Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

21

18.03.2007, 17:33

Bu başlığa uzun zamandır yazı yazılmamış ama ben bazı yazıları okuyunca eğer Risale-i Nur'dan bazı alıntıları yapmasam sanki birşeyler eksik kalacakmış gibi geldiğinden müsaadenizle bazı yerler alıntılamak istiyorum:(Bazı şeyler insanın yüreğini parçalıyor; sanırım sessiz kalmak da...)

* "Bâtıl şeyleri güzel tasvir etmek, her demde, sâfî olan zihinleri cerhdir, hem idlâli." (Sözler | Lemeât | 647 )

* Bâtıl şeyleri iyice tasvir, sâfi zihinleri idlâldir. (Mektubat | Hakikat Çekirdekleri | 455 )

* On dört yaşında Süleyman namında bir çocuk, ziyade haylâzlık yapıp başkalarının da iştahlarını açıyordu. (şualar | On Üçüncü şuâ | 295 )

* Hamza namında, on altı yaşında sesi güzel olmasından şarkı söylüyor, başkalarının da iştahlarını açıyor, haylâzlık ediyordu. (şualar | On Üçüncü şuâ | 295 )

* Güneşi gösterirse, sarı saçlı güzel bir aktristi kârie ihtar eder. Zâhiren der: "Sefâhet fenadır, insanlara yakışmaz."
Netice-i muzırrayı gösterir. Halbuki sefâhete öyle müşevvikâne bir tasviri yapar ki, ağız suyu akıtır, akıl hâkim kalamaz.
ıştihâyı kabartır, hevesi tehyic eder; his daha söz dinlemez. Kur'ân'daki edebse, hevâyı karıştırmaz.
Hakperestlik hissi, hüsn-ü mücerred aşkı, cemâlperestlik zevki, hakikatperestlik şevki verir. Hem de aldatmaz. (Sözler | Lemeât | 677 )

* Bahusus, nasıl ki o hazretin yaralarından neş'et eden kurtlar kalb ve lisanına ilişmişler. Öyle de, bizleri, günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şüpheler-neûzu billâh-mahall-i ımân olan bâtın-ı kalbe ilişip imanı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nefretkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar.

Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor. (ıkinci Lem'a)

* "Mâdem nefsim emmâredir. Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez. Öyle ise nefsimden başlarım." (21.Söz)

* Güya ehl-i ıslâmın yaralarını tedaviye çalışan bir hekim idim. Halbuki en ziyade hasta bendim. Hasta evvelâ kendine bakmalı; sonra hastalara bakabilir. (Mektubat | Yirmi Sekizinci Mektup | 339 )

* Risâle-i Nur'un bir husûsiyeti de şudur ki: Diğer mütekellimîne muhâlif olarak, ehl-i dalâletin menfîliklerini zikretmeden, yalnız müsbeti ders vererek, yara yapmaksızın tedâvi etmesidir. Bu îtibarla bu zamanda Risâle-i Nur, vehim ve vesveseleri mahvediyor, akla gelen suâlleri, istifhamları, nefsi ilzam, kalbi iknâ ederek cevaplandırıyor. Risâle-i Nur, hem aklı, hem kalbi tenvir eder. (Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım : Isparta Hayatı | 602 )

* Maşaallah, şimdi siz ümit ettiğim tarzda risaleleri takip ediyorsunuz ve yazıyorsunuz. Senin gibilerin az sa'yi dahi çok hükmündedir. Çünkü, çoklar size itimad edip sizi taklit eder. (Barla Lahikası 175)

* Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle, ben kendi şahsımda katî ve daima hissettiğim bu mânâyı beyan ediyorum:

Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.
(Lemalar | Yirmi Dördüncü Lem´a | 202 )

* Hakikat nazarında sebeb-i adâvet ve şer olan fenalıklar, şer ve toprak gibi kesiftir; başkasına sirayet ve in'ikâs etmemek gerektir. Başkası ondan ders alıp şer işlese, o başka meseledir.


Ceka abi, Cenab-ı Hak bizi ve sizi ve küçük kızını bu zamanın cazibedar fitnesinden kurtarsın ve muhafaza eylesin. ınşaallah o küçük yavrucuk tüm maddi ve manevi belalardan ve musibetlerden daim muhafaza olur. Yalnız bir kaç şey söylemek istiyorum.

Siz de bilirsiniz ki; bazı yemekler vardır bize ilk yedirmeye çalıştıklarında tiksinmiş hatta tadını çok kötü bulmuş oluruz. ılerleyen zamanlarda bir bakmışızdır ki onlardan bazıları çok sevdiğimiz yemekler listesine geçmiştir. Hangi ufak yavru arkadaşının ya da bir akrabasının şaka ya da bilmem hangi sebeple sunduğu bir alkol, sigara, vb. şeyden ilk denediğinde ondan bir sütten ya da güzel bir meşrubattan yiyecekten aldığı lezzeti almıştır. Sigara içenlere sorun ilk kullandıklarında "Aman Allah'ım işte aradığım tat budur" mu demişler. ılk birayı (mesela düğünlerde çocuklarının tatmasını ve başkasına bunu teşhir etmesinden zevk alanlar) ufak bir çocuğa tattırsa, çocuğun ilk tadışıyla ikinci tadışı bir olur mu? ılkindeki hissettiği acılık ikincisinde, üçüncüsünde, ... onuncusunda ona bir mi gelir? Evinde ilk içişinde çocuğuna acı gelen sigara, acaba arkadaşının teşvikkarane (Allah binlerce muhafaza etsin, Eliyazü billah), özendirerek, cesaretlendirerek teklif ettiğindeki aynı acıyı hisseder mi, yoksa zamanla o acılık yerini keyfetmeye, tüttürmeye, arkadaşları arasında makam kazanmaya ve bırakılması çok zor bir alışkanlığa mı bırakır. Hele bir de ailesinden destek görse ya da sükut görse ya da gizli veya açıktan teşvik görse...

Benim annem ve babam Nur talebesi ve dindar değildir, Allah onları Risale-i Nur talebesi yapsın ve Kur'an'a tabi ettirsin. Ancak annem ne sigara ne de içki ağzına almadığını söylüyor. Babamsa eskiden sigara içerdi ama evde içmezdi, yanımızda içtiğini pek hatırlamıyorum. şimdi zannederim ya bıraktı ya da çok nadir içiyor. Belki namazlarında (Allah 5 vakit namaz ve niyaz nasip etsin.) zaafları var ama oğlu için evinde yanımızda sigara içmiyor ve şimdi de nerdeyse hiç içmiyor. Bir ara hiç içmiyordu. Neden Risale-i Nur dersini işitmiş biri bu babadan geri kalsın... O ufak yavrucuk çok çok daha iyisini haketmiyor mu?? Canım benim... Evet ona şefkatle yanaşılmalı, o şefkattir ki bizi fedakarlıklara iter... Sigarayı da bıraktırır, günah dolu televizyon programlarını da, kötü örnek olan davranışlarımızı da...

şu zaman da gösterdi: Cehennem lüzûmsuz olmaz, Cennet ucuz değildir.
Sözler | Lemeât | 648

22

18.03.2007, 20:23

Çocuklara iman hakikatlerinin izah ve ispat etmekte nasıl bir yol izlenmeli?


1- “Çocuklarla konuşan kendini çocuklaştırır. Çat pat diye konuşur, ta ki çocuk anlasın.” prensibine uygun olarak muamele edilmelidir.

2- Nazik ve latif ruhları ağır ve ciddi şeylere dayanamayacağından dolayı sevince, şevke ve zevke medar şeyler daha faydalı olur.

3- Çok önemli konular örneklerle açıklanmalı, seviyelerine uygun şekilde anlatılmalıdır.

4- Hakikatleri, ülfet ettikleri anne, baba ve akrabalarının dışındaki kimselerden dinlemeleri daha faydalıdır.

5- Eğitimi verecek şahsın pedagojik formasyonunun olması önemlidir.

6- Çok yükleme yapmadan tenezzüh ve oyun ağırlıklı olarak konular serpiştirilmelidir.

7- Hikaye, çizgili roman ve görsel olarak faydalı şeyler ön plana alınmalı.

8- Risaleler en yüksek seviyede marifet dersi olduğundan, ehliyetli biri tarafından onların seviyelerine indirgeyerek günde, azami bir saatlik program düzenlenebilir. Fazlası ülfet ve alışkanlık meydana getireceğinden, ileride hizmete ve risalelere karşı ciddi bir soğukluk meydana getirebilir.

9- Çocukların arzu ve hayal güçleri diğer yeteneklerine göre daha ön planda olduğundan, o duygularını tatmin edecek konular anlatılmalı, programlar uygulanmalıdır.

10- Mümkünse çevre faktörü göz önüne alınarak ferah tenezzüh yerler seçilmeli, kapalı alanlarda fazla tutulmamalı, mümkünse çocukların program yapacağı yerlere oyun alanları ihdas edilmelidir.

11- Risale-i Nurlarla doğrudan muhatap olma yaşı lise düzeyinden itibaren yavaş yavaş başlatılmalıdır. ılköğretim yaşlarında Nurların sevdirilmesi, iman fedailerinin örnek hayatlarına özendirme, hizmetinin ulviyetinin kalplerde yerleştirilmesi daha faydalı olur.

http://www.sorularlarisaleinur.com

23

19.03.2007, 09:53

Paylaşım için Allah razı olsun. Çocuklarıma uygulamak isterim

şu an 9 aylık oğlum var. Ona Risale-i Nur'un küçük cüzlerini ve Küçük boy olanlarını oynaması için veriyorum. Taki bilinç altına yerleşsin.

Dozunu sizce nasıl ayarlamam lazım?

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

24

19.03.2007, 15:03

Abi ufaklık kemire kemire büyüyesiye kadar o kitapları bitirir, sen en iyisi yanında sesli risaleinurları aç, mesela gençlik rehberinin CD ve kaseti çıktı. Ninni yerine gençlik rehberini dinleyerek uyusun kerata... :kıskıs:
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

25

19.03.2007, 15:14

Alıntı sahibi ""@bdullah""

Abi ufaklık kemire kemire büyüyesiye kadar o kitapları bitirir, sen en iyisi yanında sesli risaleinurları aç, mesela gençlik rehberinin CD ve kaseti çıktı. Ninni yerine gençlik rehberini dinleyerek uyusun kerata...



evet bu yöntem çok güzel bir yol olur...daha küçücük yaşında kuranı ezberleyen bir çocuk vardı o bu şekilde'' kasetden dinleyerek'' ezberlemiş...ufaklık içinde etkili olur inşallah...RABBıM yolundan ayırmasın..
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

26

19.03.2007, 16:10

bende birkez babamdan sigara istemiştim, biraz şaşırdı ,
baktı baktı sonra ya alışırsan dedi ve verdi, alışmam dedim ama
zaten alışmıştım.

çocuk yetiştirmek gerçekten çok zor, çevremizden görüyoruz.
şimdiki çocuklar canavar gibi çok fenalar :)
ve çok zekiler , Allah çocuğu olanlara evladını
güzel ahlak üzerine yetiştirmede sabır ve kolaylık versin.
Kıyılara vura vura hayatım, yosun tuttu düşlerim...
Aynaları kullanarak eskittim, eksidi gülüşlerim...

27

19.03.2007, 16:17



bu konu üzerine eklemek istedim

video ya "hayvan kimlere denir! " diye isim vermişler.

buraya eklenmesi gereksizse silebilirsiniz ..
Kıyılara vura vura hayatım, yosun tuttu düşlerim...
Aynaları kullanarak eskittim, eksidi gülüşlerim...

28

19.03.2007, 17:26

ÇOCUK NE YAşIYORSA ONU ÖğRENıR



Eğer, bir çocuk sürekli eleştirilmişse;
Kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.

Eğer, bir çocuk kin ortamında büyümüşse;
Kavga etmeyi öğrenir.

Eğer, bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa;
Sıkılıp, utanmayı öğrenir.

Eğer, bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse;
Kendini suçlamayı öğrenir.

Eğer, bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse;
Sabırlı olmayı öğrenir.

Eğer, bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse;
Kendine güven duymayı öğrenir.

Eğer, bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse;
Takdir etmeyi öğrenir.

Eğer, bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse;
Adil olmayı öğrenir.

Eğer, bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse;
ınançlı olmayı öğrenir.

Eğer, bir çocuk kabul ve onay görmüşse;
Kendini sevmeyi öğrenir.

Eğer, bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse;
Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.

_________________

şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

29

19.03.2007, 19:41

Allah razi olsun cok güzeldi.
bir yerde daha okumustum bu yaziyi
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

30

19.03.2007, 20:31

Hepinizden Allah razı olsun. Çok istifade ettim.

Selman Said'im ellerinizden öper.

:civciv-2:

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

31

20.03.2007, 12:29

:D yani abi o kadar yaşlımıyız..genç yaşta ihtiyarlattın :D

şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

MıRZASAıD

Orta Düzey

Mesajlar: 319

Meslek: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz

  • Özel mesaj gönder

32

29.03.2007, 22:34

Din eğitimi ailede ilk heceyle başlar

Ailenin hem psikolojik, hem pedagojik, hem de sosyolojik öneminin yanında, çocuğa dini formasyon kazandırılmasında da en önemli faktör olduğu bilinmektedir.

Ailenin çocuk eğitiminde bu denli önemli oluşu, gerek Kur'ân âyetleri, gerekse Hz. Peygamber'in (asm) hadislerinde de vurgulanmıştır. Bütün bunlardan hareketle ailenin, çocukların din eğitimi ve öğretiminde en önemli unsur olduğunu ifade etmemiz mümkündür.

Aile, ilk yıllarda çocuğun bakımı, korunması ve kollanmasından sorumlu olduğu gibi, ona sağlam ve tutarlı bir dinî formasyon kazandırılmasından da sorumludur. Ailenin bu sorumluluğu, öncelikle ailenin oluşumunu sağlayan anne babayı ilgilendirmektedir.

Gerçekte çocuğun eğitim-öğretiminden sorumlu olan anne babanın, din eğitimi-öğretimi faaliyetini yürütürken de birlikte hareket etmeleri, bu işi yekdiğerinin üstüne atmamaları gerekmektedir.

Öte yandan, Pedagog Rousseau'nun bu konudaki görüşü de söylenenleri desteklemektedir: "Hakikî sütnine ana olduğu gibi, hakikî mürebbi de babadır. Ana ile baba sistemleri hususunda birbiriyle anlaşsınlar. Çocuk birinin elinden ötekinin eline geçsin. Makul ve mahdut zihinli bir baba tarafından terbiye edilmek, dünyanın en mahir hocası tarafından yetiştirilmekten daha iyidir."

Çocukluk çağının ilk yıllarında anne baba tarafından yerine getirilmesi gereken bu faaliyetin hangi yaşlardan itibaren başlaması konusunda kesin bir sınır yoktur.

Ancak Hz. Peygamber'in, konuşmaya başlayan çocuklara birtakım dini nitelikli cümleler ve âyetler ezberlettiğine dair rivayetler göz önüne alındığında, çocuğun dil gelişimiyle birlikte, konuşmaya başladığı çağdan itibaren dini eğitiminin de başlayabileceği sonucuna ulaşılabilir.

Bu bağlamda, Hz. Peygamber'in fıtratla ilgili hadislerinden birinde "...Çocuğun bu (fıtrat) hali konuşma çağına kadar devam eder. Sonra, artık ebeveyni onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecusileştirir" ifadesini hatırlamamız, dil gelişimiyle birlikte din eğitiminin de başlatılmasının önemini ortaya koyacaktır. O halde, bu yaşlardan itibaren ölçülü, düzeyli ve kararlı bir şekilde din eğitimine başlanabilir. Bu aynı zamanda çocuk için oldukça gerekli bir konu olup, anne babaların ihmal etmemesi gereken bir görevdir.

* Dç. Dr. Mehmet Emin Ay'ın Ailede & Okulda ıdeal Din Eğitimi

Zehra DENıZBEY
yeniasya.com.tr
Zübeyir Gündüzalp diyor ki: "Dünyada huzur ve rahat mı arıyorsunuz? Ukbada saadet mi istiyorsunuz? Risale-i Nur okuyunuz.

33

30.03.2007, 11:11

paylaşım için ALLAH razı olsun...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

34

05.04.2007, 15:56

Çocuklarla iyi iletişim kurmak her zaman kolayca ulaşılabilen bir hedef değildir. Çocuklar ve anne-babaların iletişim kurma biçimleri birbirinden farklıdır. Öte yandan iletişimin etkili olabilmesi ortama da bağlıdır. ıyi bir iletişim için anne ve babalar sakin ve huzurlu bir ortam hazırlamalıdırlar.

* Çocuğunuzu dikkatli ve nazik bir şekilde dinleyin.

* Çocuğunuz konuşurken sözünü kesmeyin.

* Çocuğunuz konuşurken vereceğiniz cevabı hazırlamakla meşgul olmayın.

* Çocuğunuz konuşmasını bitirip sizden cevap isteyene kadar, düşüncenizi söylemeyi erteleyin.

* Çocuğunuzun, ihtiyacı olduğunda onun yanında olacağınızı bilmesine izin verin.

* Çocuğunuz sizinle konuşmak istediğinde gazetenizi bırakın, televizyonu kapatın ve dinlemeye hazır olun.

* Çocuğunuz size önemli bir şey anlatmaya çalışırken telefon konuşması yapmaktan kaçının.
* “Neden öyle olduğunu ya da neden öyle davrandığını” sormak yerine, “ne olduğunu” sorun.

* “Ben sözümü bitirdikten sonra konuşacaksın, senin için en iyisinin ne olduğunu biliyorum, sadece söylediğimi yap” gibi cümleleri azaltmaya çalışın, bu tür konuşma biçimi açık iletişimi engeller ve daha sonra çocuğunuzun sizinle açık iletişim kurma ihtimalini azaltır.

* Hakaret içiren ya da aşağılayıcı kelimeler kullanmayın.

* Konunun çözümü için, çocuğunuzun adım adım bazı tedbirler planlamasına yardım ve öncülük edin.

* Yaptıklarıyla ya da yapmadıklarıyla onu yargılamayın. Çocuğunuza, onu olduğu gibi kabul ettiğinizi gösterin.


şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

35

05.04.2007, 18:22

ıtiraf edeyim eksiğim çok. Allah razı olsun kardeşim.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

MıRZASAıD

Orta Düzey

Mesajlar: 319

Meslek: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz

  • Özel mesaj gönder

36

05.04.2007, 18:46

Abi sizinde eksiğinz varsaa :) keşke babm olsaydınız ne deyim başka :)
Zübeyir Gündüzalp diyor ki: "Dünyada huzur ve rahat mı arıyorsunuz? Ukbada saadet mi istiyorsunuz? Risale-i Nur okuyunuz.

37

05.04.2007, 19:01

:mrgreen:

Allah razı olsun.

Zor babayım. :lol:
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

MıRZASAıD

Orta Düzey

Mesajlar: 319

Meslek: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz

  • Özel mesaj gönder

38

05.04.2007, 19:03

nurcusunuz ya o bana yeter elhamdülillah :çiçek: :tamam: :)
Zübeyir Gündüzalp diyor ki: "Dünyada huzur ve rahat mı arıyorsunuz? Ukbada saadet mi istiyorsunuz? Risale-i Nur okuyunuz.

39

05.04.2007, 19:05

Ama harçlık vermem :mrgreen:
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

MıRZASAıD

Orta Düzey

Mesajlar: 319

Meslek: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz

  • Özel mesaj gönder

40

05.04.2007, 19:08

derse gitmek için yol paramı verin başka bişey istemem :)
Zübeyir Gündüzalp diyor ki: "Dünyada huzur ve rahat mı arıyorsunuz? Ukbada saadet mi istiyorsunuz? Risale-i Nur okuyunuz.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir