Sadrazam Keçecizâde Fuat Paşa’nın yaptığı bazı işleri beğenmeyenler, aleyhinde türlü sözler söylerlerdi. ıstanbul’un bazı sokaklarının kaldırımla döşenmesi de düşmanlarına dedikodu fırsatı vermişti.
Bir gün, birisi bu kaldırımların nasıl ve neyle yapıldığını sorunca Fuat Paşa’dan şu cevabı aldı:
Bir dilenci ile cimri bir hükümdar arasında şu konuşma geçmiş:
„Bana az da olsa ihsan da bulunur musunuz?“
„Az şey vermek bana layık değildir?“
„O halde çok ihsan ediniz.“
„O da sana layık değildir.“
Bir sohbet esnasında devlet yöneticilerinden birinin muazzam servetinden hayretle söz edilmekte imiş. Onu yakından tanıyanlardan biri hemen söze karışmış;
“Bunda şaşılacak ne var; o, kendisini satın alanların hepsini sattı.”
Savaş meydanındaki bir hükümdara, düşman askerinin sayısının çokluğundan söz edilir
Hükümdar bu sözler üzerine öfklei bir ifadeyle cevap verir:
Biz buraya sayı saymaya gelmedik!
Fransa Kralı III Napolyon'un, Paris'te Osmanlı Devleti Büyükelçisi olarak bulunan Ahmet Vefik Paşa ile konuşması esnasında bir ara alaylı bir şekilde "Sen kendini Yavuz Sultan Selim'in elçisi mi zannediyorsun?" demesi üzerine Ahmet Vefik Paşa'nın da büyük bir hazır cevaplıkla: "Öyle olsaydım, siz Fransa'da imparator olarak bulunamazdınız" cevabını vermiş
Kendisine hakaret edilen Hz. ısa'ya (a.s.):
- "Niçin karşılık vermediniz?" diye sorduklarında:
- Herkes yanındakini verir, demiş. Onda olan, benim yanımda yoktu.
- "ınsan, kâinata hakim bir varlıktır" diyen felsefe öğretmenine, öğrencilerden biri, şu cevabı vermiş:
- Tansiyonuna bile hakim olamayan insan, kâinata nasıl hakim olur?
Bir Hristiyan, Ahmed Vefik Paşa'ya:
- Camilerinizde niçin günlük (bir çeşit koku) yakmıyor sunuz? diye sorduğunda, ondan şu cevabı almış:
- Bizimkiler abdestlidirler. Yellenmezler. Onun için günlük yakmıyoruz
Hz. Ebû Bekir'in cömertlikte de bir eşi yoktu. Bir defasında cihad için yardım istendi... Bütün sahabiler koşuştular. Kimi malının yarısını, kimi dörtte birini getirmişti. Hz. Ebu Bekir'in getirdiği ise, malının tamamıydı.
Resulûllah (a.s.v.) kendisine sordu:
- Ailene ne bıraktın?
Hz. Ebubekir, cevap verdi.
- Allah ve Resûlü'nün muhabbetini!..
ıngiliz Büyükelçisi, eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan "Yâ Hafîz" (Muhafaza eden Allah (c.c.) ) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşa'ya bunların ne olduğunu sormuş.
Fuad Paşa, ıngilizin anlayacağı dille cevap vermiş:
- O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta şirketinin levhalarıdır.