Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

29.05.2006, 21:15

Cumhuriyet varlığını sürdürebilecekmi?

ıçinde bulunduğumuz durumu sonsuza kadar sürecek sanmak yanılgısına hepimiz sahibiz.

O anda durum neyse onun ilanihaye süreceğini sanıyoruz.

Bütün düşünce sistemimizi, hayattaki duruşumuzu, bu “sonsuzluk” anlayışı üzerine bina ediyoruz.

Yüz yıl önce, dünya haritasını basan matbaaların kullandıkları klişelerin arasında “Türkiye Cumhuriyeti” kalıbı bulunmuyordu.

Öyle bir ülke yoktu.

Yüz yıl sonra olacak mı peki?

Doğrusu bundan çok emin değilim.

Biz Türkiye Cumhuriyetini “dünya durdukça duracak” bir gerçeklik gibi algılıyoruz ama doğru mu algılıyoruz?

Türkiye Cumhuriyeti varlığını sürdürebilecek mi?

Yoksa “cumhuriyet, Osmanlı’nın yıkılışının son bölümüdür” diyen tez doğru mu?

2006 yılında ülkemize baktığımızda “yanlış giden” bir şeyler olduğunu görüyoruz.

Bir “ülke” görüntüsünden gittikçe uzaklaşıyoruz.

ıkinci Dünya Savaşı felaketini yaşamış, yakılıp yıkılmış, tarumar olmuş Avrupa ülkeleri çoktan başlarını alıp gittiler.

Aramızdaki fark gittikçe açılıyor.

Daha on yıl önce, bizim en çok korktuğumuz “faciayı” yaşayıp parçalanmış olan Rusya kısa zamanda toparlanıp yeniden dünyanın en önemli ülkelerinden biri oldu.

Rejimleri yıkılan Doğu Bloku ülkeleri yeni rejimlerini oturtup birer birer AB’ye giriyorlar.

Biz ise dengemizi bir türlü bulamıyoruz.

Yeni bir çağın başında hala en büyük sorunumuz, “üniversiteye giden kızlar başını örtsün mü örtmesin mi” tartışması.

Bu, bize doğal gözükebilir.

Ama bir adım geri çekilip tabloya öyle bakın.

Genç kızların “saçlarını” rejim meselesi yapmanın bir ülkenin yapısı hakkında pek iyimser ipuçları vermediğini göreceksiniz.

Ülkenin her yanından “çeteler” çıkıyor.

Bu kadar çok “çetesi” olan herhangi bir ülke biliyor musunuz?

Bu çeteleri hangi yapı doğuruyor?

Ve, bence en korkuncu, liselerimizin birer cinayet mahalline dönmesi, “liseli katil” sayısının patlaması.

Böylesine korkunç bir gelişmeyi gerçekten sadece “Kurtlar Vadisi” dizisiyle açıklayabileceğinize inanıyor musunuz?

Hiç aklınıza “eğitim sisteminde bir hata mı var” sorusu gelmiyor mu?

“Din” ve “ırk” üzerinden hastalıklı bir böbürlenmeyle doldurulan çocukların, o eğitimle sahte biçimde şişirilmiş egolarının hayatın gerçekleriyle karşılaştıklarında delik deşik olmasının nasıl sonuçlar vermesini bekliyorsunuz?

Amerika’daki, ıngiltere’deki, Almanya’daki yaşıtlarıyla rekabet edecek olan çocukları, bu rekabete hazırlayabiliyor muyuz?

Yoksa o ülkelerin gençlerinin bizim gençlerimizden daha iyi yetişmesini bir “doğa yasası” gibi kabul etmekten yana mıyız?

Toplumun, belki de en önemli sorunu karşısındaki sessizliği sizi bu ülkenin geleceği için ümitlendiriyor mu?

Cumhuriyeti kurarken “devleti” gerektiği biçimde oluşturamadık.

Atatürk’ü, bir devleti kuran bir lider konumunda tutmayı beceremeyip onu “kutsal bir tabu” haline getirmemiz elbette ülkemizin entelektüel derinliği konusunda soru işaretleri yaratıyor.

Ama daha önemlisi, kurduğu devletin mayasına “demokrasiyi” katmayı başaramayan bir lideri kutsallaştırdığınızda “demokrasi dışı” bir yapıyı da kutsallaştırmış oluyorsunuz.

Ardarda kuşakları “demokrasi” bilincinden yoksun yetiştiriyorsunuz.

Demokrasiyi kendi “kutsalları” arasında görmeyen insanlar yetiştiren bir ülke demokrasiyi özümseyebilir mi?

Peki, siz hiç geleceği parlak “demokrasisiz” bir ülke gördünüz mü?

Gelişmiş bütün ülkelerin demokrasisi olması pek de aldırmamamız gereken bir tesadüf mü?

Yaşadığımız iç savaşta, faili meçhul cinayetlerde, her yandan fışkıran çetelerde, o çetelerin içinden her seferinde askerlerle polislerin çıkmasında, liseli gençlerin birbirlerini vurmasında, yetmiş milyonluk bir toplumun 2006 yılında en büyük sorununun “genç kızların saçı” olmasında siz “demokrasi” eksikliğinin hiçbir izini görmüyor musunuz?

Sakatlanmış bir imparatorluktan “sağlam” bir cumhuriyet yaratma mucizesini ne yazık ki gerçekleştiremedik.

Bu mucizeyi bundan sonra gerçekleştirebilir miyiz?

Televizyon programlarında bir tek özgün cümle söylemeden yalnızca ezberlenmiş cümleleri tekrarlayan, hamasetten ihtiyarlamış üniversite gençlerine, her yanından silah fışkıran liselere baktığınızda bu mucizenin işaretlerini görebiliyor musunuz?

Türkiye Cumhuriyeti iyi bir yere gidiyor gibi gözükmüyor.

Ne olacağını bilemem ama kesinlikle söyleyebileceğim tek şey, yola böyle devam etmemizin mümkün olmayacağı.

Toplum ve devlet kendini değiştirmek için gerekli iradeyi gösteremezse bizi hayat değiştirecek.

Geleceği kişisel olarak pek de umursamayacak bir yaştayım artık.

Ama gönlüm genç çocukların gelişmiş ülkelerdeki çocuklar gibi huzurlu ve zengin yaşamasını istiyor.

Ama bugünkü tabloya baktığımda, aklım gönlüme acıyor.

Ahmet Altan / Gazetem.net / 29.05.2006
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

2

29.05.2006, 21:44

Çok meselesi doğru iyi hazırlanıp yazılmış bir yazı.
Yalnız ben Türkiye Cumhuriyetinin kolay kolay yıkılacağına ihtimal vermiyorum.
Ama; istibdat elbet ve elbet çökecek.
ıstikbal Türkiye'nin uyanması ile ıslam'ındır.


Bir temsil ile anlatmaya çalışayım.Diyelim ki, senin bir işyerin var. Bense senin işçin.. Derken birgün amansız bir hastalığa yakalanıyorsun.Birisi seni hastalatmış olsun. Benden başka işyerini idare edebilecek kişi yok.Kimselere güvenemiyorsun. Bende fırsatı ganimet bilip talana başlıyorum. Sana paranı gereği gibi vermemekle beraber, bazen sena darb ediyorum. O kadar güçsüz ve acizsin ki bana bir şeyde yapamıyorsun. Eski dostların oralı olmuyor. Çünkü; benim iftiralarımla,fitne, fesatımla,bütün dostların küsmüş durumda.

Derken bir gün sen iyileşiyorsun...
vesselam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Mesajlar: 16

Konum: almanya

Meslek: student

Hobiler: pc,satranc,

  • Özel mesaj gönder

3

31.05.2006, 01:35

Bence malesef sürdüremiyecek.. Bizim millet yapay gündemlerle ve sacma sapan dizi ve yari$malarla avutulurken, dünya emperyalistleri T.C yi en fazla 5-10 sene icinde bölecekler.
Türkiye dünyanin en zengin petrol bor ve diger yeralti madenlerine sahip
ve o yüzden amerikanin izledigi orman kanunu "güclü olan almaya hakki var" bizi ezecektir

4

31.05.2006, 11:02

Kafirlerin oyununa Allah'ın oyunu vardır. Samimiyetle çalışan bir kişi hürmetine Rabbim cennet ülkemizi muhafaza edecektir. Ölsün yeis! Uyuyanı uyandıralım ey Nurcular!Kendimizi de...
Kafirlerin işi bitmek üzere, diye düşünmeye başlamışken, içimizdeki yeisi gördükçe üzüntü verici oluyor. Muhakemat'tan alıntı yapayım.

Önsöz;
Hak neşvünema bulacaktır-eğer çendan toprakta gizlense... Ve taraftar ve mültezimleri muzaffer olacaklardır-eğer çendan zaman ve zeminin merhametsizliğinden az ve zayıf olsalar...
...
Hem de itikadımdır ki: ıstikbale hüküm sürecek ve her kıt’asında hâkim-i mutlak olacak, yalnız hakikat-i ıslâmiyettir. Evet, saadet saray-ı istikbalde taht-nişin hakaik ve maarif yalnız ıslâmiyet olacaktır. Onu fethedecek yalnız odur; emareler görünüyorlar.

...
Evet, en büyük sebep ki, bizi dünya rahatından ve ecnebileri âhiret saâdetinden mahrum eden, şems-i ıslâmiyeti münkesif ettiren, su-i tefehhüm ile tevehhüm-ü müsademet ve muhalefettir. Feyâ lil’acep! Köle efendisine, hizmetkâr reisine ve veled pederine nasıl düşman ve muarız olabilir? Halbuki ıslâmiyet fünunun seyyidi ve mürşidi ve ulûm-u hakikiyenin reis ve pederidir. Fakat, vâ esefâ, bu su-i tefehhüm ve şu tevehhüm-ü bâtıl, şimdiye kadar hükmünü icra ederek vesvesesiyle ye’si ilka edip bab-ı medeniyet ve maarifi Ekrad ve emsallerine kapattırdı.
Dokuzuncu Mukaddeme

ıslâmın ve Asya’nın istikbali, uzaktan gayet parlak görünüyor. Çünkü Asya’nın hâkim-i evvel ve âhiri olan ıslâmiyetin galebesi için dört-beş mukavemet-sûz kuvvetler ittifak ve ittihad etmektedirler.

...
Cevap: Bu kitabın mukaddemesini mütalâa et. Sonra buna da dikkat et: Sebeb-i terakkîsi, herşeyi geç almak ve geç de bırakmak ve metanet etmek şe’ninde olan burudet-i memleket; ve mekân ve meskenin darlığı; ve sakinlerin kesretinden neş’et eden fikr-i mârifet ve arzu-yu san’at; ve deniz ve maden ve sair vesaitin müsaadesiyle hasıl olan teâvün ve telâhuk idi. Fakat şimdi tekemmül-ü vesait-i nakliye ile, âlem bir şehr-i vahid hükmüne geçtiği gibi, matbuat ve telgraf gibi vesait-i muhabere ve müdavele ile, ehl-i dünya, bir meclisin ehli hükmündedir. Velhasıl, onların yükleri ağır, bizimki hafif olduğundan, yetişip geçeceğiz-eğer tevfik refik olsa.


Tevfik refik olacak ınşaallah.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

5

31.05.2006, 11:24

cevat abi ye katılmamak elde değil
bu asrın minaresinin başında durmuş bize seslenen ey koca ÜSTAD
tekrar doğ gönüllerimize ve ümitsizlikten yılğınlığa düşmüş talebelerini uyandır ,sen kışta baharı yaşar ve yaşatırken bahar çiceklerinin açtığı şu günümüzde kış yaşayanları
arkadaşlar!
yıl 1925 bir istibdat döneminin ilk yılları haksız ken ve hatta isyanı durdurmak istemesine rağmen ankara hükümetinin çekindiğinden dolayı sürgün egönderdiği üstad. sürgüne gönderilediği yer kuş uçmaz kervan geçmez bir yer. amaç belli hastalıklarla gurbetle yalnızlıkla uğraşan üstadı kimse ziyaret etmesin anlattıklarını dinlemesin diye eğridire oradan barla (zanndersem çoğu kişi gitmiştir gitmeyenler bir an önce gitsinler) köylü halkı korkutmuşlar bu adama yaklaşmayın diye (bekli düşünceleri şu 'yaklaşsalar ve sözünü dinleseler ne olacak ki bunlar sefil -haşa onların hepsi gönüllerimiz sultanı değilmiki üstadımıza destek oldular ve davasını omuzlarında taşıdılar- köylü ne olacak ki ve bir yağmurlu günde üstad kırdan gekirken ayakları çamur içinde kalmış pabuçunu da çıkarmış elinde getiriken sıddık süleyman (allah razı olsun) abimiz ilk defa yanına yaklşıp yardım
işte üstad böyle biz zamanda böyle bir mekanda ve bu şahışlarla beraber bir davaya omuz vermiş ve ilk yazdığı risalelerden olan 10. sözü bitirince (aynı yıl) talebesine dönerek ıNşAALLAH KÜFRÜN BELıNı KIRDIK demiş
hal böyleyken üstad bize beli kırılmış bir küfr bırakmışken bize ne oluyorku bu mort olmuş sistemin cesedini çöplüğünü pisliğini kaldıracak irademiz yok

Mesajlar: 16

Konum: almanya

Meslek: student

Hobiler: pc,satranc,

  • Özel mesaj gönder

6

01.06.2006, 03:06

Keske ümit edebilsek ama anlattiklarin masal gibi geliyor rasyonel bir düsünceyle bakarsak ufukta hicbir umut belirtisi yok.
Üstad dedikleri be$aretleri (nevi be$er büsbütün aklini kaybetmeze ve ba$ina cabuk bir kiyamet kopmazsa gibi) $artlara bagliyor..avrupanin islama gebe oldugunu hatta almanya ve amerika! müslüman olacagini söyliyor, halbuki avrupada giderek artan islam dü$manligi ve amerikanin dünya müslümanlarina uyguladigi SOYKIRIM
180 derece baska bir yöne kiyametin erken kopacagini gösteriyor.
Hatta üstadin yakin zamanda gercekle$ecek dedigi ittihad-i Islam
bugün birakin hala te$kil olunmadigini böyle bir fikir bile hickimsede yok.
Islam devletleri kafirlerin soykirimina kar$i birle$meyi aklinin ucuna dahi getirmiyor, islam aleminin güyadan lideri olmasi gereken Türkiye
AB denen küffar topluluguna ait olmak icin i$itmedik azar ve horlanmaya
ragmen kapilarinda sürüniyor.

Korkarimki maalesef dünya herkese terakki dünyasi sadece müslümanlara tedenni dünyasi oldu,müslümana kalan artik ahiret..

7

01.06.2006, 08:46

sizin ki bitmiş tükenmiş bir iradenin karamsarlığın düşüncelerinizi bir karabasan basması sonucu söylemiş olduğunuz sözler
birincisi BEDıÜZZAMAN hevasından veya sadece arkadaşlarını motive etmek için sözler söylemez öyle büyük insanların rüyalarına bile mübalağa giremez
ikincisi gecenin en karanlık hali şafağa yakın zamanıdır.doğum sancıları doğum yaklaştıkça artar ve doğum olacağı zaman en yüksek seviyeye çıkar
üçünçüsü bir hakikat mensupları tarafından sıratı müstakimden ayrılmadan ihlasla devam ettirildikçe RABBıM nurunu tamamlayacaktır.bu risale i nur larla olacak ve şunu unutmayalım biz bu davya hakkıyla sarılmazsak ALLAH bu mukades davayı bizim omuzumuzdan alır başka milletlere verir bu rusda olabilir ingilizde çin de O murad ettikten sonra herşey O na kolay gelir
dördüncüsü türkiyede ve dünyada o kadar çok güzel işler oluyorki anlatmakla bitmez siz 100 tohumdan 80 inin bozulmasına takılıyorsunuz neden 20 filiz olmuş tohuma bakmıyorsunuz
beşincisi dünyada islam alemi (devlet planında yok) osmanlı ile birlikte yıkıldı ama ALLAH onların artıklarından yeni taptaze bir sahabe mesleğini kendilerine düstur yapmış bir cemaat meydana getirdi

sizin bu sözleriniz ALLAH ın bizler için gönderdiği lütflara karşı şükürsüzlük
ve bu davanın büyüklerinin gayretlerini görmemezlik olur

bir risale nur talebesi tek başına dahi kalsa(üstad bir köyde benim talebem varsa orayı ben kendi hesabıma feth edilmiş sayarım diyor) ümitsizliğe düşmemeli

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir