Yazmaktan kesilmek, biraz da ölmektir...
27 Ekim 2010, 02:46
Zübeyir Ergenekon
ergenekonya42@yahoo.com
Bir kitap yazmak istiyorum. Roman mı olsun, yoksa deneme mi? Fikirlerimi romanla mı daha iyi anlatabilirim, yoksa deneme ile mi? Ya fikirlerim, romanın “masalsı” üslubu ile anlaşılmazsa. Ya deneme? Denemenin de çekilmezliği var… Albenisi yok…
Yoksa önce niye yazdığıma mı karar vermeliyim? Niye yazıyorum, niye yazmak istiyorum?
Düşüncelerimin, kitapların satırları ile ebedileşmesini istiyorum. Yazmam demek, yazacak şekilde çalışmam demektir.
Yazmayı kendimi diri tutmak olarak görüyorum. Boş vermişliğe karşı bilinçli bir duruş. Okumak ve yazmak. Bilinçlice yapılacak davranışlar. Okumak ve yazmak… Eser-i hayat.
Kararlılık ve düzen. Kararlı ve intizamlı olmayan yazabilir mi? Şu sessiz ve ıssız geceyi, benim için bayram yerine çeviren nedir? Geceyi neşelendiren, geceye renk katan nedir? Her yazıda, gece niye güneşin yedi rengini almışçasına aydınlanır?
Yazı, hakikatleri dillendirmek. Yazı yaşamak. Yazı nefes almak. Yazı ilahi bir sır. Gizem dolu bir tutku. Kalemi eline alan herkes hisseder bu heyecanı. Her yazıda bütün insanlar sizi dinliyormuş gibi bir hisse kapılırsınız. Yazı, inandığınız değerleri benimsemenizi sağlar.
Yazıda , hikmetli bir yerleştirme var. Bir kompozisyon var yazıda. Bu kompozisyon, bir yazı türüne isim olmuş bu yüzden. Yazıda fikirler, güzelce ifade edilir. Kelimeler özenle seçilir. Yorumlar, mesajlar, dedikodular ve anlık yazışmalarda yazdığımız ifadeler… Bunları düşünmeden yazarız çoğu zaman. Yazmak, bunlardan sıkılmaktır bazen. Yazıya değer veren onun için emek sarf edilmesi.
Okumaktan kesilmek biraz da ölmektir, diyor yazar. Ya yazmaktan kesilmek?
Yorgan giderse kavga da biter. Kavgası, savaşı olanlar yazar. Mücadele eden, mücahede eden insanlar yazar. Yazanlar âleminde savaş yaşayanlardır. Her yazı öncesi bir savaştır yazar için. Masası ve zihni ise savaş alanı…
Bir kitap yazmak istiyorum. Ölümün dilimi susturduğu anlarda, kitaplarım benim yerime konuşsun istiyorum. Yazmak bu nedenden dolayı da cazip geliyor. Şaban Döğen Ağabeyimizin dili olan kitapları onun bedeline her yerde konuşuyor ve hasenatlarını daima ona gönderiyor…
Anlık konuşa konuşa yazıyı unuttuk. Anlık konuşmasak, ama hep yazsak. Yazı ile konuşsak. Anlık konuşmalar, sohbetler yarım yarım. Bölük pörçük. Saçma bazen. İntizamsız ve özensiz. Oysa yazı, bir düşüncenin, bir özenin eseri.
Uzun zamandır kalemi bırakmıştım. Klavyelerle ne kadar yazsam da o tadı vermedi. Bu yazı, ilkönce kalemle yazıldı, sonra bilgisayara aktarıldı. Nasip olursa, artık Sentez Haber ile sizle daha sık buluşmayı planlıyorum. Kitaba giden yolları bu yazılarla süsleyeyim istiyorum.
Bir kitap yazmak istiyorum…