ıki Mekteb-i Musîbet şehâdetnâmesi'nin Önsözünün baş kısımlarında şöyle bir cümle var:
".. şu Kürd kıyâfetinde, o şâl ve şâlvâr altında öyle bir kânûn-i dehânın ihtifâ edebileceğini bir türlü anlayamayarak, ..".
Buradaki, "ocak, kaynak, .." anlamındaki "kânûn" kelimesi, Yeni Asya Neşriyâtın 2000 baskısında "kanun" şeklinde yazılınca, bugün dahâ çok "yasa" şeklinde kullanılan "kànun" ile karıştırılmış. "dehâ kaynağı, .." anlamındaki terkip, kitabın sonundaki lügatçede, metinle tamâmen alâkasız bir şekilde, "üstün kanun"(!) olarak anlamlandırılmış. Bunda, Latin kökenli harflerin yetersizliği yanında kitabı baskıya hazırlayan zevâtın dikkatsizliği de var şüphesiz. Tabîî bizlerin de.. Basit gibi görünen bir sehiv, nasıl ma'nâyı alt-üst ediyor!..