Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

24.07.2007, 08:36

Seçim sonrası bir değerlendirme...

Bir seçimi daha geride bıraktık. Sandıktan çıkan sonuçların yorumları devam ediyor. Birkaç gün daha sürer. Ondan sonra da epey zamandır çözüm bekleyen sorunlar, en âcil olanlarından başlayarak gündeme gelmeye başlar.

Biz de kısa bir değerlendirme yaparsak...

Evvelâ: Seçimin yaz ortasında yapılmasına rağmen yüzde 80’i aşan yüksek bir katılımla gerçekleşmesi, halktaki demokrasi bilincinin ulaştığı boyutu da göstermesi açısından sevindirici. Sorunların çözümünü demokrasi dışı yollarda değil, sandıkta arayan anlayış kökleşiyor.

ıkincisi: Halk, seçimi bir laiklik ve Atatürkçülük referandumuna çevirmek isteyen anlayışa itibar etmediğini, hadiseyi bu zemine çekmeye çalışan CHP’nin milletvekili sayısını ciddî şekilde aşağı çekerek ortaya koydu. Üstelik DSP ile yapılan seçim işbirliğine ve laiklik mitingleriyle estirilmeye çalışılan mâlûm rüzgârlara rağmen.

Üçüncüsü: AKP’nin oy oranını üçte bir arttırarak yüzde 46.6 gibi bir seviyeye çıkmasında, küresel sermayenin cömert sıcak para akışını sürdürmesi, yerli ve yabancı medya desteği, cumhurbaşkanı seçimindeki antidemokratik dayatmalar ve bu partiye karşı halka güven verecek kuvvetli bir alternatifin hâlâ ortaya çıkamayışı gibi faktörler bilhassa belirleyici oldu.

Dördüncüsü: MHP’nin hayli ciddî bir oy artışıyla parlamentoya girmesinde, terör olaylarıyla şehit cenazelerindeki artışın ve “Vatan elden gidiyor” yaygarasının önemli etkisi oldu. Bu etkenlerde, AKP’nin beş yıl önce sıfır terörle devraldığı ülkenin tekrar terör kâbusuyla yüz yüze gelmesine zemin hazırlayan, AB ve özelleştirme konularında da ulusalcı tepkileri tetikleyen politikalarının büyük payı var. ışin garip tarafı, 17 Aralık 2004’te müzakere tarihi alındıktan sonraki süreçte AB reformları için kılını dahi kıpırdatmayan, dahası terörle mücadele gerekçesiyle, o zamana kadar yapılan kısmî reformlardan geri adımlar atan ve dahası milliyetçi bir çizgiye kayan da yine aynı AKP.

Beşincisi: DP, 2002’de DYP olarak kılpayı baraja takıldığı oy oranının neredeyse yarısına kadar geriledi. Bunun belli başlı sebepleri ise, başından beri var olan imaj probleminin aşılamayışı, cumhurbaşkanı seçiminde takip edilen politika, DYP-ANAP birleşmesinin seçimden önce sonuçlandırılamayışı, aday listelerinin tanziminde yer yer isabetli tercihler yapılmasına rağmen bir kısım emektarların dışlanıp küstürülmesi ve seçim kampanyasının medya ayağının sağlam bir zemine oturtulamaması olarak sıralanabilir.

Genel tabloya ve bundan sonrasına gelince:

AKP oy oranını arttırdı, ama milletvekili sayısı düştü. ısyan sesleri yükselen CHP içten içe kaynarken, DSP’lilerin ayrılıp grup kurması bekleniyor. MHP Meclise girdi, ama umduğunu bulamadı. Aynı şey DTP kökenli bağımsızlar için de geçerli. Mesut Yılmaz’ın Meclise girmesinin, esaslı bir iç hesaplaşma sürecinin eşiğindeki “merkez sağ”da muhtemel gelişmeler açısından ne gibi sonuçlar vereceği de bir soru işareti.

ılk ciddî sınavını cumhurbaşkanı seçiminde vermesi gerekecek olan bu Meclis, Erdoğan’ın seçim meydanlarında dikkat çektiği “MHP-DTP sürtüşmesi” gibi bir potansiyel gerilim riskini de içinde saklıyor. Dışarıda ise Kuzey Irak meselesi saatli bomba gibi. Allah yardımcımız olsun...

Kazım GÜLEÇYÜZ / Yeni Asya - 24.07.2007
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

2

24.07.2007, 12:17

Beşincisi: DP, 2002’de DYP olarak kılpayı baraja takıldığı oy oranının neredeyse yarısına kadar geriledi. Bunun belli başlı sebepleri ise, başından beri var olan imaj probleminin aşılamayışı, cumhurbaşkanı seçiminde takip edilen politika, DYP-ANAP birleşmesinin seçimden önce sonuçlandırılamayışı, aday listelerinin tanziminde yer yer isabetli tercihler yapılmasına rağmen bir kısım emektarların dışlanıp küstürülmesi ve seçim kampanyasının medya ayağının sağlam bir zemine oturtulamaması olarak sıralanabilir.


yani aslında dp içinde iyi oldu.

3

25.07.2007, 11:47

ALı ÜNAL

Merhum üstad Necip Fazıl Kısakürek, konfer anslar ında anlatırdı: Bir Almany a-Fransa savaşında Fransa ordula rı imha edilir, fakat Fransa cephes inden halâ tek-tük ateş edilme ktedir . Beri taraft an Alman komuta n seslen ir: "Teslim ol! Fransa bitmiştir!" Ateş eden Fransız asker cevap verir: "Ben varsam, Fransa vardır."

Tarihi n dönüm noktal arında hep bir insan vardır. "Dünyayı yerind en oynata cak destek noktası"nı bulmuş bir insan. Kalbi bütün insanlığı kucakl ayacak ölçüde geniş, yeryüzünde 'halife' olmanın ve Cenab-ı Allah'a kulluğun manâsını müdrik ve Allah'ın tayin buyurd uğu istika mette davran an bu insan, ya Hz. Nuh (as) gibi, Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. şuayb ve Hz. Lût (Allah'ın selâmı hepsin in üzerine olsun) gibi, inşa edilec ek bir gelece k adına ümit verece k ölçüde halkı tarafından kabul görmez ve netice de halkı helâk olup giderk en, etrafındaki inanmış birkaç insanl a bir başka diyara hicret eder. Ya da, Hz. ıbrahim (as) gibi hicret üstüne hicret le her tarafa geleceğin tohuml arını eker. Veya Hz. Musa (as) gibi, firavnî bir idaren in altında asırlarca ezilen bir halkı "kıpkızıl bir deniz"den kurtul uş sahili ne ulaştırır ve Firavu nla ordula rı o denizd e boğulurken, halkına tarihi n en azamet li bir hakimi yetini n (mülk-ü azim) yollarını döşer. Veya Hz. ısa (as) gibi ölü bedenl ere hayat üfleyen bir ruh olur ve "dirilt tiği" bir avuç insan, tek silah atmada n devrin, belki de bütün devirl erin en güçlü bir impara torluğunu dize getiri r. Ya da, Hz. Muhamm ed (sas) gibi, kendis i kâinatın aklı, getird iği Kitap ise ruhudu r ve öyle bir manâ taşımaktadır ki, kulluğu kâinatın yaratılmasına, risale ti ise Âhiret'in, ebedî hayatın yaratılmasına sebept ir. O da, çok kısa bir zaman içinde akılları, kalble ri fethed er ve dünyayı değiştirir. Bu insanın mutlak a bir peygam ber olması şart değildir. Peygam ber veya peygam ber vârisi, Allah'ın tayin buyurd uğu çizgide kulluğunu, yeryüzü halife liğini icra eden tek bir insan varsa Allah, hadise leri o insana göre yönlendirir. Türkiye 1946'da şeflik döneminden çok partil i sistem e geçerken zahirî iki sebept en biri Sovyet Rusya'nın tehdid i karşısında NATO'ya girmem iz, diğeri ise muvaza alı bir hareke t, bir strate ji olarak, Celal Bayar'ın tesbit iyle, şeflik döneminde Anadol u'da birikm iş görülen bir "sel"i sistem e zarar vermed en akıtacak kanall ar açmaktı. Ama asıl sebep ise, çeyrek asırdır Anadol u toprağına yepyen i tohuml ar atma adına ortaya konan destan sı fedakârlıklara Kader elinin uzattığı lütuftu.

Firavu n'un işkenceleri altında inleye n halkı, Hz. Musa'ya "Sen gelmed en önce de hep işkenceler altındaydık; sen geldik ten sonra da hep işkenceler altındayız" der. Bu serzen işle birlik te Hz. Musa'nın cevabı, tarihi n en önemli yönlerinden ve dinami klerin den birine işaret etmekt edir: "Ne malûm, belki Allah düşmanınızı helâk eder, onların sahip olduğuna sizi vâris kılar ve bir de o zaman ne yapaca ksınız, nasıl davran acaksınız ona bakar." (A'raf Sûresi, 129) Hep böyle oldu. Çeyrek asırlık fedakârlığın ardından gelen ortam yumuşamasındaki muvaza ayı bazılarının kavray amamas ından kaynak lanan davranışlar ve bu yumuşamanın halk çoğunluğunda sebep olduğu affolm az gevşemeler, Kader'in fetvasıyla Türkiye'yi, Türkiye "demokr asi"sini çıkmaz sokakl ar alanına itti. En son girdiğimiz sürece görünüşte sebep olan bir gece operas yonunu -yapanlar ve kendil erine bildir ilenle r dışında- bir dakika öncesinden acaba kaç kişi tahmin ediyor du?


Neyi musibe t biliyo rsak, bundan kimsey i suçlamanın manâsı yoktur . "Başınıza gelen her musibe t, bizzat elleri nizle kazandıklarınız (yaptıklarınız, işledikleriniz) sebebi yledir . Bununl a birlik te Allah, bunların da pek çoğundan geçiverir." (şura Suresi, 30) Her ortam yumuşamasının getird iği affolm az zihnî, kalbî ve yaşayıştaki kaymal ar, elbett e netice sini verece ktir; istiğfar ve sâlih aksiyo n da müsbet anlamd a netice sini verdiği gibi.
Türkiye'nin yakın ve uzak yarınını hepimi zin işlediği salih (en geniş anlamıyla Sünnet-i seniyy e çizgisinde yapıcı, tamir edici) veya bu çizgiye ters fâsit (bozgun cu) davranışlarımız, tavırlarımız belirl eyecek .


23 Temmuz 2007, Pazart esi

4

17.10.2007, 00:12

bizce DP ile ilgili analizler hiçte isabetli olmamış..sandık başında olup bitenlere canlı şahit olan var mı?

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir