Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

25.07.2006, 13:37

10. Söz (Haşir Risalesi)

Onuncu Söz, yani Haşir Risalesi, Risale-i Nur´un en önemli risâlelerinden biridir. Bu risâle öldükten sonra dirilmeyi, bu dirilişin gerekçelerini, mutlak lüzumunu dünya hayatından örnekler vererek anlatmaktadır. ınsanın nefsini, aklını, kalbini tatmin eden bir risâledir. Yine âyet-i kerimelerden ilhamen yazılmıştır.

Bediüzzaman Hazretleri Haşir Risalesini, kendileri telif ettikleri halde, elli defadan fazla okuduklarını ifade etmişlerdir. Hatta sadece Haşir Risâlesini elde ederek okuyabilenin, eğer hakkıyla yararlanabilirse imanını tam olarak kurtarabileceğini söylemiştir.

Alıntı

Onuncu Söz - Haşir Bahsi

ıhtar: şu risâlelerde teşbih ve temsilleri hikâyeler sûretinde yazdığımın sebebi, hem teshîl, hem hakâik-ı ıslâmiye ne kadar mâkul, mütenâsib, muhkem, mütesânid olduğunu göstermektir. Hikâyelerin mânâları, sonlarındaki hakikatlerdir. Kinâiyât kabîlinden yalnız onlara delâlet ederler. Demek, hayalî hikâyeler değil, doğru hakikatlerdir.



Birâder, haşir ve âhiretin basit ve avâm lisâniyle ve vâzıh bir tarzda beyânını istersen; öyle ise şu temsilî hikâyeciğe nefsimle beraber bak, dinle:

Bir zaman, iki adam, Cennet gibi güzel bir memlekete (şu dünyaya işarettir.) gidiyorlar. Bakarlar ki herkes ev, hâne, dükkân kapılarını açık bırakıp, muhâfazasına dikkat etmiyorlar. Mal ve para, meydanda sahipsiz kalır.

O adamlardan birisi, her istediği şeye elini uzatıp, ya çalıyor, ya gasb ediyor. Hevesine tebâiyet edip her nevi zulmü, sefâheti irtikâb ediyor. Ahali de ona çok ilişmiyorlar. Diğer arkadaşı ona dedi ki:

Devamını okumak için aşağıdaki ki linkleri kullanabilirsiniz.

1. http://www.risaleara.com/oku.asp?id=42

2. http://www.risaleinurenstitusu.org/index…=Sozler&Page=52
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

2

25.07.2006, 13:40


10. Söz uzun olduğu için işlenmeside vakit alacaktır. Acele etmeden ve konuyu dağıtmadan aşağıdaki suallerle işlemeye başlayabiliriz. Konuyu işlerken aklınıza takılan sualleride sorabilirsiniz tabi...

Haydi Bismillah!


01. Bediüzzaman niçin bazı benzetmeleri "hikayeler" şeklinde yazmıştır, bunun yararı nedir?

02. Parçada geçen, her şeyin sahipsiz gibi göründüğü memleket ile dünyamız arasındaki benzerlikler nelerdir?

03. Hikayedeki, her şeyi sahipsiz zanneden ve her istediği şeye elini uzatıp çalan adamın benzerleri gerçek hayatta hangi özellikleriyle dikkat çekerler?

04. Hikayedeki birinci adamın arkadaşı onu niçin ve nasıl uyarıyor?

05. Temsildeki padişah kim olabilir? Birinci adam ona niçin inanmıyor?

06. ıkinci surette padişahın büyük bir mahkemesi var deniyor. Burası neresi olabilir?

07. Bu "daimî seyrangâh" neresidir? Siz de oraya gitmeyi ister miydiniz?

08. Bu kadar muhteşem bir saltanata sahip bir padişah niçin ona lâyık bir mahkemeyi kurması gerekiyor?

09. Gerçek bir hikmet ve adalet niçin büyük bir mahkemenin kurulmasını gerekli kılar?

10. ıkinci Sûrette padişahın çok merhametli ve izzetli olduğunu nasıl ispatlanıyor?

11. Padişahın mânevi güzelliği ve mükemmelliği neden sonsuz bir âlemi gerektirir?

12. Hâşir âyettlerin diliyle nasıl ifade edilmiştir?

13. Dört mevsim ile haşir arasında nasıl bir bağ kurulabilir?

14. Ruhun cesede dönüşü nasıl gerçekleşecektir? Örnek vererek açıklayınız.

15. Siz haşir olayını nasıl ispatlayabilirsiniz?

16. Ahirette zamana ve bekletilmeye ihtiyaç olmaksızın eşyalar bir anda inşa edilecektir. Dünyada ise eşyaların yavaş yavaş inşasının sebebi nedir?

17. Ruhların cesetlerine gelmelerinden sonra canlanmaları gerekiyor. Yani ruh-ceset beraberliğinin hayatla sağlanması şart. Bu ihyâ (canlandırma) bir anda nasıl olacak? Bediüzzaman buna nasıl örnek veriyor? Aşıklayınız?

18. Ahirete imanın çocukluk döneminde yararları nelerdir? Günümüzdeki çocuklar bu imandan yeterince nasipleniyor mu?

19. ıhtiyarlarımız ahirete iman ile nasıl bir huzur buluyorlar? Yakınlarınızda böyle nurlu ihtiyarlar var mı? Varsa kısaca anlatınız.

20. Ahirete iman inancı gençlik üzerinde nasıl bir etki uyandırıyor?

21. Ahirete iman, aile hayatına ne gibi faydalar sağlar?

22. Ölen bir insanın diriltilmesinden daha zor olan hangi olayların Allah tarafından yaratıldığını görüyoruz?

23. Dünyanın mezraa, mahşerin harman, Cennet ve Cehennemin birer mahzen oluşunu nasıl izah edebilirsiniz?
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

3

25.07.2006, 15:58

10. Söz

Birader, haşir ve âhireti basit ve avam lisanıyla ve vâzıh bir tarzda beyanını istersen, öyleyse şu temsilî hikâyeciğe nefsimle beraber bak, dinle:

Bir zaman iki adam Cennet gibi güzel bir memlekete (şu dünyaya işarettir) gidiyorlar. Bakarlar ki, herkes ev, hane, dükkân kapılarını açık bırakıp muhafazasına dikkat etmiyorlar. Mal ve para meydanda, sahipsiz kalır. O adamlardan birisi, her istediği şeye elini uzatıp ya çalıyor, ya gasp ediyor. Hevesine tebaiyet edip her nevi zulmü, sefaheti irtikâp ediyor. Ahali de ona çok ilişmiyorlar. Diğer arkadaşı ona dedi ki:

"Ne yapıyorsun? Ceza çekeceksin; beni de belâya sokacaksın. Bu mallar mîrî malıdır. Bu ahali, çoluk çocuğuyla asker olmuşlar veya memur olmuşlar, şu işlerde sivil olarak istihdam ediliyorlar. Onun için sana çok ilişmiyorlar. Fakat intizam şediddir. Padişahın her yerde telefonu var ve memurları bulunur. Çabuk git, dehalet et" dedi. Fakat o sersem inat edip dedi:

"Yok, mîrî malı değil, belki vakıf malıdır, sahipsizdir. Herkes istediği gibi tasarruf edebilir. Bu güzel şeylerden istifadeyi men edecek hiçbir sebep görmüyorum. Gözümle görmezsem inanmayacağım" dedi. Hem feylesofâne çok safsatiyâtı söyledi. ıkisi arasında ciddî bir münazara başladı.

Evvelâ o sersem dedi: "Padişah kimdir? Tanımam."

Sonra arkadaşı ona cevaben: "Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur? Ve bu kadar çok servet-ki, her saatte bir şimendifer HAşıYE gaipten gelir gibi, kıymettar, musannâ mallarla dolu gelir, burada dökülüyor, gidiyor-nasıl sahipsiz olur? Ve her yerde görünen ilânnameler ve beyannameler ve her mal üstünde görünen turra ve sikkeler, damgalar ve her köşesinde sallanan bayraklar nasıl mâliksiz olabilir? Sen, anlaşılıyor ki, bir parça firengi okumuşsun. Bu ıslâm yazılarını okuyamıyorsun. Hem de bilenden sormuyorsun. ışte, gel, en büyük fermanı sana okuyacağım."

O sersem döndü, dedi: "Haydi, padişah var. Fakat benim cüz'î istifadem ona ne zarar verebilir? Hazinesinden ne noksan eder? Hem burada hapis mapis yoktur; ceza görünmüyor."

Arkadaşı ona cevaben dedi: "Yahu, şu görünen memleket bir manevra meydanıdır. Hem sanayi-i garibe-i sultaniyenin meşheridir. Hem muvakkat, temelsiz misafirhaneleridir. Görmüyor musun ki, hergün bir kafile gelir, biri gider, kaybolur. Daima dolar, boşanır. Bir zaman sonra şu memleket tebdil edilecek; bu ahali başka ve daimî bir memlekete nakledilecek. Orada herkes hizmetine mukabil ya ceza, ya mükâfat görecek" dedi.

Yine o hain sersem, temerrüt edip, "ınanmam. Hiç mümkün müdür ki bu memleket harap edilsin, başka bir memlekete göç etsin?" dedi.

Bunun üzerine, emin arkadaşı dedi: "Madem bu derece inat ve temerrüt edersin. Gel, had ve hesabı olmayan delâil içinde, On ıki Suret ile sana göstereceğim ki, bir mahkeme-i kübrâ var, bir dâr-ı mükâfat ve ihsan ve bir dâr-ı mücazat ve zindan var. Ve bu memleket, hergün bir derece boşandığı gibi, bir gün gelir ki, bütün bütün boşanıp harap edilecek."

-------------------------------------------------------------------------

Ben şimdilik 1. Surete kadar kopyaladım. Çünkü linki verilen sitelere giremiyorum. Ayrıca konu takibi yapmak için kopyala / yapıştır yapmak istedim.

Hakkınızı helal edin




Selametle

4

25.07.2006, 16:41

(01) üstadın bazı benzetmeleri hikayeler tarzında yazmasının sebebi haşirin hem akla ne kadar uygun olduğunu göstermek,hem de imani hakikatlerin ne kadar sağlam ve birbirini destekler bir vaziyeti olduğunu göstermek..(anladığım kadarıyla)

5

25.07.2006, 16:54

Alıntı sahibi ""Üstad'ım""

Hevesine tebaiyet edip her nevi zulmü, sefaheti irtikâp ediyor. Ahali de ona çok ilişmiyorlar


Buradaki ilişmeyen ahali Allah'ın görevlendirdiği melekler midir veya görevlendirdiği memurlar mıdır?

Çok ilişmiyor dediğini göre ilişiyorlar demektir. Ama kendilerini çok belli etmiyorlar demek ister gibi.

Allah'u alem

6

25.07.2006, 17:03

burdan anladığım ahaliden kasıt yaratılmış vazifeli varlıklar...insanlar,hayvanlar,melekler,cinler..diyor ya asker olmuşlar,istihdam ediliyorlar diye.

pek ilişmiyorlar deniyor,benim burdan anladığım hani dünyada bazı suçların cezaları tehir ediliyor(hatta çoğu suçların) ancak bu günahlar zulümler itaatsizlikler umumileştiği zaman çeşitli felaketlerle ikaz ediliyor insan,uyarılıyor...

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

7

25.07.2006, 20:18

sadece vazifeli varlıklar diye düşünmek eksik kalır. tüm mahlukat zulme yeterince karsılık vermemekte hatta kendilerine yapılan zulme güçleri yetse bile çoğunlukla ceza vermemektekeler. hakikatende ehli dünya için güçlü haklı değilmidir? ki ticeyy'in de dediği gibi cenab-ı hak direk her cezayı burada vermemekte yani özellikle ahireti beklemektedir.

02. Parçada geçen, her şeyin sahipsiz gibi göründüğü memleket ile dünyamız arasındaki benzerlikler nelerdir?

o memleket yani kainatımız insanların istediği -ister iyi ister kötü-gibi hizmetine açılmışve insanlar hizmet etmekte. nizamı bosup kainatın sahibine isyan edenlere , sahib-i kainatın sevgili kullarına zulmeden insanlara sahibimimizin her hangi bir cevap vermemesi adeta yapanın yaptığıyla kalması dır

8

27.07.2006, 15:39

Allah razı olsun devam edelim inşaallah. Dersler aksamasın

Alıntı

03. Hikayedeki, her şeyi sahipsiz zanneden ve her istediği şeye elini uzatıp çalan adamın benzerleri gerçek hayatta hangi özellikleriyle dikkat çekerler?


Buna israil ve Amerika'yı örnek olarak gösterebiliriz herhalde. Bir de bu işi en çok yapan devlet memmurlarıdır zannedersem. Rüşvet, adam kayırma, sahtecilik yapma, halkın parasını zimmetine geçirme vs örnek olarak gösterebiliriz herhalde....



Selametle

9

28.07.2006, 10:55

Allah razi ve memnun olsun

10

28.07.2006, 11:41

Alıntı

11. Padişahın mânevi güzelliği ve mükemmelliği neden sonsuz bir âlemi gerektirir?


ılginç bir soru. Düşünelim...

11

28.07.2006, 14:33

11. Padişahın mânevi güzelliği ve mükemmelliği neden sonsuz bir âlemi gerektirir?

padişah sonsuz güzellik sahibi.sonsuz güzellik sonsuz bir seyir yeri ister.
.bu dünya ise fani ve kısıtlı.kısa bir süre içinde herşey görünüp tekrar yok oluyor.zaman ve mekan sınırlı olunca seyir de kısıtlı oluyor,sergilenen sanat mucizeleri de sınırlı oluyor.halbuki padişahın sonsuz sanat harikaları var.

demek ki padişahın sonsuz güzelliğini ve mükemmelliğini sergileyeceği bir sonsuz bir sergi yeri var...ebedi bir alem...Allah'ın CEMAL ve KEMAL isimleri ahireti gerektiriyor..

12

28.07.2006, 16:47

dolunay kardeş

açıklamaların içinteşekkür ederim.

burada söyle bir anlatım aklamı gelmektedir ki,

yüce ALLAH cc sonsuz bir güzelliği ve cemali ve kemali vardır.çünkü mahlukatta görünen cemal ve kemalller onun sonsuz cemal ve kemalinden akmaktadıdr.

dünyada sebebler hükümferma olduğu için cemal ve kemali gerçek anlamda tezahür edememekte ,zıl ve gölgelerin zuhuratı ve tecellileri ile onun sonsuz cemal ve kemalini derk etmekteyiz.

nasılki akan nehirde parlayan ışıltılar gökteki güneşin kaynağını bize göstermektedir.aynen öylede mahlukat ve masnuatta çeşit çeşit görünen güzellikler,cemallar,kemaller de yüce rabbimizin sonsuz güzelliğini,cemal ve kemaline göstermektedir.

yüce ALLAH cc.cemal ve kemali sonsuzdur.bu geçici dünyaya sığışmaz.onların yerleri alemi ahirettir.

senin de ifade ettiğin gibi,


bu dünya ise fani ve kısıtlı.kısa bir süre içinde herşey görünüp tekrar yok oluyor.zaman ve mekan sınırlı olunca seyir de kısıtlı oluyor,sergilenen sanat mucizeleri de sınırlı oluyor.halbuki padişahın sonsuz sanat harikaları var.

13

31.07.2006, 12:17

09. Gerçek bir hikmet ve adalet niçin büyük bir mahkemenin kurulmasını gerekli kılar?


Ewet bir mahkemeyi kübra yı gerektirir ki kimse dünyada yaptıklarının karşılığını tam olarak alamamakta.Ahiret akıl ötesi bir hayattır. Ölümden sonra dirilmeyi aklım almıyor demek, bu iş olmayacak, aklı almayanlar di-rilmeyecek, ahirete inanmayanlar mahşer yerine gelmeyecek, cehennemi inkar edenler onu hiç görmeyecek demek değildir. Mü'min de kafir de ölecek, hepsi tekrar dirilecek, ilahi huzurda hesap verecek ve herkes layık olduğu yere yerleşecektir.


Enbiyâ Sûresinin 47 . Ayetinde
Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.

Bir gün ıbn Ömer (r.a.) bu âyetleri okuyordu. "O gün insanlar, âlemlerin rabbi olan Allah'ın huzurunda divan duracaklar." âyetine gelince, kendini tutamayıp ağlamaya başlamıştır. Çünkü o gün öyle bir gündür ki, her hak sahibine hakkı verilecek ve hiç kimseye haksızlık yapılmayacaktır. Buna inanan kimse, başkasını aldatmaz. Kimseye hile ve haksızlık yapmaz.
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

14

03.08.2006, 13:26

Alıntı

16. Ahirette zamana ve bekletilmeye ihtiyaç olmaksızın eşyalar bir anda inşa edilecektir. Dünyada ise eşyaların yavaş yavaş inşasının sebebi nedir?


ılginç bir soru. Tefekküre devam...

Selametle

15

03.08.2006, 19:24

Alıntı sahibi ""ADEMAYAZSIN""

Alıntı

16. Ahirette zamana ve bekletilmeye ihtiyaç olmaksızın eşyalar bir anda inşa edilecektir. Dünyada ise eşyaların yavaş yavaş inşasının sebebi nedir?


ılginç bir soru. Tefekküre devam...

Selametle



dünyada hikmet ahirette kudret hakim oldugundan dünyada bir bebek

tedrici olarak büyütülmekte mesela abi bir bebek 50 yaşında dünyaya

gelseydi annenin şefkatini anlayamazdık çocuklugun gençligin okulun

askerligin bir esprisi olmazdı bir ağaç emek istiyor gübresiydi ilacıydı

onada bir bebek gibi bakıyorsunuz hepsi bir imtihan çerçevesinde işliyor


ahirette imtihan sırrı kalktıgı için eşyanın defaten aniden dirilmesi mümkün

olabilir ben burayı bıkadar kavrayabildim

arkadaşlar yanlışlarımı gösterip değişik meyvalar sunacaklardır

16

04.08.2006, 17:36

dünya hikmet yeridir.Rabbimiz herşeyin önüne sebepler perdesini koymuştur ki imtihan sırrı bozulmasın.mesela yağmurun yağması için buharlaşma,bulutlar birer sebeptir.Allah dileseydi yağmuru hiç sebepsiz,dayanaksız yaratırdı.ancak bu dünyada teklif sırrının kalkmaması için herşey hikmetle, yavaş yavaş,tedricen yaratılmş.
ahiret yurdundaysa herşey apaçık ortaya çıkıp gözle görüleceği için Rabbimiz orada eşyayı bekletilmeye ihtiyaç olmalsızın bir anda inşa edecektir.Kudret isminin tecellilerini orada perdesiz bir şekilde görebileceğiz...(cennet ve cehennem gibi...)
ya rabbi!ya rabbi!ya rabbi! Beni bu yolda büyüt,bu yolda yürüt,bu yolda çürüt.Fakat asla ve asla döndürme..

YaMusaB

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: KaFKasYa

Meslek: TaleBe

  • Özel mesaj gönder

17

17.08.2006, 11:14

Alıntı

Mehmed Kırkıncı Hocaefendi Kader Risalesinin okunduğu bir derste şu hatırasını anlatıyor: Bir zaman yanıma bir zat geldi; “Hocam” dedi, “Ben Allah’ın varlığına öyle bir inanıyorum ki, hiç şüphem yok. Ama ahirete inanamıyorum. Ninem vefat ettiğinde ben yanındayım. Kendi kendime dedim; Bu nerde dirilecek?”

Kırkıncı Hoca diyor ki Muhatabıma dedim ki; “Sen cidden Allah’a inanıyor musun?” “Evet” dedi. Dedim ki; O halde ahirete de inanman lazım. Çünkü o inandığın Allah diyor ki; “Ahiret var”

Sonra o, derslere devama başladı. Haşir Risalesi olan 10. sözü ona okuduk. Aradan epey zaman geçmişti, bir gün ders Cennet hakkındaki 28. söz’dendi. O, dedi ki; “Hocam, artık ben ahirete nasıl inanıyorum biliyor musunuz? Sanki gittim, geldim, çarşılarını gördüm, döndüm, geldim gibi inanıyorum.”

[size=7]Hatıralar ve ÖlçüleR[/size]


Allah-u Ekber

19

09.01.2007, 09:19

Birinci suretten önce ne vardı,damla kardeşim.

işte hakikatlardan öncekide yani işaretlerde bu suretlerden öncekinin hakikatıdır.

değişen bir şey yok.

baştan başladın okudun birinci surete kadar,sonra hemen birinci hakikatten önceki işaretleri baştan sona okuyorsun.

sonra birinci suret,hemen birinci hakikat.

sanırım anlamış oldun.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

20

09.01.2007, 11:40

Ama ben anlamadım. Hem niye böyle okunur.Hhem birinici suretten sonra ikincisini okumadan birinci hakikatemi geçmek lazım.
şu an gündüz okumam ıman Hakikatleri, arkasından Haşir Risalesini okumayı düşünüyorum. Bunlar güzel tevafuk oldu.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir