Yine gel, ey Sevgili, kol kola girsin ümmet,
Yine gel, isyan bitsin, Hak yola girsin ümmet!
Yine gel, Mevlidini yine Süleyman yazsın,
Yine gel, Sen yetimi sahipsiz bırakmazsın!
Yine gel, gelişine biçilmez hiçbir bahâ,
Yine gel, şu dünyamız ersin gülen sabaha!
Yine gel, günler beyaz, geceler beyaz olsun,
Yine gel, yüreklerde, gönüllerde yaz olsun!..
Yine gel, hep hasrettir balına can peteği.
Yine gel, ey Sevgili, ey Cennetin Çiçeği!..
Yine gel, havuzundan yanmışlara içir su,
Yine gel, saf saf olsun mescitlerin avlusu!..
Yine gel, atlar sürsün şanlı Hamza Uhud'a,
Yine gel, himmetinden ümmeti etme cüda!..
Yine gel, dünyaları doldursun ışık yıllar,
Yine gel, bitsin kanlı, bitsin karışık yıllar!..
Yine gel, ey Sultanım! Derdimiz var çöl kadar,
Yine gel, iki âlem Sensin insana Medar!..
Hep hicran, hep intizâr, başka kaldı ki nemiz?
Yine gel, Sana müştak, ninemiz ve annemiz!
Yine gel, "Gül" konmada doğan her kızın adı,
Yine gel, âşıkların Sensin elbet muradı!
Yine gel, gülücükler versin yine mah bize,
Yine gel, Musa, Hızır demesin eyvah bize!..
Yine gel, beklemede: Bağ, bahçe, toprak rahmet;
Yine gel, âlemlere bir tek Sensin Hak RAHMET!..
Arştan güneşe kadar her zerrede var nurun,
Servi, çemen, yasemen, çiçek çiçek nar nurun!
* * *
Benim Seni övmede aczim vardır EY NEBı,
Çünkü Sensin âlemin, Cennetlerin sebebi!
Ay'ların güneş'lerin nurudur nurun Senin,
Fazlına erişmeye imkânı yok kimsenin!..
Peri gibi güzeller zülfünün teli olmaz,
Kadrin öyle yüce ki, dengi, bedeli olmaz!..
Nebiler ve Velîler gıpta eder hep Sana,
Salât okur gece gün her gonca-i leb Sana!..
Nûrun öyle nurdur ki, her şeyin bir payı var,
Rab o sebepten etti, güneşi var, ay'ı var!
Süreyyalar, zühreler, nurunun pervanesi,
Yâ Resûlallah, Sensin varlığın bir tanesi!
şânını vasfedecek ne dil, ne bir kelâm var,
Yetişmez mi bu devlet, hep Rabbinden selâm var!
Sensin zaman boyunca gönül yakan tek güzel,
Yüce Allah zâtını yaratmıştır pek güzel!..
Adına kaç bin güzel, ey Nebi, kurban Senin,
ıki âlem bağında devlet Senin, şan Senin!
Ayak bastığın yere yıldız yağdırır semâ,
Sen Rabbinin lütfuna müstahaksın dâima!
Bütün âleme yeter o kadar çok şefkatin,
Seni bilmeyen kişi zanneder yok şefkatin!
Derdini döktü kütük, döktü ceylan, kuş Sana,
Yerde gökte ne varsa hep hayran olmuş Sana!
Elin ipekten narin, gözlerin gökten derin,
Hiçe yaktın gönlünü Selman'ın, Ebû Zer'in!
Fazlının karşısında akıl topal serçedir,
Kimseye nasib değil, künhüne ermek nedir!
ılmin diyeceği söz: O bir beşerdir ama,
Nur olmuş, can olmuştur, Melâke-i Kirama!'
Fazilette ona denk bir varlık bulmak muhal,
Öyle mübarektir ki hayâle sığmaz bu hâl!..
Dünya ve âhiretin en yüce rahmeti O,
ıstemez hiç kimseye derdi ve zahmeti O!..
Cennetin kapısını ilk açacak el O'nun,
Hayranıdır her Nebi, her şah, her güzel O'nun!..
Mahşerin Seyyidi O, denk değiliz biz O'na,
Enbiyâ diyecektir: 'Haydi gidin, siz O'na!..
Bugün derdimiz büyük, ah, bugün başımız dar,
Cenâb-ı Muhammed'dir âlem halkına Medar!..
Bu mahşer meclisinde değse nazarı kime.
Artık o kişi gider çiçekten bir iklime!..
Çünkü âleme RAHMET, çünkü Hûr-i Huda O,
şan verdi, şeref verdi, Bedir'e, Uhud'a O!..
Mecnun ve Leylâ gibi kim çekse de çok aşkı,
Hiçbir kulun Allah'a O'nun kadar yok aşkı!..
şefaati Hak O'nun, ümmetine var bağış.
Bu yüzden mücrimleri edecektir Yâr bağış!..
Ey nebî! Yüzüm kara, kimseye geçmez nazım.
Hesabım görülürken bana ihsanın lâzım!..
Vasfından âcizdir söz, âcizdir kelâm Senin,
Hep üzerine olsun salât ve selâm senin
Mustafa Necati Bursalı