Serzeniş
Fersude bakışların uçurumun kıyısında nöbet bekler
Oysaki;
Yakışmıyor yüreğine mavisi eskimiş gökyüzü
Ürkek hayallerinin sıcaklığı hala kucağını ısıtırken,
Bu metruk yapıya bir taş eklemeyi istemek neden?
Bir katre pırıltı yok bu sinelerde
Yürekler olabildiğince puslu,
Ziyadesiyle gizemli.
Dün yaşıyordum, yarın meçhulüm.
Kapatıyorum bütün duyularımı,
Dallarına ayazın soğuk kırbacı değmiş bu yürek
İlham perilerini kundakladı,
Tasadduk ediyorum
Bana ait olmayan harfleri.
Mürekkebin dili olsa, kalemim senli sayfalara dokununca
Ne sırlar duyardınız…
Senin varlığınmış her şeyi hoyratça sevdiren
Tur dağında bir taş, sana uzanan bir yol
Gecenin koynunda bir ben olsam.
Açlığa mahkûm doyumsuzum,
Çatlayan suretim
Ağzımın süt kokusu
Paylaştığım nefes bizim.
Buğulu camlara şekiller çizmek çocukluğumdan mirastır bana
Yüreğime istemsiz çizdiğim çizikler azaptır.
Olanın olmayana,
Bilenin bilmeyene borcu olur muş
Yürekteki sevda anlatılınca adı Hakk olur
Daldır bir kepçede al nasibini,
Bu beşerde kalmasın yüreğimin dokunuşu.
KATRENUR
Beni
bende bırakıp Senden etme! “Benimdir” diye bildiklerim Senindir. Beni bende
olanlara bende etme! “Ben” diye bildiğim de Senin emrindir. Beni bende bırakıp
Senden etme Rabbim, yüzümü Sana döndüm, gönlümü de Sana çevir. Rabbim, bir Seni
bir bildim, Sevdalarımı Sende bitir...