Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

22.10.2010, 08:12

Asılsız evhamlar


Âyet-i Kerime Meâli
De ki: (Ey Allahım!) Geceyi gündüze, güzdüzü de geceye sokarsın.
Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğini de hesapsız şekilde
rızıklandırırsın.

Âl-i İmran Sûresi: 27





22.10.2010










Asılsız evhamlar

Asılsız evham yüzünden, emsâlsiz bir tarzda hürriyetimin kayıtlar ve
istibdatlar altına alınması, beni hayattan cidden usandırıyor.

Aleyhime hükûmetin bir kısım memurlarını evhamlandırmakta istimal ettikleri bir iki desiselerini beyan ediyorum.

Derler: “Said’in nüfuzu var. Eserleri hem tesirli, hem
kesretlidir. Ona temas eden, ona dost olur. Öyleyse, onu herşeyden
tecrid etmek ve ihanet etmekle ve ehemmiyet vermemekle ve herkesi ondan
kaçırmakla ve dostlarını ürkütmekle nüfuzunu kırmak lâzımdır” diye
hükûmeti şaşırtır, beni de dehşetli sıkıntılara sokarlar.

Ben de derim:

Ey bu millet ve vatanı seven kardeşler! Evet, o münafıkların
dedikleri gibi, nüfuz var. Fakat benim değil, belki Risâle-i Nur’undur.
Ve o kırılmaz; ona iliştikçe kuvvetleşir. Ve millet ve vatan aleyhinde
hiçbir vakit istimal edilmemiş ve edilmez ve edilemez. İki adliye, on
sene fasılayla şiddetli ve hiddetli yirmi senelik evrakımı tetkikat
neticesinde, bir hakikî sebep cezamıza bulmaması, bu dâvâya cerh edilmez
bir şahittir.

Evet, eserler tesirlidir. Fakat, millet ve vatanın tam menfaatine
ve hiçbir zarar dokundurmadan yüz bin adama kuvvetli iman-ı tahkikî
dersi vermekle, saadet ve hayat-ı ebediyelerine tam hizmette tesirlidir.
Denizli hapishanesinde, kısmen ağır ceza ile mahkûm yüzler adam, yalnız
Meyve Risâlesiyle gayet uslu ve mütedeyyin sûretine girmeleri, hatta
iki-üç adamı öldürenler, onun dersiyle daha tahta bitini de öldürmekten
çekinmeleri ve o hapishane müdürünün ikrarıyla, hapishanenin bir terbiye
medresesi hükmünü alması, bu müddeâya reddedilmez bir senettir, bir
hüccettir.

Evet, beni herşeyden tecrid etmek, işkenceli bir azap ve katmerli
bir zulümdür ve bu millete gadirli bir hıyanettir. Çünkü otuz-kırk
sene, hayatımı bu millet içinde geçirdiğim halde, temasımdan hiç zarar
görmediğine ve bu dindar millet çok muhtaç olduğu kuvve-i mâneviye ve
tesellî ve kuvvet-i imaniye menfaatini gördüğüne kat’î bir delili, bu
kadar aleyhimde olan şiddetli propagandalara bakmayarak her tarafta
Risâle-i Nur’a fevkalâde teveccüh ve rağbet göstermeleri, hatta itiraf
ederim, yüz derece haddimden ziyade lâyık olmadığım büyük iltifat
etmesidir.

Ben işittim ki, benim iâşeme ve istirahatime buradaki hükûmet
müracaat etmiş, kabul cevabı gelmiş. Ben bunların insaniyetine
teşekkürle beraber, derim:

En ziyade muhtaç olduğum ve hayatımda en esaslı düstur olan,
hürriyetimdir. Asılsız evham yüzünden, emsâlsiz bir tarzda hürriyetimin
kayıtlar ve istibdatlar altına alınması, beni hayattan cidden
usandırıyor. Değil hapis ve zindanı, belki kabri bu hâle tercih ederim.
Fakat, hizmet-i imaniyede ziyade meşakkat ise ziyade sevaba sebep olması
bana sabır ve tahammül verir. Madem bu insaniyetli zatlar benim
hakkımda zulmü istemiyorlar, en evvel benim meşrû dairedeki hürriyetime
dokundurmasınlar. Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.

Evet, on dokuz sene bu gurbette yalnız iki yüz banknot ile,
şiddetli bir iktisat ve kuvvetli bir riyazet içinde kendini idare
ederek, hürriyetini ve izzet-i ilmiyesini muhafaza için kimseye izhar-ı
hâcet etmeyen ve minnet altına girmeyen ve sadaka ve zekât ve maaş ve
hediyeleri kabul etmeyen bir adam, elbette iâşeden ziyade, adalet içinde
hürriyete muhtaçtır.

Emirdağ Lahikası, s. 17, (yeni tanzim, s. 49)
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir