Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zülfikar

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Zülfikar"

Mesajlar: 117

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

Hobiler: tasavvuf

  • Özel mesaj gönder

1

28.06.2005, 13:55

Cinlerin Temessülü
Günümüzde cinlerle alakalı bir takım çalışmalar yapılmaktadır. Ancak cinler, metafizik varlıklar olduklarından gerçek hüviyetleri hakkında bugüne kadar sağlam bir bilgi elde edilememiştir. Bazılarınca sadece "enerjidir", "ışıktır.." vb. ifadeler kullanılarak yorumlanmaya çalışılmıştır.

Ne nasıl olursa olsun, onlar da birer ruha sahip varlıklardır. Ve bir kısım hususiyetlerinin bulunduğunda şüphe yoktur. Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle dumansız ateşten yaratılan cinler, insan gibi fiziki bir bedene sahip değil; aksine şeffaf bir varlık olup değişik şekillerde temessül edebilmektedirler ki, buna çokları şahit olmuştur. Hadis kitaplarında da bu gibi rivayetlere rastlamak mümkündür. Mesela, Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Ben zekat mallarını bekliyordum. Bir gece, birinin gelip bu malları karıştırdığını gördüm.. gördüm ve yakaladım. Ona, "seni Rasulallah'a götüreceğim" dedim. O ise kendisinin, ihtiyaç sahibi olup aile fertlerine başka bakan kimsenin olmadığını, bundan dolayı da kendisini serbest bırakmamı istedi. Ben de bu haline acıyıp onu serbest bıraktım. Ertesi gün Allah Rasulü'nün (sav) yanına geldim. Ben daha bir şey söylemeden Efendimiz (sav): "Ya Eba Hureyre! Dünkü esiri ne yaptın?" diye bana o geceki macerayı sordu. Ben de "Ya Rasulallah! Onu size getirecektim; ancak kendisinin fakir olduğunu ve ailesine bakacak kimsesinin olmadığını söyleyince ben de vazgeçtim" deyince, Allah Rasûlu "yalan söylüyor, o yine gelecektir" buyurdular. O akşam ben yine nöbet tuttum. Aynı şahıs yine geldi ama bu sefer kararım kesindi; ne kadar yalvarıp dil dökse de dinlemeyecek, onu tutup Allah Rasulü'ne götürecektim. O da, bu kararlı tavrımı görünce: "şimdiye kadar söylediklerimin hepsi yalandı. Eğer beni bırakırsan sana, okuduğun zaman ben ve emsalimin şerrinden korunabileceğin bir dua öğretirim" diyerek kendisinin yalancı olduğunu itirafla Allah Rasulü'nü tasdik etmişti. Ben ise söyleyeceği duanın ne olduğunu merakla onu hemen bırakıverip dinlemeye başladım. Bunun üzerine o bana, "Ayete'l-Kürsi'yi okumaya devam ettiğin müddetçe, bütün insî ve cinnî şeytanların şerrinden emin olursun" dedi. Ben de sabah Allah Rasulü'nün huzuruna geldim ve Efendimiz yine: "Esirine ne yaptın?" diye sordu. Ben de olup-bitenleri anlattım. Sözümü bitirince de: "Yalancı ama, sana doğruyu söylemiş" buyurdular. Ardından: "Onun kim olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Ben, "hayır, Ya Rasulallah!" dedim. Bana, onun şeytan olduğunu haber verdi. (1) Bu, hayret edilecek bir durumdu! şeytanın zekat ve sadaka mallarıyla ne işi vardı ve onun ihtiyacı bu değilken niçin gelmişti?.. Belki de onun bereketine müdahele etmek istiyor veya şirretiyle onu kirletmeye çalışıyordu. Daha başka mülahazalar da sözkonusu olabilirdi. Ama, o mutlaka kendi fıtratının gereği şeytanlık adına bir şeyler yapıyordu.

Bu tür vak'alar, Muaz b. Cebel, Ubeyy b. Kâ'b, Ebu Eyyub el-Ensârî.. gibi seçkin sahabi efendilerimiz tarafından da zaman zaman müşahede edilmiştir. Bu da cin veya şeytanların temessülünün tevatüre yakın bir keyfiyetle nakledilmesi demektir ki, o da bu hususu şüphe vermeyecek derecede gözler önüne sermektedir.

Cinler, insan suretinde temessül ettikleri gibi, diğer canlılar şeklinde de temessül etme kabiliyetine sahiptirler. Efendimiz'in (sav), değişik hadislerinde evlerde görülen yılanlara evvela: "Cin isen çık" denilmesini tavsiye etmesi, eğer çıkmazsa bunun üzerine öldürülmelerini emir buyurmaları, (2) bu gerçeğe ışık tutan başka bir ifadedir.

Bütün bunlardan anlıyoruz ki, cinler, bazen insan, bazen yılan veya başka bir haşerat şeklinde temessül edip, onların şekillerine girebilirler. Hatta bazen de bu canlıların içlerine girip, adeta onların damarlarındaki kan gibi dolaşarak onları ifsad ve istedikleri istikamete sevk edebilirler.

[1] Buhari, Vekalet 10; Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 3; Müsned, 5/423;6/52
[2] Müslim, Selam, 139; Muvatta, ı'tisam, 33; Ebu Davud, Edeb, 174; Tirmizi, Ahkam, 2

varlığın metafizik boyutu kitabından alıntıdır.


saygılarımla...
Seyfullah Putkıran

2

28.06.2005, 14:36

Ayrı bir konu olduğu için mesajı yeni bir başlık altına aldık. Bilginize...
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

Zülfikar

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Zülfikar"

Mesajlar: 117

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

Hobiler: tasavvuf

  • Özel mesaj gönder

3

28.06.2005, 15:27

bu yazıyı yazmak istememin sebebi haşeratları öldürmede yazıda geçen ve aşağıda belirttiğim kısma dikkat edilmesi gerektiği idi ama madem başka bir başlık altında buraya aldınız benim için fark edem birşey yok sorun değil...
Cinler, insan suretinde temessül ettikleri gibi, diğer canlılar şeklinde de temessül etme kabiliyetine sahiptirler. Efendimiz'in (sav), değişik hadislerinde evlerde görülen yılanlara evvela: "Cin isen çık" denilmesini tavsiye etmesi, eğer çıkmazsa bunun üzerine öldürülmelerini emir buyurmaları, (1) bu gerçeğe ışık tutan başka bir ifadedir.

Bütün bunlardan anlıyoruz ki, cinler, bazen insan, bazen yılan veya başka bir haşerat şeklinde temessül edip, onların şekillerine girebilirler. Hatta bazen de bu canlıların içlerine girip, adeta onların damarlarındaki kan gibi dolaşarak onları ifsad ve istedikleri istikamete sevk edebilirler.

[1] Müslim, Selam, 139; Muvatta, ı'tisam, 33; Ebu Davud, Edeb, 174; Tirmizi, Ahkam, 2


saygılarımla....

4

29.06.2005, 10:17

s.a
ya ben bu cinler konusunda çok korkuyorum,evde yalnızken,çöplerin yanından geçerken içime bi korku geliyo o kadarda okuyorum ama içimdeki korku gitmiyo.
bu varlıklar genellikle nerelerde bulunabilir yani şey annem bana hep çöplerin yanından geçerken besmele çek der bunlarla alakası varmı?
bide cinleri ben hep kötü varlıklar olarak düşünüyorum,iyileride varmıdır bu varlıkların?yani onlarda başka bi alem dimi?bide bu varlıklar bi insana musallat olurmu?olursa neden olur?

Zülfikar

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Zülfikar"

Mesajlar: 117

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

Hobiler: tasavvuf

  • Özel mesaj gönder

5

06.07.2005, 20:48

a.s kardeşim
onlardan korkmana sebep yok. onlardan sizin kardeşleriniz var diyor efendimiz.onların da inananı ve inanmayanı erkeği ve kadını , cennetliği ve cehennemlihi var .kur'an da
( Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.) (Zariyet suresi 56.ayet)
onlar bizden daha uzun ömürlüdürler ve daha güçlüdürler ve rabbimin verdiği yeteneklere sahiptirler. Kur'an da

(Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.)(hicr suresi:27. ayet)
- Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız.
cin suresi 5.ayet
39- Cinlerden bir ifrit, "Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm ve güvenim var." dedi.

40- Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtını) yanıbaşına yerleşivermiş görünce, "Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir."
(neml suresi)

onlarda bu dünyada yaşıyorlar
efendimizin doğumundan sonra dünya dışına çıkmaları tasaklandı. ve o zamandan itibaren yıldızlardan insanlara haber getiremediler.

8- (Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk."

9- "Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."

10- "Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?"

11- Doğrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz çeşitli yollara ayrılmışız.
(cin suresi)

ve efendimiz kemik ve dışkıyla tahret almayın onlar cinlerin yemekleridir diye buyurduğunu okumuştum onlar pislik mekanlarad gezerler ve yiyecekleride demin ismini zikrettiklerimdir. ve isimleri zikredilen yere gittikleri söylenir.
insanlarla oynamayı sever ve imanını almaya çalışanları vardır bu sebeple bazı tarihte zatlarla oynayıp onlara yaratıcı tarafından gönderildiğini ve o şahsiyetin bazen mehti bazen mesih bazende peygamber olduğunu inandırmaya çalışmışlardır..
bazende insanla birbirerine onları musallat ederler.büyü yoluyla
ama dedğim gibi inananları var ve efendimizi görenleri hala yaşamakta olduğu bilinmektedir çok uzun ömürlüdürer.evlerde de bulunabiliyorlar.

sanırım şimdilik bu kadar bilgi yeter kardeşim...........
Seyfullah Putkıran

6

08.07.2005, 19:44

Allah razı olsun

7

08.07.2005, 20:21

Abi ben cinlerle pek ilgilenmiyorum, sonradan istikamette kaymalar olmasın diye. Alaaddin Başar cinlerle ilgili bir kitap yazmış, abinin biri bahsediyordu, bazen ona diyorum "Abi cinli kitabı versene bana okuyayım." diyor "yok boşver, napcan cinleri"

Benim düşüncem şu, ben onlardan uzak, onlar benden uzak, yani beni Allah korusun onların şerrinden. Mü'min olanları da vardır, ama bizim boyumuz posumuz ne bu maneviyat aleminde ki bu işlere girelim. Yine de cinlerle ilgili bilinmesi gereken önemli şeyler olabilir. Bu konuda araştırma yapmış olanlara sormak lazım.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Zülfikar

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Zülfikar"

Mesajlar: 117

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

Hobiler: tasavvuf

  • Özel mesaj gönder

8

08.07.2005, 23:24

yalnız hadimiz aşmamak kaydıyla bilgi edinmeliyiz diye düşünüyorum çünkü bizler farkında olmayarak onlarla bir arada bulunabiliyoruz çünkü aynı mekanda yaşıyoruz.neler yapmamız gerektiğini bilmeliyiz.
saygılarımla...

9

09.07.2005, 03:16

Muhterem kardeşim zülfikar ,

aslında bu konu fazla tartışılmaya müsait bir konu değil , lakin madem açılmış kısaca birkaç hususu ilave etmiş olalım :

1-) Birkere , Cinlerin yaşadığı Alem , biz insanların yaşadığı Alemin simetriğidir. Yani , onların Alemindede bir Türkiye var , onların Alemindede bir Japonya var ve saire... yani , biz nasıl müslüman bir Türkiye'de yaşıyorsak , cinlerdede müslüman türkler veya hrsitiyan Almanlar var !

2-) Cinlerin , bizim Aleme girmeleri Haram olduğu kadar , bizlerinde onların Alemine girmemiz haramdır ! Peygamberimiz , bir cin gördüğünüzde , 3 gün ihtar edin , şayet gitmezse öldürün ruhsatını veriyor :

"Medine'de Müslüman olan cinler var. Onlardan birini görürseniz, kendisine üç gün ihtarda bulunun. Eğer bundan sonra yine de görünürse onu öldürün. Çünkü o bir şeytandır."

(Müslim, Selam 139, (2236); Muvatta, ısti'zan 33, (2, 976, 977); Ebu Davud, Edeb 174, (5256, 5257); Tirmizi, Ahkam 2, (1484)


3-) Günümüzde , çok meşhur olan , hatta hemen hemen her sokak başında bir cinci hocamız vardır. Hatta bazı din kardeşlerimiz bile , evleneceği eşi , yapmayı düşündüğü ticareti , satın almayı düşündüğü daireyi , hayırlı mı değil mi gayesi ile bu cinci hocalara danışmaktalar. üzülerek söylüyorum , bunları samimi müslümanlarda yapmaktalar ! Halbuki , bu konuyıu teşvik eden ne bir Ayet , ne bir Hadisi şerif var ! Bu kişiler , gerçekten Kalb gözü açık insanlar olsalar , dünyevi maksatlar için hemde para karşılığı bu işi yapmazlar. Demek Rahmani beslenmiyor , şeytani besleniyorlar !

Büyü , sihir ve nazar haktır , hatta hafizanallah cinlerin musallat olmasıda Haktır ! Bunlar ile ilgili Hadisi şeriflerde Duaların ve birtakım Ayeti kerimelerin okunması tavsiye edilmektedir. Lakin , bu duaları neden bizler veya çevremizde Allah ile irtibatı kaviyy müminlere okutmuyoruzda , cinci hocalara tenezzül ediyoruz ?

Bu meselede , son bir örnek vereyim : Örneğin Üstad Hazretleri , Asrın Müceddidi ve Kutb-u Azamıdır. Lakin , bakın hiçbir Talebesine Cincilik nevinden , cinlerle ilgili bir seans tedavi tavsiye etmiyor veya öğretmiyor ! Yok böyle birşey ! ıddia ediyorum , bu cinci hocalara gidenler , ya dertleri artmaktadır , yada geçici rahatlasalar bile , yağmurdan kurtulup doluya tutulmaktadırlar ! ınanın çevremde çok örnekleri var ! Haftalık Hizmeti ımaniye derslerini aksatmayan ve bu nurlu derslere yeni kardeşlerin katılması için gayret sarf eden bir tane kardeş tanımıyorumki , bu tarz sıkınıtlar yaşıyor olsun !

Son olarak ;
Fethullah Gülen Hocaefendi , bu konuda şunu beyan etmiştir : "Sizin Allah ile irtibatınız o denli kaviyy olduktan sonra , Ameliniz Rızayı ılahi endeksli olduktan sonra , Hizmet-i ımaniye ve Kur'aniyyede ıhlaslı bir şekilde bulunduktan sonra , Cinler Orduları ile bile saldırsa , hiçbirşey yapamazlar !"

"Allahumme ecirna minennar......veminşerrilcinni vel insan"

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

10

11.07.2005, 21:04

Alıntı sahibi ""emir mitat""

s.a
ya ben bu cinler konusunda çok korkuyorum,evde yalnızken,çöplerin yanından geçerken içime bi korku geliyo o kadarda okuyorum ama içimdeki korku gitmiyo.
bu varlıklar genellikle nerelerde bulunabilir yani şey annem bana hep çöplerin yanından geçerken besmele çek der bunlarla alakası varmı?
bide cinleri ben hep kötü varlıklar olarak düşünüyorum,iyileride varmıdır bu varlıkların?yani onlarda başka bi alem dimi?bide bu varlıklar bi insana musallat olurmu?olursa neden olur?


11 X Felak 11 X Nas okursan insallah korkmazsin

yatarken ise 3 X Felak 3 X Nas 3 X ihlas 3 Ayetel kürsi okuyup üfle...

birde cocuklari aksam ve yatsi arasi yalniz disari göndermemek gerekiyor.
aksam ve yatsi arasi cinlerin ve serli seylerin gezdigi zamandir.

cinlerde bu alemde olmalari gerekiyor.baska alemde olsalardi insanlara musallat olamazdilar.insallah Kuran ve hadisten ögrendigimiz dualarla onlara karsi korunmamiz gerek.zaten sabah ve ikindi namaz tesbihatta da cinlerden korumamiz icin dua ediyoruz .netice olarak Allah bizi insi ve cinsi seytanlarin serrinden korusun .

Cöplerin yanida da onlar olmaz onlar atesten yaratildigindan..neyse bosver
kafani takma onlarin sendan uzak odugunu düsün .

Zülfikar

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Zülfikar"

Mesajlar: 117

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

Hobiler: tasavvuf

  • Özel mesaj gönder

11

11.07.2005, 23:50

sevgili nasli cedid kardeşim maksadımız kimselerle tartışmak değil bildiklerimizi paylaşmak ve insanların dikket etmesini sağlamak...ve sevgili kardeşlerim bu konular da bilinmesi gereken konulardan birisi ve bahsettiğimiz kadarda az değil.....

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

12

11.08.2005, 00:14

http://www.islamiyetgercekleri.com/konular/cinler.htm

13

13.08.2005, 06:56

Selamun Aleykum..
Benim merak ettigim birsey var , Peki Resale-i Nurda bu konu hakkinda neler yaziyor ? Ustad Hz bu konuyu islemistir elbette acik beyan edilmis bir yazi varmidir Kullihiyatta?

Esselam..
Arz-ı hâL

14

13.08.2005, 07:03

Alıntı sahibi ""nesl-i cedid""

"Medine'de Müslüman olan cinler var. Onlardan birini görürseniz, kendisine üç gün ihtarda bulunun. Eğer bundan sonra yine de görünürse onu öldürün. Çünkü o bir şeytandır."

(Müslim, Selam 139, (2236); Muvatta, ısti'zan 33, (2, 976, 977); Ebu Davud, Edeb 174, (5256, 5257); Tirmizi, Ahkam 2, (1484)



S.a

Hakkinizi helal ediniz ins. Merak ettim dogrusu bu konu cok ilginc geldi bana bir sorum daha olacak ; Bu hadis serifleri kitablarinda Nasil Oldurebilecegimizde yaziyormu ?
Arz-ı hâL

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

15

18.08.2005, 00:48

Bilmiyorum soruna cevap olabilirmi google ile arayinca bunu bulabildim

Hadis No : 4928
Ravi: Ebu 'l-Müseyyeb
Tanım: (Bir gün) Ebu Said (ra)'in yanına girmiştim, namaz kılıyor buldum. Onu beklemek üzere oturdum. Derken evin bir köşesinde tavanı örten hurma dalları arasında bir kıpırtı gördüm. Oraya bakınca bir yılan olduğunu gördüm. Öldürmek üzere atıldım. Ebu Said oturmam için işaret etti. Tekrar yerime oturdum. Namazdan çıkınca bana evde bir oda gösterdi ve: "Bu odayı görüyor musun?" diye sordu. Ben: "Evet!" deyince devam etti: "Onda, bizden evlenmesi yakın bir genç vardı. Resulullah (sav) ile birlikte Hendek (harbin)e gittik. Genç, gün ortasında ehline uğramak için Aleyhissalatu vesselam'dan izin istiyordu. Bir gün ondan yine izin istedi. Aleyhissalatu vesselam ona: "Silahını beraberinde al, ben Kureyza'dan sana bir zarar gelir diye korkuyorum!" buyurdular. Adam silahını aldı. Ailesine geldi. Hanımı iki kapı arasında ayakta duruyordu. Elindeki mızrağı ile, dürtmek üzere kadına eğildi. Adama kıskançlık gelmişti. Kadın ona: "Mızrağını geri çek! Hele eve gir, beni dışarı çıkaran şeyi bir gör!" dedi. Adam içeri daldı. Bir de ne görsün: Yatağın üzerine çöreklenmiş iri bir yılan! Mızrağıyla ona yöneldi ve yılana sapladı. Sonra çıkıp, süngüyü avluya dikti. Derken yılan üzerine atıldı. Bilemiyoruz, hangisi evvel öldü; yılan mı, genç mi? Resulullah (sav)'a gelip, bu durumu anlattık ve: "Dua edin, Allah ona tekrar hayat versin!" dedik. Aleyhissalatu vesselam: "Arkadaşınız için istiğfar ediverin!" buyurdular. Sonra şu açıklamada bulundular: "Medine'de Müslüman olan cinler var. Onlardan birini görürseniz, kendisine üç gün ihtarda bulunun. Eğer bundan sonra yine de görünürse onu öldürün. Çünkü o bir şeytandır." [Bazı Tirmizi nüshalarında Sayd bölümünde (17. babta) gelmiştir.]

Kaynak: Müslim, Selam 139, (2236); Muvatta, ısti'zan 33, (2, 976, 977); Ebu Davud, Edeb 174, (5256, 5257); T

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

16

18.02.2006, 13:25

Risale-i Nurda cinler konusunu da ele almakta. Hatirladigim kadar söyle demekte: Hz. Süleyman gibi bizde cinleri emrimiz altina alabilirz, fakat bu sadece kesin bilgilerle olur. Yoksa kendimizi maskaraya düsürürüz. Hele korkmak anlamsizdir.

17

18.02.2006, 19:34

Alıntı sahibi ""[url=http://www.risaleara.com/oku.asp?id=882&a=cinler"

Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | Sayfa : 178[/url]"]Onuncusu: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm dünyaya geldikten sonra, bahusus velâdet gecesinde, yıldızların düşmesinin çoğalmasıdır ki, şu hadise, On Beşinci Sözde Katiyen bürhanlarıyla ispat ettiğimiz üzere, şu yıldızların sukutu, şeyâtin ve cinlerin gaybî haberlerden kesilmesine alâmet ve işarettir. ışte, madem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm vahiyle dünyaya çıktı; elbette yarım yamalak ve yalanlarla karışık, kâhinlerin ve gaibden haber verenlerin ve cinlerin ihbârâtına sed çekmek lâzımdır ki, vahye bir şüphe iras etmesinler ve vahye benzemesin. Evet, bi’setten evvel kâhinlik çoktu. Kur’ân nâzil olduktan sonra onlara hâtime çekti. Hattâ çok kâhinler imana geldiler. Çünkü daha cinler taifesinden olan muhbirlerini bulamadılar. Demek Kur’ân hâtime çekmişti. ışte, eski zaman kâhinleri gibi, şimdi de medyumlar suretinde yine bir nevi kâhinlik, Avrupa’da, ispritizmacıların içlerinde baş göstermiş. Her ne ise...



Alıntı sahibi ""[url=http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1913&a=cinler"

şualar | On Üçüncü şuâ | Sayfa : 297[/url]"]Ey cinler ve insanlar topluluğu! Size, sizin içinizden seçilmiş peygamberler gelmedi mi? En’âm Sûresi, 6:130.

âyet-i celîleleri mûcibince cinlerden de peygamber geldiği bildiriliyorsa da, bu husustaki müşkülün halli için vâki suale üstadımızın verdiği cevaptır.

Aziz kardeşim,

Hakikaten senin bu sualinin çok ehemmiyeti var. Fakat Risale-i Nur’un en ehemmiyetli vazifesi beşeri dalâletten ve küfr-ü mutlaktan kurtarmak olmasından, bu çeşit meselelere sıra gelmiyor, onlardan bahis açmıyor. Selef-i Salihîn dahi çok bahsetmemişler. Çünkü öyle gaybî ve görünmeyen işlerde, su-i istimal düşer. Hem şarlatanlar, hodfuruşluklarını bir vesile yapabilirler. Nasılki şimdi ispritizmacılar "cinlerle muhabere" namıyla şarlatanlık yapıyorlar; dinin zararına âlet ederler diye çokça medar-ı bahis edilmez. Hem Hâtemü’l-Enbiyadan sonra, cinlerde peygamber gelmemiş. Hem Risale-i Nur, bu zamanda bir tâun-u beşerî olan maddiyyunluk fikrini iptal etmek için, cinnî ve ruhanîlerin vücutlarını katî hüccetlerle ispat etmeye çalışmış, bu meseleye üçüncü derecede bakmış, tafsilini başkalara bırakmış. Belki inşaallah Risale-i Nur’un bir şakirdi, Sûre-i Rahmân’ı tefsir edip bu meseleyi de halleder.

18

06.06.2006, 05:36

CıNLERı KAÇIRAN BıR DERS

Üstadımızın talebelerinden Muhterem Said Özdemir Bey Bursa’da 24.05. 2003’de yaptığı bir derste anlatıyor: “Mucizat-ı Ahmediyeyi bir evde okuyorduk. Bir hafta evvel bir kardeşimiz dedi ki; “Abi bizim evde herhalde bir cin var. Bizim çocuğu gece korkutuyor. Ve çocuk bağırarak uyanıyor.” “Allah şifa versin” dedik. Tevafuken bir hafta sonra onun evinde ders yapıyoruz. On-on beş kişi var. Ben Mucizat-ı Ahmediyye’de 7. Reşhayı okuyorum. Masanın üzerinde boş bir bardak vardı ki yere atılınca kırılmayan cinsten, sağlam bir bardak.

Ben “akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri fetih ve teshir ediyor. Mahbub-u kulûb, muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah oldu” ifadesini okuduğumda, emin olun o bardak kendi kendine bir metre havaya kalktı ve bir bomba sesiyle tuz buz oldu. Ben o ev sahibine dedim ki; “Size müjde! Burada cinler vardı. Biz bunu okuyunca, “sultan-ı ervah oldu” deyince, Resul-i zişanın o ruh-u paki tecelli etti. Ve o tecelli edince, o cinler duramadı, kaçtı. Ve gitmelerine işaret olarak bardağı patlatıp gittiler.”

Salih Okur
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

19

07.06.2007, 03:03


“Cin nedir?
Özellikleri nelerdir?
Sorumlulukları var mıdır?
Cinlerle görüşmek mümkün müdür?
Cinlerle görüşmenin sakıncaları veya faydaları nelerdir?
Cinlerin şerlerinden nasıl korunacağız?”
Cinler; hava, elektrik, ışık ve koku gibi vücudu görünmeyen, fakat varlığı hissedilebilen latîf ve rûhânî varlıklardır. Hazret-i Âdem (as) yaratılmazdan önce yeryüzünün hâkimi ve sâkini cinlerdi. Yeryüzünü îmâr etmeye onlar vazîfeli idiler. Yeryüzünün halîfesi onlardı. Hazret-i Âdem (as) ile birlikte dünyada insanlık boy göstermeye başladıktan sonra hilâfet makamı insanlara geçti.

Cinler, insanlar gibi akıl, şuur ve irâde sahibidirler. Yaptıklarından sorumludurlar. ıyileri olduğu gibi, kötüleri de vardır. Kâfirleri ve şerlileri bulunduğu gibi, Müslümanları ve hayırlıları da vardır. ınsanlar gibi iyilik ve kötülük yapmaya kâbiliyetleri vardır. Doğarlar, büyürler, evlenirler, çoğalırlar, yaşlanırlar ve ölürler. Peygamberlerin bir çoğu, cinlerle görüşmüşler ve cinlere de peygamberlik yapmışlardır. Kur’ân’da bir çok âyet insanlarla birlikte cinleri de hitap kapsamına alır. Kur’ân cinlerin de kitabı, Hazret-i Muhammed (asm) cinlerin de peygamberidir.

Cinlerle görüşmek mümkündür. Hayırlı işlerde cinlerin görüşlerinden, bilgilerinden ve güçlerinden faydalanılabilir. şerli ve faydasız işler için ise cinlerle görüşmek sakıncalıdır, zararlıdır ve câiz değildir. Cinleri faydalı işlerde kullanmak ve güçlerinden faydalanmak mümkün iken, insanoğlunun cinleri kısmet bağlama, kısmet açma, karı-kocanın arasını açma, sihir ve büyü yapma, kehânette bulunma gibi zararlı, faydasız ve boş işlerde kullanmaya yeltenmesi cinler adına can sıkıcı, insanlık adına ise yüz kızartıcı günahlardandır. Böyle faydasız işlerde kullanılmaktan hoşlanmayan cinler, bir boşluğunu bulduğunda kendisini boş yere zevklerine boyun eğmeye zorlayan insana zarar verebilir. Yoksa cinlerin; Allah’a inanan, Allah’a sığınan, ibâdet yapan, başı her dara girdiğinde yalnız Allah’tan medet isteyen ve etrafına zarar vermeyen mâneviyâtı güçlü insanlara yaklaşması ve zarar vermesi söz konusu olmaz. Cinlere zarar vermek günahtır. Nitekim cinlerin bazen uysal ve zehirsiz ev yılanı sûretinde gözükebilmekte olduğuna işâret eden Allah Resûlü (asm) bunların yılan zannedilerek öldürülmesini yasaklamıştır.1 Cinler gaybı bilmezler.

ınsanın yeryüzünün halîfesi olduğunu, yani hükmünün ve emrinin her şeye geçtiğini, bütün herşeyin insanın emrine boyun eğdirildiğini îlan eden Kur’ân, Hazret-i Süleyman’ın (as) cinleri, kötü cinleri ve âsî şeytanları Allah’ın izniyle emri altına aldığını beyan eder.2 Kur’ân şöyle buyurur: “Cinlerden bir ifrit: ‘Sen daha makamından ayrılmadan ben onu sana getiririm’ dedi. ‘Hem buna gücüm yeter. Hem de güvenilir bir kimseyim. Hiçbir zarar vermeksizin onu sana getiririm.’ Semâvî kitapların hakîkatlerini bilen bir âlim ise, ‘Sen daha gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm’ dedi. Süleyman Belkıs’ın tahtını yanında hazır görünce, ‘Bu Rabb’imin bir lütfudur’ dedi.” (3)

Üstad Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretleri, bu âyetten hareketle Hazret-i Süleyman’ın (as) cinleri, şeytanları ve kötü ruhları etkisi altına aldığını, şerlerini men edip faydalı işlerde çalıştırdığını nazara vererek; yeryüzünün insanlardan sonra şuur sahibi en mühim sâkinlerinin cinler olduğunu, cinlerin insana hizmetkâr olabileceğini, cinlerle temas etmenin mümkün olduğunu, şeytanların da düşmanlığı bırakmaya mecbur edilerek, ister istemez insanlığa hizmet ettirilebileceğini beyan eder. Saîd Nursî, kulluk vazîfesini unutmaması şartıyla insanlığın; gerek teknik olarak ses, görüntü ve madde nakliyle, gerekse cinleri, ifritleri ve âsî şeytanları emrine boyun eğdirmek sûretiyle yer yüzünün her tarafının her yerden görüldüğü ve her köşesinden bütün seslerin işitildiği bir “bahçeye” çevirmesinin mümkün olduğunu; böylece Hazret-i Süleyman’ın (as) ilmine ve irfânına vâris olduğunu gösterebileceğini kaydeder.

Bedîüzzaman, bu âyetlerle Cenab-ı Hakk’ın, remiz üslubuyla insanlığa: “Ey ınsan! Bana itaat eden bir kuluma cinleri, şeytanları ve şerlilerini boyun eğdiriyorum. Siz de Benim emrime kulak verirseniz, çok varlıklar, hattâ cinler ve şeytanlar dahi sizlere boyun eğebilirler, emrinize girebilirler” tarzında hitap ettiğini kaydeder ve insanlığın maddî-mânevî meraklarından doğan ispritizma ve cinlerle haberleşme gibi olayların en nihâyet sınırını bu âyetlerin çizdiğini beyan eder.

Saîd Nursî, zamanımızdaki gibi kendisine “ölüler” nâmını veren cinlere, şeytanlara ve kötü ruhlara maskara ve oyuncak olmanın insanlığın “hilâfet” sıfatına yakışmadığını; Kur’ân’ın ise kendisine kulak verildiğinde, onları hem insanların emri altına almanın, hem de şerlerinden emîn olmanın yollarını gösterdiğini belirtir.4

Ne var ki beşeriyet hemen her faydalı ilmi zararda, kendi pis menfaatinde, çok özel aşağılık meraklarında ve sefîl zevklerinde kullandığı gibi; cinlere de maalesef hep şer ve faydasız işlerini gördürmek için ilgi duymuştur. Yemeğini pişiren ateşi, kin ve adâvette kullanarak nice ocaklar söndüren insan; cinlerle haberleşme gibi, ispritizma gibi ilimleri de aynı savurganlık ve sefâletle hep birbirinin ayağına tuzak kurmak, hîle oyunları geliştirmek ve fitne ve fesat çıkarmak işlerinde kullanmıştır.

Oysa âyette de belirtildiği gibi, Allah Teâlâ dilemeden hiç kimse, hiç kimseye zarar ve ziyan verecek durumda değildir. Her şey Allah’ın izniyle, emriyle, dileğiyle ve kudretiyle vâki olmaktadır. Sihirbazların, büyücülerin, muskacıların ve cincilerin hiçbir oluşumda, hiçbir işte, hiçbir hâdisede Cenâb-ı Hakk’ın dileği dışında ne doğrudan, ne de dolaylı olarak hiçbir katkıları ve etkileri yoktur. Olduğu da görülmemiştir.

Kötü niyetli ve şerir insanların ve mahlûkların şerlerinden korunmak için; Peygamber Efendimiz’e (asm) yapılan bir sihir teşebbüsü üzerine nâzil olmuş bulunan “Kul eûzü bi Rabb’il Felak ve Nâs” sûrelerini okuyarak Cenâb-ı Hakk’a sığınmak inşaallah kâfî olur.

Dipnot:
1-Buhârî, 9/1360;
2-Bakınız: Sâd Sûresi, 38/38; Enbiyâ, Sûresi, 21/82;
3-Neml Sûresi, 27/39, 40;
4-Sözler, s. 233, 234.

Süleyman Kösmene

Kaynak: www.fikih.info
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir