Giriş yapmadınız.

Uraldan

Acemi

  • Konuyu başlatan "Uraldan"

Mesajlar: 5

Meslek: Eğitimci-şair-Yazar

Hobiler: şiir-Yazı-ınceleme

  • Özel mesaj gönder

1

13.07.2008, 18:13

Rıfat ARAZ - şiirleri

ıRFÂNA DÜşTÜM

Ma’nâ âleminde, vefâ yolunda;
Aşk ile elendim bir cana düştüm!..
Gönül vecde geldi cezbe hâlında;
Derdime gül bastım, dermâna düştüm!..

Gurbet, gam bendini bende mi kurdu?..
Mevlâ’m emaneti sırtıma vurdu!..
Her katrem ‘hû’ dedi, duruldu, durdu;
Kaynadım, çağladım devrâna düştüm!..

Duydum can özümde ney’in zârını;
Özünden ayrılmış buldum varını!..
Başımda gördükçe nefsin dârını;
Ölmeden hesaba, mizâna düştüm!..

Ömrüm, kula döndü bir hak uğruna;
Hasret odu düştü gülün bağrına!..
Girdim ibret ile âlem seyrine;
Hayretten süzüldüm, hayrana düştüm!..

Ey gönül, dost için yüzümüz var mı?
ıhlâs ocağında, közümüz var mı?..
Bu sesler, ahenkler özge diyâr mı?
Bir aşkın elinden mestâne düştüm!..

Takvâyla inceldi bu içli sözüm;
Edep dergâhında, tutuştu közüm!..
Bir zikrin nûruna kandıkça özüm;
Sınandım irfandan, irfana düştüm!..




TÖVBEKÂR OLDUM

Yâ Rab bu aşk bende, benimle her an;
Aşk ile can buldum, canda var oldum!..
Bu zorlu nefsime neyledi zaman?..
Bazen kışa döndüm, kâh bahar oldum!..

Tevhîdin nûruyla, var ettin canı;
Ufkuna nakşettin eşsiz fermânı!..
Tedbirden, takdire dönen her sonu;
Tefekkür ettikçe tövbekâr oldum!..

Kader levhâsında, ince bir sır var;
Bir ömre sığmadı, aşk denen esrâr!..
Âlemi sardıkça bu derin efkâr;
Yanmış ney misâli, âh u zâr oldum!..

Ezelden ebede bu şevk, bu heves;
Firdevs’den, Mevâ’dan, Naim’den bir ses!..
Kutsal emanete yüklü her nefes;
Dal, budak saldıkça, lalezâr oldum!..

Hüzün tezgâhında, süsledin gülü;
Yardın, pâk eyledin mümin gönülü!
Sebepler içinde her tevekkülü;
Sezdikçe hem gizli, aşikâr oldum!..

Yâ Rab yakın sensin, ben benden uzak;
ıçimde, iç içe binlerce tuzak!..
Ey gönül geç nefsi, benliği bırak;
Kim demiş âlemde bahtiyâr oldum?!..




VUSLAT DEDı

Yâ Rab kulum, geldim sana;
Aşk yazıldı bu fermâna!..
Bir çilede yana yana;
‘Sabır’ dedi, oldu gönül!..

Nasıl diner bu dert, bu gam?
Hüznüm artar her bir akşam!..
Sekiz cennet, makam makam;
‘Umut’ dedi, doldu gönül!..

Nefsim arza atmış ağı;
Sökülmez mi hırsın bağı?..
Bu gurbetin, hasret çağı;
‘Biter’ dedi, daldı gönül!..

Ten, aşk ile mâ’rifette;
Can neylesin hakikatte!..
Bir ilahî adalette,
‘Hesap’ dedi, soldu gönül!..

Hakk’tan aldı, halka verdi;
Nefsi, yerden yere serdi!..
şükür, gizli sırra erdi;
‘Hikmet’ dedi, bildi gönül!..

Budur ömrün ayı, yılı;
Yüküm nerde, neyle dolu?..
Tefekkürde bulup yolu;
‘Vuslât’ dedi, güldü gönül!..




BıLMEM

Aşkın ile bir hoş oldum;
ılki bilmem, sonu bilmem!..
Neye baksam, seni buldum;
Yönü bilmem, yanı bilmem!..

Her hâl ile yandı yürek;
Dağ yükümde bin bir emek!..
Ömür bir çark, zaman elek;
Ten öğünür, canı bilmem!..

Safta döndü, doldu gönül;
Müptelâdır güle bülbül!..
Budur, böyle erkân, usûl;
Sevgimiz var, kini bilmem!..

Yâ Rab, sende her kararım;
Gönül arar, ben ararım!..
Ötede mi ilkbaharım?..
Dünü bilmem, günü bilmem!..

Tâ ezelden bu hâldayım;
Sana gelen bir yoldayım!..
Bir bîçâre akıldayım;
Malı, mülkü, şanı bilmem!..

Menzil menzil, kubbe kubbe,
Sebep, bağlı bir sebebe!
Ne sevdâdır iner kalbe;
Unuttum ben, beni bilmem!..




YAKARIş EşığıNDE

Aşk ile elendim, aşkla sınandım;
Bana, tutunacak dal ver ılâhî!..
Emanet yüküne, aşkla dayandım;
Bana menzil göster, yol ver ılâhî!..

Çaresi özünde bîçare miyim?
Aklını, kaybetmiş divâne miyim?..
Bu gönül nûruna, pervâne miyim?
Bana, od içinde gül ver ılâhî!..

Bu aşktır dost diyen, dostla eğleşen;
Sevgiyi sevgiyle seven, paylaşan!..
Bir içli yürektir, suyla söyleşen;
Devrine yağmur ver, sel ver ılâhî!..

Hakîkat sırrını açtın, bu canda;
Okudum, ben beni iki cihânda!..
Bildim seni bende, benden yakında;
Bana basiret ver, hâl ver ılâhî!..

Âhım var içimi âh ile oyan;
Acım var, acıma merhemi koyan!..
Seni tesbih eden, derinden duyan;
Bir ses ver, nefes ver, dil ver ılâhî!..

Bu hüzün ne zaman indi yüzüme?
Asrın vebâli mi bindi dizime?..
Dünyadan ukbâya dönen özüme;
şefâ’at kapından, el ver ılâhî!..




TÂKVA GÜLÜM…

Tâkva gülüm, bu yürekte;
Damar damar koka böyle!..
Hasret odu bu dilekte;
Her zerremi yaka böyle!..

Has bahçene geldi bu kul;
Gül gül açmış erkân, usûl!..
ıbret ile baksam asıl,
Bir emanet yüke böyle!..

Gönül gerek vasfın göre;
Himmet ekip, hikmet dere!..
Edep gülü düşmez yere;
Dallar bağlı köke böyle!..

Her dem ömrü süze süze;
ışte özüm, çıktı yüze!..
Nefs odur ki gelip dize;
Taşı taştan söke böyle!..

şaştım, nedir ayrı gayrı?
Dost yolunda olmaz eğri!..
Bana bildim olan seyri;
Dil çözülüp aka böyle!..

Ezel kandım bu iksire;
Tedbir ne’tsin o takdire?..
Söz kâr etse bu hakîre,
Var yüklenir yoka böyle!..




ıNCıNSEN DE
ıNCıTME SEN…

Gönül, yüz dön kin gütmekten;
ıncinsen de incitme sen!..
Dost bîzârdır incitmekten;
ıncinsen de incitme sen!..

Nûr nefesin aşk dolanda,
Gülün yanmaz od alanda!..
Sözün başa dert olanda;
ıncinsen de incitme sen!..

Can olur mu candan ırak?
Geç ağyârı, sen sana bak!..
O yan çıkan nefsi bırak;
ıncinsen de incitme sen!..

Sen ki terki terk eyledin;
Günü dünden berk eyledin!..
Tâ elestte ne söyledin?..
ıncinsen de incitme sen!..

Sendedir arz, arş-ı a’lâ;
Böyle yazmış Kadir Mevlâ!..
Bir hikmettir bu dert, belâ;
ıncinsen de incitme sen!..

Ma’rifettir hakkı yaymak;
Hatır almak, hatır saymak!..
Sana düşmez gönül koymak;
ıncinsen de incitme sen!..




BÖYLE GARıP

Kadir Mevlâ’m, sırrımı çöz;
Tefekkürde kaldı bu öz!..
Ezel yandı, yansın bu köz;
Ağzım dilim kuru geldim!..

Sende hüküm, sende felâh;
Tövbem ile erir günâh!..
Benliğimi sardı bu âh;
Kaç kez öldüm diri geldim!..

Ecel ile girdim yola;
Tenden öğüt ala ala!..
Can ver çilem sevgi dola;
Aşk odundan arı geldim!..

Yâ Rab, bitsin bu intizâr;
Her sevdiğin seninle var!..
Aç kapını, böyle naçâr;
Böyle garip biri geldim!..

‘Kader’ dedin verdin başa;
şaşıp kaldım dolan boşa!..
Kaç vadide dağdan, taşa;
Sana aktım duru geldim!..

Açıp dursun imân gülüm;
Gül içinden geçti yolum!..
Tut elimden aciz kulum;
Öz nefsimden beri geldim!..




VUSLÂT YAKARIşLARI

Yâ Rab, bir aşk verdin bana;
Yanıp durdum Sen’den yana!..
Canı kurban dedim Sana;
Rahîm Sen’sin, rahmet Sen’in!..

Ezel ebet devletin var;
Her zerrede, kudretin var!..
Ne tükenmez servetin var;
Rezzâk Sen’sin, nimet Sen’in!..

Benden yakın oldun bana;
Hangi yüzle dönem Sana?!..
Akıl yetmez bu devrâna;
Kâdir Sen’sin, kudret Sen’in!..

Gelen gider, giden gelmez;
Can Sen’indir bu can ölmez!..
Onca sırrı çözen olmaz;
Hakîm Sen’sin, hikmet Sen’in!..

şükrü bulduk varlık ile;
Sabrı gördük darlık ile!..
Edep derdik erlik ile;
Rahmân Sen’sin, izzet Sen’in!..

Kalp, adınla Sen’i okur;
Okudukça bir aşk dokur!..
Elimdedir verdiğin nûr;
Samed Sen’sin, himmet Sen’in!..

2

14.07.2008, 18:43

MaşaAllah kardeşim, gayet latifler. Yalnız şiirleri tek tek ekleseydiniz keşke. Hem daha doyurucu olur ve dört gözle bekler olurduk.
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir