TSK, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren komutasında 12 Eylül 1980'de yönetime el koydu.
Cumhurbaşkanı seçilememesi ve ülkenin içinde bulunduğu kaos ortamı neden gösterilerek yapılan askeri darbe sonrası önce siyasi partiler kapatılarak birçok politikacı cezaevine gönderildi. Sonra gözaltılar başladı.
Genci yaşlısı, öğrencisi işadamı, kadını çocuğu. Herkes nasibini aldı darbeden.Kimi gözaltında öldü, kimi cezaevinde. Kimi çocuk yaşta idam edildi, kimi öksüz kimi yetim kaldı. Anneler babalar evlat acısı yaşadı, ağladı.
Sırf üzerinde yıldız bulunan bir uçurtma uçuruyor diye gözaltına alınan çocuklar da oldu, sevgilisine yazdığı mektupta Nazım'ın şiirinden alıntı yaptı diye hakim karşısına çıkan aşıklar da.
Tam 27 yıl önceydi. O sabah tank seslerine uyandı Türkiye. Sıkıyönetim ilan edilmişti. Ülkenin kaos ortamı durdurulacaktı. Ama sonuçta çıkacak acı bilançoyu kimse kestirememişti.
Darbenin gerekçeleri arasında ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin birçok tur ardından Cumhurbaşkanı'nı seçememesi ve 6 Eylül günü Konya'da Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbe liderlerinin şeriat amaçlı bir kalkışma girişimi olarak nitelediği yürüyüş gösteriliyordu.
12 Eylül 1980 öncesinde sağ ve sol siyasi hareketin önde gelen temsilcileri cinayetlere kurban gitmişti. Doç. Bedrettin Cömert, Abdi ıpekçi, Gün Sazak, Nihat Erim ve tanınmış birçok kişi sağ ve sol gruplara mensup militanlar tarafından öldürülmüştü. Darbe öncesinde siyasi cinayetlerin sayısı her gün 30'a yaklaşıyordu.
Bu ortamda daha 12 Eylül 1980'e gelinmeden 19 ilde sıkıyönetim uygulanıyordu. Ülkede, yönetemeyen hükümet, karar alamayan Meclis ve ardı arkası kesilmeyen siyasi cinayetlerin yol açtığı yılgınlık havası, 12 Eylül öncesi dönemin son Başbakanı Süleyman Demirel'in "70 sente muhtacız" sözü ile özetlenen işsizlik, kıtlık ve işyeri anlaşmazlıkları ile iyiden iyiye artı.
ışte darbe bu sonuca endeksli geldi. Darbe ile siyasi cinayetler bıçakla kesilmiş gibi bitti. Hal böyle olunca güvenlik güçlerinin şiddet eylemlerini darbe öncesinde neden önlemediği, önleyemediği tartışması başladı. Ama bu cinayetleri önleyemeyen güvenlik güçleri darbe ile aslan kesilmiş, işkence ve şiddette sınır tanımaz hal aldı.
Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin darbeden haberdar olduğu ve darbe gecesi Başkan Jimmy Carter'a 'bizim çocuklar işi bitirdi' anlamında bir mesajın, bir toplantının ortasında iletildiğinin anlaşılması, 12 Eylül'de ABD'nin rolü konusunu da tartışmalara açtı.
Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusu'nda başlatılan ayrılıkçı silahlı hareket, 12 Eylül yönetiminin getirdiği Kürtçe konuşma yasağı ile güçlendirildi ve gerekçelendirildi. Diyarbakır Cezaevi başta olmak üzere bölge cezaevlerindeki kötü muamele, 1983 seçimlerinden sonra yoğunlaşacak Kürdistan ışçi Partisi (PKK) adına terör eylemlerini gerçekleştirenlerin gerekçelerinden biri oldu. Bu cezaevlerinde tutulan PKK militanlarının önemli bölümü, daha sonra, PKK yöneticileri arasında yer aldı.
DARBENıN ACI BıLANÇOSU
şubeler acı seslerle inliyor, gözaltında kayıplan artıyor, kimseden haber alınamıyordu. Emniyetin önünde bekleşen anne ve babaların umudu gibi, gözaltındaki insanlar da yitip gidiyordu. Bu baskı ve şiddet, Kenan Evren'in " Asmayalım da besleyelim mi" sözünün ardından artarak devam ediyor, insanlar ölüyordu. Kurtulanlar ise kendini attığı cezaevlerinde haftada en az iki kez dayağa razı oluyordu. Yargılanma mı? Adil yargılanma bir yana yagılanmak bile lüks sayılıyordu 12 Eylül döneminde. Cezaevinde hayatta kalmak yetiyordu bir çoğuna. Yargılanmak ise, 7 yıl 8 yıl sonra bile olabilirdi. ış te 12 Eylül darbesinin rakamlara dökülmüş hali. Bu rakamlar darbeden, darbe yiyenlere göre gerçeği yansıtmasa da...
650.000 kişi göz altına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi.
Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).
ıdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.
71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin ki şi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi kaçarken vuruldu.
95 kişi çatışmada öldü.
73 ki şiye doğal ölüm raporu verildi.
43 kişinin intihar ettiği bildirildi.Darbeden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Yarım kalan hayatlar, yarım kalan vücutlar hayata tutunmaya çalıştı. Acının izleri mağdurların yüzlerine yansıdı kaldı. Yaşananlar tarihin sayfalarında belki de kara leke olarak yerini alacak.