Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Sultan

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Sultan"

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

1

13.02.2004, 15:31

Diyanet'in cevabı

D.ı. Başkanı Sayın Ali Bardakoğlu, “Kurban, kişisel kanaatime göre sünnettir” cümlesinden dolayı çeşitli tenkitler almıştı. Tenkitçiler arasında bendeniz de vardım.


DıB’lığı, bu tenkidimize cevap mahiyetinde bir açıklama göndermiş. Gönlümden geçen, bu cevabı aynen neşretmekti; ama yerim buna müsait değil. Haftada bir yazmamsa diğer bir engel. Önce Diyanet’in cevabını neşredip ikinci hafta cevap yazsam, o takdirde de okuyucunun konuyu takip şansı kalmıyor. Onun için kısaltarak vermeye mecburum.

Diyanet’te, okuduğu kitaplardaki ilimlere itibar eden, ehli sünnet inancına sahip, değerli hocalarımız var. Diyanet’in, “Basın ve Halkla ılişkiler şubesi Müdürlüğü”nden gönderilen “Basın Açıklaması” başlıklı bu yazıyı, tanıdığım-bildiğim saygıdeğer hocalarımızın tavrına benzetemedim. Yazı içindeki bir cümleden de anlaşıldığına göre, Diyanet teşkilâtı zaten bir değişim içinde. Bu cevap da o değişime uygun düşüyor.

Gönderilen cevapta deniliyor ki; “Artık bilgi çağında yaşıyoruz. Herkes her türlü bilgiye ve kitaba bir bilgisayar tuşu kadar yakın hale gelmiştir. Binaenaleyh, bir soruya cevap verirken sadece ‘Farzdır, sünnettir, helâldir, haramdır, caizdir, caiz değildir’ şeklinde basma kalıp cevaplar verilmesi doğru değildir.”


Bu cümleyi iki cihetten ele almak icap ediyor:

a) Bir soruya “farzdır, sünnettir” şeklinde cevap vermek doğru değilse, bunu bize değil de Sayın DıB Ali Bardakoğlu’na söylemeleri gerekirdi. Zira “Kurban sünnettir” diyen odur. Demekki bize gönderilen cevabî yazı yanlış adrese gönderilmiştir. Ve yine Diyanet, “Farzdır, sünnettir” demeyi, “basma kalıp” kabul ediyorsa, bunun muhatabı yine biz değiliz, kim “Kurban sünnettir” dediyse odur.

b) Bir soruya dinî cevap vereceksen, ya farz, ya sünnet, ya helâl, ya haram, ya caiz ya da caiz değil demeye mecburuz. Eğer kafadan değil de kitaplara göre cevap vermek esassa...

Diyanet’e soralım: Bir soruya cevap verirken, “sadece farz, sünnet, haram, helâl, caiz, caiz değil” şeklinde cevap verilmesinin yanlış olduğunu neye ve hangi salâhiyete göre söylüyorsunuz? Sorulan sorulara bu kelimelerle değilse başka nasıl cevap vereceğiz? Yeni kelimeler mi uyduracağız? 14 asırdır kullanılan bu cevap üslûbuna nasıl “basma kalıp” diyebiliyorsunuz?

Meselâ, 5 vakit namaz farzdır desek, ezan sünnettir desek, kişinin alın teriyle kazandığı helâldir desek, içkinin her türlüsü haramdır desek, helâl parayla alışveriş yapmak caizdir desek, Cuma ezanı okunurken yapılan alışveriş caiz değildir desek... Basma kalıp mı konuşmuş oluruz?

Bunlar basma kalıpsa, gelen sorulara Diyanet’in kendisinin hangi kelimelerle cevap verdiğini merak ediyor olacaktım. Oysa gönderilen cevabî yazının alt satırlarında bunun cevabı verilmiş:

“Milletimizin bilgi seviyesi oldukça yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Cevaplarımızı verirken bu yüksek seviyeyi göz önünde bulundurmak zorundayız. Bundan böyle Dı Başkanlığı’nın halkı din konusunda bilgilendirirken takip ettiği yöntem bu şekilde olacaktır.”

Yapmayın! Milletin bilgi seviyesi, kendiliğinden nasıl yüksek bir seviyeye ulaşır! Kur’an öğretimi yapılan Kur’an kursları hakkında hazırlanan bir yönetmeliğin, daha Meclis’e bile gelemeden geri çekildiği bir ülkede, bilgi seviyesinin yükseldiğinden bahsetmek gülünç olmuyor mu? Hangi bilgi?..

Ama bilgi yüksekliğiyle dinî olmayan bilgiyi kastediyorsanız, o başka. Ancak, dinî olmayan bilgiler zaten bizim konumuz dışındadır. Konu dışı olmasa bile, milletçe yüksek seviyeye ulaştığımız bir bilgi türü var da bizim haberimiz mi yok? Söyler misiniz, bu yüksek bilgi nerede ve kimde?

Dinî olmayan bilgiler de dinde geçerliyse, dinimizi uzaya yönelen ABD’lilerden bari öğrenelim.

Diyanet, gönderdiği cevapta, “Bundan böyle...” dediğine göre, anlaşılıyor ki yukarıda kullandığım “Diyanet bir değişim içinde” şeklindeki tesbitim doğruymuş.

Yine deniliyor ki; “Bir ibadetin vacip değil de sünnet olduğunu söylemek, söz konusu ibadetin önemli olmadığı anlamına gelmez...” Oysa Başkan, Kanal 7’de böyle konuşmamıştı.

Ali Eren - Vakit

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir