Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

24.03.2009, 10:43

Zekâtın farziyeti, faizin yasaklanması

Hadis-i şerif Meâli


Bir kimse faizden mal çoğaltırsa, âkibeti mutlaka yokluk çekmek olur.

Câmiü's-Sağîr, No: 3354


24.03.2009




Zekâtın farziyeti, faizin yasaklanması


Bütün muâvenet ve yardım nevîlerini hâvî olan zekât hakkında, sahih olarak Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan “Zekât ıslâmın köprüsüdür” (Et-Teğrib ve’t-Terhib, c.1, s. 517) hadis-i şerifi mervîdir. Yani, Müslümanların birbirine yardımları, ancak zekât köprüsü üzerinden geçmekle yapılır. Zira yardım vasıtası zekâttır. ınsanların heyet-i içtimâiyesinde intizam ve asayişi temin eden köprü, zekâttır. Âlem-i beşerde hayat-ı içtimaiyenin hayatı, muâvenetten doğar. ınsanların terakkiyatına engel olan isyanlardan, ihtilâllerden, ihtilaflardan meydana gelen felâketlerin tiryakı, ilacı, muavenettir. Evet, zekâtın vücubu ile ribânın hurmetinde büyük bir hikmet, yüksek bir maslahat, geniş bir rahmet vardır. (...)

Arkadaş! Heyet-i içtimaiyenin hayatını koruyan intizamın en büyük şartı, insanların tabakaları arasında boşluk kalmamasıdır. Havas kısmı avamdan, zengin kısmı fukaradan hatt-ı muvasalayı kesecek derecede uzaklaşmamaları lâzımdır. Bu tabakalar arasında muvasalayı temin eden zekât ve muavenettir. Halbuki vücub-u zekât ile hurmet-i ribaya müraat etmediklerinden, tabakalar arası gittikçe gerginleşir, hatt-ı muvasala kesilir, sıla-i rahim kalmaz. Bu yüzdendir ki, aşağı tabakadan yukarı tabakaya ihtiram, itaat, muhabbet yerine ihtilâl sadaları, haset bağırtıları, kin ve nefret vaveylaları yükselir.

ışârâtü’l-ı’câz, s. 48-49

***

ışârâtü’l-ı’câz’da ispat edildiği gibi, bütün ihtilâlât-ı beşeriyenin mâdeni bir kelime olduğu gibi, bütün ahlâk-ı seyyienin menbaı dahi bir kelimedir.

Birinci Kelime: “Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse, bana ne.”

ıkinci Kelime: “Sen çalış, ben yiyeyim.”

Evet, hayat-ı içtimâiye-i beşeriyede havâs ve avâm, yani zenginler ve fakirler, muvâzeneleriyle rahatla yaşarlar. O muvâzenenin esâsı ise, havâs tabakasında merhamet ve şefkat; aşağısında, hürmet ve itaattir. şimdi, birinci kelime havâs tabakasını zulme, ahlâksızlığa, merhametsizliğe sevk etmiştir; ikinci kelime avâmı kine, hasede, mübârezeye sevk edip, rahat-ı beşeriyeyi birkaç asırdır selb ettiği gibi; şu asırda, sa’y, sermâye ile mübâreze neticesi, herkesçe mâlûm olan Avrupa hâdisât-ı azîmesi meydana geldi.

ışte, medeniyet, bütün cemiyât-ı hayriye ile ve ahlâkî mektepleriyle ve şedid inzibat ve nizâmâtıyla, beşerin o iki tabakasını musâlâha edemediği gibi, hayat-ı beşerin iki müthiş yarasını tedâvi edememiştir. Kur’ân, birinci kelimeyi esâsından vücûb-u zekât ile kal’ eder, tedâvi eder; ikinci kelimenin esâsını hurmet-i ribâ ile kal’ edip, tedâvi eder. Evet, âyet-i Kur’âniye, âlem kapısında durup, ribâya “Yasaktır!” der. “Kavga kapısını kapamak için, ribâ kapısını kapayınız!” diyerek, insanlara ferman eder. şâkirdlerine, “Girmeyiniz!” emreder.

Sözler, 25. Söz, s. 373

***

Adâlet-i Kur’âniye âlem kapısında durup, ribâya, “Yasaktır, girmeye hakkın yoktur” der. Beşer bu emri dinlemedi, büyük bir sille yedi. Daha müthişini yemeden, dinlemeli!..

Hutbe-i şamiye, Hakikat Çekirdekleri, s. 124


muâvenet: Yardım, yardımlaşma.

hâvî: ıhtiva eden, içine alan.

mervî: Rivayet olunan.

heyet-i içtimâiye: Sosyal hayat.

terakkiyat: ılerlemeler, gelişmeler.

vücub: Vacip oluş.

ribâ: Faiz.

hurmet: Haram oluş.

hurmet-i riba: Faizin haram oluşu.

hatt-ı muvasala: Buluşma çizgisi, kavuşma yeri, ulaşma noktası.

müraat: Riâyet etme, uyma.

ihtilâlât-ı beşeriye: ınsanların ayaklanması, isyanları.

ahlâk-ı seyyie: Kötü ahlâk.

hayat-ı içtimâiye-i beşeriye: ınsanların sosyal hayatı.

muvâzene: denge.

mübâreze: Kavga, dövüş, çekişme.

Bediuzzaman Said Nursi

24.03.2009

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir