Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

22.09.2008, 15:03

Hürriyet'ten Said Nursi'ye boykot

Hürriyet Gazetesi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın partilileri Doğan grubu gazetelerine yönelik boykota çağırması üzerine bugünkü nüshasında bir habere yer verdi.

"Boykot kelimesiyle bundan 100 yıl önce tanışmıştık" şeklinde başlayan haberde, ıttihatçıların boykotunun başarısız olduğu buna karşılık hamalların etkili bir boykot sürdürdüğü ifade edilirken bu başarıda büyük pay sahibi olan Bediüzzaman Said Nursi'nin adı zikredilmedi: "Tüm bunlara karşı, rıhtım hamalları ile mavnacıların birleşerek, boykotu sonuna kadar sürdürmeleri bir hayli etkili oldu. 10 Aralık’a kadar geçen zaman zarfında Avusturya malı dolu 26 Avusturya gemisi, limanlarda boşaltma yapamadan gerisin geriye dönmüş, 1908 sonlarına kadar geçen devrede Avusturya fabrikalarının zararı 100 milyon Frank’ı aşmıştı." (Haberin detayı için http://www.hurriyet.com.tr/gundem/995214…id=233&sz=10521)

Said Nursi'nin boykot faaliyeti ile ilgili detaylı bir çalışma Edebiyatçı-Yazar Mustafa Armağan tarafından yapıldı. ışte boykottan şikayet ederken Said Nursi'ye boykot uygulayan Hürriyet'in sansürlü haberinin gerçek yüzü:

**

Avusturya boykotu ve Said Nursi

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin vefatının 47. yıldönümündeyiz. Yarım asırlık ayrılığın onun düşünce ve eylem birliğini daha iyi anlamamıza ve yalnız hakikat karşısında eğilen başının kıymetini daha derinden hissetmemize yaradığını söyleyebiliriz. Özellikle de son yıllarda baş gösteren fikrî ve ahlakî savrulmalar karşısında Üstad’ın hayatıyla ve eseriyle ne yaman bir dalgakıran inşa ettiğini fark etmemek elde değil. Biz de bugün onun yakın tarihimizde oynadığı dalgakıran rollerinden birine değinerek, farklılığını göstermeye çalışacağız.

Malum, boykot, modern bir toplumsal hareket ve ekonomik silah olarak karşımıza çıkar ve milliyetçiliğin doğuşunun habercisidir. ılk etkili boykotlar ırlanda, ıran, Çin ve Mısır’da meydana gelmiştir.

Osmanlı topraklarında yaşanan ilk boykot, II. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra, 6 Ekim 1908’de Bosna-Hersek’i ilhak eden, yani bir oldu bittiyle topraklarına katan Avusturya-Macaristan ımparatorluğu mallarının satıldığı mağazalara ve hizmetlerinin verildiği kurumlara karşı gerçekleştirilmişti.

98,5 yıl önceydi. Ve tam 5 ay boyunca devam etmişti Avusturya’ya olan kızgınlığımız. Nihayet 26 şubat 1909’da hükümetin Avusturya ile 2,5 milyon Osmanlı lirası tazminat karşılığında anlaşması üzerine boykot sona erdirilmişti.[1]

Başkent ıstanbul’dan start alan boykot, hızla Balkanlar, Anadolu, Suriye ve hatta o tarihte sınırlarımız dahilinde bulunan Libya’ya kadar yayılmıştı. Araştırmacı Roderick Davison Avusturya’yı ve Avusturya ile iş tutan içerideki Rum ve Ermeni tüccarlarını da sarsan[2] bu sarsıcı eylemi, “modern zamanların en başarılı boykotu” olarak nitelendirir.[3]

Hatta bu boykot sırasında, sayılarının yaklaşık 20 bin olduğu söylenen ıstanbul’daki Kürt hamalların kritik bir rol üstlendiklerini, Bediüzzaman Sadi Nursi’nin onlara sakin olmalarını öğütleyen konuşmalarından biliyoruz.[4] Said Nursi, boykot sırasında yaşadıklarının bir kısmını kendisi Divân-ı Harb-i Örfî adlı risalesinde anlatmaktadır[5]. O sıcak günlerin atmosferini kendi dilinden dinleyelim:

"ıstanbul’da yirmi bine yakın hemşehrilerimi, hamal ve gâfil ve safdil olduklarından, bazı particiler onları iğfâl ile vilâyât-ı şarkiyyeyi lekedâr etmelerinden korktum. Ve hamalların umum yerlerini ve kahvelerini gezdim. Geçen sene anlayacakları suretle Meşrutiyeti onlara telkin ettim."

Burada Meşrutiyetle birlikte geri plana itilen Padişah II. Abdülhamid’e hala bağlı oldukları anlaşılan Kürt hamallara, Meşrutiyetin neden meşru olduğuna dair aydınlatıcı bir konuşma yapan Said Nursi, başlıca düşmanlarımızın cehalet (cahillik), zaruret (fakirlik) ve ihtilaf (ayrılık) olduğunu; bu üç düşmana san’at (çalışmak), ma’rifet (bilgi) ve ittifâk (birlik) silahlarıyla mukabele edilmesi gerektiğini söylemiş, Kürtlerin hakiki kardeşleri olan Türklerle neden dost olup el ele vermeleri gerektiğini de anlatmıştır.

Bundan sonrasını yine Bediüzzaman’dan dinleyelim:

"ışte o hamalların, Avusturya’ya karşı, benim gibi bütün Avrupa’ya karşı boykotajları ve en müşevveş [karışık] ve heyecanlı zamanlarda âkılâne hareketlerinde bu nasihatin tesiri olmuştur. Padişah’a karşı irtibatlarını tâdil etmeye [yani Abdülhamid’e bağlılıklarını Meşrutiyet’e doğru yönlendirmeye- M. A.] ve boykotajlarla Avrupa’ya karşı harb-i iktisadî [ekonomik savaş] açmaya sebebiyet verdiğimden, demek cinayet ettim ki, bu belâya düştüm."

Yukarıdaki sözlerin sıkıyönetim mahkemesi huzurunda söylendiğini ve bu hamallara, aşırı hareketlere kaçmaması tavsiyesinde bulunduğu için suçlandığı savunma sırasında sarf edilmiş olduğunu hatırlatalım.

Ancak bu savunmada Said Nursi’nin yine Avusturya boykotuyla ilgili bir açıklaması, özellikle zikre değer. Yukarıda alıntıladığımız metnin içerisine düşülen bir dipnot, Said Nursi’nin düşündüğü boykotun çok daha bütüncül bir tavra dayandığını ve kapsamının o zamankilerden daha geniş olduğunu gösterir. Buna göre o, yalnız Avusturya mamullerine değil, topyekün Avrupa mallarına karşıdır:

"Bediüzzaman’a zurafâdan [zarif insanlardan] biri, bir gün, irfanıyla mütenasip bir esvap [ilmine layık bir giysi] giymesi lüzumundan bahseder. Müşarünileyh de: “Siz Avusturya’ya güya boykot yapıyorsunuz; hem onun gönderdiği kalpakları giyiyorsunuz. Ben ise bütün Avrupa’ya boykot yapıyorum. Onun için yalnız memleketimin maddi ve manevi mamulâtını giyiyorum” buyurmuştur.

Said Nursi’nin bu yalnız yatıştırıcı değil, aynı zamanda boykotun çapını genişletici ve heyecandan uzak fikrî bir tavır alışa kanalize edici konuşmaları tesirini göstermiş ve boykotun önemli bir ayağını oluşturan hamallar, bütün kışkırtmalara rağmen, 1895-1896’daki Ermeni olaylarındakine[6] yahut 1955’de yaşayacağımız 6-7 Eylül olaylarındakine benzer bir taşkınlığa kalkışmamışlardır.

Bediüzzaman’ın da bozulmaması için gayret gösterdiği ağırbaşlılığın korunması ve herhangi bir taşkınlığa meydan verilmemesi sebebiyle 1908 Avusturya boykotu, aynı zamanda Osmanlıların emperyalizme karşı sivil direnişlerinin de başarılı bir sembolü olmuştur. Unutmayalım ki, çocukluğumuzda mandalina ve ceviz kokan Yerli Malları Haftası bu boykotun Cumhuriyet dönemine kalmış miraslarından biriydi!

Dipnotlar

[1] Y. Doğan Çetinkaya, 1908 Osmanlı Boykotu: Bir Toplumsal Hareketin Analizi, ıstanbul 2004, ıletişim Yayınları, s. 98 ve 118.
[2] Bkz. Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, Çeviren: Yasemin Saner Gönen, ıstanbul 2001, ıletişim Yayınları, s. 154.
[3] Roderic H. Davison, “The Ottoman boycott of Austrian goods in 1908-9 as a diplomatic question”, Editörler: Heath W. Lowry ve Ralph S. Hattox, IIIrd Congress on the Social and Economic History of Turkey, ıstanbul 1990, The Isis Press, s. 1.
[4] şükran Vahide bu sayının daha fazla olduğunu söylüyorsa da, Bediüzzaman’ın Divan’daki ifadesiyle Kürt hamalların sayısı 20 bine yakındır. Bkz. Islam in Modern Turkey: An Intellectual Biography of Bediuzzaman Said Nursi, SUNY Press, Albany: 2005, s. 61.
[5] Bediüzzaman Said Nursi, Kaynaklı, ındeksli, Lügatli Risale-i Nur Külliyatı, cilt 2, ıstanbul 1996, Nesil Basım-Yayın, s. 1921. Bir biyografisinde hamallara yaptığı konuşmanın Nutuk adlı ayrı bir eser şeklinde basıldığı belirtilmektedir. Bkz. Necmeddin şahiner, Bilinmeyen Yönleriyle Bediüzzaman Said Nursi: Kronolojik Hayatı, ıstanbul 1994, Yeni Asya Yayınları, s. 123.
[6] Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, c. 7, ıstanbul 1978, Ötüken Yayınevi, s. 178-186.

KAYNAK: http://www.risalehaber.com/53842_Hurriye…-ye-boykot.html

2

22.09.2008, 23:31

Ancak bu kadar sırıtan danışıklı döğüş olur.. :)

Akılları sıra makamını bir medya patronuyla ağız dalaşına indiren bir hükümet başına, asıl şaşırmasını istedikleri Nurcular sahip çıksın diye, dedikleri teraneye bakın..

(Sanki o patrona milletin kasasındaki yetim malını borçlarını silerek peşkeş çeken dedesiydi..Hiç ırgalamıyor onları zaten..
"Kabahatı allı pullu gelin etmişlerde kimse talip olmamış" derler Bursada..)

Çok da inandık yani..

Eskiden daha ciddi tuzaklar kurardı bunlar,

şimdilerde vaziyeti kurtarma telaşı, feleklerini şaşırtmış ki,

ne komik olduklarını farkedemiyorlar..

Hani bir Abimiz demişti ya, kim idi unuttum,

"Akp Chp'dir kardeşim.."

Tam da buna oturdu bu haber..

Kuzu kurdun kuzusu, o kuzu olmasa nasıl "suyumu bulandırdın" diyecek ki kurt?

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

3

23.09.2008, 15:05

Alıntı sahibi ""ruhefza""

Ancak bu kadar sırıtan danışıklı döğüş olur.. :)

Akılları sıra makamını bir medya patronuyla ağız dalaşına indiren bir hükümet başına, asıl şaşırmasını istedikleri Nurcular sahip çıksın diye, dedikleri teraneye bakın..

?


allah cümlenizden razı olsun

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir