NÛR-U KUR’ÂN
Rahlenenen vicdanların devası oldun ey nur,
ılahi bir tiryaksın ki, seninle bulduk huzur.
Sağnak sağnak iniyorken üstümüze kalın bir sis,
Araladın perdeleri, geldi güneşten bir akis.
Leke sürmekte idi mukaddesata, Kur’ân’a,
Estin Bâd-ı saba gibi, saçtın nurunu cihana.
ıptal ettin dalaletin en çirkin sihirlerini,
Nakzederek idam ettin bâtıl formüllerini.
Uzanmıştı imanlara kırdın küfrün ellerini,
Rahmet gibi nüzul ettin kapadın hep yollarını.
Kurdun Kur’ânî bir tezgah, dokudun iman nakşını,
Ümit verdin, öldü yeis, sildin gözlerin yaşını.
Lime lime olan kalpler dönmüştü sanki zindana,
Lokman Hekim oldun bize, ebedi medyûnuz sana.
ısm-i Hakîm ve Rahim’in mahzarına şâyansın,
Yolun Sırat-ı müstakim, sen Tefsir-i Kur’ân’sın.
Alev alev senin nurun parlayacaktır müebbet,
Tarîk-i hakta izinden gidilecek ilelebet.
Irak eyleme ya Rab, bizi nur ile haşret.