Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

04.01.2005, 07:31

Eyvah! Dine baskı elden gidiyor - M. Latif SALıHOğLU

Eyvah! Dine baskı elden gidiyor
Yeni yılın ilk tartışma konularından biri "başkanlık sistemi", bir diğeri ise Rahşan Ecevit'in "Eyvah! Din elden gidiyor" şablonlu uyarı yazısı, dünkü gazetelerin vitrin sayfasına damgasını vurdu.

"Başkanlık sistemi" tartışması bir yanda dursun, biz bakalım Rahşan Hanımın şaşırtıcı sözlerine.

Yazılı bir açıklama yapan R. Ecevit, özetle şunları söylüyor: "AB’ye gireceğiz derken dinimiz elden gidiyor. Türkiye’de Müslümanlık giderek geriliyor, kiliselerin sayısı ise artıyor. Ben bir Müslümanım. Ülkemde buna razı olamam."

Rahşan Hanımın "Müslümanlığına" bir diyeceğimiz yok. Öyle diyorsa, öyledir.

Fakat, onun sarf ettiği şu "Din elden gidiyor" sloganı ile "Ülkemde buna razı olamam" sözlerindeki samimiyete ise, bir türlü inanamıyoruz.

Çünkü, bu sözlerin "dinî hassasiyet"ten ziyade, "AB karşıtlığı" dürtüsüyle sarf edildiğini düşünüyoruz. Üstelik,bu noktada bizi haklı çıkaracak deliller de var.

Meselâ, Tempo dergisinde yazan Muhittin Sirer'in 25.10.04 tarihli yazısının başlığı aynen şöyledir: "AB'ye karşı Kemalist muhalefetin sloganı: Din elden gidiyor!"

Ahmet Taşgetiren'den iktibasların serpiştirildiği yazının devamında ise, aynen şu ifadeler yer alıyor: "Hayatları, şeriatçılara, dincilere, türbana karşı savaş vermekle geçmiş, bu memleketin görüp görebileceği en sıkı Kemalistlerden bazıları, sırf AB'ye muhalif durabilmek için ne yazdılar, biliyor musunuz: 'Ezan susturulamaz!'"

Hatıra gelen benzer bir başka gelişme de, Zekeriya Beyaz'ın ılahiyat Fakültesi dekanlığı döneminde yaşandı.

Fakültenin başörtülü öğrencilerine adeta kan kusturan Beyaz Hoca, Hristiyan misyonerlerin faaliyetlerine ikide bir dikkat çekiyor ve "Kuşa bak kuşa" dercesine, onların çocuklarımızın beynini çelerek kendi dinlerine çektiklerinden dem vuruyordu.

Tabiî, hocanın bu tavrının, kendi zulmünü örtbas etmek ve dikkatleri başka tarafa yönlendirmek anlamını taşıdığını, şuur sahibi herkes biliyordu. Tıpkı, bugün de Rahşan Hanımın "şaşırtıcı tavrı"ndaki asıl maksadın biliniyor olması gibi...

Gerçekten de inanıyoruz ki, Ecevitler'in "dinin elden gitmesi" diye bir dertleri, kederleri yoktur. Böyle bir dertleri olsaydı şayet, şimdiye kadar bunu doğrulayacak bazı belirtileri olur, emareleri görünürdü.

Oysa, gelişmeler bunun tam tersi yönde olduklarını gösteriyor.

Meselâ, Rahşan Hanımın Bülent Ecevit'i ve Ecevit'in de ülkeyi yönettiği dönemlere bir bakalım.

Hatta, uzaklara bile gitmeden, sadece son ANASOL hükümetleri dönemini şöyle bir hatırlayalım: 28 şubat kararlarının fiiliyata döküldüğü bu baskıcı dönemde, Kur'ân kurslarında, imam hatip okullarında, ılahiyat fakültelerinde, hergün yeni yeni dramlar yaşanmıyor muydu? Başörtülü kız öğrencilere "gavur eziyeti" çektirilmiyor muydu? On binlerce memur "dindarlıkları" sebebiyle perişan edilmedi mi? Dindar gazeteciler, yazarlar, düşünürler mahkemelerde, hapishanelerde süründürülmediler mi?

Ve, daha nice baskılar, dışlamalar, yıldırıcı uygulamalar...

Bütün bunlar olup biterken, Başbakan Ecevit'i bile yöneten Rahşan Hanım nerelerdeydi? Neden hiç dine/dindara yapılan eziyetlerden söz etmedi? Dinin elden gitmesi tahlikesini şimdi mi hatırladı.

Biz buna zerrece inanmıyoruz. Dahası, son kertede daha bir ciddiyet kazanan AB süreciyle birlikte "Dine yapılan baskılar"ın elden gittiğine, gideceğine inanıyoruz.

ışte, Kemalist cenahtaki asıl telâş ve endişe de, tam tamına bu noktadan kaynaklanıyor.

Evet, hiç telâşa, paniğe gerek yok. Zira, AB ile din değil, tam aksine dine yönelik baskıcı uygulamalar elden gidiyor, yahut sona eriyor.

Dolayısıyla, Rahşan Hanımın "şaşırtıcı endişesi"ni de, hayra alâmet bir gelişmenin habercisi olarak görmek ve öyle de yorumlamak mümkün.

04.01.2005

E-Posta: latif@yeniasya.com.tr


KAYNAK
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Dilruba

Acemi

Mesajlar: 30

Konum: Almanya

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

2

04.01.2005, 16:29

Allah u ekber

Rahsan Ecevitin yapmis oldugu aciklamayi hicte samimi bulmuyorum acikcasi.

Dolayısıyla, Rahşan Hanımın "şaşırtıcı endişesi"ni de, hayra alâmet bir gelişmenin habercisi olarak görmek ve öyle de yorumlamak mümkün.


Mümkün olabilir, ama olmamasi gerekiyor. Yillardir insanlari sefalete sürükleyenlerin sonunun baslangicidir.

Herseyin hayirlisini dileyelim. Maskeler gün gectikce düsüyor.

Kuran kurslarini kapatirken, kendilerini hakli cikardilar birde. Yok Kuran kurslarinda neler ögretildigini bilmiyorlarmis yok öyleymis, yok böyleymis. Kivirdikca batiyorlar aslinda.

Madem bilmek istiyorlardi Kuran kurslarinda neler ögretiliyor, öyleyse baska bir yaklasimda bulunsaydilar. Haneye saldiridir bir nevi. Aileler cocuklarini böyle uygun gördükleri icin Imam Hatiplere göndermisler, Kuran kurslarina göndermisler.

Gözyaslari senelerce iclere akitildi, artik cark tersine dönüyor.

Rabbim islah etsin...

  • "Tarik bin Ziyad" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 91

Konum: Almanya, Frankfurt

Meslek: yok

  • Özel mesaj gönder

3

04.01.2005, 17:03

Söyleyene bakmayın söylediğine bakın ! O kadın ne diyor, özetle geçiştirmekle olmuyor bu iş. Rahşan Ecevitin gördüğü bu din elden gidiyor hakikatını 'dindar' geçinen kesimin farketmemesi veya gözardı etmesi çok şaşırtıcı ve üzücü bir olay.

Rahşan hanım AB nin Türkiyeyi hristiyanlaştırma planını ve ıstanbulu yani orthodox kilisenin merkezini tekrar bizans gibi hristiyan beldesi yapmak istediğini ve AB de müslüman için din özgürlüğü olmadığını (tesettür AB nin heryerınde tek tek yasaklanıyor, camiler denetim altına alınıyor ana dilinde vaaz vermek yavaş yavaş yasaklanıyor) bilecek ve AB ye Türkiyede islam, 'irtica gelecek' diye karşı çıkmanın manasız olduğunu bilecek kadara aklı başında tecrübeli ve gerçekci birisi, ve ben rahşan ecevitin türkiyenin parça parça halinde hristiyan topraklarına dahil olmasını kalbten istemediğine şüphesiz şekilde inanıyorum :!:

yarabbi bu milleti gayrı meşru ve bediüzzamanın deyimiyle bütün fenalığımızın menbağı olan Avrupa sevdasından vazgeçirt, ve müslümanları herzaman FARZ olan ıttihad-ı ıslam sevgisini akıl ve kalblerine yerleştir! Amiiin!
Foruma 2 ayrı isim altında üye olup, iki ayrı isim altında mesaj yazdığı için üyeliği iptal edilmiştir.
Bakınız: Forum Kuralları, madde 4.2.14

(Webmaster)

Dilruba

Acemi

Mesajlar: 30

Konum: Almanya

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

4

04.01.2005, 17:21

:) :) :) demek ki söyleyene degil söyledigine bakalim. Öyle mi?

Farkli düsünüyoruz bu konuda.

Türkiyenin parca parca halinde hristiyan topraklarina dahil olmasini kalbten inanabilirsin ama bunuda unutmaki, bu planlar cok öncelerden farkli yerlerde gözden gecirilen noktalardir.

Avrupa birligi bizi istemiyor müslüman halki olan bir ülke oldugumuzdan dolayi, Türkiye halkinin bir kismida avrupanin hiristiyan toplulugu oldugundan endisesi oluyor.

Allaha sükürler olsun, böyle tempo ile ilerlerse Türkiye Avrupaya ihtiyac olmayacaktida, senelerdir Türk halkini sömüren önceki vicdansizlar sayesinde halkimizda sefalet sürüldü. Milletimizin ihtiyaci giderilmedi. Dini egitimde gerilimler yasandi. Basörtüsü sorunu oldu. Bunlar hic bir vakit göz önüne getirilmedide, bugün Türkiyenin bu basarisi karsisindami akillara geldi.

Yapmayin lütfen. Ne ne kadar :!: bu isaretten kullanirsaniz, sizin düsünceniz benimkiyle bagdasmiyor.

Allahin izniyle az kaldi, kimin oyun oynadigi er gec meydana gelecektir.

Bu dünyada Rabbim irade vermis bizlere, akil da varsa dogruyu yanlisi secmekle mükellefiz bizler. Ama bu dünyanin öbür dünyasi da var.

Mevlam bizleri ne bu nede öbür dünyada utandirmasin.

Insanlarin aklini karistirmya kimsenin hakki yoktur diye düsünüyorum.

  • "Tarik bin Ziyad" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 91

Konum: Almanya, Frankfurt

Meslek: yok

  • Özel mesaj gönder

5

04.01.2005, 18:26

:!: bu i$aretten senin gibi birtane kullandim dilruba. kafa karistirmakmi$ tuhaf bir yakla$im, demek insanlari farz olan bir$eyi hatirlatmak yani emri bil maruf ittihad-i islam icin, ve AB den nehyi münker yapmak bir müslüman icin kafa kari$tirmak olarak algilaniyorsa vay halimize bundan büyük kiyamet alameti olabilirmi soruyorum ?..
Foruma 2 ayrı isim altında üye olup, iki ayrı isim altında mesaj yazdığı için üyeliği iptal edilmiştir.
Bakınız: Forum Kuralları, madde 4.2.14

(Webmaster)

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

6

04.01.2005, 21:51

Arkadaslar
bugun ku(4 Ocak) zaman gazetesinde Ekrem Dumanlinin cok hos bir yazisi var bence bu konuda. Okunabilir isteyenlerce.

Isin baska bir yonu daha var. Bir kardesimiz "Yillardir insanlari sefalete sürükleyenlerin sonunun baslangicidir. " turu bir yaklasimi var. GErci kendisnin iyi niyetini sonunda soyledigi islah duasi ile anliyoruz.

KArdesim, kucaklayici olmak meslegimiz. Efendimiz SAV boyle imis. Kendisine ve Muslumanlara kan kusturanlara bile acmis sinesini. Vahsi, Ikrime RA bunlara iki ornek. Mekkenin fethinden sonra bir muddet sozde Musluman kalan Ebu Sufyan RA ne demeli? Dusunun bu insanlar cok daha serttiler. Ama o kucaklayiciliktir ki onlari eritti ve kaliba soktu. E. Sufyan RA bir savasta gozune ok saplaninca "Yillardir gormen gerekeni gorememissin. Ne ise yararsinki" turu(bu benim sozlerim. Tam sozleri hatirlamiyorum) bir yaklasim sergiliyor ve kendisine olan kizginligini aciga vuruyordu.

Bugun bize dusen de ayni sey. Bize yol gosteren insanlar(gerek Ustadimiz, gerekse onun yolunda giden buyuklerimiz) hep kendi haklarini helal etmisler ve de dua etmisler bu insanlarin hayri icin. Demislerki eger ki Allahin hakki varsa o bizi asar. O onlarla Allah arasindadir.

Allah cumlemize hidayet etsin...

hurmetler
BArish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

  • "Tarik bin Ziyad" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 91

Konum: Almanya, Frankfurt

Meslek: yok

  • Özel mesaj gönder

7

05.01.2005, 01:54

barish yazdigin ile Konumuz arasinda bir baglanti kuramadim

Dilruba

Acemi

Mesajlar: 30

Konum: Almanya

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

8

05.01.2005, 11:05

Selamün aleyküm

Müslüman olarak birbirimíze yapici sekilde hitap etmemiz gerekiyor. Yikici olursak gercekten dedigin gibi vay halimize olur.

Ama sunu da unutmayinki, Rabbim herseyi isitendir. Ben Allaha siginirim, kötü niyetle hic bir seye yaklasmadim ve Allah nasipte etmesin.

Er yada gec dogrular meydana cikacaktir. Senin veya benim dememle olmuyor. Sabrin sonu selamettir diyorum..

Selam ve dua ile

  • "Tarik bin Ziyad" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 91

Konum: Almanya, Frankfurt

Meslek: yok

  • Özel mesaj gönder

9

05.01.2005, 18:46

Bende AB yolunda SABRIN SONU FELAKETTıR DıYORUM

cerbeze yapmadım, ve yapandanda hoşlanmam dilruba.. :idea:
Foruma 2 ayrı isim altında üye olup, iki ayrı isim altında mesaj yazdığı için üyeliği iptal edilmiştir.
Bakınız: Forum Kuralları, madde 4.2.14

(Webmaster)

10

06.01.2005, 07:39

Son taktik

ıkinci Avrupa'nın din dışı ve gayr-ı meşrû olan hayat reçetesini gençliğe ve topluma sunmak ve tatbike koymakla ömür tüketen gayr-ı millî "ulusalcılar", Türkiye'nin AB yolundaki çabasından ve aldığı mesafeden şiddetle rahatsız olmaya başladılar.

Rahatsızlığın ötesinde, ellerindeki birçok kozu da kaybettiler.

Tabanda ise, halktan büyük çapta koptular, kitlelerden takdir yerine şiddetli tekdir gördüler.

Bu çaresizlik içinde, son bir ümit ve hamle ile, tabir yerindeyse "dine sarıldılar."

Tabiî, bu sarılmanın, aslında istismardan başka bir kıymet ifade etmediğini, halkın ekseriyeti yine görüyor ve onlara hiç yüz vermiyor. Ama onlar, yine de yüz bulma ümidiyle, devreye soktukları bu son taktiği, anlaşılan sonuna kadar kullanacaklar.

* * *

Düşünebiliyor musunuz, vaktiyle dindar kesimlere kan kusturanlar, dinî eğitim peşinde koşanlara hayatı zindan edenler, şimdi kalkmış "Din elden gidiyor" diye yaygara kopartıyor.

Oysa, daha çok "Laiklik elden gidiyor!” diye ortalığı velveleye verenler bunlar değil miydi?

Elhak, bunlardı. Eminiz ki, yine öyledirler. Gizli haç gibi sakladıkları en büyük dayanakları yine "laiklik"tir.

Ne var ki, sûreten taktik değiştirdiler. şimdilerde "dincilik" yapmaya yöneldiler. Hani, belki bir kısım muhakemesiz fanatikleri tetikler, onları da saflarına katarlar ümidiyle, bu din istismarını yapıyorlar.

Gerçekte, dini elde tutmak diye bir emelleri, bir düşünce ve gayretleri yoktur, bunların.

Kaldı ki, bu vatanda dinini yaşayanlara en büyük eziyeti veren, en büyük acıyı çektirenler de bunlardır.

Madem ki öyledir, o halde bunların oyununa gelmemeye, istismarlarına kanmamaya hasseten dikkat edilmesi lâzım.

* * *

Türkiye'de kiliselerin çoğaldığı, Müslümanların Hıristiyanlaştırıldığı yönündeki söylentilerde, yüzde yüz maksatlı abartmalar var.

Hatta, gerçek bunun tam tersi yöndedir denilebilir. Meselâ, Avrupa ülkelerindeki pekçok kilise camiye çevrilmiş durumda. Aynı şekilde, oradaki Hıristiyan yahut ateist kimselerden pekçok insan da Müslüman oluyor. Üstelik, bundan hiçbir huzursuzluk da duyulmuyor.

Bu durum karşısında, durup düşünmek gerekir. Hıristiyan misyonerlerin etkili bir gücü olsa, evvelâ kendi dindaşını koruması, kollaması gerekmez mi?

Avrupa'da dahi Hıristiyanların günden güne eriyip gitmesi karşısında aciz, çaresiz olanların, kalkıp Türkiye'deki Müslümanları dinden çıkarmaya nasıl gücü yetebilir? Hatta, sömürgeciler bile, asırlarca sömürdükleri Müslüman toplumun insanlarını dinlerinden döndüremediler.

O halde, ortaya atılan gayr-ı ciddi ve gayr-ı samimi söz ve iddialara aldırış edilmemeli, bunların istismarına aldanmamalı.

Evet, timsahın gözyaşlarına pür dikkat...

Tarihin yorumu

5 Ocak 1927: Süleyman Nazif’in vefatı. 1870 Diyarbekir doğumlu olan Süleyman Nazif, şair, tarihçi Diyarbekirli Said Paşanın oğlu ve Ali Faik Ozansoy’un da büyük kardeşidir.

Süleyman Nafiz, ıstanbul’daki ıngiliz işgali sebebiyle 9 şubat 1919 tarihli Hadisat isimli gazetede yazdığı “Kara bir gün” başlıklı makalesi, onun hem şöhretini parlattı, hem de bir müddet için Malta’ya sürgün edilmesine sebep oldu. En mühimmi ise, millî-vatanî duyguları uyandırıp heyecana getirmesiydi.

* * *

ışgal altındaki o günün ıstanbul'unda, bütün matbaalara ve türlü yayıncılık faaliyetlerine "sansür" uygulanmaktaydı.

Bu haysiyet kırıcı uygulamaya tanımayanların başında, Bediüzzaman geliyordu. Matbaalarda gizliden "Hutûvat-ı Sitte" isimli bir broşür tabettirdi. Hayatını hiçe sayarak, işgal güçlerinin yüzünde tokat gibi patlayan bu broşürü, yine gizliden ıstanbul'un her tarafına dağıttırdı.

Benzer cesurane bir diğer çalışmaya da Süleyman Nazif imza koydu. Hamiyet yüklü bir makale yazdı ve bir yolunu bulanlar bunu Hadisat isimli gazetede yayımlattı.

ışte, o makalenin günümüz Türkçesiyle ifadesi..

Kara bir gün

"(ışgalci) Fransız generalinin dün şehrimize gelişi dolayısıyla, bir kısım vatandaşlarımız tarafından yapılan tezahürat, Türk'ün ve ıslâm'ın kalbinde ve tarihinde ilelebed kanayacak bir yara açtı.

Aradan asırlar geçse ve bugünkü hüznümüz ve bahtsızlığımız sürûra ve mesûdane bir talihe dönse bile, yine bu acıyı hissedecek ve bu hüzünle üzüntüyü çocuklarımıza ve soyumuzdan gelecek olanlara nesilden nesile ağlanacak bir miras olarak terkedeceğiz.

Almanya orduları 1871 senesinde Paris'e girdikleri sırada, büyük Napolyon'un zaferlerini kutlamak için dikilmiş olan zafer tákının altından geçerlerken bile, Fransızlar bizim kadar hakaret görmemişti. Ve, bizim dün sabah saat dokuzdan on bire kadar hissettiğimiz üzüntüyü ve azábı duymamıştı.

Çünkü ‘Fransız’ námını taşıyan her kişi, yalnız Hristiyanlar değil, Yahudi Fransızlarla Cezayirli Müslümanlar, o millî matem karşısında aynı keder ve utanç ile ağlamış ve kızarmışlardı.

Biz ise, millî varlıklarının ve dillerinin devamını bizim álîcenaplığımıza borçlu olan bir kısım halkın hay-huy şamatasıyla, bu aziz matemimize en acı hakaretlerin birer tokat şeklinde atıldığını gördük. "Buna müstehak değildik" diyemeyiz. Müstehak olmasaydık, bu felákete düşmezdik.

Her milletin hayat sayfalarında birçok talihler ve bahtsızlıklar vardır. Fransa Kralı Birinci Fransuva'yı şarlken'in zindanından kurtarmış ve koca Viyana şehrini defalarca kuşatmış bir ümmetin kader defterinde, işte böyle bir kederli satır da gizli imiş. Araplar’ın güzel bir sözü var: "Sen sabret, ama zaman sabretmez" derler.

05.01.2005

E-Posta: latif@yeniasya.com.tr



Boşa giden manevra


Rahşan Hanım, herşeye rağmen yine de Bülent Beyden daha uyanık, daha manevracı bir politikacı tipi görüntüsü veriyor.

Hatırlarsınız, vaktiyle (1999) MHP'yi koalisyona razı etmek için, önce onların nasırına basmıştı. "Niksar olayları" gibi, eski defter sayfalarını bile karıştırarak, muhataplarını hem şaşırtmış, hem de ölümü gösterip onları sıtmaya razı etmişti. Yani, o zamanki manevrası pekâlâ işe yaramıştı.

Aynı Rahşan Hanım, şimdi de misyonerlerin musallat olduğu Türkiye'de dinin elden gitme tehlikesine dikkat çekiyor.

Ancak, bu iddiasına kimsecikleri inandıramadı. Yani, bu yeni manevrasında muhataplarını kandıramadı, kimseyi oyuna getiremedi.

Çünkü, ne kast ettiği gibi bir tehlike söz konusuydu, ne de yaşanan gerçekleri yansıtıyordu, Ecevit'in sözleri.

Gerçeğin açık ifadesi şudur: Başka dinden olan ülkelerin hiçbirinde, Türkiye'deki kadar dine ve dindara baskı yapılmadı. Bu ülkede, dindarların çekmediği eziyet, meşakkat, hakaret kalmadı. Ama, bunların hiçbirini de Hıristiyan, yahut Musevî kimseler gelip yapmadı. (Peki, kim/kimler yaptı?)

Altı çizilmesi gereken bir başka gerçeğin ifadesi de şudur: Sömürgeci ülkeler, acaba kaç Müslümanı dininden döndürdü? Üstad Bediüzzaman, 200 yıl kadar devam eden sömürgecilik düzeninde bile, 200 Müslümanın Hıristiyan yapılamadığını belirtiyor.

Haa, dinden çıkanlar var. O ayrı mesele.

Din Allah'ın dinidir ve hiçbir zaman elden gitmez. Kişi kendi isteğiyle dinden cayar veya başka dine girer. Kaldı ki, aklî muhakeme ve mukayese ile ıslâmdan çıkıp başka dini tercih edeni tarihler göstermiyor.

O halde din, "Din elden gidiyor" diyenlerin istismarından kurtarılmalı.

Kimseye yutturamadılar

Rahşan Ecevit'in samimiyetine, ciddiyetine hemen hiç kimse inanmıyor. Hangi gazetenin konuyla ilgili köşe yazısına baksak, hep aynı yöndeki yorum ve değerlendirmelerle karşılaşıyoruz. Bugün de bunlardan kısa bir potburi yapalım.

Ya bir de sussaydı?

ışte, dünkü Radikal'de çıkan Hakkı Devrim'in ironik sözleri: "Rahşan Hanımın dinî endişeleri konusunda hiçbirimiz fikir sahibi değildik. O da sağ olsun! Sen yumurta kapıya gelene kadar sus, sonra birden patla ve yüreğimizi ağzımıza getir! şükredelim ki 'Din elden gidiyor' dedi. Ya biraz daha susup, sonunda: 'Din elden gitti' deseydi!"

Tersinden propaganda

Ve, işte Hürriyet'te yazmaya başlayan eski Kanal 7 haber spikeri Ahmet Hakan'ın yazısından bir bölüm: "...Hiçbir veriye dayanmayan o abartılı, ‘Türkler Hıristiyan olmaya başladı, misyonerler aldı başını gidiyor’ haykırışının bizatihi kendisinin Hıristiyanlık propagandası olduğunu düşünüyorum."

Ortak payda: Ulusalcılık

Aynı konuya değinen Mahir Kaynak ise, Star'da köşesinde şunlar yazdı: "Eskiden solcu, dinci veya milliyetçi çizgide olanlar, 'ulusalcı' ortak paydada buluşup siyasette etkin bir güç olmak iddiasındalar. Bunun için yeterli bir halk desteği bulunabileceğine, toplumun şikâyetlerine ve beklentilerine cevap verecek bir hareket oluşabileceğine inanılıyor."

Gazetelerin köşe yazılarında, bunlar gibi daha birçok yorum ve değerlendirme ifadeleri var. Hemen hepsinin de ortak yönü aynı: Dinî uyarıda bulunan Rahşan Hanım, bu konuda ciddî olamaz.

Bu kurultaydan ne çıkacak?

CHP Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla rakibi Mustafa Sarıgül'ü partiden ihraç ettiremeyen Genel Başkan Baykal, bir hışımla ayağa kalktı ve işaret parmağıyla 29 Ocak tarihini gösterdi: "Kurultaya gidiyoruz."

Zaten, sık sık sancılanan CHP'nin de kurultaydan başka gideceği/varacağı bir yer yok.

şimdi, partide bir kez daha kılıçlar çekildi ve kıran kırana bir düello şenliği başladı: Rüşvetçilik, hizipçilik, virüsçülük, baronculuk, statükoculuk, şovculuk, maceracılık iddia ve isnatları gırla gidiyor.

Bu arada, Sarıgül'ün son anda başkanlık yarışından vazgeçmesi de ihtimal dahilinde. Çünkü Sarıgül, bu baskın kongrenin yine dağbaşında, yahut tel örgüler arkasında–yangından mal kaçırırcasına–yapılması halinde, başkanlık yarışının da adil ve dürüstçe olamayacağına inanıyor.

Bakalım, yeni kurultaydan nasıl bir sonuç çıkacak? Biz, hatırımıza gelen 9 ihtimali şöylece sıraladık:

1) Sarıgül, sararıp solacak.

2) Sarıgül, başbakan olma hayaline delegeleri inandıracak, Deniz Baykal'ı tuş edecek.

3) Deniz, tsunami ile rakibini vurup devirecek.

4) Sarıgül'ün harcanması kolay olmayacak, bu iş için bir-iki kurultay daha gerekebilecek.

5) CHP'ye Sarıgül'ün dikeni batacak; ya cerahat akacak, ya da parti kan kaybedecek.

6) Baykal'ın antivirüs programı etkili olacak.

7) Bu kongrede, bünyedeki virüsler temizlenemeyecek ve parti yeni bir siyasî oluşum daha doğuracak.

8) Böylece CHP, anamuhalefet partisi olma ümidini de kaybedecek.

9) Üst yönetim 9 doğuracak; fakat, partinin ismi değişecek ve yeni isim CKP, yani Cumhuriyetçi Kurultay Partisi olacak.

Günün tarihi

6 Ocak 1959: ıstanbul Cağaloğlu’ndaki Tan matbaasında meydana gelen patlamada 16 kişi öldü, 141 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı.

Dönemin en gelişmiş alet edevatına sahip olan Tan matbaası, bu patlamayla harabeye dönerken, ortalık adeta kan gölüne döndü.

Bu patlama hadisesi ile 4 Aralık 1945'te meydana gelen "Tan gazetesi baskını" hadisesini birbirine karıştırmamalı.

Bu iki olay, ayrı tarihlerde ve ayrı sebeplerle meydana geldi.

06.01.2005

E-Posta: latif@yeniasya.com.tr
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Dilruba

Acemi

Mesajlar: 30

Konum: Almanya

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

11

06.01.2005, 11:50

Yüregine saglik...

Ben Almanyada yasayan birisi olarak sunu görebiliyorumki, almanyanin gencligi hiristiyan dinini benimsemiyor artik. Bunun nedenini sordugumuzda % 90 kiliseden yakiniyor. Yani kilisenin adil olmadigindan. Ve cogu gencler hayatla ilgili sordugu sorular karsisinda cevap alamiyorlar. Ölüm olsun, deprem olsun. Hiristiyanlik adina hizmet eden kilise calisanlari bu sorular karsisinda adeta buz kesiliyor.

Hic eskiye gitmemize gerekmiyor. Gegen hafta bir alman kanalinda Güney Asyadaki afetten bahsettiler ve kilise calisanlarinin verdigi yanit sasirticiydi. Soru suydu. Allah neden böyle bir seye imkan verdi? Kadin bu soruya nasil cevap verdi sanirsiniz? Seneler boyu bunun üniversitesini okudugunu ama bu soruya hala cevap bulamadigini söyledi. Ve bu tür olaylarda isyan eden insanlari savundu.

Hal böyleyken bizlerde dinimizi bilen kisileriz. Nasilki böyle insanlar bizlere dinlerini kabul ettirebiliyor? Neden müslümanlar kaniyor? Neden onlara özeniliyor. Hayatlari müslümanlara neden parlak geliyor? Avrupa birligini ve müslümanligi bir araya getiremeyenlere bunu soruyorum. Korkumuz neden?

Ben size birsey diyeyim mi? Biz dinimizi anlamiyoruz tam olarak. Oturtmamisiz Allah askini yüreklerimize. Böyle insanlardan neden korkuyoruz? Onlarin dinlerine saygisi yokken bizlere neyi asilayabilirlerki?

Türkiye senelerdir kanadi. Islam yolunda hizmet verenler susturuldu, imam hatipler kapatildi, türbanlilara üniversite yasaklandi. Bunun acisini her birimiz hissetsekte yüreklerimizde, damdan düsenin halini damdan düsen anlar.

Islam ahlakini kimliklerimizden yok etmek isteyenler bugün kalkmis dinimiz elden gidiyor diyebiliyor. Hic düsündünüzmü bu cesareti kimden aldiklarini? Bunu hic kendinize bir sorun düsündünüzmü?

Toparlanma zamani geldi catti, bizler kendimize ceki düzen vermemiz gerekiyor. Müslüman müslümanin yakasini birakmasi gerekiyor.

Kiskirtmalar durmali. Bizi kimse yikmadi kardeslerim, bizleri kendimiz yiktik.

Sonucta herkes düsüncesini kendisi olusturur. Bir takim seyleri akildan gecirip fikirler ortaya cikar. Mevlam sasirtmasin.

Bizler dinimizi ögrenelim. Karsimizdaki bizi sasirtmaya kalkinca ona öyle bir cevap verelimki, bir daha böyle bir teklifi yapmadan önce iki defa degil 2000 defa düsünsün.

Hepinizin görüsüne saygi duyuyorum…

nurunözü1

Profesyonel

Mesajlar: 997

Konum: bursa

Hobiler: hat sanatı,ebru sanatı,kitap,internet

  • Özel mesaj gönder

12

06.01.2005, 17:01

Dilruba kardeşim sizinle aynı fikirdeyim.Allah razı olsun.Yalnız bi konuda size tavsiyem uğraşmayın boşuna :) ...(ben size açayım bunu)
Ya tozu dumana katacaksın!Yada tozu dumanı yutacaksın!Yutanlardan olmamak dileği ile...

13

06.01.2005, 17:39

slma

AB girsek ne kaybederiz?
AB ye girmesek ne kazanacagiz?
Aslinda hersey ortada, zaten ortada oldugu icin bazi karaoglan taifeleri akillari boyamaya calisiyor. yoksa bu feryat niye? Cok gülünc.

Avrupa da yasayan Müslümanlar bilir ki, türkiye icin ancak kazanc sayilir AB ye giris. Muhtacligimizdan degil, bazi hastaliklardan sifa ancak o yolla olabildigi icin.

Ama Mevlam görelim neyler....15 yil sonra yasarsak görücez :wink:

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

14

06.01.2005, 19:30

Provakatif bir yazi:
.
Asagida nurcu sozu, nur talebesi manasina kullanilacaktir. Yoksa bu fakir nedense Nur talebelerine Nurcu demekten ar eder...Saygisizlik gibi gelir. Ama madem boyle yazilmis ilk olarak. Oyle kalacak...

IHTAR: bu yazinin gayesi hakiki Nurcular degildir. Bu yuzden alinmasinlar.

Yok Nurcu degil ve Nurcu olmak gayeleri degilse zaten alinmak luzumu yok.

Yok eger Nurcu olmak gayesini tasiyorlarsa, zaten o zaman alinmak yerine memnun olmalari gerektir....

Dili biraz sert olmus. Bu yuzden kardesler haklarini helal etsinler...

--------------------------------

ABye girmek denilen hadiseye bir de baska bir yonden bakmayi ogrenebilsek...

1. "Nurlari okuyan ve de anlayan kisi yerinde duramaz. Islami anlatmak ve gonullere duyurmadan yasayamaz. "

....

(Yanlis anlamalara mehil vermemek icin kalan kismini yollamaktan vazgecip sildim.)
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

15

07.01.2005, 06:31

M.Latif agabeyin ellerine saglik.AB konusunu gerektigi $ekilde izah etmi$.

Rah$an Hanima gelince, AB taraftarligi ile ne kadar dogru bir yolda

oldugumzu bize hatirlatmaktan ba$ka bir$ey yapmami$ ( sagolsun ).

TARIK karde$ , Hirs ile kalkan zarar ile oturur.Ümitsizlige ve

husumete vaktimiz yok.

AB ye girmek veya girememek bizlerin elinde degil ,

durumlar ve $artlar ne olursa olsun bizler Davamiza sarilip üzerimize

dü$eni yapmamiz lazim, gayrisi taktiri ilahi.


Ayriyeten ileri görü$leri kuvvetli olan agabeylere biraz güvencli

yaklasmani tavsiye ederim.Kazim Gülecyüz, $ükrü Bulut ,

M. Latif Salihoglu vs. Risale-i nur cercevesinde daima yollarimizi

aydinlattilar ( Allah razi olsun ) !



Maksadim fikrinize saygisizlik degil , Sadece dar dü$ünmemek

gerektigini hatirlatmak istiyorum size.

In$allah korktuklarinizin hicbiri vuku bulmayacak.

Görelim Mevlam ne eyler, ne eyler ise güzel eyler

Saygilarla baki Selamlar
Ey Kardes bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. Onların fesadı ise ucb, riya ve gösteriş iledir.
Mesnevi-i Nuriye

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir