Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

15.06.2006, 18:23

Gerçekten de aynı anlama mı geliyor?

Alıntı


0. S. Arslan rumuzlu okuyucumuz: “Bediüzzaman’ın ‘Kadınlar yuvalarından çıkıp, beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli’ sözünü açıklar mısınız?”


Kadın konusu beşer tarihinde bilerek veya bilmeyerek hep yanlış mecralara çekilmiş ve sû-i istimale uğramış konuların başında yer almıştır. Asrımıza geldiğimizde, eşitlik ve ekonomik bağımsızlık söylemleri içerisinde kadının dikkati tamamen yuvası dışına çekilmek istenmiş; moda, görenek, çağdaşlık, güzellik, sanat, meslek... vs. gibi hep büyülü kavramlar öne sürülerek; ar, namus, iffet, hayâ, şefkat, sevgi ve fedakârlık gibi kadının fıtratından olan asıl manevî değerleri âdeta yok sayılmış ve bunda maalesef başarılı da olunmuştur.

Öte yandan, ıslâmiyet’in kadınları her meselede evde hapsettiği ithamları geliştirilmiş, sahabe döneminin çalışan, üreten, savaşa katılan, sağlık hizmetleri veren ve insanın bulunduğu her yerde bulunan; ama iffetiyle, haysiyetiyle, kişiliğiyle, hayâsıyla bir namus abidesi kesilen başımızın tacı ashab kadınları görmezden gelinmiştir.

Kadın şefkat kahramanıdır. Evinin, yuvasının, çocuklarının kişilikli bir “toplum çekirdeği” olması tamamen kadının maharetli ellerinin, müşfik gönlünün, sevgi dolu yüreğinin ve fedakâr sinesinin yuvasını kahramanca benimsemesi ve ana şefkatiyle kucaklaması ile mümkündür. Ana şefkati, ev sakinlerinin vazgeçemediği en yüksek değerlerdendir ve hiçbir şeye feda edilemez. ınsan fıtratının yaklaşımı budur. Kur’ân’ın tercihi bu yöndedir ve Peygamber Efendimiz'in (a.s.m.) “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurması bu sırdandır.

Kadın çalışmaz mı? Kadın üretmez mi? Kadının ekonomiye katkısı olamaz mı? Kadın toplum hizmeti yapamaz mı? Kadın yuvasının dışına çıkamaz mı? Hiç şüphesiz istisnalar her zaman vardır. Kadın elbette çalışır, üretir, toplum hizmeti yapar; bunun için evinin dışına fiilî olarak çıkmasında dinî bir sakınca da olamaz. Ama bir şeyin altını muhakkak çizmeliyiz: Çalışmak ile iffetsizlik aynı şeyler değildir.

ıslâmiyet’in üzerinde titrediği iffet, namus, ar, hayâ, edep, nezaket, terbiye, haysiyet, şefkat ve kadınlık onuru hiçbir şey için yok sayılamaz. Olmasa da olur denilemez. Önce iş tercihi yapılamaz. Bir takım kavramları kaos haline getirerek, bâtılı hak görüntüsüyle takdim ederek; yani açık söyleyelim, özgürlüğü savunurken iffetsizliğin reklâmını yaparak, bir malı tanıtırken kadının onurunu çiğneyerek, haysiyetini ayaklar altına alarak ve buna da meslek veya sanat diyerek, çalışmak ve üretici olmayı överken ar ve hayâ damarlarını çatlatırcasına kadını kem gözlerin esiri yaparak ve kadını dışarıya mahkûm ederek; yani ıslâmiyet’in temel değerleriyle savaşarak “kadın” adına bir şeyler kazandıklarını zannedenler yanılmaktadırlar. Çünkü özgürlük ıslâm’ın malıdır. Çalışmak ve üretmek ıslâm’ın malıdır. Görgü ve nezâket ıslâm’ın malıdır. Saygı ve onur ıslâm’ın malıdır. Güzellik ve estetik ıslâm’ın malıdır. Topluma hizmet etmek ıslâm’ın malıdır. ınsanlığın yararına her türlü meslek ve sanatlar ıslâm’ın malıdır ve himâyesindedir.

Kimse ıslâmiyet’e bu değerleri ders veremez. Fakat herkes ıslâmiyet’in hassas olduğu terbiye, şefkat, ar, hayâ, nâmus ve iffet değerlerine de ıslâmiyet’in titizliği ölçüsünde sahip çıkmak zorundadır. Aksi takdirde kaybeden yine kadın olacaktır. Hattâ ve hattâ, kaybeden insanlık olacaktır!

ışte Bedîüzzaman Hazretleri, “yuva” lâfzıyla, birer ahlâk kavramı olan “iffet ve nâmus”un kadın ve insanlık için “olmazsa olmaz bir mânevî değer” olduğunu hatırlatmaktadır.1 Binâenaleyh, ar, nâmûs ve iffet elden giderse, beşeriyetin baştan çıkmaması mümkün değildir! Kadın iffetine, arına ve namusuna mutlaka dönmelidir!


Dipnotlar:


1- Sözler, s. 374, 667

15.06.2006

Süleyman Kösmene
E-Posta: fikihgunlugu@yeniasya.com.tr


Yukarıda dipnotta verilen kaynağı aşağıya yapıştırıyorum;

Sözler 667 Y.A.N 1994 Baskısından alıntıdır;

Alıntı


Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış;
yuvalarına dönmeli


Sefih erkekler, hevesâtlarıyla kadınlaşırsa, o zaman açık saçık kadınlar da hayâsızlıkla erkekleşirler. (Üstadımızın Arabca bir ifadesi ) [size=7]Hâşiye 1 [/size]


"Mim"siz medeniyet, tâife-i nisâyı yuvalardan uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metâı yapmış. şer’-i ıslâm onları

Rahmeten dâvet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada; rahatları evlerde, hayat-ı âilede. Temizlik zînetleri;

Haşmetleri hüsn-ü hulk, lûtuf ve cemâli ismet, hüsn-ü kemâli şefkat, eğlencesi evlâdı. Bunca esbâb-ı ifsad, demir sebat kararı

Lâzımdır, tâ dayansın. Bir meclis-i ihvânda güzel karı girdikçe, riyâ ile rekabet, hased ile hodgâmlık debretir damarları.

Yatmış olan hevesât birden bire uyanır. Tâife-i nisâda serbestî inkişafı, sebep olmuş beşerde ahlâk-ı seyyienin birden bire inkişafı.

şu medenî beşerin hırçınlaşmış ruhunda, şu sûretler denilen küçük cenazelerin, mütebessim meyyitlerin rolleri pek azîmdir; Hem müthiştir tesiri. [size=7]Hâşiye 2[/size]

Memnu’ heykel, sûretler, ya zulm-ü mütehaccir, ya mütecessid riyâ, ya müncemid hevestir. Ya tılsımdır; celb eder o habîs ervâhları.

Hâşiye 1
Tesettür Risâlesinin esasıdır. Yirmi sene sonra müellifinin mahkumiyetine sebeb gösteren bir mahkeme, kendini ve hâkimlerini ebedi mahkum ve mahcup eylemiş.

Hâşiye 2
Nasıl meyyite bir karıya nefsani nazarla bakmak nefsin dehşetli alçaklığını gösterir;Öyle de rahmete muhtaç bir biçare meyyitenin güzel tasvirine bakmak, ruhun hissiyât-ı ulviyesini söndürür.




Evet yukarıda koyu olarak belirttiğim yerde Üstad Hazretleri açıkça şer’-i ıslâm onları Rahmeten dâvet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada; rahatları evlerde, hayat-ı âilede. dediği halde, Yeni Asya yazarının neden Üstad'ın sözlerini teville çarpıttığına anlam veremedim.

Yazarın yazısını 8 kez okudum. Başta güzel başlıyor ama yazının sonunda Üstad Hazretlerinin "Kadınlar Yuvalarına Dönmeli" sözünü , sanki Üstad Hazretleri yuva kelimesiyle ar, namus, iffet gibi değerleri kast etmiş gibi aktarmış olmasını son derece yanlış buluyorum.

Bu konuda değerli kardeşlerime danışmak istedim ki hatam da olabilir. Acaba ben mi yanlış anladım veya hissi baktım diye hatam varsa kardeşlerim bana söylesinler istedim. Hatam yoksa sayın Süleyman Kösmene'ye güzel bir eleştiri maili göndermek niyetindeyim.

Burada kadınların çalışması meselesinde yazarın verdiği fetvayla ilgilenmiyorum. Nasılsa vebali ona. Sonuçta ahirzamanın dehşetli fırtınaları içinde, zaten fıtraten zayıf olan kadınların oldukça yıpranacaklarına ve iffetlerini namuslarını korusalar bile aile içindeki annelik vazifelerinde her zaman eksik kalacaklarına inanıyorum. Bu düşüncem de beni bağlar.

Benim burada şikayetçi olduğum, derdine düştüğüm mesele, Yazar Bey'in sevgili Üstad'ımın sözlerine kendi yorumunu karıştırıp , çarpıtma yapmış olmasıdır. Bunu da özellikle açıklıyorum ki sayın forum yöneticilerimiz mesajımı silmesinler. Açık delilini de yazıyor ve akıllara havale ediyorum ki, forum kurallarına aykırılık ve kul hakkı söz konusu olmasın.

şimdi soruyorum değerli kardeşler;

Sizce bu meselede haksız mıyım?

2

15.06.2006, 18:47

Sevgili Kardeşim; ihlaslı çalışaman için seni tebrik ederim. ıhlasla amel bilgi ile yoğrulduğunda erdem ortaya çıkar.

şunu sormak isterim. Risalelere tevil yapmakta ne gibi sakıncalar olabilir. Tevil yapılması sakıncalı ise; niye Risalelere ,belagatli, denmiş. Çünkü; belagat az sözle çok şey anlatabilme sanatıdır. Bir kısım insan bir kısmını, kimi farklı bir kısmını, kimi azını, kimi çoğunu, kimi hepsini anlar. şimdi bizim tümünü anlayamadığımız belagatli bir sözün, çoğunu anlamış veyahut değişik yönlerini anlamış bir insana, anlayışına; "Niye tevil yapıyor ",diye kızmamız abes kaçmaz mı? Bizim burda üstümüze düşen şey; manada yanlış ve batıl bir unsur olup olmadığıdır.
Hem;burda siyah çizdiğin sözü, yanlız başına düşünsende,bir bütün olarak düşünsende, Süleyman Kösemen Abinin tevili yanlış olmaz. Çünkü yuva; hiyerarşik basamakta barınma ihtiyacının aynı zamanda güvenin semboludür.
Güven; içerik olarak ar ve namusu da kapsar. Çünkü, dünyada tek korunmaya değer unsur hayat değildir.
Benim gücüm bu kadar
Sevgilerimle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

3

15.06.2006, 19:05

Sevgili Cevat ağabey,

Süleyman ağabery dememiş ki; bu sözle kast ettiklerinden biri budur. Yazının tamamını okuduğunuzda müsbet kesimi çalışmaya teşvik var gibi görünüyor. Bugün aile yapımızın çökme durumuna gelmesinde ve boşanmaların artmasında en büyük etken kadınların çalışması değil mi?

Tamam edebinde ölçüsünde, harama helale dikkat ederek çalışmaya ne ıslam , ne de Risale-i Nur engel koymamış. Ama çalışanların ne kadarı giyiminden, konuşmasından tutun da çalıştığı işe kadar harama helale ne derece dikkat ediyor?

Ayrıca Üstad hazretleri açıkça evlerine çağırmış kadınları. Bunu da nezih bir şekilde teşvik ederek yapmış. Ama Süleyman ağabeye sorulan sorunun çalışmayla alakası dahi olmamasına rağmen Üstad'ın kadınların çalışmasında sakınca görmediği şeklinde bir içtihadda bulunmuş. Üstad hazretleri kadınları çalışmaya değil, tam tersine çalışmamaya teşvik etmemiş mi? Alıntıladığım kısımdan bu anlam çıkmıyor mu?

Ayrıca çalışan bir anne, ne derece çocuğuna annelik edebilir ki? Kreşlerde, ananelerde, babannelerde büyüyen çocuklara verilen eğitim ve şefkat anneninkini doldurabilir mi?

Benim de aklım bu kadar yetiyor ağabey. Üstad Hazretlerinin bu sözden kast ettiği manalardan biri de bu olabilir denmesinde sizinle aynı fikirdeyiz. Ama Üstad hazretleri bu sözle bunu anlatmak istemiş şeklindeki bir hükme karşı çıkmak uğruna başımı vermeye hazırım!

Allah istikamet nasip etsin hepimize..

4

15.06.2006, 19:33

Süleyman Abinin yazısını iki üç kez okudum.
Kadını dışarı çıkarıp özgürlük adıyla iffetsizlik yaptıran densiz iftatçılarla, kadını bir köle gibi eve hapseden tefritçilerin eleştirisini yapmış. Sorulan soru itibari ile tefrite giren yani; kadınları evine hapseden zihniyeti eleştirmesine gerek yok gibi gözüksede, sadece ifrata kaçan ifratkarları eleştirseydi tefrite kapı açan bir ifrata girebilirdi.
"Kadın yuvasının dışına çıkamaz mı? Hiç şüphesiz istisnalar her zaman vardır. "
vardır sözü sanırım senin itirazını giderir.Amma;Ama çalışanların ne kadarı giyiminden, konuşmasından tutun da çalıştığı işe kadar harama helale ne derece dikkat ediyor?, sözün bizim mesleğimize girmez. Biz mecra ile uğraşırız. Mecrası düzelentilen kişi gerisini başka mesleklerden öğrenir.Mesela; Biz "tesettürün hikmetini" anlatıp ikna ederiz.ıkna olan gidip nasıl kapanacağını ve tesettürde nelere dikkat etmesi gerektiğini öğrenir.
Hem bir Risale de Üstad (bilen söylesin) kocasından hayır gelmeyen kadınların maişetini -iffetini korumak şartı ile- sağlayabileceğini bildirmiş.
Tabiki çalışan anneler çocuğuna iyi bakamaz. Ama; kocası ölmüş veya sakat veya alkolik,veya tembelse dileneceğine fıtratına uygun bir işte çalışması caizdir.
Kardeşim; Risaleleri okurken parçacı olmamamız lazım. Bir yerde sadece bir mesele anlatılmıştır. Onun istisnaları başka yerde anlatılmış olabilir.
Son olarak;
"Üstad hazretleri bu sözle bunu anlatmak istemiş şeklindeki bir hükme karşı çıkmak uğruna başımı vermeye hazırım!" ,demişsin oysa Süleyman Kösemen Abi;
ışte Bedîüzzaman Hazretleri, “yuva” lâfzıyla, birer ahlâk kavramı olan “iffet ve nâmus”un kadın ve insanlık için “olmazsa olmaz bir mânevî değer” olduğunu hatırlatmaktadır.,demiş. Yuva, sözünün kesin manası budur, dememiş.

Kardeşim tartışma doğrulara ulaşılmasına hizmet eder. Yoksa niyetim;kendi doğrumu kabul ettirmek için değildir.Seni kırmadım inşaalah.
Selam ve muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

5

16.06.2006, 20:45

Değerli talhagenc kardeşim;

bu konuyu bir kaç kez tartıştık. ama siz yine ısrarla gündeme taşıyorsunuz.
Bana göre Süleyman abinin yorum ve izahı tam yerinde ve doğrudur.
sizin düşünce ve görüşünüz de oldukça meseleden uzaktır.

bakın Üstad Lemalarda(204 syafa) ne diyor:

Alıntı

Hemşirelerim, mahremce bu sözümü size söylüyorum: Maişet derdi için, serseri, ahlâksız, frenkmeşrep bir kocanın tahakkümü altına girmektense, fıtratınızdaki iktisat ve kanaatle, köylü mâsum kadınların nafakalarını kendileri çıkarmak için çalışmaları nevinden kendinizi idareye çalışınız, satmaya çalışmayınız.

bakın buarda ifade çok açık:
Maişet geçim derdi için serseri bir koca seçmek yerine kendi nakafanızı kendiniz çıkarmaya çalışın diyor.
yani çalışmaya karşı bir yasak yok.

6

16.06.2006, 20:51

ıman hakikatlerini idrak noktasında faydalı müzakerelerde söylenenlere şimdiyedek kırılmadım, bundan sonra da kırılmam Allah'ın izniyle...

Yeni Asya okuyan bayanların çoğunluğu tesettürü biliyor. Ancak çalışma hayatının tehlikelerini de çoğunluğu bilmiyor. Bunu hatırlatmakta fayda gördüm.

Bir de yazarın şunu demesi, yazısına ve fetvasına olan itirazımın önünü kesecekti;

"Fıtraten şefkate muhtaç ve zayıf olan hemşirelerimizin mümkün olduğunca evlerinde vakit geçirmelerini tavsiye ederiz. Çünkü şu dehşetli ahirzaman fırtınaları içerisinde en emin ve en sağlam mevki küçük bir cennetiniz olan hanelerinizdir. En masum eğlenceniz, istikbalimiz olan çocuklarımızın iyi eğitim almalarıdır. Yine de çalışma zarureti olan hemşirelerimize çalışma hayatında iffet, namus gibi değerleriyle birlikte tesettürlerine de azami dikkat göstermelerini ve münasebetlerinde meşru daireye azamî dikkat etmelerini önemle hatırlatırız."

Ama yazar, kadının yeri diye bir kavram olmadığını ve Üstad hazretlerinin sözündeki yuvadan kastın iffet,namus gibi değerler olduğunu söylemiş. Böyle bir yazıyı kızım okusa ve ben evde durman senin açından daha hayırlıdır desem bak Üstad da böyle demiş desem bana diyecek ki, "Bak babacım, senin güvenerek ve inanarak okuduğun bu gazetenin ilahiyatçı yazarı böyle demiş. Sen ondan daha mı iyi biliyorsun"

Ayrıca bir bayanın zaruret olmaksızın çalışmasının babanın veya eşinin rızasına tabi olduğunu söylememiş.

Neyse.. Bu forumdaki hemşirelerimin gücüne gidebilecek bir şey demekten korktuğum için kısa kesiyorum. Vebali yazarın boynuna, ben vazife bildiğim işi yaptım.

Allah Üstad'ımdan razı olsun. En doğruyu sadece o söylüyor. Başkaları kafa karıştırmaktan başka bişey yapmıyor. Demek ki Risale-i Nur'u sadece Risale-i Nur'dan öğrenmek gerekiyor. Bu zamanda herkes hata yapabiliyormuş.

Saygılarımla...

7

16.06.2006, 21:10

Allah senden de razı olsun kardeşim. Geniş yürekli ve araştırmacı oluşunu iyi bir Risale Talebesi olduğuna alamet olarak görüyorum.
Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

8

17.06.2006, 08:18

cevat uykan kardeşim;

talhagenc kardeşimizin zig-zag çizmesini övgü ile karşılamanıza doğrusu şaşırdım.

olayda ne araştırma ne de doğru bir hüküm var.
sadece kendi kafasındaki bilgileri Risale-i nuru alet ederek dayatma var.

lütfen biraz dikkatli olun.

9

17.06.2006, 11:43

öncelikle talha genç zig zag çizmemiş fikrini söylemiş kendisi açısından dayatma yok

önemli gördüğüm bir mesele islamın kuralları ayet ve hadislerle sabit dir bunların hariçinde bir başka kitap bunların yanında delil olamaz ''ne ıslam , ne de Risale-i Nur engel koymamış'' bu ifade yanlış belki kastetiği mana bu değil ama hep meseleri böyle açıklama getirmek başkalrının nur cemaatine eleştirmelerini tahrik ediyoruz tamam risale kuran ve sünnet kaynaklı olduğundan (hemde en orjınal şekli) tabiki bizim için referans kaynağı eger bu forumda başkları yok derseniz bu düşünce her yerde söyleniyor ve...

10

17.06.2006, 12:20

bu konu çok önemli bir mesele ve buna yorum katarken hislerimizi katmadan islamın engin hoşgörüsü ve evrensel değerleri ile açıklanmalıdır ki bu sadece müçtehid kişilerin yorumu ile helal haram sınırları çizilir

ben şahsen kadının çalışmasını daha doğrusu kendi eşimin çalışmasını istemem.bu nedenle ben bu sene üniversite mezunu olacagım -inşaallah- ama eşim olarak kabul edecegim eşimin üniversite mezunu olmasını istemem.çünkü üniversite bitirmiş bir emek vermiş ve ben ona çalışma diyemem bu haksızlık olur.bu benim tercihim

ancak kadının genel anlamda çalışmasına karşı olmak caiz olmasa gerek
üstad ın dönemimde bir komite kadınları sokağa dökmeğe açık şaçık gezdirmeye iffetsiz hareket etmeye çalıştığı dönenim ilk yılları idi.çünkü 20. asrın başlarında avrupa ve amerika kadınlarıda çok ahlaklı gezerlerdi.onlarda da ayıp sayılırdı artık bizde bile normal sayılan şeyler
yani üstad kadınlar üzerinde oynanmak istenen oyuna dikaktleri çekmiş ve henüz iman bile tam oturmamış toplumda sefahatın çok hızlı bir şekilde artacagını bildiğinden insanları bu şekilde dışarı açılmamalrını tavsiye etmiş.çünkü iman yok bozulma çok hızlı olacaktır.

şimdi ise şartlar çok değişti ihtiyaçlar farklılaştı sosyal hayatta bu nedenle bazı meseleri tekrar düşünülmesi ve yorumlanması gerekir
şimdi bir kere bayan doktor (tüm sağlık sektörü olarak düşünülsün) öğretmen vs. mesleklerde ihtiyaç yok mu ve bu ihtiyaçlar nasıl karşılanacak

eğitim almamış bir bayan kendi coçuklarını nasıl yetiştirecek bu asır çok farklı bir insanı etkileyen faktörler çok fazla bunların etkilerini en aza indirecek bir psikolog gibi coçuklarına yaklaşması gerkmez mi kadının yeri coçukları dır tamam ama çocuklarına yeterli bir danışmanlık yapacak eğitimi ve bilgiyi bilmeyen bir kadın nasıl çocuklarını yetiştirecek dindar ailelerin evlatlarının hallerine bakılsın

eskiden kadınlar sabahdan akşama kadar evde mi kalıyorlardı köydeki kadınlar çalışmıyorlar mı idi

problem nerde biliyor musunuz erkeklerde çünkü
onları ezen biziz hem dışarı yollayıp çalıştıran hemde evde hapis hayatı yaşatan (yani evde bile özgür değil yoksa evde kalmasını ...)
dışarıdan gelecek tehlikelerden korumak için çalıştırmıyoruz neden biz şimdi ye kadar bu toplumda ahlak haya edep gibi imanın meyvelerini ihdas edemedik eger bu toplumun tüm katmanlarının beraber çalışması ile olacaksa bayan da sosyal hayatta yerini alması kendi hemcinslerine örnek olması gerekir.yani artık bayanlar sosyal hayata geçtiler bunları asıl vazifeleri olan aile kuran ve devam ettiren rollerine döndürmek ancak onlar gibi sosyal hayatta yerini alan imanlı bayanların gayreti ile olacaktır

son olarakda bayanların çalışması başkalrını günaha sevk ettiklerinden mi yoksa kendileri günaha girdiklerinden mi acaba
bence ebu hanife bu devirde gelse idi erkeklerin dışarı çıkmalarının caiz olmadığını söylerdi.
bu devirde kadının çalışmasının caiz olmadığını düşünen kişi aynı şekilde erkeğinde çalışmasının caiz olamayacagını düşünmelidir veya nasıl kadın uygun bir yerde çalışmalı ise ozaman erkekde uygun bir yerde çalışmalı
veya köyümüze geri dönelim fadimem demeliyiz

11

21.06.2006, 16:04

Fatih kardeş zig zag meselesinde ahmetsaid abi sanırım haklı. Çünkü kendisiyle samimiyetle tanışıyoruz ve benim az çok tanıyarak konuşmuş.

Yalnız zig zaglarım konu hakkındaki fikrimde değil, hizmetlerimdedir. Geçmişteki olayları deşmeye lüzum görmüyorum.

Yalnız çalışma meselesinde; erkeklerin çalışmasını meşrulaştıran zaruretler var. En başta ailede nafaka için çalışma vazifesi erkeğin boynunda. (Ebu Hanife Hazretleri öyle birşey demezdi yani.) Kadınınsa böyle bir vazifesi yok. Ayrıca kadının çalışması kocasının veya babasının rızasına tabi olmakla birlikte, kadının çalıştığı kadınındır. Ne babası ne de kocası kadının parasını zorla talep edemez. Tamamen kadının insiyatifindedir.

Ayrıca ahmetsaid abi, meseleler birbirine bağlanırsa sorunlar halledilemez hale gelir. Ben bu mesajı sorun çıkarmak için değil, Süleyman Kösmene ağabeyin hatasına belki keffaretü'z-zünub olur niyetiyle yazdım. Lütfen kırıcı olmayalım.

Hayat sürprizlerle doludur. Sırf sevdiğim çalıştığı için sevdiğimden vazgeçtim. Ahmetdais ağabeyin zigzag dediği de budur. Suizanın önünü kesmek ve milleti vebal altında bırakmamak için söyleyeyim dedim.

Cevat ağabey, hüsn-ü zannınız inşallah dua yerine geçer. Ben Nurcuların yüz karasıyım gerçekte. Kendimi biliyorum... :cry:

Selam ve dua ile...

12

22.06.2006, 16:17

ahmed said kardeşimize birşey demiyecegim
kendi kuralların uğrana sevdiğinden vazgeçmen ...keşke başka bir yolu deseydiniz
benim demek istediğim bayanların neden çalışmasının kesinlikle caiz olamayacagıdır eğer günah a gir me ve günaha sebebiyet verme ise aynı şeyler erkekler içinde geçerli veya çalışma erkek için zaruri ise musait bir ortamda çalışması gerekmezmi veya bir erkek sırf hava alayım diye dışarı çıkabilir mi bu caiz mi
dostlar bu asır da sefahat öyle artmış ki helak olan kavimlerin yanında devede kulak kalır demek rabbimiz nebisinin duasını kabul etmiş ümmetini helak etmeyecek inşaalah ve son devir de tüm insanlık onun ümmeti olduğunu ve güneşin doğup battığı her yere namı celili muhammediyi(asm) ulaştırmak hikmete mazhar olmuş bizlerin boynunun borcudur
yani bayan ve erkek tüm vaktini sermayesini bu dinin ihyası adına harcarsa eger bu uğurdaki tüm meşguliyetlerin anlamı olur

yoksa herkes bir münzevi gibi köşesine çekilmeli günahlardan kaçınmalıdır
unutulmamalıdırki günaha götüren yollarda günah

13

22.06.2006, 16:20

ahmed said kardeşimize birşey demiyecegim
kendi kuralların uğrana sevdiğinden vazgeçmen ...keşke başka bir yolu deseydiniz
benim demek istediğim bayanların neden çalışmasının kesinlikle caiz olamayacagıdır eğer günah a gir me ve günaha sebebiyet verme ise aynı şeyler erkekler içinde geçerli veya çalışma erkek için zaruri ise musait bir ortamda çalışması gerekmezmi veya bir erkek sırf hava alayım diye dışarı çıkabilir mi bu caiz mi
dostlar bu asır da sefahat öyle artmış ki helak olan kavimlerin yanında devede kulak kalır demek rabbimiz nebisinin duasını kabul etmiş ümmetini helak etmeyecek inşaalah ve son devir de tüm insanlık onun ümmeti olduğunu ve güneşin doğup battığı her yere namı celili muhammediyi(asm) ulaştırmak hikmete mazhar olmuş bizlerin boynunun borcudur
yani bayan ve erkek tüm vaktini sermayesini bu dinin ihyası adına harcarsa eger bu uğurdaki tüm meşguliyetlerin anlamı olur

yoksa herkes bir münzevi gibi köşesine çekilmeli günahlardan kaçınmalıdır
unutulmamalıdırki günaha götüren yollarda günah

14

22.06.2006, 16:49

yazar çok güzel anlatmış.
kadınlar yuvalarından çıkmış derken sen evi anlıyorsan sana bir şey demem.
ama burdaki mana iffetini.namusunu ,hayasını bırakarak insanları yoldan çıkarmış diyor.çok güzel açıklama.

kadınlar iffetli,namuslu ve hayalı olsaydılar insanlar yoldan çıkarmıydı.
kadının kendisini muhafaza edecek en güzel yeri evi olduğunu anlatıyor üstad.evlerinde çoçuklarıyla eğlenmeleri her şeyin üstünde daha zevklidir.çalışmayında demiyorki üstad.zaten yukarda kardeş alıntısını yapmış.

selam.

15

23.06.2006, 15:19

Fatih kardeş, iki konuda kurallarım katıdır.

1. Eş seçimi,
2. ış seçimi..

Bu ikisinden herhangi birinde beklentilerini karşılayamazsan, ömür boyu mutsuz ve huzursuz olursun. Bu yüzden ne karşımdaki insanın hayatını, ne de kendi hayatımı zehir etmeye niyetim yok. Ben bir baba olduğumda, çocuklarımın ananne, babanne veya kreşte büyümesini gördüğümde utancımdan yerin dibine girerim. Allah hakkımızda hayırlısını nasip etsin...

16

27.06.2006, 14:41

sayın talhagenç öncelikle konu seçimi için teşekkürler
yazıyı bende birkaç kez okudum sizin konuya olan hassasiyetinizden olsa gerek sizin vardığınız sonuca ulaşmadım ben.yazar kadınlara ne 'çalışın ,iş hayatında aktif olun 'diyor ne de 'evleriniz de oturun ,çalışmak günahtır'diyor.zaten bu konuda mutlak hüküm verilemez.kadın kesinlikle çalışmalıdır ya da kesinlikle çalışmak kadına yasaktır denilemez.hanım sahabeden çalışanlar varmış ve peygamber efendimiz bunu yasaklamamış.günümüzde çok zor olmakla beraber islami ölçüyü aşmadan çalışmaya niçin yasak koyuyosunuz.yahutta zaruretler karşısında kadın çalışmazsa ne yapacak.günümüzde erkekler 2. ya da 3. eşlerini ararken ailenin bütün sorumluluğunu yüklenen kadınların sayısı hiçte az değil.malesef bu gibi örnekler extrem değil.yazımdan kadınlar mutlaka çalışmalı ekonomik özgürlükleri ellerinden alınmamalı gibi bir sonuç çıkarılmasın.kanaatim şu ki;kadınlar (çalışması zaruri olmayan) iş hayatında değil sosyal hayatın içinde mutlaka ve mutlaka aktif rol almalılar.kapılarımızı kapatıp 'ben mutluyum, huzurluyum ,dinimi yaşıyorum 'diyebilirmiyiz!?
kadın ya da erkek farketmez çalışmalıyız çalışmalıyız...

17

28.06.2006, 22:42

@butterfly, fikirlerinize saygı duyuyorum. Bu konuda daha yorum yapmıyorum. ısteyen çalışır , isteyen çalışmaz banane ya...

Benim derdim Üstad'ıma mal edilmesi. Sizin yorumunuz veya yazarın yorumu beni ilgilendirmiyor. Üstad'ım kadınlara adresi net göstermiş. Çalışmak mecburiyetinde değilseniz evlerinizde oturun rahatınız ordadır demiş. Bu da fiili ve resmen anladığımız bildiğimiz evdir. Namus, ahlak vesaire değildir. Benim kızdığım tevillerle meselenin çarpıtılmış olmasıdır.

Allah herkesin niyetine göre versin.

Saygılarımla...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir