Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

11.03.2005, 06:31

Gürtuna ve Cemal el Benna

Mustafa ÖZCAN

Gürtuna ve Cemal el Benna




Ünlü Fransız düşünür ve muhtedi Garaudy, fundamentalizmin katolik âlemindeki yansıması olan entegrizm kavramı ile alâkalı bir eserinde ıslâm âleminde entegrist olmayan nadir simalardan birisi olarak Hasan el Benna’nın 13 yaş küçük kardeşi Cemal el Benna’yı takdim etmekteydi. Cemal el Benna ıslâmî kesimlerin köşe bucak kaçtıkları ve uzak durdukları bir sima. Benzetmek gibi olmasın, ama meşhur hocalardan Emin Saraç’ın ağabeyi merhum Osman Saraç’a benzetebiliriz. Her ailenin kendi içinde delileri de velileri de bulunabilir. Bundan olayı bulunmaz Hint kumaşı gibi sansasyonel basının iltifat ettiği simalardan birisi. Çarşaf çarşaf dizi dizi görüşlerine başvuruyorlar. En son kendisini Amerikan basını da keşfetti. Eğer illa da bizlerden birileriyle mukayese etmek gerekirse Zekeriya Beyaz ve Yaşar Nuri Öztürk akla gelebilir.

Washington Post gazetesinden Daniel Williams gazetesinde görüşlerine yer verdiği bir makale kaleme almış. Söyledikleri hepsi aykırı ve dikkat çekici şeyler. Bunlar arasında en dikkat çekici olanlardan birisi, 28 şubat sürecinde Türkiye’deki ‘ıslâmcılar’ arasında da yaygınlaşmaya başlayan ‘ıslâmda devlet yoktur’ tezidir. ‘Eski ıslâmcılar’ ifrattan tefrit makamına geçtikleri için böyle söylüyorlar. Aynen haricilerin reflekslerini gösteriyorlar. Hariciler devlet hususunda en aşırı uçta yer aldıktan sonra devlet erkanıyla ters düşmeleri veya hayallerindeki devletin gerçekleşmeyişini görmeleri üzerine devletin gerekliliğini reddetmişlerdi. Böylece sadece dinî bir gerçeği değil, aynı zamanda sosyolojik bir gerçeği de inkâr etmişlerdir. Bu mânâda Cemal el Benna, Ali Abdurrazık’ın bir uzantısıdır. L. Bider’in de temas ettiği gibi Ali Abdurrazık hilafetin ilgasını ve buna bağlı ıslâmda dünyevî bir otorite olmadığını savunurken müteharrik bizzat değildir. Ali Abdurrazık’ın kaynağı David Samuel Margoliouth adında Musevi asıllı bir oryantalisttir.

***

Bir kanun-u külliye hükmündedir ki, her ne zaman Müslümanlar mihnet ve meşakkata duçar olmuşlarsa bu zeminde tefrit akımları doğmuştur. Sözgelimi, sahabeler arasındaki niza ve ihtilaftan sonra tefrit akımlarından biri olan Mürcie akımı gelişmiştir. 1857’de ıngilizlerin Hindistan’daki Moğol ıslâm hanedanlığını çok kanlı bir şekilde yıktığında yeni bir tefrit akımı olarak Aligarh ekolü ve Seyyid Ahmet Han gibi reformistler türemiştir. Bu itibarla, Ali Abdurrazık’ın ‘ıslâm ve yönetim biçimi’ adlı kitabını hilâfetin ilga edildiği 1924 yılında kaleme alması bir tesadüf müdür? Elbette değildir. Keza benzeri düşünce ve akımların 28 şubat süreci gibi süreçlerde hortlaması tesadüf müdür? Elbette ki değildir.

Belki de, ıhvan’ın çilesi ve mihnetinden Tekfir ve Hicre veya (Cemeatü’l Müslimin gibi) tekfir akımları doğduğu gibi Mürcie anlayışının çağımızdaki bir uzantısı ve görüntüsü olan Cemal el Benna gibi şahsiyetler de türemiştir. Ali Abdurrazık hilafeti reddetti Cemal el Benna ve yeni liberallar ise devleti redddediyor ve cihadı istedikleri gibi tevil ediyorlar. Cemal el Benna bununla da kalmıyor yepyeni bir fikirle karşımıza çıkıyor. Hazret peçenin veya çarşafın ıslâmın bir ürünü olmadığını geçmişte cahiliye döneminde Arap kabilelerin bir adeti ve kalıntısı olduğunu ve sonraki dönemlerde ıslâma bulaştığını ileri sürüyor.

Bu hususta aynısı olmasa da benzeri iddiaları serd eden Kenan Evren ve Nur Vergin gibilerini de yalnız bırakmamış oldu. Bilindiği gibi, Nur Vergin gibi kimi yazarlar çarşafın bir Bizans veya ıran âdeti olduğunu ileri sürüyorlardı. Kenan Evren de başörtüsünün zuhurunu Bursa’nın Türkmen güzellerine bağlamıştı. Yüzleri belli olmasın veya sofraya kıl dökülmesin diye böyle bir kıyafeti benimsemişlerdi. Biraz eksiğiyle birlikte Müfit Gürtuna’nın eşi Reyhan Gürtuna’dan, Benna’nın bir başka tezine ve kaziyyesine de destek geldi. Gürtuna’nın Türkiye’deki başörtülülere takdim ettiği modeli, o gurbetteki Müslümanlara tavsiye ediyor. Gurbetteki erkeklerin muta nikâhı kıyabileceklerine fetva verirken hanımların da başörtüsü yerine şapka giyebileceklerine ruhsat veriyor. Kalp kalbe karşıdır dedikleri hesap; Benna ile Gürtuna’nın tezleri uzaklardan birbirlerinin içine doğmuş olmalı.

***

Benna, sünnetin daha sonraki ulema tarafından uydurulduğunu ileri sürüyor. Bu eskiden beri temcit pilavı gibi tekrarladığı bir tez. Daniel Williams’ın makalesine göre, tezlerine dünyanın öbür bucağından neoliberaller sahip çıkıyormuş. O da neoliberallere sahip çıkıyor. 30’a yakın kitabı bulunan Benna’ya Endonezyalı ıslâmî liberaller destek çıkmış. Sadece onlar değil, Soros’un Mısır’daki uzantısı olan ıbni Haldun Araştırmalar Merkezi ve başkanı Sadeddin ıbrahim de kendisine sahip çıkıyor. Zaten Merkez’in yönetim kurulu üyelerinden. Fehmi Huveydi onun Batılıları memnun edecek tarzda konuştuğunu söylüyor. Meselâ Orhan Pamuk gibi. Ve Clinton dönemi dışişleri bakanı Madaleine K. Albright ile de görüşmüş. Yakışır. Ezher’in ıslâmî Araştırmalar Akademisi Üyesi Abdulmuti Beyumi Benna’nın ıslâmî konularda konuşmaya yetkili olmadığını ileri sürüyor. Buna Yusuf El Kardavi’nin de bir ilâvesi var: “Cemal el Benna, Kur’ân okumaktan bile aciz zavallı birisi. Usul-u fıkıh gibi ilimlerde bir behresi yok. Bundan dolayı söyledikleri yok mesabesindedir.”

11.03.2005

E-Posta: mustafaozcan@yeniasya.com.tr

Kaynak
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir