Müslüman ülkede doğmanın dayanılmaz hafifliği adlı bir kitap yazılsa, herhlalde çok tutardı. Müslüman ülkede doğmasak, acaba ne durumda olurduk?
Bu hanıma bunlar anlatıldı, hepsini bildi ve böyle mi yaptı? Evet, insanın bazı ilmihal bilgilerini öğrenmesi farzdır, gereklidir, ta ki hataya, günaha düşmesin.
Bunlar bizim toplumumuzun kanayan yarası.
Zinayı sadece evlililerin eşlerini aldatması bilen insan sayısı, toplumumuzda hiç az değil. Onlar evlilik dışı cinsel ilişkiyi, eğer ikisi de bekarsa, zina da görmüyorlar, günah olduğundan haberleri yok, bunlar cahilliktir, bilmemektir. Bilmeyerek yapması, günah olmadığı manasına gelmez, ama bilerek yapana göre, affa -Allahu a'lem- daha müstehaktır.
Bir şeyin haramlığını bilmiş, kendisine ailede bu eğitimi verilerek büyütülmüş veyahut bir şekilde kendisi öğrenmiş, idrak etmiş ve haram olduğuna inanmış ve bundan içtinab eden, kaçan, çekinen kimse ile bilmeden bu fitne ateşine yuvarlanmış kişi bir olmaz.
Zannetmeyin ki sadece erkekler tahrik olur ve bu fitneden etkilenir, öyle olsaydı, zina bu kadar çok olmazdı, onun yerine rıza dışı cinsel ilişki ve tecavüz daha çok olurdu.
Hem zina, içine düşülmesi en kolay fitnelerdendir, en sağlam adam dahi, şehvetine mağlup olabilir.
Hatta bununla ilgili iki velînin hikayesi vardır, isimlerini hatırlamıyorum.
Bunlar bir yerde kamp, çadır kurmuşlar, birisi çalı çırpı aramaya gitmiş ateş yakmak için, o sırada çadırın birinden kadın seslenip, onu içeriye çağırmış, "Yakışıklılığın çok hoşuma gitti" demiş, maksadı ondan muradını almakmış, bu velî ise dönmüş kaçmış gitmiş, diğer arkadaşının yanına geldiğinde olayın tesirinden ağlamaya başlamış, arkadaşı olan sormuş, niye ağlıyorsun, anlatınca o da ağlamaya başlamış, o da ona sormuş, sen neden ağlıyorsun, cevaben demiş ki:
"Ben senin yerinde olsaydım, belki de o fitnenin içine düşmüştüm, nefsimin, irademin zayıflığına ağlıyorum."
Hem Hz.Peygamber a.s.m. bazı rivayetlere göre cennetlikler arasında, kendisini çok güzel bir kadın zinaya çağırdı halde reddeden ve bundan içtinab eden genci (veya adamı, tam hatırlamıyorum şu an) de zikretmiştir.
Hem Hz.Yusuf a.s. 'ın yıllarda zindanlarda mahpus kalmasına, Züleyha'nın ona sahip olmak isteyip yüzüne gözüne bulaştırması sonucu suçu ve iftirayı Hz.Yusuf'un a.s. üzerine atması sebep olmadı mı?
Demek ki kadınların da duyguları varmış, onlar da bu fitneye düşebiliyormuş.
Ben bunları haşa bu işleri teşvik etmek ve yaygınlaştırmak için söylemiyorum, ama olayları analiz etmek için gözler önüne sermek istiyorum. Bir kişi bir hata işlediği zaman ise, tevbe etmesi, hatasından dönmesi taraftarıyım, sert bir şekilde eleştirilmesi ise, onu tevbeden kaçırıp, günahta ısrara sevk ettirip, bizi de mes'ul edebilir.
Günah niye işlenir, onu incelemek, irdelemek, günahkara değil, günaha karşı olmak lazım. Vehbi Vakkasoğlu, Üstad'dan bahseden "Başkasının günahına ağlayan adam; o günaha değil, günahkara karşıydı." diye bir kitap yazmıştı, muhakkak haberiniz olmuştur.
Bazı günahlar var ki, ona tahammülüm yoktur, yapanın cezasını icrada tereddüt göstermem, hatta öyle kanıma dokunur ki, onlar yüzünden Cehennem'de Zebanî olmak isterim.
Bunların en bariz örneği, Irak'taki ABD askerleri ve Yahudilerdir. Zulmü sevmem, zulme taraftar olamam, en çok mazlumu ezen zalimden nefret ederim.
Bunları işleyecek kadar kalbi kararmış ve daha dünyadayken helâk olmuş, hasirun , yani hüsrana uğrayanlar taifesi ise, zaten buraya gelip birşeyler sorup, medet ummaz.
En doğrusunu Allah bilir, yargılamaz haşa bize düşmez....