Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

alisaid

Stajyer

  • Konuyu başlatan "alisaid"

Mesajlar: 58

Konum: ankara

Meslek: müh.

Hobiler: moderatörlük,araştırma,inceleme,enerji,strateji,uluslarası ilişkiler

  • Özel mesaj gönder

1

20.06.2006, 11:11

ferasetli müminler birbirlerini ikaz etmek zorundadır

S.A.


Mazimiz müstakbelimizin aynasıdır ve tarih ders alınmadıkça hep tekerrür etmektedir.. meşrep, meslek, mizaç farklılığından ötede, fert olarak nurları ve Kuran hakikatlerını nasıl algıladığımızı her an sorgulamak,ruhi ve kalbi terakkiye daha fazla önem vermek gerektiği halde nefis muhasebesinden kaçmakla hatalara neden oluyoruz ve ahirzaman fitnesinin sert esen fırtınaları içerisinde devamlı olarak bir yerlere savruluyoruz....birbirimizle didişmek ve “meşrebim en güzeldir,en güzeli benim izlediğim yoldur,diğerleri hep hatalıdır” hatasına düşmek yerine, geçmiş deki hatalardan ders alarak istikametimizi belirlemek mecburiyetindeyiz....


geçmişde belki 30 sene öncelerinde keyfiyyet ve hizmetlerde adam yetiştirme meselesine daha çok önem veriliyor, bir insanı yetiştirmek ve hidayetine vesile olmak üzere bir cemiyete veya topluluğa yapılabilecek derecede fertlerin yetiştirlmesine, hizmetlerde eğitilmesine ve istikamet kazandırılmasına ehemmiyet veriliyordu.. ve tebliğ görevi ifa edilirken ne zengin -fakir ,ne de imtiyazlı- gariban ayrımı yapılırdı..bizlere emek verenler bizleri yetiştirenler (hepsinden Allah razı olsun,değişik meşrepte de olsalar hepsinin üzerimizde mutlaka emeği geçmiştir, Rabbim onların emeklerini,gayretlerini ve dualarını karşılıksız bırakmasın) Hazreti Üstadın has ve sadık ihlaslı talebelerinden böyle öğrenmişlerdi ve büyük bir ihlas ve samimiyetle, sadakatle öğrendiklerini tatbik edip milletimizin imanının kurtulmasına hizmet ediyorlardı..

zamanla maddi imkanlar çoğaldı, tanışanların sayısı arttı, hayat dairesinde ve içtimai konularda her alanda hizmetler gelişti..ancak ferdlerin yetiştirilmesinde gösterilen özen ve dikkat kaybolmaya başladı..daire genişledikçe keyfiyyet göz ardı edildi ne yazık ki..meşrepler arasında artan rekabet de yanlış yorumlanarak maalesef kemiyyet, sayı çokluğu , kurumlaşma,vakıf ve müesselerlerle hizmet etme, siyasi ve mali imkanlara sahip olma ve kullanma girişimleri ön plana çıkartıldı..kemiyyet ve keyfiyyetin ikisi bir arada dengeli bir şekilde götürülümesi gerekirdi..maalesef fertler ihmal edildiğinde cemaatten kopmalar, uzaklaşmalar veya daire dışında kalıp küsmeler arttı..günümüzde cemiyyet içerisinde yanlışlar ve hatalardan ötürü küstürülen insan sayısı hiç de azımsanacak ölçüde değildir..


Meyve Risalesindeki 4. mesele den önemli bir ders çıkartarak,enfüsi dairede ruhen gelişmeye,kendimizi anlamaya, tanımaya, keşfetmeye ve manevi hastalıklarımızı Kuran ve Nur eczahanesinde tedavi etmek durumundayız..fertler manen ve ruhen ne kadar gelişir ve terakki ederse meşrepler ve mesleklerde ona paralel olarak Allahın izniyle daha ihlaslı ve daha manalı hizmetlere vesile olabilecektir..ve meslekler ,meşrepler arasındaki çekişme de nisbeten azalacak,uhuvvet ve ihlas prensipleri hizmetlerde hakim olacaktır..nasıl ki mezartaşları bizlere ölümü hatırlatıyor, geçmişte yapılan hatalar da bizlere ibret olarak yol göstermelidir..,

daima ihlaslı hizmetler, muvaffakiyetler bizlere örnek olmalıdır..hani firmalarda yapılan tanıtım veya bilgilendirme toplantılarında başarı hikayeleri anlatılır..çoğunu dinlediğinizde başarıların ardında ,hatalardan ders alınarak samimi gayretlerle başarının yakalandığını farkedersiniz..

hizmetlerde muvaffak olmak ve istikametini muhafaza etmek, nefsi ve ruhi mucadelede terakki kaydetmek için kali ve hali dua bir iksir yerine geçmektedir.. Hadislerde veya Risalelelerde nefsimizin veya şeytanımızın hoşuna gitmeyen uyarı ve ikazlar, bizler için belki de ilaç hükmündedir..Nurları özüne vasıl olarak,derinlemesine analiz edersek, bakış açımızda büyük kazanımlar elde ederiz ve algılama sisteminiz ve hadiseleri anlama yeteneğimiz oldukça ileri seviyede gelişir..Kuran ,Hadis ve Risale-i Nurlar bizlere hadiselere dar bir zaman diliminden değil geniş biz zaman diliminden, gelecekten ve geçmişden bakmayı tavsiye eder... bazan hadiseleri öylesine odak noktasından ve en merkezi yerinden yakalar ki çoğu zaman hayret içinde kalırsınız..netice olarak deccal ve süfyani sistemde, tuzaklara düşmemek ve bidalarla bulaşmamak, fitneden uzak durmak ,günahlardan kendimizi muhafaza etmek için ruhi terakkiye gereken önem verilmelidir..

Hizmetlerde yaşanan sorunların, hataların , muvaffakiyyetsizliklerin büyük bir kısmı bakış açısını, algılama mekanizmalarını Kuran,Hadis ve Risale eksenine yöneltememekten,hakikatları ruhmuz ve aklımızla anlayıp hisseddememekten ,söylenenleri ve uyarıları sathi bir nazarla inceleyip,derinlere nüfuz edememekten kaynaklanıyor..hiç bir meşrep mensubu hatadan ari değildir..

Her sabah kalkıp işe ,okula giderken deccali bir sistemin içerisinde yaşadığımızın, ahir zaman fitnesinin en yoğun olduğu bir dönemde yaşadığımızın farkına varabiliyormuyuz..daha doğrusu her an Rabbimizin bizleri izlediğini, dinlediğini, murakebe ,niyetlerimizi ve düşüncelerimizi bildiğinin farkındamıyız..Kuran ,Hadis ve Risale hakikatından ayrı kalan her değerlendirmemizin, heva ve heveslerin galip geldiği sözlerin ,davranışların bize manen ne gitirip ne götürdüğünü farkedebiliyormuyuz..her anımız manevi bir imtihanla nefisle,şeytanla, deccali sistemle ,süfyani komiteyle cihat ederek geçiyor..bir an olsun sendeleme bizi şeytanın tuzağına düşürüyor.

Son devresi yaşanan süfyaniyyet sistemi müslümanların ve ferasetli müminlerin üzerine eskiden olduğu gibi gelemiyor..fakat Üstadımzın bahsettiği üzere hulul planı yani içeriye sızma,virüsleri yerleştirme ve mikropları bünyede geliştirme taktiği ile çok etkili oluuyor ve bünyeye zarar veriyor....günümüz şartlarında medya internet,tv, gazete kanalları ile günahların, bidaların yaygınlaştıırlmasına çalışıldığı gibi, her meşrep mensubunu şeytani tuzağa düşürecek planlarda maalesef tatbik ediliyor..bu planlar Risale-i Nuru tahkiki olarak okuyan inceleyen her meşrep meslek veya mizaç sahibi tarafından ferasetle farkedilebilir..

bu devrede şeytani komiteler tarafından hazırlanan ve uygulanan hadiselerin amacı , decliyeti ,süfyani sistemi muhafaza etmektir...Hadiselerin arkasında süfyani sisteme hizmet eden neşriyat vasıtaları ile gelişmeler ve olaylar kendi lehlerine tefsir edilerek kafalar karıştırılmakta, gerçekler gizlenmekte ve hakikatlere başka görüntüler verilmektedir. Böyle bir ortamda ise geniş dairede siyaset ve hayat dairesinde ihdas edilen hadisenin arkasında nifak ehlinin neşriyat ve telkinlerinden, yorumlarından, yönlendirmelerinden,kafa karıştırmalarından ve beyinleri uyutmaktan hakiki maksatlarını ve niyetlerini bilen ,anlayan ve aldatılmayan muminlerin , şeri usule uygun olarak ikazatta bulunmaları da dini bir vecibedir.. yapılan ikazlar uyarılar hepimizi ilgilendirmekte ve günaha,bidaya bulaşmamak hatalardan uzak durmak üzere nefsimize hitap etmektedir.. siyaset veya geniş dairede islamın özünden, aslından uzak yaşayıp, görüntüde müslüman gözükmeye çalışan ve konuştuğu zaman mangalda kül bırakmayıp Kurandan, Hadislerden bahseden ve siyasete meftun olup dini değerleri ve mukaddesatını dünyevi menfaati ,şahsi çıkarı, siyasi propaganda için feda eden kişilerin hal ve tavırları onlardan bahseden rivayetler ve ayetler in ışığında değerlendirilmelidir..


Rabbim hepimize mağfiret eylesin, ahirzaman fitnesinden, deccal ve süfyanın şerrinden, şeytani güçlerin hulul planlarından hepimizi muhafaza eylesin..


Allahı sevenler, Allahı sevenleri de severler, Allahın sevdiklerini de severlerler..Allahın sevmediklerinden de uzak dururlar.


aciz kardeşiniz ali ihsan

2

20.06.2006, 11:40

V.S.V.R.V.B (selâma misliyle ya da daha iyisiyle cvp veriniz emriylen)*haşiye

Alıntı

Meyve Risalesindeki 4. mesele den önemli bir ders çıkartarak,enfüsi dairede ruhen gelişmeye,kendimizi anlamaya, tanımaya, keşfetmeye ve manevi hastalıklarımızı Kuran ve Nur eczahanesinde tedavi etmek durumundayız..


Bence problemler asıl burada başlıyor, kişi kendi düzelmeden, nasıl toplumu düzeltir. ınzivaya çekilen veliler de, makamlarını yükseltip daha çok cennet meyvesine nail olmak için değil, nefsini tezkiye edip daha iyi hizmet edebilmek için bunu yapıyor. Nefsim adına konuşayım, ne zaman nefsime daha çok dikkat ettim, yani bu meselede, o zaman daha çok hizmet, fütuhat ve keramet görüldü. Yine nefsim adına konuşayım, ne zaman gaflette iken bunu sektirdim, musîbetler seri olarak geldi, insanlara da faydalı olamadım, dînî yönümle ve hassasiyetimle değil, ancak dünyalığımla ve maddî becerimle bilindim. şu son bir yıl bana hem çok şey unutturdu, hem çok şey hatırlattı, hem çok şey öğretti. Son zamanlarda ev arkadaşım olan zat da, dînî olarak başkalarını eleştiriyordu, hizmet sanki eleştirmek, yapma etme anlamıyor, amma velâkin kendi nefsinde de yaşamıyordu. Bu durum bende içtinab hissine sebep oldu, çünkü insanın kendi yaşamadan başkasını bu konuda eleştirmesi, yüzeysel allamelik etmesi bana çok soğuk geldi. şimdi ben bu hisle, kendimi düzeltmeden, nasıl başkalarına birşeyler anlatma yüzünü kendimde bulayım?

Enfüsî daireden sonra, afakî daire gelir, hizmeti tek başına değil, topluluk olarak, o topluluğu da zincir olarak düşünürsek, zincirin en zayıf halkası kadar işe yaradığını sanırım söylemeye gerek yok. Bu misal tam uymadı aslında, fertler birbirinin eksiğini de ikmal eder muhakkak, ama enfüsî olarak belli barajı aşamamış kişiler bir araya gelirse ve sayıları kahir ekseriyete yaklaşırsa eksikliği tamamlamak kolay olmaz, düzensizlik, başıboşluk olur.

ışte mesele bu, çan eğrisini nasıl yükseltip de bu barajın üstüne çıkaracağız, ne yapmalıyız?

haşiye*: alisaid abi kızmasın, şaka olarak yazdım :) zira selâm böyle kısaltılınca, okuduğum yerde takıldığım internet kafedeki liseli gençler aklıma geldi. Birisi bir gün geldi : "s.a." (harflerin ve noktalamanın aynen okunduğu gibi) dedi, diğerinin cevabı da aynı şekilde oldu:"a.s." . Ne zaman s.a. şeklinde kısa selâm görsem aklıma gelenlerdendir :)
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir