Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.08.2007, 11:02

Evlilikteki yanlışlıklar

Evlilikteki yanlışlıklar



1- “ Pasif-agresif” Davranmak;



Eşinizin kızdığınız yada kırıldığınız herhangi bir tutumuna karşılık neden böyle davrandığına dair hiçbir soru sormadan kendi kurgularınız sonucu vardığınız hükümle davranmak. Örneğin, surat asmak küsmek gibi. Askında “pasif-agresif” kişilikler ilişkilerine ötekini dahil ederek iletişime geçmeyi pekte sevmezler. Kendi hükümleri üzerinden ilişki kurmak tercihleridir.



Oysa hoşa gitmeyen davranışa surat asmak yerine pekala sebebini sorup öğrenerek gereksiz yere kendini, eşini ve de ilişkisini zedelememeli.





2- Kazanmak için iletişime girişmek;



Önceki örneğin aksine bu örnekte iletişime geçen kişiler vardır lakin çözüm yerine kazanmaya odaklandıklarından iletişim halleri bir anda tartışmaya dönüşebilir. Artık çift bütünleşmeyi bir kenara bırakarak rakip ilişkiye geçmiştir. Amaç kazanmak olduğu için bu tarz iletişimler beyhudedir.





3- Dozu ayarlanmamış tartışmalar;



Evliliğin sağlığı için tartışmak bazen gereklidir. Zira “seni seviyorum” diyebilmek ne kadar duygusal aktarımsa “yaptıkların için üzülüyorum” diyebilmekte tıpkı böyledir. Zira iki durumda da kişi duygu aktarımında bulunur. Dozu kaçan tartışma ne demektir?

a- Yüksek ses kullanmak

b- Tartışmayı kavgaya dönüştürmek

c- Kavgayı bir türlü sonlandırmamak

d- Çocukların önünde eşlerin birbirine hakaretleri

e- Benliği zedeleyici ifadeler “ sen ne becerebilirsin ki?”





4- Kazanmak için “cinsellik”i kullanmak;



Çiftlerden biri bazen yaptırmak istediği ya da yaptıramadığı her hangi bir talebine karşı cinselliği kullanabilir. Tabi ki ilişkilerin en yakışıksız tutumlarından biridir. “Nasılsa eşimin cinselliğe karşı zaafı var” diyerek, cinsellik üzerinden eşi kontrol etmek ya da üstünlük kurmak güçsüzlük üzerinden güç elde etme çabasıdır.



Örnek2; maddiyatı ya da sıfatı eşe karşı üstünlük kurmak için kullanmakta aynı şeydir. Bazen maddi bağımsızlığını elde eden bayanlar bunu yapmaya çalışırlar, bazen de baylar maddi güçleri üzerinden hakimiyet kurmaya çalışırlar. Nasıl olsa güç bende diyerek alınan kararlara eşini dahil etmemek ve evliliği tek tarafın ihtiyacı ve doyumu üzerinden götürmek ya da sürdürmek de buna örnek verilebilir.



Örnek3; bazen de tahsil farkı üstünlük aracı olabilmekte. Bazı adaylar evlenirken kendi tahsil hayatlarının altında bir eşle evlenmeyi tercih ederler ve başlangıçta ortaya çıkabilecek sakıncaları görmemezlikten gelebilirler. Fakat ilerleyen evlilik sürecinde bu tahsil farkını bazen üstünlük kurmak, bazen de küçük düşürmek için kullanır. Oysa başlangıçta kimse kendisini zorlamadan ya güzellik ya zenginlik adına böylesi bir karar vermiş olabilir. Fakat bedelini eşine ödetir.



Çaba gibi bir erdemle elde ettiğimiz güzel sıfatlarımızı (tahsil) hakaret gibi sefil sonuçlara dönüştürmeyelim.





5- “Her zaman” ve “hiçbir zaman” cümlelerini kullanmak;



bazen çiftler öfke anlarında “her zaman beni kırdın” ya da “hiçbir zaman özel günlerimizi hatırlamadın” derler. Klinik tecrübeyle sabittir ki bu iki cümle çiftleri çıldırtabilmekte ve tartışma kolaylıkla kavgaya dönüşebilmekte. Çiftler bu cümlenin sonunda çoğunlukla birbirlerini nankörlükle suçlarlar. Çünkü ortada abartılı kurulmuş cümleler vardır. Bunun yerine “bazen “ kelimesini kullanmak çok daha akılcıdır.





6- Tartışma ortamına çocukları çekmek;



Yaşadığınız tartışmalarda haklı çıkmak için çocuğunuzu hakem olarak kullanmayın. Çocuğun muhakemesi belirli yaşa kadar gelişemediğinden olayları yeterince muhakeme edemeyecektir. Omzuna taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemek ebeveyn dahi olsanız hakkınız değil. çocuğu tartışmanın içine çekmek ona zulmetmektir.





7- Uygun zaman ve zemini dikkate almadan iletişime geçmek;



Eşinizle iletişime geçmek için içinde bulunduğu fizyolojik ve ruhsal hali dikkate almanız gerekir. Örneğin eve yorgun gelen eşle iletişime geçilemeyeceği gibi bütün gün evde yorulmuş bir bayanla da iletişime geçmek hatadır. Her iletişim öncesi iletişime hazır mıdır diye sormak en uygunu olsa gerek.





8- Gurur için özür dilememek;



Gerektiğinde özür dilemesini bilmek soylu bir davranıştır. Kişinin hatasını kabullenmesi karşısındaki insanı daha yumuşak duruma getirir.





9- Kayınvalide ya da kayınpederinizin hatasını eşinize mal etmek;



Onlara karşı üzüldüğünüz her durum karşısında hemen eşi suçlar duruma geçmek. Oysa eşiniz evlenerek artık sizinle bütünleşmiştir. Ailesinin her hatasından eşe pay çıkarmak olsa olsa öfkeyi doyurmak için başka menziller aramak gibidir.


Psikolog Yasemin UÇAL

ice_bakis@hotmail.com

2

30.08.2007, 12:27

paylaşım için ALLAH razı olsun..

Eşler birbirinin kıymetini nasıl bilebilir ?

Ömür boyu mutluluk için eşler şartlar nasıl olursa olsun, birbirlerini üzecek, yıpratacak, manen çökertecek uygulamalardan uzak durmalıdır. Zira, evlenirken Rablerinin huzurunda ömürlerinin sonuna kadar bir arada yaşamak üzere söz vermişlerdir.



Sonradan çıkan her türlü problem bizim için ancak imtihan vesilesidir. Kısmetimize razı olmalıyız ki, maddi-manevi rahat edebilelim. Birinin küskünlüğü ya da yıpranmasıyla ailenin bütün yükü diğerinin üzerine kalır. Ve kırgınlıklar zamanla daha da derinleşir.


Eşlerin karşılıklı yıpranması ailenin saadetini kaçırır.

En sevdiğimiz bir eşyayı bile yıpratmamaya özen gösterirken, sokaklarda kullandığımız ayakkabımıza ihtimam göstermeye çalışırken, canımızdan aziz bilmemiz gereken insanlara, ailemize karşı hoyrat davranmamız anlaşılabilir bir şey değildir. Hastalıkların en önemli sebebini moral, yıkıntı oluşturur, bu arada hastalıklar sırasında yeterince iyileşememenin en önemli sebeplerinden biri de moral eksikliğidir. Morali bozulmuş, ümitsizliğe düşmüş insanlar çok rahat hasta olur. Eşlerden biri bir kere hastalığa duçar oldu mu, hastalıklar hastalıkları kovalar ve aileler günlerinin önemli bölümünü hastane önlerinde geçirmeye başlar. Ekonomik yük ve aile düzeninin bozulması da ayrıca önemlidir.



Aile, düello yeri değildir

Kıymeti bilinmeyen, özellikle hanımlar çok çabuk yıpranır. Bunun neticesi de ailede mutsuzluk ve tatsızlıktır. Aile hayatı kısa sürede karşılıklı düelloya döner ve kalp birliği ortadan kalkar. Böyle olunca da Allah’ın rahmeti ve sekinesi o aile üzerine inmez.



Eşler birbirlerini üzmemelidir

‘Duvarı nem, insanı gam öldürür.” demişlerdir. Özellikle hanımlar üzüntüye hiç gelemezler. Çok çabuk hasta olup, hemen manen yıkılıverirler. Üzüntü birçok psikolojik rahatsızlıklara yol açar. Bu birçok fizikî hastalıkları da tetikler. Mide, bağırsak, karaciğer vs. birbiri ardına alarm sinyalleri vermeye başlar. ımanı sağlam olan ve kul hakkından korkan bir insan ne bir şeye üzülür, ne de karşısındakini üzer.

Ailelerin tek derdi helal lokma olmalıdır. Kul hakkından kaçmaya çalışmak olmalıdır. Muhabbeti ve karşılıklı sevgisi yerinde olan ailelere Cenab-ı Hak bu dünyada da öbür dünyada da karşılığını verecektir. Kalbimiz Allah sevgisiyle dolmalı, hedefimiz kendimizi O’na razı etmeye çalışmak olmalıdır. Müminin tek üzüntüsü olabilir o da Allah’a hakkıyla kul olamamaktır.



şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

3

30.08.2007, 12:29

[ALTIN TOP]



Zengin bir ailenin fakir bir komşusu varmış. Evlerindeki saadetin dalgalanmaları, zengin ailenin duvarlarını aşarak kulaklarına kadar ulaşırmış. Akşam olunca, fakir ailenin evindeki gülme ve saadeti duyunca zengin komşu gıpta edermiş. Bir gün karısına demiş ki:

- Biz bu kadar zengin olduğumuz halde neden neşemiz yok? Sen yarın fakir komşunun hanımından sor bakalım, saadetlerinin sebebi ne ise, biz de onlar gibi saadete nail olmaya çalışalım.

Kadın sabah olunca fakir komşuyu ziyarete giderek, konuşma sırasında evlerindeki saadetin sebebinden sual açmış, fakir komşunun hanımı demiş ki:

- Bizim küçük bir altın topumuz var. Akşam olunca ben efendime o da bana altın topu atarak oynar, eğleniriz.



Akşam olunca zenginin karısı meseleyi kocasına nakletmiş. Adam ertesi gün bir kuyumcuya giderek altın bir top sipariş etmiş. Topu aldığı günün akşamı karısı ile karşı karşıya oturup, altın topu birbirlerine atmaya başlamışlarsa da, hayal ettikleri neşe bir türlü doğmamış... Hatta madeni topun ağırlığı sebebiyle canları yanmış; sert atışlar yüzünden topun isabet ettiği vücutları, yer yer morarmış. Sabah olur olmaz zenginin karısı, alelacele fakirin ailesinden sormuş:

- Biz senin dediğin altın topu yaptırdık, fakat neşelenemedik, demiş. Fakir komşu:

- A komşum, o bildiğin gibi top değil. Sarı saçlı, masum bakışlı bir yavrumuz var. Biz ona “altın top” diyoruz. Akşam olunca kah benim kucağıma, kah babasına koşar ve bizi eğlendirir. Onunla meşgul olurken yorgunluğumuzu unutur, neşeleniriz, cevabını verir.

şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

4

30.08.2007, 14:45

Allah razı olsun eklediğin için kardeşim. Bu altıntop meselesini geçmişte okumuştum hoşuma gitmişti.

Evet, evlilikte insanlar birbirlerine karşı olan samimi sevginin altını oymamalı, yıpratmamalı, bu çok önemli. Yitirildiği zaman geri getirilmesi zor. Allah muhafaza, ondan sonra mutsuz olan onca evliliklerden sadece bir tanesi olmuş olur. ınsanlar buna niyet ederken ömründe bir kere olarak düşünüp, öyle giriyor bu işe. Bir ömür geçirmeyi planlamıyorsan neden evleniyorsun, eğer bir ömür geçirmeye niyet ettiysen neden mutsuz bir yuvan olsun ki?

5

30.08.2007, 16:51

çok doğru...radyoda bir konuşma dinlemiştim...konuşma da evlilik üzerine idi..
''bizler eskiden yeni evlenen gençlere ALLAH bir yastıkda kocatsın ve ardındanda ahirettede devam ettirsin denirdi...şimdiki gençlik ise evliliği çocuk oyunu gibi görüyor..sıkılırsa kolaylıkla bırakılacak gibi geliyor...bile bile nice hayatlar kararıyor..

ALLAH doğru yolundan şaşırmayan hayırlı kullarından eylesin..wesselam..
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

6

30.08.2007, 17:07

yanlışları ortadan kaldırmak ve birazda mutluluğa dair ipucu verelim... :wink:

Sevmek ve sevilmenin yanına bir de bunların ifade edilmesi eklenmelidir. Sizde eşinizle önerilerimize kulak verebilir, mutluluk için aslında minik adımların yeterli olabildiğini görebilirsiniz.
1. Tebessüm gösterin

Evliliklerde en çok yaşanan sıkıntıların başında eşlerin birbirlerine karşı asık suratlı ve somurtkan bir tavır sergilemeleridir. Asık bir surat, baskılanmış öfke ve sıkıntıların su yüzüne çıkmasına yardımcı olur. Asık bir surat negatif enerji yayar. Evinizi soğuk bir ortama çevirir. Halbuki güleryüz ve tebessüm, muhabbetin kaynağıdır. Muhabbet, bizi mutlu edecek yegâne ilaçtır. Eşinize karşı tebessüm göstermek zor olmasa gerek…


2. Eşinizin ellerinden tutun

El ele tutuşmanın stresi azalttığını biliyor muydunuz? ABD’de evli çiftler üzerinde yapılan bir araştırmada eşlerin birbirlerinin ellerini tutmasının sinirlerin fark edilir bir şekilde gevşemesine sebep olduğu görülmüş. Siz de eşinizin elini tutun. Duygularınızın daha rahat ortaya çıktığını göreceksiniz.

3. Sevdiğinizi sözle ifade edin

Sevgiyi ifade etmek kadınlara oranla erkekler için çok daha zordur. Erkekler sevdiklerini söylemezler. Hanımlar da genelde bundan şikayet eder. Halbuki biz Müslümanlara Peygamber Efendimiz’in (sas), “Mü’min, mü’min kardeşini sevdiğini söylesin.” tavsiyesi vardır. Müslümanlara söylememiz gereken sözleri eşimizden niye esirgeyelim ki? Sevdiğinizi söylemek erkeklere bir şey kaybettirmez…

4. Birlikte dua edin

Eşinizle oturun ve ellerinizi açın, birbiriniz için sesli dua edin. ıçinizden geldiği gibi sözcükleri sıralayın. Dua etmek istediğinizden emin değil misiniz? O zaman bunun yerine sahip olduğunuz nimetleri saymayı deneyin. Her gün başınıza gelen üç iyi (büyük ya da küçük) şeyi yazın ve “Bu iyi şey neden gerçekleşti?” diye sorun. Araştırmalar bunu yapanların üç ay sonra ciddi derecede daha mutlu hale geldiklerini gösteriyor. 30 yıl boyunca duanın gücünü araştıran Harvard’lı bilim adamı Dr. Herbert Benson, bütün dua etme biçimlerinin stresi yatıştırdığını, bedeni sakinleştirdiğini ve şifalı bir gevşeme tepkisi uyandırdığını söylüyor. (Ömrünüzü Uzatın, Sally Brown Optimist)

5. Eve gelir gelmez pijamalarınızı giymeyin

ınsanlar, işe ya da bir gezmeye giderken güzel giyiniyor ve süsleniyor. Ama eve gelince hemen rahatlamayı düşünüyor, pijamalarını giyip öyle oturuyor. Bazı eşler neredeyse uzun süre birbirlerini iyi giyimli görmüyor. Eşler, işleri, dostları için giyindikleri, süslendikleri kadar eşleri için giyinip-süslenmiyor. Erkekler, eve gelir-gelmez pijamalarınızı giymeyin. Hanımlar, eşinizin geleceği saatte siz de neden güzel giyinmiyorsunuz?


6. Bayanların doğum gününü, evlilik yıldönümünü unutmayın

Hanımlar, evlilik yıldönümü, doğum günü gibi özel günlerde çok hassastır. Hatta ilk tanıştığınız günü, nişan gününü, evlilik kararını aldığınız günü bile sorabilir. Erkekler genelde özel günleri unutmaya meyillidir. Siz en azından doğum ve evlilik yıldönümünü unutmayın.

7. Sevgi notları bırakın

Eşinizin görebileceği yerlere sevgi notları bırakın. Evde minik kâğıtlara minik sözler yazıp kimsenin ulaşamayacağı (size özel yerler olursa iyi olur) yerlere bu mesajları bırakın. Sevginizi ifade etmek, bu duygunun beslenmesine vesile olacaktır.


8. Gezmeye gidiyormuş gibi giyinin, evde oturun

Eşlerin iyi giyinmesi, süslenmesi ve birbirlerine değer verdiklerini hissettirmeleri çok önemlidir. Ama bugün bu ters işliyor. ış ve arkadaşlar için iyi giyinilirken, eşler birbirlerine bu yönde değer vermezler. Siz de haftada bir gün güzelce giyinin; ama dışarı çıkmayın, evde baş başa vakit geçirin.


9. Emir kipiyle değil rica kipiyle konuşun

Emretmek, bütün konuşmalarda emredici bir üslup kullanmak hitap ettiğimiz kişiyi rencide eder. Bu, eşimizse daha da üzücü olur. Emir kipiyle konuşmak yerine, rica etmeyi denemek size ağır gelmemeli. Bu bizden bir şeyleri alıp götürmez. Bilakis bize daha da saygınlık kazandırır. Üstelik eşimizin bizim gerçekten hayat ortağımız olduğunu göstermiş oluruz.


10. Sabah kahvaltılarını beraber yapın

Evlilik hayatında eşler arasına iş ve çocuklar girdiğinde karı-kocanın görüşmeleri bile neredeyse asgariye iner. Siz bunun için ailenizin birlikte olduğu zaman dilimlerini iyi değerlendirin. Bu zaman dilimlerinden biri de sabah kahvaltılarıdır. Uyku mahmurluğunu yenip, eşinizle biraz da erken kalkıp kahvaltıda muhabbet etme fırsatı bulabilirsiniz.


11. Dışarıda baş başa yemek yiyin, “aynısı evde daha az maliyetli olur” diye düşünmeyin

Özellikle çocuk sahibi olan çiftlerin en önemli sorunlarından biri, kendilerine vakit ayıramamalarıdır. Bütün gün çocukla işle uğraşmak anne ve babayı yorar. Bir saat de olsa çocukları bir yakınınıza emanet edip, eşinizle dışarıda yemek yemek size güç katacaktır. Aslında ihtiyacınız olan, dışarıda yemek yemek değildir. Ama bu size farklı bir ortamda, yalnız konuşabilme, birbirinize vakit ayırma fırsatı verecektir.


12. Eşinizi kapıdan duayla uğurlayın

Özellikle ev hanımları sabah erken kalkmada zorluk yaşıyor ve eşlerini göndermeyi bir vazife addetmiyorsa, bunu bir daha düşünmeliler. Eşinizi kapıdan uğurlamak onun kalbinin bir yarısını evde bırakmasına vesile olur. Hele eşinize, “Biz açlığa dayanırız; ama ateşe dayanamayız. Bize helal rızık getir. Allah işini rast getirsin...” demek onu helal kazanca motive eder.


13. Eşinizin ailesine muhabbetle davranın

Eşlerin birbirlerinin aile yakınlarına söyledikleri hoş olmayan sözler, eşlerin duygularını da etkiler. Sizin hanımınızın amcasına ya da hanımınızın sizin ablanıza ima yollu da olsa söyleyeceği sözler, eşlerin kalplerindeki muhabbeti sarsar. Siz sevginize, başkaları yüzünden zarar vermeyin. Eşinizin ailesine gösterdiğiniz muhabbet, eşinizin size göstereceği muhabbeti de artıracaktır.


14. Hitap ederken güzel sözler kullanın

Eşlerin birbirleri hakkında ima edici, itham edici, yargılayıcı, denetleyici sözler sarf etmesi ve bunun davranışlarla da yapılması hep olumsuz sonuçlar doğurur. Eşlerin birbirine güvenini silip atar. Evlilikte güven kalktığı zaman da huzursuzluk başlar. ıtham edici tavırlar, “sen bana göre değilsin” mesajı verir. Bu tavırlar sevgiyi öldürür.



şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir