Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

21.12.2010, 18:00

Haccac-ı Zalim

Haccac-ı Zalim kimdir? Neden zalim denildi?
Kelam ilminin büyük alimlerinden olan Sadeddin-i Taftazani'nin, "Yezide lânet caizdir" ifadelerini aktaran Bediüzzaman; Haccac-ı Zalim, Yezid ve Velid'in ismini zikrederek Taftazani'nin ne demek istediğini nasıl açıkladı?




Haccac-ı Zalim 661-714 yıllarında yaşamıştır. İslâm tarihine "zalim" lâkabıyla girmiş ve bu lâkabıyla meşhur olmuş Emevî valisidir. Risâle-i Nurda; "Sakif kabilesinden biri dava-yı nübüvvet edecek ve bir hunhar zalim zuhur edecek." (Mektûbat, s. 106) meâlindeki hadis-i şerifte işaret edilen "hunhar zalim"in Haccac olduğu belirtilmektedir. Emevîlere körükörüne bağlı olması ve her emri tereddütsüz yerine getirmesinden dolayı kendisine, "köpek yavrusu" anlamına gelen "Küleyb" denilmiştir. Ölüm haberini alan alimler, adet olduğu üzere ölüler için rahmet dilendiği halde kendisi için rahmet dilememişlerdir. Künyesi Ebu Muhammed Haccac bin Yusuf bin Hakem es-Sekafî şeklindedir.

Haccac, 661 yılında Taifde doğdu. Hem anne hem baba tarafından Sakif kabilesinin Ahlaf koluna mensuptur. Muaviyenin halifeliği sırasında doğduğu için Emeviler döneminde yetişti. Kabilesi ile Emeviler arasında mevcut olan sıkı bağlılık ve ilişkiler bu dönemde de devam etti. Haccacın kabilesi, çok kısa süren II. Muaviyenin halifeliğinden sonra Mervan bin Hakemin seçiminde etkili oldu.

Haccac, halifeliğini ilân ettikten sonra Hicaz bölgesinde bunu devam ettiren Abdullah bin Zübeyrin üzerine gönderilen iki bin kişilik ordunun başına kumandan olarak tayin edildi. Karargâhını Taifte kurdu ve ilk etapta Mekkeye giden yolları keserek şehri dolaylı yoldan abluka altına aldı. Şehre gıda sevkıyatının yapılmasını önledi. Bir süre sonra beklediği beş bin kişilik destek ordusunun gelmesinden sonra Mekke'yi kuşattı. Kuşatma altı aydan fazla sürdü. Kuşatma devam ederken Abdullah İbn Zübeyr bir huruç hareketi neticesinde şehit oldu. Bu olay neticesinde dokuz yıldır sürdürmüş olduğu halifeliği de son bulmuş, diğer taraftan Emeviler, Hicaz bölgesinde de hakimiyetlerini sağlamış oldular. Akabinde Haccac Hicaz, Yemen ve Yemameye vali olarak atandı.

Haccac, burada üç yıl valilik yaptıktan sonra Irak'a tayin edildi. Daha önce bu bölgede Hazret-i Ali taraftarları ve Hariciler sık sık Emevîlere karşı isyan ediyorlardı. Emevîler bu isyanlardan ötürü büyük sıkıntılar çekmekte olup, orduları da mağlup olmaktaydı. Haccac, çok sert tedbirlere başvurarak kontrolü sağlamaya çalıştı. Muhaliflere destek çıkan Hicaz valisi Ömer bin Abdülaziz'in görevden alınmasını sağladı. Daha sonra yetkileri ve valilik yaptığı alan genişletildi. Yirmi yıl boyunca Irak ve doğu illerinin valiliğini yaptı.

Haccac, ömrü boyunca Emevî saltanatı için çalıştı. Bütün gücünü devletin düzeni için harcadı. Aynı zamanda kendisi de Emevîlerin "Mervanî" kolunun büyük desteğini gördü ve onlar tarafından kollandı. Gerek Ehl-i Beyt ile mücadelelerinde, gerekse iç isyanlarda hep Emevîlere sadık kaldı. Hatta hiçbir zaman onların sözünden dışarı çıkmadığından ve onlara aşırı bağlılığından dolayı, köpek yavrusu anlamına gelen "Küleyb" lakabıyla anıldı (İrfan Aycan; "Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî", TDVİA., 14. C., s. 427). Aralarında Enes bin Malik'in de bulunduğu çok sayıda kişiye zulmetti. Çok sayıda kişiyi katletti. Zor kullanarak kendisine biatı sağladığı gibi, bundan vazgeçenlere de dinden çıkmış gibi muamelede bulundu.

Emevîlerin büyük hatalarından birisi Müslüman oldukları halde Araplarla diğer milletler arasında ayırım gözetmeleridir. Müslüman oldukları halde Arap olmayan ve diğer milletlere mensup bulunanlar "Mevali" olarak adlandırıldı. İşte Haccac, Müslüman oldukları halde, Araplardan alınmayan cizye ve haracı bunlardan aldı. Bu durum Müslümanlar arasında büyük hoşnutsuzluklara sebebiyet verdi.

Peygamber Efendimiz (asm) bir hadis-i şerifinde; "Sakif kabilesinden biri dâvâ-yı nübüvvet edecek ve biri hunhar zalim zuhur edecek" (Mektubat, s. 106)şeklinde gaybî bir işarette bulundu. Bediüzzaman Hazretleri, hadiste geçen, "hunhar zalim" tabiri ile Haccacın kastedildiğini belirtmektedir. Çok sayıda mü’minin kanını akıtan Haccac Sakif kabilesine mensuptu. Nitekim büyük bir İslâm kahramanı olan Abdullah ibn Zübeyrin şehit edilmesinden sonra Haccacın yanına giden Esma bint Ebubekir; "Resul-i Ekrem Sakiften bir yalancının, bir de bozguncunun çıkacağını haber vermişti; gördük ki, yalancı Muhtar es-Sekafi imiş, bozguncu da sensin" dedi.

Haccac, yönetimi sırasında çok sert tedbirlere başvurup insanları öldürürken, alimlere karşı da aynı tavrı takındı. Nitekim meşhur hadis ve tefsir alimi olan Said bin Cübeyri bile öldürmekten çekindi. Ömrünün sonuna doğru büyük ruhî bunalım yaşayan Haccac, ölümünü isteyecek kadar büyük sıkıntıların içine düştü. Dayanılması güç hastalığa duçar oldu. Özellikle şiddetli mide ağrıları çekti. Bu elem ve ızdıraplar içinde öldü (714). Ölümünü haber alan İslâm alimleri kendisi için rahmet dileğinde bulunmadılar. Ölümüne sevinenler olduğu gibi, hal ve hareketlerinin kendisinden sonrakiler tarafından devam ettirilmemesi ve son bulması için duâ ettiler. Mezarının tahrip edilmesinden çekinildiği için, ulaşılması güç ve sarp bir yere gömüldü.

Kelam ilminin büyük alimlerinden olan Sadeddin-i Taftazaninin, "Yezide lânet caizdir" ifadelerini aktaran Bediüzzaman; Haccac-ı Zalim, Yezid ve Velidin ismini zikrederek Taftazaninin sözlerine açıklık getirmektedir: "Haccac-ı Zalim, Yezid ve Velid gibi heriflere ilm-i kelamın büyük allamesi olan Sadeddin-i Taftazani, Yezide lânet caizdir demiş; fakat Lânet vaciptir dememiş, Hayırdır ve sevabı vardır dememiş. Çünkü, hem Kurânı, hem Peygamberi, hem bütün Sahabelerin kudsî sohbetlerini inkâr eden hadsizdir. Şimdi onlardan meydanda gezenler çoktur. Şeran bir adam, hiç melunları hatıra getirmeyip lânet etmese, hiçbir zararı yok. Çünkü, zem ve lânet ise, medih ve muhabbet gibi değil, onlar amel-i salihte dahil olamaz. Eğer zararı varsa daha fena..." (Emirdağ Lahikası, s. 178). Buradan hareketle, tarihe mal olmuş, ölmüş insanların yaptıklarını hata-sevaplarıyla ortaya koyduktan sonra özellikle küfürle itham konusunda çok dikkatli davranmak ve Mahkeme-i Kübrada her şeyin hükmünün verileceğini unutmamak gerekir.

Risâle-i Nurda dikkat çekilen hususlardan birisi de, "Yezid, Velid, Haccac-ı Zalim gibi zalemenin ve Ebu Müslim-i Horasaninin tahakkümü ve Emevilerin inkırazından sonra Abbasilerin tam takarruruna kadar" geçen zamanın İslâm tarihinde "fetret devri" olarak kabul edilmesidir. Bediüzzaman, bu fetret devrinin Emevîler ile Abbasilerin hâkimiyet devresinden düşüldükten sonra, geriye beş yüz yıllık Arap hilâfetinin kaldığını, bu sürenin de "Eğer ümmetim istikamet üzere giderse ona tam bir gün vardır. Aksi halde ancak yarım gündür" hadisinde işaret edilen "yarım gün"e denk düştüğünü belirtmektedir. Zira, "...Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir." (Hac; 47) âyetinden anlaşılacağı üzere, hadiste geçen "tam gün" bin yıldır. Bu süre Arapların ve Osmanlının toplam hilâfet süresidir. "Yarım gün" ise yukarıda işaret edilen fetret devri düşüldükten sonra Arapların hilafet süresine tekabül eder. (Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, On sekizinci Lema, Yeni Asya Gazetesi Neşriyatı, İstanbul 2001, s.199).

Haccacın küçük yaşta Kurân-ı Kerimi ezberlediği ve kardeşi ile birlikte Taif'te bulundukları tarihlerde çocuklara Kurân-ı Kerimi öğrettikleri rivayet edilmektedir. Zalim, cebbar, kan dökücü sıfatlarla anılan Haccacın Kurân-ı Kerimin harekelenmesi ve noktalanması faaliyetleriyle de ilgilendiği nakledilmektedir. Önemli vasıflarından bir tanesi de iyi bir hatip olmasıdır. Iraka vali tayin edildikten sonra okuduğu hutbe Arap edebiyatının örnek metinleri arasında sayılmaktadır. Ancak, müspet faaliyetleri kötü şöhretinin çok çok gerisinde kalmış, inancını hal ve hareketine yansıtmadığından ötürü ümmetin nazarında itibar görmemiştir.

Tahsiye.com

hasan_yıldız

Profesyonel

  • "hasan_yıldız" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

2

21.12.2010, 22:17

allah allah..
hy120 nickim değişti

Bu konuyu değerlendir