Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Alkan

Usta

  • Konuyu başlatan "Alkan"

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

1

30.08.2005, 11:46

Dünya madem fanidir...

Dünya madem fânidir.

Hem madem ömür kısadır.

Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.

Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır.

Hem madem dünya sahipsiz değil.

Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var.
Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır.

Hem madem "Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez." (Bakara Sûresi, 2:286.)

sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur.

Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır.

Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.


Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.[/b]



Bediüzzaman Said Nursi
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

2

07.10.2005, 06:44

zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve layık değildir."

Sözler | Üçüncü Söz / ıkinci Makam | 135



Kabrin arkası için çalışınız, hakikî saadet ve lezzet ondadır.

Mektubat | Yirmi Üçüncü Mektup | 274


Ettiğiniz bütün iyilikleriniz muhafaza edilmiş, mükâfatlarInI göreceksiniz.

Asa-yı Musa | Birinci Kısım / Sekizinci Mesele | 39



Amelinizde rıza-yı ılahî olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.


Lem'alar | Yirmi Birinci Lem’a | 164


Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin.
Mektubat | On Altıncı Mektup | 73

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

3

07.10.2005, 10:39

Allah razı olsun. Renkli olunca daha etkili oluyor

4

30.10.2006, 16:34

Allah razı olsun arkadaşlar,gerçekten harika üstadın hemen hemen en çok etkilendiğim sözlerinden birisidir bu,Allah hakkı ile uygulamamız için idrakımzı arttırsın inşallah.

kevser

Stajyer

Mesajlar: 58

Konum: BURSA

Meslek: Ögrenci

  • Özel mesaj gönder

5

30.10.2006, 16:38

Dünya madem fânidir.Değmiyor alaka-i kalbe...


"ıman hizmeti, iman hakaiki, bu kainatta herşeyin fevkindedir, hiçbirşeye tabi ve alet olamaz."

Bu dairenin verdiği büyük neticelere mukabil, sarsılmaz bir sadakat, ve kırılmaz bir metanet ister. Bu metanetin birinci sebebi;

kuvvet-i imaniye ve ihlas hasletidir.

ikinci sebebi ise cesaret-i fıtrıyedir.'’
Ey Risale-i Nur! Seni söndürmek isteyen bedbahtların necm-i istikbali sönsün. ızzet ve ikbali, şan ve şerefi tersine dönsün. Sen ölmez ve sönmez bir nursun...

6

30.10.2006, 19:47

Akılı kullanmaya zorlayan bir nükte . Red edilmez mademlerden sonra, red edilmez bir sonuca ulaştırıyor.
Her türlü fikir, din, fırka,mezheb,meşrep sahibinin istisnasız kabul edeceği mademler var. Göreceli değil, soyut delil yok, bütün mademler somut gerçeklerden ibaret. NLPcilerin kulakları çınlasın(!)
ıtiraz ancak inatçı olan birinin dili ile mümkün oluyor. Kalb ve akıl ister istemez tasdike mecbur kalıyor.
Dünyanın faniliği bilimle de sabit olduğundan münkir bile itiraz edemez. Dili itiraz etse kalbi susar. Hayatın kısa olması da öyle. Kabir kapısı kapanmıyor, ölüm öldürülmüyor. Geleceği muhakkak olan bir gün ne kadar uzak gözüksede yakın geliyor.
Vazifelerin çokluğu mü'min için ayrı münkir için farklı gözüksede varlığı muhakkak. ınsanın ihtiyaçları hayallerini dahi geçiyor.Dünyada bunu vazife edinen gafillere ihtiyaçalarına kavuşmak için kısa ömrü yetmiyor. Vicdanı cehennem olsa beka isterim diyor.

Madem, saadet-i ebediye burda kazanılacaktır ,cümlesi Münkirler için itiraz gelecek bir mesele gibi gözüksede yazı vicdan ve fıtratla da muhattab olduğundan dili itiraz etsede , kalbi iskat oluyor. Zaten, münkir azabı düşünmek istemediği için kafasını kuma gömüp gaflet ve delalete sapıyor. ıhtiyaçlarını ve sevdiklerini düşünerek ise vicdan ve fıtratı gereği bulanık bir ümit içinde yaşıyor. Bu sırada bu söz imdada yetişip kalbi akıl ile beraberliğe zorluyor. Ümit berraklaşıyor. Kalb yumuşuyor.

Ömrün kısalığı ile ürperen kalb, ihtiyaçlarının büyüklüğü ve vazifesinin çokluğu karşısında dünyanın yok olacağını anlayınca bütün bütün elinden çıkacağını zannederken o dünyanın bir sahibi olduğu müjdesi ile umutlanıyor. Her şeyin maliki olan Hakim ve ihtiyaçlarını giderecek Kerim bir zatın varlığını zaten vicdanen arzuladığından bu müjde ile iştiyakı artıyor. Ene ise iştiyak içinde olan kalbe ve akletmeye başlayan akla vazifelerin çokluğuna karşı bir korku veriyor. Yapabilirse ya ona kendine malik olduğunu, küçülüğüne rağmen ihtiyaçlarını kendi kendine giderebileceğini üflüyor, yada hadsiz ihtiyacı karşısında "elinden bir şey gelmez, şu fani ve kısa ömrün keyfini çıkar " ,diyerek atalete yuvarlıyor. Tam o sırada "Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez" ayetini Üstad imdada yolluyor. Diyor ki sen kendine malik değilsin. ıraden bir hiç hükümünde. Malik-i hakiki olan Allah sana gücünden fazlasını da yüklememişki baki bir aleme ertelediği ihtiyaçlarını karşılamak için beyhude kendini yıpratıyorsun. O ihtiyaçları karşılasan bile elinden çıkacak. O yüzden ihtiyaçlarını yerine getirebilecek yegane zat olan Allah'ın emir ve yasaklarına uy ki onun rızası ile sadet-i ebediyede bütün ihtiyacatın karşılansın. Yoksa kendine fazla yük yüklersen yada vazifelerin çokluğuna karşı bir çaresizlik tahayyül edip tembelliğe düşersen hüsrana uğrayanlardan olursun. Tercihin sana yararı olmayan kibirden veya ataletten yana olmasın. Yaralı yol olan Allah ve Rasulüne itaat etki kurtuluşa erenlerden olursun. Hem bak, arkasında gittiğin dostların kabir kapısında seni terk ediyor ve prestij ettiğin malını elinde tutamıyorsun ya bir musibetle veya en nihayetinde ölümle elinden çıkıyor. Sana bir yarar sağlamıyor. Oysa onları Allah'a ulaştırması için bir vesile bilip ,Allah'a verirsen bakileşiyor. Baki bir hayatta sana fazlası ve daha güzeli olarak iade ediliyor.


Ben bunları bu yazıdan çıkardım. Aslında daha fazlasını avlamıştım ,ama yazarken işlerimden dolayı kopukluk olunca istediğimi veremedim gibi geliyor. Kusurlar benim , güzellikler Kuran'ın en güzel tercümanı Risale-i Nur'undur.
Baki selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

7

30.10.2006, 19:56

Ben çoktandır gaflet içinde olan insanlara söyliyebileceğim etkili bir nükte arıyordum. Yanlış anlaşılmasın Risale-i Nur'un tüm nükteleri güzel, ama ben az sözle Risaleleri özetliyecek bir şey istiyordum. Bir akşam dertli dertli eve giderken bunu düşünüyordum. Risaleleri açtığımda bir akşam önce kaldığım yer tamda burası idi. Yarın hemen iş yerine gelip yazıcıdan çıktı aldım. Evime astım. Gelip geçip okuyorum. Bu sözlerle başlayan muhabbetler çok derine iniyor. Merak uyandırıyor diye keşfettim.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

8

30.11.2006, 19:55

allah razı olsun
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir