Pek muhterem kardeşim, bu gönül ızdırapları o kadar yaygın ki. Ben de düçarım, bu yazıyı okuyacaklar da, ya öyledir, ya da geçmişte de olsa yaşamıştır, yok hiç başına gelmediyse, ya gelme ihtmali vardır, ya da geri kalan nadir kısımdandır, ya da ne dediğime erken uyanır, ibret alır, kendisi hiç girmez işin içine.
Sizin meselenizde akla takılan, mezhebin ismi değil, uygulanışında iman dairesinden dışarı çıkaracak fikir ve uygulama olup olmamasıdır, aynı şekilde iman dairesinden çıkarmasa bile zararlı olacak fiiliyat ve fikir, mesela ashabın bazısına kin gütmek, hatta sövmek, lanetlemek. Allah'ın haram kıldığına helal demek caiz olmadığı gibi, helal kıldığına da haram demek caiz olmaz. O yüzden meselelerde kesip atmayı sevmem, bilmiyorsam susmayı tercih ederim.
Hem şahsın kendisi, niye Hanefi veya şafi ile amel etmiyor, ailesi karşı mı çıkar? Ailesi ve çevresi karşı çıkar diye çekiniyorsa, ailesi sizin çocuğunuza da karışabilir, çünkü kadın zayıftır, sözü geçmeyebilir. Yok sizinle evlenmesine bile karşı çıkıyorsa, o zaman sizi eksik görüyor demektir, eğer birşey demiyorlarsa, eşinizin sünni bir mezhep ile amel etmesine ne diyecekler, eğer buna itiraz ederlerse, bilin ki çocuk konusunda da itiraz gelme ihtimali az değil, yok ses etmezler, eşiniz de hanefiye geçerse, o zaman bu konuda sorununuz olmaz.
Üstad Bediüzzaman da anne ve baba tarafından Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin (r.anhüm ecmain) soyundan gelmedir, şafii ile amel ederdi. Yine şafii usulü ile amel eden çok insan var güneydoğuda, Seyyid veya şerif olan.
şimdi şii olup da, Hz.Peygamber a.s.m. nin soyundan gelen insanların amel etmeyi tercih ettiği sünnî mezheplere iyi gözle bakmayan, tabiri caizse kraldan fazla kralcı olmuş olur.
Geçmişte bazı olaylardan sonra olmuş olan ayrılıklar var, hâlâ devam ediyor, eğer kendisi de hala o geçmiş olayları anıp, ehl-i sünnet tarafından sebeb-i küfr veya dalalet sayılabilecek itikad veya ef'ale sahip ise, bu evliliği tavsiye edemeyeceğim. şianın içinde çok grup olduğu için, şöyle veya böyle diyemiyorum. Bir kesinlik yok çünkü. şia gruplarını da iyi tanımam. Size ölçü olarak sadece Kur'an ve sünneti gösterebilirim. Yoksa mezhepler soyut kavramlardır, dini anlama ve uygulamada usul ve metoddurlar, kaynakları, Kur'an, hadis, icma ve kıyastır. Bu metodlarla ulaşılan kanaatler sonucunda, sakıncalı bir durum yoksa, evlenin denilebilir, ama bilmediğim fikir ve fiiller var ise, sadece mezhep adına bakarak evlen veya evlenme diyemem, çünkü bu görmediğim ve ölçülerini de bilmediğim birisine elbise dikmeye benzer. Mezhep demişken, Hasan Basrî hazretlerinin de kendi mezhebi vardı, biliyor musunuz? Daha sonra bu alimin takipçileri azalıp, diğer sünni mezheplere tabi oldular. Anlayacağınız o ki, mezhepler, dini anlamak ve uygulamak için seçilen yollar, içtihad meselesi. şia konusu karışık, o yüzden birşey diyemeyeceğim. Kaldı ki biz sünniler de zaten Hz.Ali ve soyuna çok kıymet veririz, sünnetin yaşatıcısı, varisi sayarız. Geçmiş fitneli devrin konuşmasını kapatmayıp, hala üzerinden ayrılık yapılması ise ayrı üzüntü verici. Nasıl Allah'ın dininden eksiltemezseniz, ona birşey de ekleyemezsiniz, haşa, ne haddimize, düzenleyen dinin Sahibidir. ışte bazı şiada olduğunu okuduğum, on iki imama inanmak gibi bir şart eklemek de, bu yüzden aklıma takılıyor. ıslam ve imanın şartları zaten bellidir...
Allahu â'lem bissavab, her zaman doğrusunu Allah bilir, bildiklerimizi söyledik, bilerek veya bilmeyerek sözümüzde hataya düştüysek Allah affetsin, lütuf ile ıslah ederek, doğrusuna hidayet etsin, âmîn.