İngiltere Suçlu mu?
İngilizler bir bakıma bu felaketin suçlusuydu. Bununla birlikte, bu sorumluluk, yalnızca Lord John Russell ve 1846'daki meslektaşlarına değil, fakat daha öncesine, 17. ve 18. yüzyıllardaki meslektaşlarına kadar gider. II. James'in 1690'daki yenilgisinden sonra, III. William'ı destekleyen Protestan azınlığın egemen olduğu İrlanda Parlamentosu'nda bir dizi "ceza kanunu" kabul edildi. 1695'te kabul edilen ilk kanun, Katoliklerin silah taşıma hakkını kaldırdı. Bir diğeri, hem Katoliklerin eğitim için denizaşırı (seyahate) gitmelerini yasakladı hem de İrlanda içindeki okullarda öğretmenlik yapmalarını ve okul açmalarını engelledi. Yine de en önemlisi,
"Papalığın Daha Fazla Gelişmesini Engelleme Yasası" (1704) idi. Bu yasa, Katoliklerin toprak satınalmalarına veya onu Protestanlardan miras olarak edinmelerine ya da toprağı 31 yıldan fazla kiralamalarına engel oldu. Bu sıralarda patates başlıca ürün olarak ortaya çıktı. Yasama faaliyeti ve yeni mahsulün bileşimi, sonuçta felaket getiriciydi.
Ceza Kanunları, diğer kanunlarla birlikte, bir takım güçlü ve ters etkili müşevvikleri ortaya çıkardı. Katolik kiracı çiftçiler, toprak sahibi olamadıkları ve toprağı kullanım güvenliği az olduğu ya da hiç olmadığı için kısa dönemli kiralamalar dışında ellerinde tutamadıklarından dolayı, topraklarını geliştirecek veya tarımsal faaliyetlerini modernize edecek teşviklerden mahrum kaldılar. Bütün kazançlar, nefret edilen Protestan yabancı toprak sahipleri sınıfına daha yüksek rantlar ve daha pahalı kiralar olarak gidecekti.
Patates emek-yoğun bir ürün olarak, bir aileyi küçük bir toprak parçasıyla beslemeye imkân sağlamıştı. Yasal düzenlemelerle patatesin bileşimi şu sonuçlara yol açtı: İrlanda tarımı ne ilerledi ne de gelişti. Fakat buna rağmen emek-yoğun faaliyetli bir geçim vasıtası olmaya devam etti. Toprak sürekli bölündü, çünkü toprakları birleştirerek üretimi ve kârlılığı arttırma güdüsü yoktu ve aileler ancak, besleyici patatesin yüksek verimi sayesinde küçük bir alanda varlığını (yaşamını) sürdürebilirdi. 1841'de kira ile tutulan arazilerin hepsinin % 45'i beş dönümden küçüktü. Sermaye eksikliği ve Katolik çoğunluk üzerindeki kısıtlamalar, İrlanda ticaret ve üretiminin gelişmediği anlamına geliyordu ve 1841 'de 8 milyondan fazla nüfusun 5,5 milyonu tümüyle tarıma bağımlıydı. Son ilave düğüm, 19. yüzyılın
başında oluşturulan, fiyatlar belli bir düzeye ulaşıncaya kadar tohum ithalini yasaklayan İngiliz tarımını koruma sistemi Tahıl Yasaları'nın etkisiydi. Bu durum, sakat hale gelmiş İrlanda çiftçilik sistemini koruyucu bir etkiye sahipti.
19. yüzyılın başlarında İrlanda, patlamayı bekleyen Maltusgil bir saatli bombaydı. 1820'ler ve 1830'larda birkaç yerel kıtlık yaşandı ve son Ffelaket neredeyse kaçınılmazdı.
Çeviren:
Fatih DEMİRCİ
Kaynak:
Stephen DAVIES