Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

08.03.2007, 03:12

İkizler (hikaye)

ıkiz kardeşler, anne karnındaki son günlerini yaşıyorlardı. Anneleri, onlara Nurhayat ve Firdevs isimlerini vermişti. Artık onlara isimleriyle sesleniyordu. Fakat hangisinin Nurhayat, hangisinin Firdevs olduğunu kendisi de bilmiyordu. ıkizlere bazen masal anlatıyor, bazen de müzik dinletiyordu.

ıkiz kardeşler bir gün hiç alışık olmadık sesler duydular. Firdevs dedi ki:

“Çok tuhaf sesler duydum. Kulaklarım beni yanıltmıyorsa dışarıda bir dünya daha var. Orada bazı çocuklar bizi bekliyor olmalı.“ dedi.

Nurhayat, kardeşine doğru iyice sokuldu.

“Neler söylüyorsun abla; buradan başka bir dünya olur mu?“

Ablası: “ O sesler hem de mutfaktan geliyor,“ dedi.

“Mutfak mı, o da ne demek oluyor?“

Abla: “Annemiz şimdilik yiyeceklerimizi göbeğimizden veriyor. Fakat dünyaya gidersek inci gibi dişlerimiz olacak. Onlarla yemek yiyeceğiz. Hem de ateşte pişmiş yemekleri yiyeceğiz.“

“Ateş mi, diş mi, pişmek mi? Çok canavarca“ dedi Nurhayat.

Firdevs çevreyi iyice dinledikten sonra devam etti:

“Bizim dışımızdaki dünyada lezzetli yiyecekler olmalı. Annemizin burada bize tattırdığı yiyeceklerin asıllarını oraya gidince yiyeceğiz. Burada sadece tadına bakıyoruz.“

ıkiz kardeş sanki bir yaşına daha değmişti. Ağzı açık bir şekilde Firdevs’i dinledi.

“Ben dünya denilen âleme inanmıyorum, dedi. ınanmak da istemiyorum. Hem burası ne kadar da rahat.“ Firdevs dedi ki:

“Dışarıda cennet kadar güzel bir hayat olmalı. Oraya gidersek annemizin güzel yüzünü göreceğiz. Babamızı, dedemizi, ninemizi göreceğiz.“

Nurhayat: “Onlar da kim abla? Annemizden başka insanlar da mı var,“ dedi.

Firdevs:

“Evet, dünyada çok sayıda insan olmalı. ıyilerle kötüler bir arada yaşıyor. Güzel ile çirkin aynı havayı soluyor, aynı suyu içiyor olmalı“ dedi.

Nurhayat:

“ıyilik ve kötülük de ne demek oluyor abla“ dedi.

“ıyilik, bizim hayatımızın devamıdır. Kötülük hayatı zorlaştıran şeylerdir.“

Firdevs zeki biri olmalı ki; daha anne karnında iken bazı sırları keşfetmişti. Sözlerine devam etti:

“Kulağıma her gün cik, cik, cik diye sesler geliyor. Dünyada çok sayıda kuş olmalı“ dedi.

Küçük kardeşi bir merak sardı:

“Başka ne var abla?“

“Galiba süt dolu denizler var. ısteyen herkes istediği kadar süt içebili-yor“ dedi. Küçük kardeş sütün ne demek olduğunu iyi biliyordu. Burada balıklar gibi yaşamaktansa süt denizlerine doğru açılmak hiç de fena fikir olmazdı.

Süt denizlerine kavuşmak için önce Firdevs yola çıktı. Fakat o da ne? ıkiz kardeşi içeride kalmıştı. Bir bağırtı kopardı ki sormayın. Ben kardeşsiz yapamam demek istiyordu.

Üç buçuk dakika sonra Nurhayat’ı da yanına getirdiler. Fakat Nurhayat’ı da susturmak mümkün değil. Onun da göbeği çok acıyormuş. Üstelik dünya dedikleri yer gerçekten de varmış.

Geri gitmek mümkün değilmiş. Ağladı, hem de çok ağladı. Buraların sütüne de alışamadı. Ağlamaya devam etti. Onu ancak ebenin şaplağı susturabildi.

Kaynak: www.CanKardes.com
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

2

08.03.2007, 10:08

Ya mükemmel. Kim yazdıysa Allah razı olsun. şimdi kimi buldursam bu yazıyı okutmaya gidiyorum.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

3

08.03.2007, 11:17

Çok güzeldi ya gerçekten

Allah razı olsun
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

4

08.03.2007, 22:31

harikaydi abdullah abi
Allah razi olsun
kardesim biraz daha büyüsün okuycam :wink:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

5

10.03.2007, 01:24

:dişler:
kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela yazmaz kul azmayınca!!!

6

10.03.2007, 05:05

ne gülüyorsun sen ya :roll:

kardesim büyüsün okuycam dedim iste :mrgreen: :mrgreen:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

7

10.03.2007, 23:36

oku canım bi şey mi dedik :lol:
kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela yazmaz kul azmayınca!!!

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

8

11.03.2007, 01:02

evet ya gerçekten çok hoşmuş :...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

9

11.03.2007, 22:20

Alıntı sahibi ""theQueen""

oku canım bi şey mi dedik :lol:


theQueen karsimda yilisma öyle bak
gelirim yanina :lol:
biri birsey desin suna yaa
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

pegasoszaza

Orta Düzey

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

10

15.03.2007, 10:39

yalnız bu hikaye bu kadar olmamalı....

bu ikizlerin anne karnındaki diyalogları günümüz iman ve gaflet sahibi arasındaki dialoğa benzer....

ahiret ve cennet hayatından bahseden bir insana da diğeri inanmıyorum aklım aklım almıyor olamaz böyle birşey der...

buradaki misal bize vaad edilen öteleri işaret ediyor...

her birinize şuan yaşadığınız dünya kadar yer verilecek diyor efendimiz(sav.)cennette..

aklımız almasada bu minik hikaye daha öncede aklımızın almayacağı anne karnındaki bir dünyadan şimdiki ötelere geldiğimizi işaret ediyor...

selam ile..
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir