Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

mavilale

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "mavilale"

Mesajlar: 202

Konum: bir ummandan..

Hobiler: ...

  • Özel mesaj gönder

1

13.08.2005, 01:01

Hafta Sonu Evliliği

Hafta Sonu Evliliği


Anadolu’nun orta ölçekli bir kasabasında öğretmenlik yaparken çıkan “Green Kart” hayatlarının akışını değiştirmişti. Evli ve iki çocuk babası Nail Bey ev hanımı olan eşiyle, aile büyükleri ile, tecrübelerine itimad ettiği kişilerle görüştükten sonra Amerika’ya gelmeye karar verdiler. Ne umduklarını bilmemekle beraber –kendileri de bilmediklerini itiraf ediyorlar– umduklarını şu geçen 4 yıl içinde bulamamışlardı. Hayatını idame ettirebilmek için yeni atıldığı iş alanında günde 10 saat çalışıyor, coğrafi mekanın genişliğinden dolayı her gün en az 3 saati trafikte geçiyor; hayat pahalılığı hafta sonu tatilinden Cumartesi veya Pazar ilave kendisini çalışmaya zorluyor ve mutlaka günlük hayatını devam ettirecek ölçüde dil bilme zorunluluğu onca yorgunluğa rağmen iş sonrası yolunu evden önce kursa düşürüyor vs. Yani hayat debisi oldukça yüksek akıp giden bir nehir; Nail Bey de bu nehrin akıntısına kendisini kaptırmış bir yaprak parçası sanki.

Eşi Zeynep Hanım ise bütün zamanını evde çocukları ile geçiriyor. Buna ilaveten sayıları alabildiğine az olan Türklerden edinmiş olduğu çevre ile seyrek aralıklı münasebetleri oluyordu. Türkiye günlerini, huzurunu, mutluluğunu, eşini-dostunu arıyordu Zeynep Hanım; tıpkı kocasının aradığı gibi. Benimle olan konuşması ise sadece evlilik hayatları ile ilgiliydi. Özetle; “Hafta sonu evliliğimiz var eşimle. O da sadece bir gün. Sabah gidip akşam geç vakitlerde geliyor. Sosyal hayatımız sıfır. Çocuklarla beraberliğimiz sıfır. Benim ıngilizcem olmadığı için komşularla münasebetimiz de sıfır. Bugün-yarın düzelir düşüncesindeydim; olmadı. Olmaması bir yana daha da kötüye gidiyorler ilişkilerimiz. Türkiye de hiç böyle değildi. şimdi bana ilgisi kalmadı. Varlığım ile yokluğum bir. Evi otel ve lokanta gibi kullanıyor. Biliyorum şartlar zorluyor ve bizim için yapıyor ama ne yapacağımı bilemiyorum. Bir karar aşamasındayım. Bana yardımcı olun” dedi.

Öncelikle şunu söyleyeyim diye başladım söze; sizin söyledikleriniz Amerika’da her 100 aileden 85’inin şikayeti. Yapılan istatistikler % 85 ailenin “Weekend Marriage-Hafta sonu evliliği” olduğu sonucunu çıkarmış. Amerika’da özellikle sizin yaşadığınız yer gibi kalabalık şehirlerdeki ekonomik zorlukların bunda etkisi büyük. Bunun yanısıra sosyal ve kültürel unsurlarla bezeli hayat tarzı da bunu amir. Dolayısıyla sizin şikayetiniz bana yabancı gelmedi. Amerika’lı psikologlar bu tür evlilere şu tavsiyelerde bulunuyorlar; önce onları aktarayım isterseniz; zamanınızı üçe ayırın; aile, çalışma ve eş. Aile çocuklarla birlikte harcanacak zaman dilimi. Çalışma malum. Eşe gelince; günlük her hal ü karda en az 10 dakika sohbet zamanı. Bu bir. Haftada bir gün ‘date night’ denilen başbaşa ve mutlaka ev haricinde geçirilen iki saat. Bu bir kahve içme olabileceği gibi yemek de olabilir, sinemaya, parka gitmek de olabilir. Bu da iki. Son tavsiye ise her gün sabah veya akşam 5-10 dakika birlikte Allah’a dua etme. Eğer diyor psikologlar alabildiğine meşgul olup yoğun çalıştığınız dönemlerde konuşacak vaktimiz yok deyip birbirinize, evliliğinize zaman ayırmazsanız yarın emekli olduğunuzda konuşacak bol zamanınız olur ama sizi biraraya getirecek sevgiden, saygıdan, aşktan mahrum olursunuz. Kaldi ki bu tür evlilikler emeklilik günlerine varmadan boşanma ile neticeleniyor.

şimdi Zeynep Hanım alabildiğine radikal sayılacak bir teklifte bulunacağım size; madem ki bir karar aşamasındasınız, bu hayatı bu şekliyle götüremeyeceksiniz, o zaman daha fazla uzatmayın bu işi ve boşanın.

Zeynep Hanım bu teklif karşısında şok oldu. Böyle bir manzara ile karşılacağına ihtimal vermiyordu. Hele bunun benim ağzımdan çıkacağına asla! Sonra şu muhavere geçti aramızda.

-Nasıl olur? 10 yıllık bir yuva, iki çocuk.!!
-Eşinizi ve yuvanızı seviyor musunuz?
-Elbette!
-ABD’ye gelişi birlikte karar vermediniz mi?
-Evet
-Böyle zorluklarla karşılaşacağınızı tahmin etmediniz mi?
-Ettik ama bu boyutta olacağını sanmıyordum.
-Tamam, ama bu boyutta. O zaman şartları değiştirin.
-Ama mümkün değil ki! Eğer burada kalınacaksa başka çaresi yok gibi. Çocukların eğitimi açısından da sanki burası iyi gibi.
-Bence yanlış düşünüyorsun Zeynep Hanım. Mutlu ve sağlıklı bir evlilik çocuklardan daha önemlidir.
-Ne demek o? Bizim her şeyimiz çocuklarımız! Biz yaşıyorsak onlar için yaşıyoruz. Bu sıkıntılara katlanıyorsak onlar için.
-Hayır! Yanlış düşünüyorsunuz. Zira çocukların geleceğini belirleyecek olan sizin huzur ve mutluluğunuzdur. Siz huzursuz olunca bu dediğin şeyler nasıl olacak ki? Bak boşanmaya giden yoldan bahsediyorsun, boşandınız diyelim, çocuklar ne olacak?
-Doğru.
-O zaman içinde bulunduğunuz hayat şartlarına göre yeni bir aile hayat modeli oluşturun ve tahmin ettiğim kadarıyla beş yıldır unutamadığınız Türkiye’deki hayat tarzınızı unutun. Yani madem geri dönmeyi düşünmüyorsunuz, madem boşanmaya hayır diyorsunuz, madem eşim ve çocuklarımı seviyorum diyorsunuz, öyleyse burada yüz yüze bulunduğunuz şartlara bağlı olarak yaşamayı ve elinizdeki ile mutlu olmayı deneyin. Efendimiz (sav): “Nimet bakımından sizden üstün olanlara değil, asağı olanlara bakın. Bu Allah’ın size ihsan ettiği nimetlere şükür etmeniz için daha hayırlıdır” buyuruyor. Nimete şükür onu ziyade eder. Allah “şükrederseniz ziyade ederim, ama nankörlükte bulunursanız benim azabım cok şiddetlidir” demiyor mu?


Yalnız bunları derken ekonomik, sosyal ve kültürel şartlar karşısında pes edin, mücadele etmeyin, nesne olun demiyorum. Tam aksine özne olmaya çalışın. Suyun akışını kendi lehinize ne kadar kısa zamanda ve ne kadar çok değiştirebilirseniz değiştirin. Müslüman, tarihe özne olmak, müdahil olmak için vardır. Bunun zaman alacağı ise izahtan varestedir. Ve başta söylediğim Amerika’lı psikologların tavsiyelerini de kulak ardı etmeyin. Hikmet müslümanın yitik malıdır. Temel dinî değerlerle çatışmadıktan sonra kim söylerse söylesin alır ve uygular. Bence o tavsiyeler alabildiğine yerinde tavsiyelerdir.

Derin bir sessizlik oldu bu cümlelerden sonra. Bu sessizliği Zeynep Hanım bozdu:
- şunu mu demek istiyorsunuz; devam.
- Evet doğru anlamışsınız, devam ama eşin ve çocuklarınla konuşarak, anlaşarak belirlediğiniz küçük değişikliklerle.
Bir gömlek düştü bu hikayede bize, yakub’un gözyaşına değen…

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

2

13.08.2005, 11:21

Yıkmak sanıldığı kadar kolay olmasa gerek. Maddi şartlardan dolayı haftasonu evlilikleri de malesef sadece ABD de ddeğil, Türkiye'mizde de var.
Birbirini tanımayan komşular, evini otel gibi kullanan babalar, gündüz anannelerde kreşlerde duran veya sokağa salıverilen çocuklar, altın günlerinde , sokak gezmelerinde vakit öldüren anneler...

Bu sıkıntıları çözmek yerine kaçmayı tercih eden ve ot gibi yaşayan eşler.

Ot gibi ifadesinden kastım farklı. Eşleriyle diyalog kurmayan, TV karşısında ömrünü öldüren insanlardan bahsediyorum.

Allah sonumuzu hayır etsin...
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

mavilale

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "mavilale"

Mesajlar: 202

Konum: bir ummandan..

Hobiler: ...

  • Özel mesaj gönder

3

13.08.2005, 15:37

Allah sonumuzu hayır etsin...


amin ..

bizleri de hayırlı eşler etsin..
Bir gömlek düştü bu hikayede bize, yakub’un gözyaşına değen…

4

14.08.2005, 00:28

Haftasonu evlilikleri kesinlikle Türkiyemizde de büyük oranda var.
Hatta Amerika örneğine bile gerek kalmayacak ölçüde :!:
Ya da olaya şöyle bakalım;
Amerikadaki ailelerin %85inde bu ortak sorun var,
Türkiyedeki ailelerin %85inde hangi sorun olabilir?
Önemli olan ailedeki sorunun ne olduğu mu?
Yoksa ailenin, sorunun çözümüne nasıl yaklaştığı mı?
MevLa göreLim neyLer,
NeyLerse güzeL eyLer.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir