Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

20.06.2007, 16:26

Bilal-i Habeşi ve son ezanı..

[img width=400 height=300]http://img247.imageshack.us/img247/7876/bilalem4.jpg[/img]

**Bilâl-i Habeşi

Bilal-i Habeşî’nin sahabe arasında ve Rasulullah’ın yanındaki temel misyonu müezzin-i Rasûl olmasıydı.
Resul-i Ekrem, Medine’ye gelir gelmez hemen bir mescid inşa etti.
Namazlar cemaat halinde topluca burada kılınmaya başladı.
ınsanlar namaza nasıl davet edilecekti? Meşveret meclisinde bu husus görüşülmeye başlandı. Kimine göre çan çalınmalıydı, başkaları ateş yakmayı teklif ettiler.
Bir kısmı da bayrak dikmeyi teklif ettiler.

Çok geçmeden hayırlı bir rüya ile Hz. Ömer çıkageldi.
Rüyasında ona ezan-ı Muhammedî talim edilmişti.
Efendimiz (sas) bundan sonra namaza daveti ezanla yapacaktı.
Ezan, hemen Hz. Bilal’e öğretildi. Medine ufukları, onun ruhlara işleyen gür sesiyle bayram yapmaya ve sahabe onunla namaza koşmaya başladı.
Sesleriyle insanları kutlu vazifeye davet eden müezzinler,
Efendimiz’in müjdesiyle, “ötelerde de insanların en uzunları olacaklardır”.
Hz. Bilal, Medine’de olduğu bütün zamanlarda bu vazifesine devam etti.

Bilal-i Habeşî’nin Mekke’nin fethinde Kâbe-i Muazzama’nın damına çıkarak okumuş olduğu ezan, tarihin sayfalarına ve sahabilerin kalplerine ezandan cennetler inşa etmişti.
Dün çöllerde ‘Ehad!’ diye haykıran ses, bugün Kâbe üstünde insanları namaza davet ediyordu ki, görülmeye, onun da ötesinde yaşanılmaya imrenilecek bir tabloydu bu.
Hz. Bilal, Peygamber Efendimiz’den sonra, biri Kudüs’te, diğeri de Medine’de olmak üzere sadece ve sadece iki kere ezan okudu.
ılkini Hz. Ömer’in, sonuncusunu da Efendimiz’in kendisini görmüş olduğu bir rüyada daveti üzere geldiği Medine’de Peygamber torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’in ricaları sonucunda okudu. Hele Medine’deki o son ezanı, gerçekten çok muhteşem olmuştu.
Onun sesini duyanlar eski günleri bir daha yaşamışlardı.
Uykularından onun sesini duyarak kalkanlar bir an olmayacak şeyin gerçekleştiğini zannettiler.
Namazı sanki Hz. Peygamber’in arkasında kılacakmış gibi heyecanla Mescid-i Nebevi’ye koştular…

Bilal-i Habeşî, Peygamberlik Güneşi (sas) gurub ettikten sonra, Medine’de kalmaya dayanamadı. O’nun yokluğunda Medine bomboş gibi geliyordu.

Hz. Ebu Bekir’den izin istedi. şam tarafına hicret etti.
Onun zamanında buralarda yapılan savaşlara iştirak etti.
Hz. Ömer’in Kudüs fethinde yanında hazır bulunanlardan biri de oydu.
Onunla beraber Kudüs’e girdi.
Ricasını kırmadı, burada vefat-ı Nebi’den sonraki ilk ezanını okudu.
şam’a yakın yerlerden biri olan Havlan’a yerleşti.

Bir gün rüyasında Efendimiz’i görmüş, ‘Beni ziyaret etmeyecek misin?’
diyerek kendisini Medine’ye davet etmişti.
Bu davete büyük bir şevkle icabet etti. Medine’de eski hatıraları yeniden tüllendi.
Resul-i Ekrem’le beraber yaşadığı şeyleri bir kere daha yaşadı.
Her tarafı dolaştı, zaman zaman gözyaşlarını tutamayarak ağladı.

Mescid-i Nebevi’nin etrafında dolaşırken onu görenler çevresini sardı.
Müezzin-i Resul, Peygamber’in (sas) Müezzini gelmişti.
Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin boynuna dolandı.
“Ne olur Ya Bilal, ne olur bir kere daha oku ezanı!” diye yalvardılar.
Efendimiz, ezan vakti gelince, “Erihna yâ Bilâl!”, “Bizi ferahlat ey Bilâl!” demez miydi…
Yıllar sonra bir daha mescidin duvarına çıktı.
Kalbi, elleri, dudakları, göz pınarları titriyordu.
Tarihin son kez şahit olacağı Bilâl’e has son ezanı okumaya başladı.
ılk “Allahü Ekber, Allahü Ekber” dediğinde mesciddekilerin dizlerinin bağı çoktan çözülmüştü. Bütün Medine ahalisi akın akın Mescid-i Nebevi’ye koşmaya başladı.
Ses, Peygamber’in müezzininin sesiydi.
O mu (sas) gelmişti? Bir mucize miydi, yaşanan… Geldiğini sandılar koşarken…
Mescide girdiklerinde Bilal’i gördüler ezan okurken…
Sıra “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah”a gelince Bilal bunu ancak bir kez söyleyebildi. ıkincisine ne onun ne de onu dinleyenlerin takati kalmamıştı.
Peygamber dostlarının, peygamber âşıklarının kucağına yığılıverdi.
Mescid-i Nebevi’yi hıçkırıklar sarmıştı.

Ezan-ı Muhammedî’yi, Efendisi’nin (sas) emriyle ilk okuyan oydu.
ıki Cihan Serveri’nin vefat ettiği gün de son ezanı yine o okumuştu


:cry: :cry:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

2

24.06.2007, 15:06

:cry: :cry:


Allah razı olsun bu güzel paylaşım için..

Resûl-i Kibriya Efendimiz henüz defnedilmemişti.Bu sırada Hz.Bilal, hüzün ve hasret akıtan yanık sesiyle ezan okudu. "Eşhedü Enne Muhammede'r -Resûlullah " dediği zaman, Ashab-ı Kiram hüngür hüngür ağlamaya başladı.Mescid-i Nebevi, ağlama sesleriye çalkalandı.
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

3

24.06.2007, 15:48

Gizli davet devresinde ıslam ile şereflenen ve bundan dolayı müşriklerin şiddetli işkencelerine maruz kalan ilklerden biri de Bilal-i Habeşî diye bilinen, Bilal bin Rebah hazretleridir.

Hz. bilal , müslümanların amansız düşmanı Ümeyye b.Halef in kölesi iken Hz. Ebubekir Vasıtasıyla ıslamla şereflenmiştir.

Bir anda gönlünü çepeçevre saran iman nuru, Hz. Bilal için hadsiz bir cesaret kaynağo oluvermişti.öyle ki, köle iken ,efendisini ve müşriklerin her türlü baskı, ve işkence ve eziyetlerini hiçe sayarak müslümanlığını açıkça ilan etmekten çekinmedi.

ımanın girmediği kalb taştan daha katı, Allah korkusunun bulunmadığı vicdan, kayalardan daha hissizdir.Böyle bir kalb ve vicdana sahip insanda acıma, şevkat ve merhamet aramak abestir.O insan artık bu haliyle manen canavarlaşmıştır.Hatta tahribatı cihetiyle canavarları bile geride bırakmıştır.

ışte ıslamın diğer bütün amansız düşmanları gibi Ümeyye bin Halef de böyle bir kalb ve vizdana sahipti.Ve Hz.Bilal, merhamet ve şefkat yoksunu bu kalb sahibi,nin kölesiydi.

Bu merhamet yoksunu adamın nazarında, Hz.Bilal in kendisini yaratan tek Allah'a iman etmesi ve O'nun gönderdiği Peygamberi Hazret-i Muhammed'de sadakat elini uzatması büyük suçtu!!

Bunun içinde O, en amansız işkencelere tabi tutuluyordu.Bazen yirmidört saat aç susuz bırakılıyor,bazen boynuna ip takılarak Mekke'nın ücretle tutulan çocukları tarafından sokak sokak dolaştırılıyordu.

Ümeyye bin Halef in bütün bu gayretleri boşunaydı.Hz.Bilal bir kere iman etmişti ve Allah'a teslim olmuştu.Gönlü Resullullahın muhabbetiyle gülşen olmuştu. Onun için bu eziyet ve işkenceler altında inim inim inlerken bile davasını müşriklerin yüzlerine yüzlerine haykırmaktan geri durmuyordu:

"Ehad Ehad!Allah birdir! Allah Birdir!

ınandığı islam davasından her türlü eziyete rağmen zerre kadar taviz ermeyen Hz.Bilal'i bu sefer efendisi Ümeyye bin Halef, kavurucu sıcaklar altında sırtını güneşin sıcaklığından ateş parçası haline gelmiş kızgın taş ve kumlara sürttürüp yaktırır,ağzına güneşte kurumuş bir lokma et verdikten sonra, göğsüne kocaman kaya parçası koydurur ve şöyle derdi:

"ndolsun ki; sen ölmedikçe, yahut Muhammed'i ve O'nun dinini ınkar ve reddederek Lat ve Utapmadıkça bu azabı üzerinden Eksik etmeyeceğim!"

Fakat vücüdunun bütün zerreleriyle adeta bir iman abidesi kesilmiş olan Hz.Bilal ,ölümü göze alarak şöyle haykırdı:

"Ben Lat ve Uzzayı kabul etmem.Allah birdir! Allah birdir!"

Bu sözleri duyan Ümeyye bin Halef bütün bütün çileden çıkar, Hz.Bilal'in işkencesini bayılıp kendisinden geçinceye kadar arttırırdı.Sonra da çekip giderdi.Hz.bila nice sonra kendine gelirdi.

Hz.Bilal in bütün bu dayanılmaz eziyetlere bu çekilmez işkenceye karşı tek dayanak noktası,O haşmetli ve azametli ımanıydı.ıman evet, kainatı kabza-i tararrufunda tutan Cenab-ı Hakka iman Onun sonsuz kudretine i'timad, insan için sarsılmaz, yıkılmaz bir istinad noktasıdır.O bu kahramanca tavrıyla Adeta "Îman hem Nurdur, hem kuvvettir.Hakiki ımanı elde eden adam Kainata meydan okuyabilir" hakikatini bütün dünyaya ilan ediyordu...

hz.Ebubekir Hz.Bilal i Ümeyye den satın alarak.Hz.Bilali bu zalim Adamın elinden kurtardı.

Hz.Bilal i alan Hz.Ebubekir'e Peygamber Efendimiz, "Yâ Ebâ Bekir," dedi 'Onun üzerinde bir hakkın olacak mı?' Hz.Ebubekir, "Hayır, Yâ Resulallah", dedi.'onu azâd Ettim.'
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

4

12.07.2007, 22:38

şu yazılanların yürekten aktığına inanabilseydik...
hayatımda beni en çok etkileyen sahabelrden biridir o
hatta bir zamanlar onunla evlenmeyi düşünürdüm
evlenmeyerek
hani yürekten nefes almak diye bir şey vardır bilir misiniz
işte öylesi sızlatır yüreğimi bu üstün insanlar...
rabbim...

5

13.07.2007, 00:33

evlenmeyi degil ama, hep birgün oglum oldugu zaman adini Bilal koymayi kücüklügümden beri istemisimdir. Bu sahabinin yeri apayri bende.. :cry:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir