Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

13.12.2006, 19:53

Evamir-i tekviniye/Evamir-i şer'iye

Evâmir-i şer'iyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, evâmir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Birincisinde mükâfat ve mücâzâtın ekseri âhirette, ikincisinde ağlebi dünyada olur. Meselâ, sabrın mükâfâtı zaferdir; atâletin mücâzâtı sefalettir; sa'yin sevabı servettir; sebatın mükâfâtı galebedir. Müsavatsız adalet, adalet değildir.

Mektubat-Hakikat Çekirdekleri/ 96

Bu nükteden anladıklarımı yazıyorum.

Allah'ın kainatta cari olan kanunları vardır. Bunlar Adetullah'tan olup evamiri-i tekviniye adlandırılıyor. Kainatta hikmetle cari olan her kural ,her kaide bu dairenin içindedir.

Rızk insan için en önemli ihtiyaçtır. Adetullah'a göre, kainatta cari olan kaideye göre , hikmet gereği rızka muhtaç olan kişi çalışma ile fiili bir dua ederek ona ulaşmaya gayret etmeli. Rızkın en büyük düşmanı tembelliktir. Tembel olan kişi evamir-i şer'iye dairesinde Allah'ın makbul bir kulu olabilir. ıbadet noktasında bir tembellik içinde olmayabilir. Zalim olan, Allah'ın buğz ettiği ancak rızk için gerekli kaideler uyan bir kişi Adetullah gereği bu husuta makbuldur. Rızk ona verilecektir. Bu noktada abid kulun hakkı yokki şekva etsin. Evamiri-tekviniyiye itaatsizliğinin cezasını peşin ve çabuk aldı. Bu ataletin en kötü sonucuda manevi rızk hükmündeki bereket dahi kaçacaktır.
Mesela, Üstad rızk için gerekli Adetullah çerçevesinde hareket etmedi. Ancak, hizmetindeki önemin büyük olması ve bu hizmetin o Adetullah'a uygun hareket etmesine mani olmasından manevi bir rızk olan bereketle taltif edildi. Allah dilese ona hiç umulmadık yerlerden maddi rızk ihsan ederdi. Ancak merhameti gereği çalışması mümkün olmayan bir adamın Adetullah'a münafi bir tarzda rızklandırılması kötü kalplilere saldırı şansı verecekti.Hem müsavatsız bir adalet olmayacağından Adl ismine münafi olacaktı. Çocuklara en iyi rızk verilmesi dahi bundandır.
Yani, bereket için evamir-i tekviniyenin terkinde zaruret gereklidir. Zaruretsiz terk olursa bereket dahi verilmiyor.

Rızk için evamir-i tekviniye itaat farzdır. Dünyaya bakar. Helal rızk için evamir-i şer'iyeye itaat farzdır, ahirete bakar. Her ikisinden mahrum olan sefalet içinde yaşıyor. Ne maddi ne manevi rızka nail olamıyor.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

2

13.12.2006, 23:45

"Müsavatsız adalet, adalet değildir." cümlesini biraz daha açabilirmiyiz. Özellikle müsavattan tam kasıt nedir?

3

14.12.2006, 00:08

Alıntı sahibi ""oruc_04""

"Müsavatsız adalet, adalet değildir." cümlesini biraz daha açabilirmiyiz. Özellikle müsavattan tam kasıt nedir?


Musavvat yani eşitlik mesela bir kişi padişah yada sultan diye kayırılır bir baskası ise zayıf ve gariban diyede ezilir ise bu adalet olmamıs olur..Hakiki adalet insanların mevkilerine ve bulundukları duruma değil o hadisedeki durumuna göre değerlendirilmeli..
"Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı taktirde fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme."

4

14.12.2006, 10:22

Ben bu meselede evamir-i tekviniyede Adetullah gereği her keze layık olduğu ve hak ettiği rızk veriliyor,demek istedim. Bir Zat'ın makamı ne kadar büyük olsada evamir-i tekviniyeye riayat etmediği takdirde adaletsizliği netice verecek bir rızk verilmez. Rızkın çalışmak dışındada bazı şartları vardır tabi. Ancak ben sadece bu açıdan bakmak istedim.
Ben çalışmaya mecalim varken tembellikten çalışmayıp miskin miskin oturursam rızk kesilir, bir çocuk ise aciz olmasından en güzel rızk ayağına koşturulur. Müsavi bir adalet olur.

Ben sadece bu noktada yaklaşabildim. Tabiki Said Nur kardeşin bahsettiği gibi farklı açılımları vardır.

Yanlız bende şunu sormak isterim. Hırsa girmemek acaba evamir-i tekviniyeden midir evamir-i şer'iye midir?

Bir de bir zaman bir ehl-i tarikten şöyle bir hikaye dinlemiştim. Muhterem bir hoca talebelerine ortada duran meyveleri bölüştürmek istiyor. Talebelerine soruyor, kendi adaletime göremi dağıtayım, Allah'ın adaletine göremi dağıtayım. Sufiler tabiki Allah'ın adaletine göre, demişler. O da kimine beş, kimine bir veya iki; kimine hiç vermemiş. Sonra; Allah'ın adaleti böyle, demiş. Akıl sır erdiremessiniz, demiş mi hatırlamıyorum.

Ben bu misali çok içerlemiştim. Hiç aklımdan çıkmaz. Hikayenini konumuzla alakası var mıdır?

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

5

14.12.2006, 10:56

Alıntı sahibi ""Ceka""

Ben bu meselede evamir-i tekviniyede Adetullah gereği her keze layık olduğu ve hak ettiği rızk veriliyor,demek istedim. Bir Zat'ın makamı ne kadar büyük olsada evamir-i tekviniyeye riayat etmediği takdirde adaletsizliği netice verecek bir rızk verilmez. Rızkın çalışmak dışındada bazı şartları vardır tabi. Ancak ben sadece bu açıdan bakmak istedim.
Ben çalışmaya mecalim varken tembellikten çalışmayıp miskin miskin oturursam rızk kesilir, bir çocuk ise aciz olmasından en güzel rızk ayağına koşturulur. Müsavi bir adalet olur.

Ben sadece bu noktada yaklaşabildim. Tabiki Said Nur kardeşin bahsettiği gibi farklı açılımları vardır.

Yanlız bende şunu sormak isterim. Hırsa girmemek acaba evamir-i tekviniyeden midir evamir-i şer'iye midir?

Bir de bir zaman bir ehl-i tarikten şöyle bir hikaye dinlemiştim. Muhterem bir hoca talebelerine ortada duran meyveleri bölüştürmek istiyor. Talebelerine soruyor, kendi adaletime göremi dağıtayım, Allah'ın adaletine göremi dağıtayım. Sufiler tabiki Allah'ın adaletine göre, demişler. O da kimine beş, kimine bir veya iki; kimine hiç vermemiş. Sonra; Allah'ın adaleti böyle, demiş. Akıl sır erdiremessiniz, demiş mi hatırlamıyorum.

Ben bu misali çok içerlemiştim. Hiç aklımdan çıkmaz. Hikayenini konumuzla alakası var mıdır?

Baki Selam


Hırs Evamiri şerriyedendir ..Cünkü ancak ubudiyette hırs dinen caizdir..
Anlattığınız misale gelince ise tam anlıyamamak ile birlikde..Sunu diyebiliriz. Öncelikle Adalet nedir ? Sorusunu cevaplamalıyız. Mesela bir toplumun bulunduğu bir salona bir padişah girse kimine on kimine yuz kimine bin vs. altın dağıtsa ve bana hic vermese ben o padişaha diyebilirmiyim ki neden onlara su kadar verdinde bana hic vermedin ? Elbette diyemem cünkü buna hakkım yok öle ise burada adaletten söz etmek doğru olamaz..
"Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı taktirde fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme."

6

14.12.2006, 11:06

Evet, adâlet iki şıktır: Biri müsbet, diğeri menfîdir.

Müsbet ise, hak sahibine hakkını vermektir. şu kısım adâletin bu dünyada bedâhet derecesinde ihâtası vardır. Çünkü, "Üçüncü Hakikat"te ispat edildiği gibi, herşeyin istidad lisâniyle ve ihtiyac-ı fıtrî lisâniyle ve ıztırâr lisâniyle Fâtır-ı Zülcelâlden istediği bütün matlubâtını ve vücud ve hayatına lâzım olan bütün hukukunu, mahsus mîzanlarla, muayyen ölçülerle bilmüşâhede veriyor. Demek, adâletin şu kısmı, vücud ve hayat derecesinde katî vardır.

ıkinci kısım menfîdir ki, haksızları terbiye etmektir. Yani, haksızların hakkını, tâzib ve tecziye ile veriyor. şu şık ise, çendan tamamıyla şu dünyada tezâhür etmiyor, fakat o hakikatin vücudunu ihsâs edecek bir sûrette hadsiz işârât ve emârât vardır. Ezcümle, Kavm-i Ad ve Semûd'dan tut, tâ şu zamanın mütemerrid kavimlerine kadar, gelen sille-i te'dib ve tâziyâne-i tâzib, gayet âlî bir adâletin hükümran olduğunu hads-i katî ile gösteriyor.

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=72&a=adalet%20iki&t=2&b=2&k=1&sp=&ep=&s =10&l=2
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

7

14.12.2006, 11:07

Hem, adâlet ve mîzan ile iş görüldüğüne bürhan mı istersin? her şeye hassas mîzanlarla, mahsus ölçülerle vücud vermek, sûret giydirmek, yerli yerine koymak, nihayetsiz bir adâlet ve mîzan ile iş görüldüğünü gösterir.

Hem, her hak sahibine istidadı nisbetinde hakkını vermek, yani vücudunun bütün levâzımâtını, bekâsının bütün cihazâtını en münâsip bir tarzda vermek, nihayetsiz bir adâlet elini gösterir.

Hem, istidad lisâniyle, ihtiyac-ı fıtrî lisâniyle, ıztırâr lisâniyle suâl edilen ve istenilen her şeye dâimî cevap vermek, nihayet derecede bir adl ve hikmeti gösteriyor.

şimdi, hiç mümkün müdür ki, böyle en küçük bir mahlûkun, en küçük bir hâcâtının imdadına koşan bir adâlet ve hikmet, insan gibi en büyük bir mahlûkun bekâ gibi en büyük bir hâcetini mühmel bıraksın, en büyük istimdâdını ve en büyük suâlini cevapsız bıraksın; Rubûbiyetin haşmetini, ibâdının hukukunu muhâfaza etmekle, muhâfaza etmesin? Halbuki, şu fânî dünyada kısa bir hayat geçiren insan, öyle bir adâletin hakikatine mazhar olamaz ve olamıyor. Belki bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor. Zîrâ, hakiki adâlet ister ki, şu küçücük insan, şu küçüklüğü nisbetinde değil, belki cinâyetinin büyüklüğü, mahiyetinin ehemmiyeti ve vazifesinin azameti nisbetinde mükâfat ve mücâzât görsün. Mâdem, şu fânî, geçici dünya, ebed için halk olunan insan hususunda öyle bir adâlet ve hikmete mazhariyetten çok uzaktır; elbette, Âdil olan o Zât-ı Celîl-i Zülcemâlin ve Hakîm olan o Zât-ı Cemîl-i Zülcelâlin dâimî bir Cehennemi ve ebedî bir Cenneti bulunacaktır.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=57&a=adalet%20iki&t=2&b=2&k=1&sp=&ep=&s =10&l=2
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

8

14.12.2006, 11:13

Allah razı olsun kardeşim.
O zaman şöyle diyebilirmiyiz. Bir padişah raiyetini taltif etmesinin kurallarını koysa, mesele şu işi yapana 100 kese, bu işi yapan 200 kese ve hakeza. Artık bu kuralları bilmemek bilmeyeni bağlar.Hem bilmekle mükelleftir ki nefsinin oyununa gelip padişahı adaletsizlikle suçlamasın. Yada padişaha teslim olup çok güvenmeli ki az alan; "vardır bir hikmeti desin". Bu dahi tehlikelidir.
Ancak, padişah bazen verilen görevler dışında raiyetini taltif eder, mesela der "sen 100 liranı 200 lira gibi harca"(Doğru oldu mu?) Aslında buda padişahın rızasını kazanmak ile ilgilidir.
Hiçbir sebep yokken padişah müsavatsız bir şekilde 100 lirayı hak edene 200 lira vermez. Yani, bence ehl-i tarik olan Hoca(hikmetini tam bilmeyerek görünen manasına bakarak söylüyorum) iltibas etmiş olabilir. Zira, Allah rast gele rızk dağıtmaz.Bize karışık gelen muhtelif kuralları vardır.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

9

14.12.2006, 11:18

Allah razı olsun Hulusi kardeşim.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

10

14.12.2006, 15:03

Alıntı sahibi ""oruc_04""

"Müsavatsız adalet, adalet değildir." cümlesini biraz daha açabilirmiyiz. Özellikle müsavattan tam kasıt nedir?


müsavat eşitlik demektir.

Eşitlik hukukda olur.
Hukukda herkes eşittir.hukukun işlenildiği yerde mahkemedir.
mahkemeninde en büyük özelliği adalete sebep olmasıdır.

Adalette herkese eşit davranır.Adalette padişah,geda birdir.
Padişahdır diye mahkeme ,masumun hakkını almazsa bu adalet değildir.

Zengin ,itibarlı,bakandır diye ve hemde haksız olduğu halde bunlarda fakirin hakkını alamıyorsa bir mahkeme o mahkeme adalet yapmıyor demektir,zülüum yapıyor demektir.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir