile, ancak insâni ahlâk ve değerlerin doğup-gelişebildiği ve yeni nesillere aktarılabildiği bir millet olur. bu ahlâkî değerlerin, âileden başka bir müessesede çocuklara aşılanması aslâ mümkün değildir. bu noktayı çok iyi bilen güçler, tâm da bu noktaya atış yapmışlar ve emellerine ulaşmışlardır.

hür cinsî münâsebetler, çıplaklar, manken adlı fâhişeler ve gayri meşrû nesil ; medya yoluyla yıllarca insanlara seyrettirilmiş ve milletin temel taşı olacak yeni nesile gösterilmiştir. bu sâyede iki cins arasındaki ilişkiler, vazife ve taksimat yerine ; arzû, heves, içgüdü, gelip geçici heyecânlar, seks tecrübeleri, romantizim, başıboşluk, filört, aşk, zinâ .. temeline dayandırılmıştır. kadının vazîfesi ; süslenmek, gezmek ve özgürlük olmuş ; esâs vazifesi olan, yeni nesli korumak ve yetiştirmekden uzaklaşarak ; ya çevresinden etkilenerek, ya da kendi arzûlarına uyarak resmî dâirede, bankada, şirkette, holdingde, gemide, uçakta, me’mur olmaya özendirilmiştir. (seyyid kutub )

mukaddes kadın ; enerjisini <<insan üretmek>> yerine ; mâdde üretmek veyâ araç üretmek uğrunda harcamaya başlamış ve güyâ maddî istihsâle (production) iştirâk etmek ; <<insan üretiminden>> daha i’tibârlı ve ilerilik alâmeti olarak görülmüş ; ev-hanımlığı ve analık müessesesi horlanarak, câhil kısmının işi zannedilmiştir. kâinâtın en üstün mahlûku olan “insan”ı üretmek ve yetişdirmek ; basit ve alelâde bir mesâî olarak telâkki edilecek ve bu işi para mukâbili yapan “kıreşlerin veyâ mürebbiyelerin” (bakıcıların) insâfına terk edilecek olan <<insan yavrusu>> artık insanlığını kaybederek ; hodbîn (égoist) robot hâline dönüşecekdir. işte bundan sonra, dönülen veyâ dönüşülen nokta, tek kelimeyle <<câhiliye devri>>ne rücû’ etmek ; ta’bîr-i diğer ile <<irticâ’>> fiilini yaşamak olacaktır.

“eski kafa” zannedilen fikirlerin ve hayât tarzının yerini alan ve “yeni kafa” diye ortaya konulan model ise ; arzû ettiği şekilde çalışan ve gezen, kocasının soyadını almayan, erkek arkadaşlarıyla münâsebetini ömür boyu sürdürme tarafdârı olan, bikinisi de dâhil hiçbir şey’ine karışılmasına aslâ tahammül edemeyen “ârıza model” olmuşdur maalesef.
allah azze ve celle bizlere hıfz û muhâfaza buyursun. âmin ..


<< MUHAKKAKKı ALLAH, (bütün iş ve hareketlerimizde) ADÂLETı ; (insanlara ve insanlığa karşı faydalı ve güzel işler olan) HAYR VE HASENÂT’I ; AKRABÂLARIMIZLA YARDIMLAş-MAYI EMR’EDıYOR. O, BıZLERı, (çirkinlik, pislik, azgınlık, taşgınlık, ahlâksızlık, nâmûssuzluk, tenbellik ..gibi) FUHşıYAT’TAN ; (Mübârek şerîat’in haram kıldığı amellerin bilebile işlenmesi olan) MÜNKER’DEN VE (yolsuzluk, haksızlık, lüzûmsuz düşmanlık, aşırılık, kincilik, zulüm .. gibi) BAğÎ’DEN NEHY EDıYOR. O, BUNLARI DÜşÜNELıM VE YERıNE GETıRELıM DıYE BıZLERE NASıHÂT VE EMR’EDıYOR. >> NAHıL SÛRESı : 90

652 bin çift evlendi 96 bin çift boşandı !..


Geçtiğimiz yıl Türkiye'de 651 bin 896 çift dünya evine girdi, 95 bin 895 çift ise Boşandı !


En fazla boşanma ıstanbul'da

Geçtiğimiz yıl 95 bin 895 çift boşanırken, en fazla boşanmanın yaşandığı bölge ıstanbul oldu. ıstanbul bölgesinde 21 bin 214 çift boşanırken, en az boşanma ise bin 125 çift ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi'nde gerçekleşti.

Boşanan çiftler arasında 16-19 yaş grubunda 234 erkek, 2 bin 644 kadın bulunuyor. Boşanan çiftlerden 4 bin 23'nün evlilik süresi bir yıldan az iken, evliliği sadece bir yıldır süren 8 bin 946 çiftte boşandı.


Tuvalette doğurdu, 3. kattan attı 03.05.2007

Eskişehir'de, gayri meşru ilişki sonucu hamile kalıp, tuvalette doğum yapan genç bir kadının, bebeğini 3. kattan havalandırma boşluğuna attığı iddia edildi. Metrelerce yükseklikten düşüp ölmeyen bebek, itfaiyenin balyozla tuvalet penceresini kırmasıyla, bir genç tarafından kurtarıldı. Ambulanslarla ayrı ayrı hastanelere kaldırılan kız bebek ile annesi tedavi altına alındı.



<< Sakın zinâya yaklaşmayın ! şüphe yok ki zinâ, pek çirkin bir iştir ve tutacak çok fenâ bir yoldur.>> ısrâ Sûresi : 32
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir