Giriş yapmadınız.

1

04.05.2005, 12:10

Çocukları 'cep'ten uzak tutun

Cep telefonları vazgeçilmez olsa da, başımıza sardığı musibetleri gözardı edemeyiz. "Tehlikeli Oyuncak" isimli kitap, cep telefonunun insanlara neler yapabileceğini ortaya koyuyor.
04 Mayıs 2005 11:38

Elektrik elektronik uzmanı Prof. Dr. Selim şeker, 'Tehlikeli Oyuncak' kitabında uyarıyor: Cep telefonu kanser, kalp hastalıklarına zemin hazırlar. Çocuklar TV anteni gibi radyasyonu çeker. Umut Aktaş'ın Radikal'deki haberi.


2004 yılının rakamlarına göre dünyadaki cep telefonu abone sayısı 1.5 milyar. Türkiye'de de sayı hızla artıyor. 2000'de 14 milyon 970 bin olan cep telefonu kullanıcısı, 2004'te 30 milyon 843 bin oldu.

Peki, artık vazgeçilmez olan cep telefonunun sağlık üzerindeki etkisi ne kadar biliniyor? Prof. Dr. Selim şeker ve Anıl Korkut, 'Tehlikeli Oyuncak' adlı kitabında bu konuya ışık tutuyor: Yayılan radyasyon, uzun vadede kansere yol açıyor. Yaş küçüldükçe, yayılan radyasyon beynin daha derinlerine etki eder. Çocuklar büyüme çağında olduğundan, onların sinir sistemini, savunma mekanizmalarını daha çok etkiliyor."

Çok değil, bundan 10 yıl önce cep telefonu, iş görüşmeleri ve özel buluşmalar için gerekli değildi. Bugün ise 'aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor' cümlesi, insanların panik olması için yeterli. Hatta cep telefonları artık fotoğraf makinesi, bilgisayar, ses kaydı, oyun gibi özellikleriyle gündelik hayatın vazgeçilmez unsuru. Örneğin Britanyalıların yüzde 72'si, cep telefonu yerine cüzdanının çalınmasına razı. Ayrıca cep telefonu kullananların yüzde 86'sı da telefonsuzluğun kendilerini psikolojik olarak çok etkilediğini kabul ediyor.

Amaç bilgilendirmek
Teknolojinin zararlarını bilmek ve ona göre önlem almak gerektiğini söyleyen Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. şeker, Boğaziçi Üniversitesi Mokelüler Biyoloji ve Genetik ile Kimya bölümü mezunu ve halen Columbia Üniversitesi'nde doktora çalışmalarına devam eden Anıl Korkut ile birlikte yazdığı ve geçen ay piyasaya çıkan kitapta, cep telefonuyla ilgili bilimsel araştırmaları ortaya koyarak bilgilendirmeyi amaçlıyor.

Prof. Dr. şeker, elektromanyetik alanların insanlar ve cihazlar üzerindeki etkileriyle ilgili dersler verirken, bu konuda üç kitabı daha var.
Kitap yapılan araştırmalar, yerli ve yabancı basında yer alan haberlerin derlenmesiyle oluşturulmuş. Bilgi toplumunda yaşadığımızı ve toplumun enerjisinin elektrik olduğunu belirten öğretim üyesi, "Elektrik enerjisinin yarattığı kirlilik var. ışte buna, elektro manyetik sis, diyorlar. ınsan bunu fark edemiyor. Diğer kirlilikler gibi duyunuzla algılayamıyorsunuz" diyor. Prof. Dr. şeker kitabında önce Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'nın, 'elektro manyetik alanları', kanserojen içeren 2B grubuna aldığı bilgisini veriyor, sonra da cep telefonu kaynaklı radyasyonun gözle görülmeyen elektromanyetik dalgalar yoluyla nasıl yayıldığını şöyle anlatıyor:

Kanser, katarakt, düşük...
"Cep telefonuyla konuşurken, telefonun yakın olduğu organlar ısınır. Daha çok kullanıldığında, daha çok ısınır. Cep telefonunun konuşma sırasında en yakın durduğu organ, beyin ve kulaklar. Dolayısıyla beyin ve kulakta aşırı ısınmaya yol açarak zarar verir. Kulak ve beyinde başlayan ısınma, daha sonra iç organlara sirayet eder.

Dünya Sağlık Örgütü, cep telefonları ve baz istasyonlarının ısıtma yoluyla vücuda nasıl zarar vereceğini, yayınladığı raporla duyurdu. Bu rapora göre, cep telefonlarının ısısal etkileri sonucu, vücudun normalde salgılamadığı bazı proteinler üretiliyor. 'Isı şoku proteini' adı verilen bu proteinler, vücudun normalden farklı işlemesine yol açıyor.

Kronik olarak cep telefonuyla çok fazla konuşulduğunda, bu moleküllerin varlığı da sürekli bir hal alıyor. Bu da vücutta yıkıma yol açabiliyor. Bu yıkımın sonucunda ise kanser oluşumu, kalp yetmezlikleri, merkezi sinir sisteminin işlemez hale gelmesi gibi öldürücü hastalıkların tetiklenebileceği düşünülüyor. Uzun süreli cep telefonu kullanımının yol açtığı ısınma, gözde de uzun vadede katarakt oluşturuyor. Rusya ve Fransa'da hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, aşırı cep telefonu radyasyonunun hayvanlarda düşük oranını dört kat artırdığını gösteriyor."

Kitaptaki bilgilere göre, Britanya'da 2000'de cep telefonu olan beş-dokuz yaşları arasındaki çocukların sayısı 80 binden azken, 2004 yılında bu rakam 400 bine yükseldi. Türkiye'de de cep telefonu kullanım yaşı 12'ye kadar düştü. Beş-15 yaş grubundaki Türk çocuklarının yüzde 43'ünün cep telefonu var. Çocukların yüzde 60'ı, cep telefonuyla kendilerini güvende hissettiklerini söylüyor. Rakamlar çocukların günden güne cep telefonuna daha bağımlı hale geldiğini gösteriyor. Prof. Dr. şeker ise "Sigaraya erken başlandığı zaman zararı nasıl çok daha büyük oluyorsa, cep telefonu için de aynı şey geçerli" diyor. Prof. Dr. şeker radyasyonun çocuklara etkisini de şöyle anlatıyor:

'ılaç olsa piyasaya sürmezlerdi'
"Çocukların daha çok etkilenmesinin diğer bir nedeni, kafataslarının yetişkinlere nazaran çok daha ince olması. Bu nedenle radyasyon, beyinlerine daha kolay yayılabiliyor. Radyasyonun yoğun etkisinin en çarpıcı nedeni ise cep telefonu radyasyonu ile çocuk vücudunun, 'rezonans' adı verilen bir etkileşime girmesi. Rezonans olayı, çocukların ortalama boyu ile cep telefonu radyasyonunun dalga boyu arasındaki uyumdan kaynaklanır.

Çocukların vücudu cep telefonu radyasyonunu, aynen bir antenin televizyon yayınlarını alması gibi üzerinde toplar. Bu da çocukların yetişkinlere nazaran kat kat daha fazla radyasyona maruz kalması demek. Rezonans olayı yetişkinlerde pek gözlenmez. Bunun sebebi, yetişkinlerle cep telefonu radyasyonunun dalga boyunun uyuşmaması."
Batı'nın teknolojinin zararlarına karşı tedbir aldığını, ancak Türkiye'de böyle bir mantık olmadığını vurgulayan şeker, sözlerini şu benzetmeyle noktalıyor: "Cep telefonu bir ilaç olsaydı ve bu kadar çok tartışma yapılsaydı, inanın onu piyasaya sürmezlerdi."

Bilim ne diyor?
Kitapta, cep telefonunun etkilerine ilişkin bazı araştırmalara da yer verildi:



ısveç'te beyinlerinde tümör olan 1500 hasta ile 1500 sağlıklı kişi karşılaştırıldı. Kanserli hastalarda cep telefonu kullanım oranı hesaplanarak, beyin kanserine etkisi incelendi. Buna göre tüm beyin tümörlerinde, cep telefonu kullanımına bağlı olarak 1.5 katlık bir artış görüldü. Cep telefonunun vücuda değdiği bölgelerde, örneğin kulağa yakın oluşan 'nöroma' adlı tümör için risk artışı ise 3.5 kat olarak saptandı.

Transgenetik 101 fareye cep telefonu radyasyonu uygulanırken, 102 fareye bir şey verilmedi. Günde 30'ar dakikalık iki seans olarak 18 ay boyunca radyasyon uygulandı. Lemfoma görülenlerin oranı, radyasyona maruz kalanlarda yüzde 53, radyasyon almayanlarda ise yüzde 22 oldu.


En çok radyasyon çalarken ve ararken
Günümüzün vazgeçilmez unsurlarından biri olan cep telefonlarını çöpe atmak mümkün görünmüyor. Ancak güvenli kullanım için bazı önlemler alınabilir. ışte bu konuda Prof. Dr. Selim şeker'in önerileri:


Görüşmeleri olabildiğince kısa tutun.

Çocuklarınıza acil durumların haricinde asla cep telefonu kullandırtmayın ve onları mesafe olarak cep telefonlarından uzak tutun.

Hamileyseniz cep telefonlarından çok acil durumlar haricinde uzak durun. Hamilelik sürecinde evinizde cep telefonlarını kapalı tutmak, hem sizin hem bebeğiniz için daha sağlıklı.

Cep telefonunu bir kulaklık aracılığıyla kullanmak daha güvenli.

Cep telefonunu görüşme yapma dışındaki ekstra özelliklerini kullanmaktan özellikle kaçının.

Eğer ileti yapmanız gerekiyorsa bunu mesaj yoluyla yapın.

Gece yatarken mutlaka cep telefonunu kapatın.

Cep telefonu alırken mutlaka SAR (cep telefonu kullanırken vücudun
emdiği radyasyon enerjisi miktarının ölçüsüdür) değerini öğrenin. SAR değeri düşük bir cep telefonu alın.
Cep telefonlarının yaydığı radyasyon miktarı, telefonunuz çaldığı ya da numara çevrildiği anda maksimum düzeydedir. Bu zamanlarda telefon baş bölgenizden olabildiğince uzak durursa, zarar minimize edilmiş olur. Bir numarayı aradığınızda karşı taraf telefonunu açtıktan sonra cihazı başınıza dayayabilirsiniz. Telefonunuz çaldığında da bir-iki saniye bekledikten sonra telefonu kulağınıza götürün.



http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=89976
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

2

20.11.2007, 03:39

medeni olalım derken, nedensiz dertlere sahip oluyoruz..faydadan çok zararı oluyor bu yazıya göre..ev içine hiç sokmamak lazım hikmete göre..hele çocuk olan yere..vazgeçilmez dertler çağındayız..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir