Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.11.2010, 11:23

Bak yine kurtulduk yükten!

Gazetede okuduğum haber üzerine yaşadığım bir olay canlandı hafızamda. Haberde Osmanlı mutfağı konu alınmıştı. Bilinen beş bin çeşit yemekten, altı bin tane de ismi bilinmeyen yemek çeşidinden bahsediliyordu ve tabiî ki kültürümüze sahip çıkmayışımızdan yakınılıyordu.
Yazıyı okurken hafızamda canlanan olay ise, üniversitede inkılâp tarihi hocamla girdiğim diyalogdu. Konu ilköğretimde bize anlatılan “öcü Osmanlı” ve cumhuriyet tarihçilerince “kızıl sultan” olarak yaftalanan II. Abdülhamid idi. “Hocam, ben ilköğretimde kendi çabalarımla okuyup öğrenmesem, II. Abdülhamid’i bir cani olarak bilecektim. Neden bize doğrular anlatılmıyor? Bazı şeyler çarpıtılarak anlatılıyor?” dedim. Hocamızın verdiği cevap ise gerçekten manidar: “Kızım sen yine erken öğrenmişsin, ben doğruları üniversite çağımda öğrenebildim” demişti.
İşte biz böyle bir nesiliz. Zorla ecdadından utanır hâle getirilen bir nesil… Evet, bir yemek kültüründen dahi bîhaber, ama Çin lokantalarında yemek yemeyi kültürlülük olarak algılayan, dahası gençlerinin de hamburgercilerin kapılarını aşındırdığı bir nesil… Tarihi bütün ihtişamıyla karşısında duran, ama kendine kültür ithal eden bir nesil…
“Milletimizde suç yok” diyemiyorum maalesef, demek de istemiyorum aslında. Çünkü şu an en çok okuması, bilgiye aç olması gereken muhafazakâr kesim dahi okumuyor. Oysa bizim inancımızda ne çok önem verilir okumaya, öğrenmeye, kısaca her yaşta eğitime…
Milletimiz gereği gibi okumaz ve araştırmazken; Osmanlı’yı olduğu gibi anlatmak işine gelmeyen çevrelerin işi kolaylaşıyor. Koskoca bir tarih esgeçiliyor, kültürü yok sayılıyor. Yahudilere bir karış toprak satmayan, şimdiki siyasetçilere “Rest öyle değil, böyle çekilir” diyen II. Abdülhamid Han, doğruyu yanlışı ayırt etmekte zorlanan çocuklara bir cani gibi anlatılıyor.
“Böyle okumaz, öğrenmez millete şu hal müstahak” diyesim geliyor içimden; ama gönlüm elvermiyor yine. Yıllardır yaptığımız gibi hadi yine sessizce bize yanlış öğretenlere atalım bütün suçu ve kurtulalım yükten!
ESRA NUR CİNALİ
kiav-ohv@hotmail.com

Bu konuyu değerlendir